Böyle giderse evleneceğim

Güncelleme Tarihi:

Böyle giderse evleneceğim
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 02, 2005 01:01

Son albümü ‘Aşk Denizi’ni 5 Mayıs’ta çıkaracak olan Deniz Seki, yepyeni görüntüsü ve çok özel açıklamalarıyla ilk kez Kelebek’le buluştu. Bu albüme besteci, söz yazarı ve prodüktör olarak imza atıp kendi kariyerinde bir ilki gerçekleştiren Seki, Selim Yalın’la evliliğe dair ilk sinyalleri de ‘İlişkimiz çok güzel gidiyor. Böyle giderse neden olmasın’ sözleriyle verdi.

Bu A’dan Z’ye bir Deniz Seki albümü olmuş. Yani tüm şarkıların sözü ve müziği sana ait, kendi yapım şirketini kurdun vs... Müzik kariyerinde yeni bir sayfa açıyorsun galiba...

Ben yıllardır şarkı yazıyorum. ‘Şeffaf’ albümündeki şarkıların sözü-müziği de bana aitti. Ancak bunun altını çizmedim. Belki de kendime bir şeyleri ispat etmeye çalışıyordum. O zaman da çok güzel şeyler yaptım. Fakat olgunluk dönemimde altına imza attığım işle, daha toyken yaptığım şeyler arasında fark var. Ne istediğimi, ne yapmak istediğimi, olmak istediğim yeri, her şeyi çok iyi bildiğim ve kendimden emin olduğum için bu albümde özellikle bunun altını çizdim.

- Bütün bunların altında ‘Tamam, ben artık bir Deniz Seki oldum, bundan sonra tek yürüyebilirim’ duygusu mu var?

Hayır, hiç alakası yok. Müzik endüstrisinde ciddi bir çökme var. Bunun sebebi de prodüksiyon yapan plakçıların müzikten kazandıkları parayı endüstriye yatırmamaları. O yüzden çark dönmüyor. Bir albüme yapılması gereken prodüksiyon masrafı küçülüyor. Ben maddi anlamda herhangi bir şeye yatırım yapmaktansa, müzikten kazandığımı müziğe yatırmayı tercih ettim. Çünkü müzik, ben öldükten sonra bırakabileceğim en büyük miras. Bu mirasa yatırım yapmak beni çok mutlu ediyor.

PARA İÇİN MÜZİK YAPILMAZ

- Sezen Aksu şarkısıyla tanındın. Şimdi ise kendi şarkılarınla varolmak istiyorsun. Belki çok başarılı olacaksın belki de umduğun gibi olmayacak. Senin için zor bir albüm gerçekten...

Sanatçılık kavramı çok farklı şeyler içeriyor. Üretmek zorundasın, ürettiğini en doğru şekilde aktarmak zorundasın. Ancak üreten insan sanatçı unvanını hak eder diye düşünüyorum. Allah’a şükür ki bana böyle bir üretme yeteneği vermiş. Bazen sanatçı arkadaşlarım benden şarkı istiyor. Ama ben tanımadığım birine şarkı vermeyi doğru bulmuyorum.

- Neden?

Şarkılarımı işin ticari boyutunu düşünerek yazmadığım için doğru bulmuyorum. Ancak, sevdiğim ve tanıdığım insanlara şarkı vermekten mutlu oluyorum. Öbür türlü bana biraz samimiyetten uzak gibi geliyor. Benim duygularımı taşıyan bir şarkıyı tanımadığım birisine vermem, o kişiye çok büyük bir sorumluluk da yüklüyor. Ayrıca bir bestenin bedeli olması tuhafıma gidiyor. Çünkü o şarkı insanın çocuğu gibidir. Haliyle ‘Bu şarkının bedeli şu kadar’ demek canımı sıkıyor. Herhalde ben bu işi ticarete dökmüş olsam, asla para kazanamam.

- Hep cesurluktan bahsediyorsun, çok mu korkak var müzik piyasasında?

Elbette cesur olmak gerek. Moda oldu diye herkesin yaptığı müziği yapmak yanlış. O zaman piyasada hep aynı şeyler dönüp dolaşıyor. İlerleme olmuyor. Müzikte çeşitlilik olması gerek. Bakın herkesin alt yapıları aynı. Neden aynı diye sorulduğunda, ‘Halk bunu istiyor’ deniliyor. Hayır kardeşim, halka sen ne verirsen onu dinler. Para kazanmak için müzik yapılmaz. Birçok arkadaşım bir albüm yapma sorumluluğu taşımıyor. Bir albümde 10 tane şarkı aynı olmaz. Albümün içinde renk olmalı. O şarkıcının bir tavrı, tarzı olmalı.

60 YAŞINDA DA KOKOŞ OLURUM

- Bir ilke daha imza atarak ‘Bir Albüm Hikayesi’adlı VCD hazırladın. CD ile birlikte bu VCD hediye olacak...

