A.A
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 18, 2008 12:08
Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Emel Erkek, “sağlıklı bronzlaşma” olmadığını belirterek, “Bronzlaşmak, deri yaşlanmasını peşin olarak kabullenmek ve deri kanseri riskini göze almak demektir” uyarısında bulundu.
Doç. Dr. Erkek, bronz tene kavuşmak isteyenlerin aldıkları risklere ve bu risklerden korunma yollarına yönelik yaptığı yazılı açıklamada, deri yaşlanmasının büyük oranda güneşle ilgili olduğunu, bu nedenle yazın saat 10.00 ile 16.00 arasında mümkün olduğunca güneş altında kalınmaması, ayrıca sürekli güneşten koruyucu kremler kullanılması gerektiğini bildirdi.
Deri yaşlanmasında başlıca rolü yüzde 80'lik bir oranla güneş ışınlarının oynadığını belirten Erkek, bunun yanı sıra yaş faktörünün yüzde 10, yer çekimi, stres, sigara içimi, hormonal, genetik gibi diğer nedenlerin de yüzde 10 oranında etkili olduğunu vurguladı.
Doç. Dr. Erkek, “fotoyaşlanma” adı verilen güneş ışınlarına bağlı yaşlanmanın, güneşe maruz kalan el üstleri ve yüz gibi bölgelerde belirgin olarak görüldüğünü, sık sık tatile gitme, solaryuma girme gibi son yıllarda değişen hayat tercihlerinin tehlikelerine işaret etti.
Bu nedenle deri kanserlerinin Türkiye'de hızla arttığını vurgulayan Emel Erkek, açıklamasında, “(Sağlıklı bronzlaşmak) gibi bir fenomen yoktur. Bronzlaşmak, deri yaşlanmasını peşin olarak kabullenmek ve deri kanseri riskini göze almak demektir” ifadesine yer verdi.
Güneş ışınlarının zararlı olan dalga boylarının deride güneş yanığı, güneş alerjisi, deri yaşlanması, kırışıklıklar, sarkmalar, damar genişlemeleri, kahverengi lekeler, tümör ve kanserlere yol açabildiğini vurgulayan Erkek, özellikle beyaz tenli, açık renk gözlü, sarı-kızıl saçlı kişilerin, sürekli dışarıda çalışanların ve spor yapanların deri kanserleri için risk grubunu oluşturduğunu anlattı.
Doç. Dr. Erkek, vatandaşların bilinçlenmeleri ve güneşten korunmayı öğrenmeleriyle bu tür kanserlerin de azalma göstereceğini ifade etti.
KORUYUCU KREMLERİN ÖNEMİ
Doç. Dr. Emel Erkek, güneşin zararlı etkilerinden korunmak için yapılması gerekenler konusunda da şu önerilerde bulundu:
“Mutlaka koruyucu özellikte geniş kenarlı şapka, kenarları da kapalı koyu renk gözlük kullanılmalı. Dışarı çıkmak zorunlu ise gölgede oturulmalı ve uygun giysilerle vücut korunmalıdır. Bu önlemlere rağmen bir miktar güneşe maruz kalınması kaçınılmazdır. Bu nedenle güneşten koruyucu kremler kullanılmalıdır. Çocukluktan itibaren güneşten koruyucu kremlerin düzenli kullanılması ile deri kanserleri yüzde 70 oranında azalma göstermektedir. Bu kremler ayrıca en önemli anti-aging kozmetiklerdir.
Güneşten koruyucu kremlerde markadan ziyade koruma faktörü ve uygulama sıklığı önemlidir. Bu kremlerin koruma faktörü adı verilen numaraları vardır. Genel olarak bu numara arttıkça güneşten korunma oranı artar. Etkili bir korunma için numarası 15'ten büyük olan geniş spektrumlu güneşten koruyucu kremler tercih edilmelidir. Yüz için tercihen faktör 30 ve yukarısı daha uygun olur. Bu kremler dışarı çıkmadan yarım saat önce yüz, boyun, dudaklar, kulak üstleri, boyun ve erkeklerde saçsız kafa derisi de dahil tüm açık bölgelere sürülmeli, 4 mevsim boyunca ve hayat boyu kullanılmalıdır. Bu kremlerin etkinliği terleme, sürtünme ve denize girip çıkma ile azalmaktadır.”
Doç. Dr. Erkek, güneş kremlerinin kış aylarında günde 1-2 kez, kayak sırasında ve yaz aylarında 2 saatte bir veya daha sık uygulanmasının önemine işaret ederek, ayrıca ultraviyole ışınların camdan da geçebildiğinden, balkonda veya pencere önünde otururken dahi kullanılması gerektiğini belirtti.