Bu adada bir gün 48 saat sürüyor

Güncelleme Tarihi:

Bu adada bir gün 48 saat sürüyor
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 18, 2006 00:00

Okinawa’da yaşam, rölantide işliyor. Her şey, yavaşlatılmış bir film gibi. Tane tane konuşuyor, sakin sakin dinliyorlar. Ağır ağır yiyor, yavaş yavaş içiyorlar. Sokaklarda koşturan, hızlı hızlı yürüyen görmedim. Kimse zamanla yarışmıyor.

Okinawa’da bir gün 24 saat değil de sanki 48 saat. Süratten, aceleden nefret ediyorlar. Bu hem biyolojik yapılarında var, hem de kültürel bir özellikleri. Bir toplantı ya da randevuya geç kalmak olağan karşılanıyor örneğin. Okinawalı, "Zaman paradır", "Zaman en önemli hazinedir" gibi zamanı bir baskı aracı, saati bir düşman haline getiren düşüncelerden çok uzak. Onlara göre, "Zaman hayattır" en güzel felsefe. Stres yaratan faktörlerin başında zamana karşı yarış telaşının geldiği düşünülürse, bu, uzun ve kaliteli yaşam için çok önemli bir avantaj.

Okinawalılar yavaş ve narin insanlar. Aceleci olmaktan pek hoşlanmıyorlar. Acelecilikten kaynaklanan hastalıklara (unutkanlık, sinirlilik, hırçınlık, rekabetçilik, her şeyi üstlenme ve her şeyi denetleme eğilimi) Okinawalılar’da pek rastlanmıyor.

Okinawalılar bir işi bitirmeden başka bir işle ilgilenmiyorlar. Bir koltukta iki karpuzu asla taşımıyor, önlerindeki işi tamamlama sürecinde başka bir işle asla ilgilenmiyorlar.

Bugünü ve o anı yaşıyor, yarının üzerinde pek fazla durmuyorlar. Yarın, maddi yönden değil manevi yönden daha çok önem taşıyor. Gelecekte neler olabileceğini düşünmeyi, "huzursuzluk duyma" aşamasına taşımıyorlar. Bütün bunlar, Okinawa’da strese bağlı hastalıkların daha seyrek görülmesini sağlıyor.

PARASEMPATİK SİNİR SİSTEMLERİ ÇOK GÜÇLÜ

Otonomik sinir sistemi dengesi bozuklukları, normalde ciddi bazı hastalıklara yol açabiliyor: Uykusuzluk, boyun, omuz tutulması, gaz, şişkinlik gibi... Ama hayatı sindire sindire yaşayan Okinawa halkı, bunların hiçbirine maruz kalmıyor. Gevşeme ve sakinleşme durumunu sağlayan parasempatik sinir sistemleri, adalılarda çok güçlü! Bunun en büyük sebebi de Okinawalıların zaman kavramını ele alış şekli. İşte sıradan bir Okinawalı’nın zamana bakışı:

Zaman sınırsızdır. Sınırlanmış zaman dilimleri, saatler, dakikalar yapaydır!

Zaman bizim için üretilmiştir ve bizim için vardır. Uzatmak da, kısaltmak da bizim elimizdedir.

Kazançlarımızı, kayıplarımızı, eski ve gerçek dostlarımızı, aşklarımızı, çocuklarımızı, umutlarımızı, sevinç, heyecan ve korkularımızı bize zaman sunmaktadır.

Zamanı kısa ya da uzun yapan, az ya da çok yaşayan, iyi ya da kötü kullanan biziz.

Biz zamanın değil, zaman bizim hizmetimizde olmalıdır.

EN AZ SATANLAR DEPRESYON İLAÇLARI

Zaman kavramıyla kurdukları bu ilişki, Okinawalı’nın yaşama dair hep sınırlı beklentiler üretmesini sağlıyor. İş hayatları, böylece çok daha keyifli bir hale geliyor! Bizim gibi hayata asılmak, bir yerinden ne yapıp edip ona tutunmak gibi şeylerden çok uzaklar.

Hayatın kendileri için sunulmuş bu nimet, keyifle, coşkuyla, hazla geçirilmesi gereken bir süreç olduğunu düşünüyorlar ve kendilerini, bu sürecin doğal bir parçası, sahibi olarak görüyorlar.

Hayatı istedikleri gibi yönlendirebilen onlar olduğuna göre gereksiz bölümleri de ayıklıyorlar tabii. Geçmişte yaşadıkları kötü olayları ve çözümlenmemiş deneyimleri ya yok sayıyorlar ya da gerçekten unutuyorlar! Belki de bu nedenle, depresyon sorunu Okinawa’da pek yok. Depresyon ilaçları, en az satılan ilaçlar arasında.

Bir yerde; endişe duygusu az, güvenlik duygusu yüksek, aidiyet duygusu güçlü, manevi yapı sağlam, geçmişte kalmış hesap az, gelecek kaygısı düşük ise orada depresyon, panik atak, duygu durum bozukluğu gibi ruhsal sorunlara, spastik kolon, gaz, şişkinlik, reflü özafajit, yanma, hazımsızlık, kaşıntılı cilt döküntüleri, çarpıntılar, uyku kaçmaları, baş dönmeleri gibi bedensel ve duygusal problemlere pek rastlanmaz. Okinawa böyle bir yer...

