Güncelleme Tarihi:
Dinî günlerimizi bayramlaştıramadık.
Batı’da Noel’i, Şükran Günü’nü, Asansiyon’u kutlamak için dindar olmanız, dinin emirlerini yerine getirir olmanız gerekmez.
Bu günler, onların “sivil” hayatında da yerini almıştır, bir “örf” haline gelmiştir. Tıpkı bazı “pagan” bayramlar gibi.
Dindarlar ayrı bir anlam verir o güne, dindar olmayanlar ayrı. Ama Noel, Paskalya, Ölüler Günü, her vatandaş için “bir şey” ifade eder muhakkak.
Baba’nem artık yok. Temmuz’da 6 sene olacak.
Hâlâ, onun evidir, diye (ve ailenin en büyüğü Halam'dır diye) bayramlarda Baba’neme gideriz çoluk çocuk.
Ama... tavsatmaya başladık bile hanidir. Çocuklar büyüdükçe, mazereti bildirenler çoğalır oldu.
Ağır ağır bayramlarda el öpmeye de gidilmeyecek, ağır ağır Kandiller’de hayır dua almaya telefon edilmeyecek...
Biliyorum, içinizden bana kızanlar olacak, “Biz bayramlarımıza, örf ve adetlerimize sahip çıkıyoruz” diyenler olacak...
Ben de zaten “sahip çıkamıyoruz” diye üzülüyorum ve kızıyorum.
Bir büyük alışveriş merkezinde (Cadılar Günü’ymüş ne demekse) cadı kılığına girmiş üç dört gence yaklaşıp sordum:
- Niye böyle giyindiniz, ne var bugün?
- Cadılar Bayramı!
- Yaa! Nereden çıkmış bu “bayram”, neyi kutluyorsunuz?
- Hani Amerikalılar’ın Cadılar Bayramı var ya, biz de kutluyoruz.
- Yani neyi niye kutladığınızı bilmiyorsunuz?
- ...
- Peki son bir soru: Mevlit Kandili nedir bilir misiniz?
- Biliriiiiz!
- Neyin kutlandığı gündür Mevlit Kandili?
- Senenin en uzun günü değil miydi?
*
Mevlit Kandiliniz mubarek olsun!