Güncelleme Tarihi:
Gelinlik gurusu Randy Fenoli’nin alanında bir fenomen olacağı çocukluğundan belliymiş: “Bir çiftlikte büyüdüm, 100 inek, 7 kardeş arasında. Annem hemşireydi, babam askeri pilot ve profesyonel boksör... Ailede modayla uzaktan yakından alakası olan bir kişi bile yoktu. Günün birinde annem eve bir dikiş makinesi aldı, hevesliydi ama bir tam gün uğraşmasına rağmen hiç birşey dikemedi sinir içinde işe gitti. Döndügünde ben onun için bir elbise dikmiştim ve sadece 9 yaşındaydım. Elbise üzerine tam oturmuş, annem çok mutlu olmuştu. Ertesi gün işten bir etek kalıbı ile döndü, isteği eteği de bir günde diktim.”
İLK STRAPLEZ GELİNLİK ONUN
Fenolinin dikiş makinesinde gösterdiği hünerlere ailesi kayıtsız kalmamış: “Belki de dikiş makinasındaki bu başarım yüzünden saç ve makyaj lisesine gitmeme izin verdiler. İneklerden ve çiftlikten nefret ettiğimi biliyorlardı. Üniverside ise moda okumak istiyordum. New York Fashion Institute Of Technology’yi kazandım. Gelinlik ve abiye konusunda uzman olacağım ikinci sınıfta belli oldu. Açılan bir yarışmaya giren ilk 10 tasarımın 5 tanesi bana aitti. Bu başarıdan sonra bir gelinlik markası için profesyonel çalışmaya başladım bile. Gelinliğin içinde kullanılan korseyi dışa taşıyan ve iki parçalı gelinlik tasarlayan ilk Amerikalı tasarımcıyım. Bu işe başladığımda gelinin omuzlarının görünmesi dini sebeplerden ötürü yasakdı. Her türlü riski göze alarak straplez bir gelinlik tasarladım. Ve kadınlar bayıldı. Bugün tüm dünyada bu kadar modaysa ilk tohumlarını ben attım. Çünkü gelinlerin önceliğinin rahatlık olduğunu o zaman keşfetmiştim. Bütün gelinler kollarını özgürce kaldırarak dans edebilmek istiyor.”
GELİNLERE HAYALLERİNİ VERİYOR
Tasarımcı 10 yıla yakın bir süre farklı gelinlik markalarında çalıştıktan sonra televizyonculuğa transfer oldu. Sebep ise daha fazla gelini mutlu etmek istemesi. “Sıradan insanlara pozitif mesajlar verip hayallerini gerçekleştirmek istiyordum. Şimdiye kadar farklı kanallarda üç farklı program yaptım. Son programımda tüm Amerika’yı dolaşıyorum. İçinde 200 farklı gelinliğin olduğu bir tır beni takip ediyor. Hayallerini gelin adaylarının ayağına götürüyorum. Bazen mükemmel olanı ilk denemede buluyoruz, bazen 20 farklı model denememiz gerekiyor, ama bugüne kadar bulamadığımız hiç olmadı. Mesela geçen hafta bir gelinlik dergisinin editörüne gelinlik seçtim. Piyasadaki tüm modelleri biliyor ve farklı bir şey arıyordu. Sekiz saatlik denemenin sonucuna istediği gibi gibi sade ama çarpıcı bir gelinlik buldum.”
Fenoli, ne kadar kaprisli olurlarsa olsunlar, gelinlerin yanında. Tasarımcı “Godzilla’nan türetilen Bridezilla kelimesine inanmıyorum. Gelinler sadece hayatlarının en özel gününde en güzel olmak istiyorlar ki çok haklılar. Üç adımda çalışıyorum. Önce onları eğitiyorum, sonra kendilerine olan güvenlerini yükseltiyorum en son olarak da ihtiyaçları olan gazı veriyorum. Bu üç basamaklı yöntemim sayesinde gelinler hayatlarının erkeğine doğru yürürken kendilerini en güzel hissediyorlar” diyor.
RANDY’NİN EN MARJİNAL 3 GELİNİ
1- Theo: Düğünün temasını Steam Punk olarak seçmiş. Yani, 1900’lerin başları, endüstri devrimi olmuş, ilk buharlı makinanın çıktığı zamanlar... Paslı kaşıklar, dişçi aletleri, zincirlerle geldi önüme. Düğünün teması çer-çöp ama zarif bir gelin olmak istiyor. Eski kitap sayfalarından çiçek yaptım, onları gerçek çiçeklerle ve parçaladığım yumurta çırpıcıyla çiçek buketi haline getirdim. Ve istediği zarafeti yakaladık.
