Bozkurt: ‘Evet hormonlu egoyum...’

Güncelleme Tarihi:

Bozkurt: ‘Evet hormonlu egoyum...’
Oluşturulma Tarihi: Haziran 02, 2005 00:00

Yasemin Bozkurt kendisiyle ilgili yazdığım ‘Hormonlu ego’ başlıklı yazıma karşılık bir e-mail göndermiş:‘Yazınızı okudum. Bir haftadır konu gündemde o kadar çok yazıldı ki, ben bile şaşkınlık içindeyim. Eğer bu olay Avrupa’da veya ABD’de olsaydı, polis ‘Neden kadın sığınma evleri yok’ diye başlık atardı. Ama burası Türkiye, aydın maskesi takmış bazı yobazlar, konuşan ve konuşturan kadını sisteme karşı çıktıkları için cezalandırıyorlar. Geçtiğimiz günkü Hürriyet Gazetesi’nin 3’üncü sayfasında Doğu’da bir aşk cinayeti ile beş kişinin nasıl öldüğü yazıyor. Eğer o gençler ‘Ailelerimiz bizim evlenmemize karşı çıkıyor, bize yardım edin’ diye programa gelseydi, sonra bu beş kişi ölseydi, yine sorumlusu biz mi olacaktık? Sizin gibi birinin sansüre karşı takındığı bu inanılmaz tavır beni programımızın kaldırılmasından daha fazla ürküttü. Ben garipsediğiniz kadınlar gibi ağlamam, başımı eğmem. Sizin deyişinizle ‘Hormonlu ego’ kalırım. Ama bilirsiniz, yerinde hormon almak her zaman gereklidir. Hormonsuz toplumlar güdük kalır, gelişemez. Herkesin bana ‘Aferin yoluna devam et’ demesine gerek yok. Siz Mehmet Ali Birand’dan aferin aldınız. Benden bu tarzınızla yazıklar olsun alıyorsunuz.’ Yazdıklarından da anlayacağınız gibi Yasemin Bozkurt epeyce bir stres altında. Aklı dalgalanmaya başlamış, ne dediğini, kime saldıracağını bilemiyor. Bozkurt’un hálá kendini savunmak için sağa sola ‘anlamsızca’ saldırması çok üzücü. Kitle iletişim araçlarının bir istenen, bir de istenmeyen etkileri var. Türkiye’de ‘Kadının Sesi’ gibi kışkırtıcı bir programın sunuculuğunu yapan kişinin, iletişimin istenmeyen etkilerini bilmesi zorunlu. Yasemin Bozkurt’un sorunu, neyi bilmediğini bilmemesi. Evet, Yasemin Bozkurt neyi bilmediğini bilmiyor. Bu nedenle de çok cesaretli. Pardon hormonlu mu deseydim! Sigara içerken iki kere düşünmek.. Business Week dergisindeki bir haber oldukça ilgimi çekti. Amerikan Kanser Derneği yeni bulunan ilaçlar ve tedavi yöntemleri sayesinde, 2005 yılında 212 bin 930 göğüs kanseri vakasına rastlanacağını, bu vakaların sadece 40 bin 870’inin ölümle sonuçlanacağını tahmin etmiş. Kolon kanseri için vaka 104.950, ölüm 56.290; Akciğer kanseri vaka 172.570, ölüm 163 bin 510. Yani tıp göğüs kanserini tedavi konusunda ciddi adımlar atmış durumda. Bu yüzden kadınların erken teşhis için ellerinden geleni ardına koymamaları lazım. Akciğer kanseri tedavisinde ise hálá gelişme çok sınırlı.. Sigara içenler bir kere daha düşünse çok iyi olur. Baydı..Her gün bir diğeri yayınlanan ‘Seks gençleştirir’ haberleri baydı.. Şimdi de İrlanda’dan bir haber.. Haftada en az bir kez seks yapan erkeklerin, yapmayanlara göre ilerleyen 10 yıl içinde herhangi bir hastalıktan ölme riskinin yüzde 50 daha az olduğu, sık cinsel ilişkiye girenlerin de genç kaldığı bir araştırma sonucunda ortaya çıkmış.. İyi de gazetelerin her gün yazı işlerine gelen binlerce araştırma sonucundan niye hep ‘Seks gençleştirir’ diyenler seçiliyor? Seçimi yapan daha çok erkekler olduğuna göre, erkekler ‘sürekli başı ağrıyan’ kadınlara bir mesaj mı gönderiyorlar acaba? Kutlarım..Hürriyet Pazar’da Sermin Sarıbaş’ın haberi müthişti... Kadınları ayakta işeten sihirli koniler Türkiye’ye gelmiş. Sihirli koniler (magicmate) Amerika’da yılda 20 milyon adet satıyormuş. Kullanılmaları dinen de ‘caiz’ olan sihirli konilerin nasıl çalıştığı çok fazla ilgi alanıma girmiyor. Şermin Sarıbaş, kullanım sonucunu ‘fantastik’ diye tanımladığına göre, ürünün işlevini yerine getirmede bir sorunu olmadığı ortada. Beni ilgilendiren ‘sihirli koniyi’ tasarlayanların pazarlama zekası.. Herkes klozetin üstüne kağıt koyarak kadınların hijyen sorununu çözmeye çalışırken, nasıl oldu da biri çıkıp kadınları ayakta işeterek aynı sorunu çözmeyi düşündü acaba.. Buna ‘yanal düşünme’ deniyor. O güne kadar bir sorun üzerinde düşünülenleri bir tarafa bırakıp, yeni yollar düşünme.. Yaratıcılığın başladığı yer.. 20 milyon adet satışın da..
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!