ÇOK SIK TEŞEKKÜR EDİYOR SÜREKLİ ÖZÜR DİLİYORLAR

Okinawa’da en sık duyacağınız sözcük, "evet", en sık duyacağınız cümle ise "teşekkür ederim" olmalı. Okinawalılara ne sorarsanız, ne isterseniz, söze "evet" ile başlıyorlar. Doğru yaptıkları bir şeyden sonra bile özür diliyorlar, eksik bıraktıkları, yetersiz kaldıkları, olanaklarının sınırlı kaldığı izlenimini veriyorlar. Okinawa geleneklerinde, "vermek", "almak"tan çok önce geliyor. Okinawalı, kendisini, ona sorduğunuz her soruyu yanıtlamaya, probleminizi çözmeye zorunlu hissediyor. En azından siz bu hisse kapılıyorsunuz.

ORTAK BİR NOKTAMIZ VAR

MİZAH

Okinawalı’nın bizim insanımızla örtüşen önemli bir özelliği var: Mizah duyguları çok geniş. Fıkraları pek yok ama yaşadıkları komik olayları ve anıları müthiş bir keyifle ve teatral bir dille anlatıyorlar. Onların daha çok gülen, daha az stres yüklenen, daha az sinirlenen insanlar olmalarına ciddi bir katkı sağlıyor.

GÜÇLÜ BİR VİTAMİNLERİ VAR

DOSTLUK

Okinawalıların sürekli kullandıkları bir yaşam desteği, güçlü ve etkili bir gençlik iksiri de dostluk. Dostluğun sağlığı güçlendiren, hastalıkları önleyen ve bazı sağlık sorunlarında çözümü hızlandıran mucize bir gücü olduğuna inanıyorlar. Dostluk tabletlerini günde üç-beş kez, doz sınırlaması olmadan içiyor, birbirlerine ikram ediyorlar.

Dostları olmak, ailesi olmak, işi olmak, inancı olmak kadar önemli bir şey Okinawalı için. Sosyal ve toplumsal bağların korunması ve güçlendirilmesinde dostluk çok önemli. Dostsuz kalmak havasız, susuz, inançsız, yiyecek, içeceksiz kalmakla aynı şey sayılıyor. Dostluklarını korumak, yeni dostlar edinmek, Okinawa insanının temel kaygılarından biri.

Hayattan kopmamak, yeni farkındalıklar, alışkanlıklar kazanmak, zor anları daha kolay aşmak, acılarda daha az yara almak, sayıca çok, bağları güçlü dostluklarla mümkündür. Dik durmak, hep dik kalmak, paylaşmak, yardım edip yardım almak dostlarla olur.

"Sevindiğimizde, sevinçli günlerimizde; korkularımız, endişelerimiz ve kötü dönemlerimizde, güçten de paradan da daha fazla ihtiyaç duyduğumuz dostluktur" diyor yaşlı Okinawalı’nın el kitabı.

SONSUZ MUTLULUĞUN

REÇETESİ NE

Okinawalı, hayatı olduğu gibi kabul ediyor ve mutluluk hedefine odaklanıyor. Yavaşlık, küçük hedeflere odaklanmak, hazzı ve coşkuyu ıskalamamak, olanla yetinmek, bu da geçer diyebilmek, her yaşta mutlaka yapacak bir işi olmak, bir kültüre, aileye ait olmak Okinawalıların yakaladığı sonsuz mutluluğun reçetesinde yer alan, en etkili doğal ilaçlar.

BİR OKİNAWALI’YI

KIZDIRAMAZSANIZ

Kaldığımız dört gün içinde Okinawa’da kavga eden, yüksek sesle konuşan, birbirine bağırıp çağıran hiç kimseyi görmedik. Okinawa şehirlerinde (Naha, Nago), kıyılarında (Kubayashi, Manza) veya köylerinde yaşayan insanların tümü sakin ve keyifli idi. Düşmanlık ve öfke duygusunun az olması uzun yaşamanın sırlarından biri ve belki de en başta gelenlerinden. Okinawa mucizesini sadece yeme içme alışkanlıklarında aramak bir resmi eksik bırakmak gibidir. Öfkeyi denetlemek, düşmanlık duygularına hayır demek, karşılıksız sevgi ve iyi niyet göstermeyi bir alışkanlık haline getirmek ve var olan her şeye sınırsız bir sevgi ve saygı duyabilmek, uzun yaşamanın başlıca sırlarındandır. Okinawalı insanlarda bunların hepsi var.

Okinawa Usulü Yemek Tarifleri

ISPANAKLI SPAGETTİ (4 Kişilik)

Malzemeler:

300 gr. kepekli spagetti

2 diş dövülmüş sarmısak

Yarım iri kıyılmış ceviz

Yarım bardak kurutulmuş domates (şerit biçiminde kesilmiş)

2 bardak kuzu ıspanağı

Yarım bardak ufalanmış beyaz peynir

Tuz

Taze çekilmiş karabiber

Hindistan cevizi rendesi

Yapılışı:

Büyük bir tencerede 4.5 su bardağı suyu kaynatın. İçine bir yemek kaşığı zeytinyağı, bir tatlı kaşığı tuz ekleyin, spagettiyi suya salın ve suyunu çektirerek pişirin. Tavayı zeytinyağıyla hafifçe yağlayın ve orta ateşte ısıtın. Sarmısağı sote edin. Cevizi ve domatesleri ekleyip sote edin. Hindistan cevizi tozunu serpin. Ispanakları kıyıp ekleyin ve yumuşayıncaya kadar yaklaşık 30 saniye sürekli karıştırın. Spagettinin suyunu süzün, sosla karıştırın ve ufalanmış peynir serpin.

Servis:

Tuz ve karabiber ektikten sonra dört tabağa bölüştürün.

YARIN Küçük sırları yasemin çayı
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!