2- Tabitha: 1.30 boyunca bir cüceydi. Bir kalçası yukarıda biri aşağıda, kamburu var, bir göğsü diğerinden küçük. Dantel ve parlak bir gelinlik istiyordu. Göğsün altından robadan bir modelle daha uzun gözükmesini sağladım. Dantellerle göğüslerini eşitledim. Asimetrik kalçalarını gelinliğe çapraz volüm vererek eşitledim.
3- Becca: Tanıştığımızda onun Wera Wang marka tek omuzlu bir gelinliği vardı. Düğünden az önce troid kanseri teşhisi konuyor, ameliyata alınıyor ve boğazında bir yara izi oluşuyor. Bana yara izi yüzünden gelinliğini o haliyle giyemeyeceğini söyledi. Kemoterapiden saçları da azalmıştı. Gelinliğini strapleze çevirdik, saçlarına ek yaptık, yara izini de hafif bir makyajla kapattık. Sevinçten ağladı.
DİĞER HABERLER:
Nişantaşı kadını böyle giyinir
Mehtap Elaidi tarafından tasarlanan Enmoda markasının İlkbahar/Yaz 2013 koleksiyonu üç bölümden oluşuyor. ‘Nişantaşı’, ‘Alaçatı’ ve ‘Bebek’. İlk bölüm olan ‘Nişantaşı’ Mart ayında satışa çıkıyor. Koleksiyonun yüzü ise Burcu Esmersoy.
Koleksiyonun ilk bölümü olan ‘Nişantaşı’nın ilham kaynağı semtin sürekli hareketli, canlı, sanatla, külterle iç içe olan ruhu. Kadını ise yaşadığı dinamik hayatın içinde kendini farklılaştırabilen, birden fazla rolde oynayan, kuvvetli bir başrol oyuncusu. Koleksiyondaki tüm ürünler, Türk kadınının vücut ölçülerine göre tasarlanmış. Şehirli kadını günlük koşuşturması içinde zamansızlığı düşünülerek, tek seçim ile şıklığı gündüzden geceye taşıyacak bir koleksiyon yaratılmış. Sadece İstanbul değil, Türkiye’deki bütün üretken kadınlara hitap eden koleksiyon sezonun moda trendlerini barındırırken giyinebilirliği ön planda tutuyor. Anahtar parça elbiseler. Aynı zamanda kendi içinde kombinlenebilen parçalar
STYLING MERT ASLAN’DAN
Çekimlerin moda editörlüğünü ünlü stil danışmanı Mert Aslan yaptı. Aslan’ın koleksiyon yorumu ise şöyle: “Bence koleksiyonun en keyifli yanı üst ve alt grupların kendi içerisinde kombinlenebilir olması. Koleksiyonun styling sürecindeki en büyük ilhamlardan biri Burcu Esmersoy’du. Burcu, Enmoda kadını tanımına çok uyuyor; ayakları yere basan, çalışan, şehrin tadını çıkartan. Backstage’de de Burcu’nun
enerjisi ve kıyafetlerin ruhu bütünleşti,
ortaya çıkan sonuç da bunu kanıtlıyor.”
Nian Londra’da
Nian adını verdiği hazır giyim mağazası ile dün Londra Moda Haftası’nda defile yapan Nihan Buruk’un 2013-2014 sonbahar kış koleksiyonunun ismi ‘Departman İnsanları’
Her sezon bir dünya meselesini sorgulayan bir bakış açısı getiren Nihan Buruk 2013-2014 kış sezonunda kafayı günümüzün ve geleceğin iş dünyasını takarak çalışan insanın hikayesini anlatıyor. “Departman İnsanları kim?” derseniz... Herkes tarafından kabul görmek için birtakım kişisel özelliklerini gizleyen maskeli insanlardan bahsediyor. Maskeleriyle bütünleşip kabuk bağladıklarını düşünüyor; bunu tasarımlarında kabuklu hayvanların şekil ve kalıplarıyla sembolize ediyor. Koleksiyonda tüvit, kaşe, balıksırtı gibi yünlü kumaşların siyah, gri, yeşil, kırmızı ve krem tonlarını kullanılmış. Nihan Buruk, korse, yelek, ceket ve kaban gibi iş kıyafetlerini insanların iç ve dış dünyalarının arasındaki bir bariyermiş gibi kat kat giydirmeyi tercih etmiş. Defilenin müzikleri aynı zamanda art direktörlüğünü de üstlenen Doğan Duru’nun imzasını taşıyor.