Evet Türkiye’de bu bir ilk. Bu albümün 10 aydır süren çalışmalarını bir VCD’de topladık ve CD’mi alanlara hediye edeceğiz. Ciddi bir iş yapmak sabır ve emek gerektirir. İşte ben de dinleyenlerle bunu paylaşmak istedim. İstedim ki bir albüm nasıl yapılıyor, hangi aşamalardan geçiliyor, müzisyen ile şarkıcı arasında nasıl diyaloglar oluyor bilinsin... Kaset kapağı için resim çekiminden tutun da stüdyo çalışmalarına kadar her şey var bu VCD’de. Perde arkasında neler yaşandığını göstermek istedim.

- 30 yıl ileriye gidelim. Deniz Seki’yi nasıl görmek istersin?

Klasik olan pek çok şarkının altına imzasını atmış bir diva olmak isterim. Klasik olmak, diva olmak falan öyle kolay işler değil. 30-40 yılına maloluyor. Öyle üç günde olmaz. İnşallah 30 yıl sonra arzu ettiğim bu mertebeye erişirim.

- Sen süse meraklısın, herhalde 30 yıl sonra da çok süslü bir kadın olursun...

Kesin kokoş olurum. O olgun halimle, sahnesi kırmızı kadife perdeli, seyircileri yine çok şık bir kulüpte, üzerimde kırmızı uzun straplez elbiseyle, piyanonun başında şarkı söylüyor olmak isterim.

- Selim Yalın ile birliktesin. Hatta birkaç gün önce evlendiğin bile söylendi...

Evlensem hayatta saklamam. Ama Selim ile ilişkimiz çok güzel gidiyor. Böyle giderse neden olmasın? Zaten evlenirsem çocuk için evlenirim. Çocuk haricinde evlenmek anlamsız geliyor bana. Zaten evli gibi yaşıyorsun. Bir aile kurmaya karar verdiğin zaman evlenmek, bana daha mantıklı geliyor.

Türkiye’nin en zengin kızıyım

- ‘Ben Türkiye en .... kadınıyım’ gibi bir cümle kursam, boşluğu hangi kelime ile doldurursun?

Ben Türkiye’nin en zengin kızıyım. Hayatımı kendim idame ettiriyorum, kazandığım parayı en güzel şekilde, korkusuzca kendime harcayabiliyorum. İşte asıl özgürlük bu. Elinde birikmiş tapular, banka hesapları olsa da yaşamayı bilmiyorsan hepsi boş. Ben yaşlanınca elimde romatizma ya da tansiyon ilaçlarıyla bir gemi seyahatine gideceğime, bunu şimdi yapmalıyım. Her şey gençken güzel. Neden bu güzel zamanlarımı düğüm üstüne düğüm atarak geçireyim ki. Hayat çok kısa. Bir bakıyorsun küt diye bitiyor. Bunun keyfini çıkarmak gerek. O yüzden Türkiye’nin en zengin kızıyım. Milyarder değilim ama kazandığım parayı işime yatırmak benim için büyük konfor. Mesleğine yatırım yapan çok az. Herkes lüksünü düşünüyor, çünkü popülerliği seviyorlar. Benim böyle bir kaygım yok. Marka takıntım hiç olmadı. Bir şeyi beğendimse parama kıyarım, yeri geldiğinde cimrilik de yaparım.

Kendimi kimseyle kıyaslamıyorum

- Herkesin tarzı olmalı diyorsun, nedir senin tarzın?

Deniz Seki’nin tarzı, Deniz Seki’dir. Ben kendimi diğerlerine hiç benzetmiyorum. Kendimi bulmaya, kendimi keşfetmeye çalışıyorum. Daha ne kadar güzel şeyler yapabilirimin derdindeyim. ‘Bilmem kim 800 bin satıyor, sinir oluyor musun’ diye sorsan, hayır olmuyorum. Çünkü önemli değil. Önemli olan benim ne yapmak istediğim, bu işe olan aşkım ve hiçbir şekilde cesaretimden ödün vermemem. Bunları yapabilmek için iddialı olmak gerek. Böyle olmazsan kim nereye çekerse oraya gidiyorsun. Yani kişiliksiz oluyorsun.

- Albümde ‘Pasiflora’ isminde bir şarkı var. Aşk Pasiflora’dan mı hoşlanıyor?

Aşk insanı istediği kalıba sokan bir duygu. O kadar da şımarık ki bunu her seferinde tekrarlıyor ve sen bile bile bunu yaşamaktan kaçamıyorsun. Aşk vedalardan, heyecandan, sevişmekten çok hoşlanıyor. Aşk Pasiflora’dan da çok hoşlanıyor, çünkü aşık olunca şuursuz olursun, uyku tutmaz, dengen bozulur ya, bu anlamda kullandım Pasiflora’yı. O sakinleştirir insanı...

- Bu aşk Zanax’lık boyuta gelmesin diyorsun...

Kesinlikle. Abartmanın anlamı yok. Pasiflora tamamdır. Hiçbir zararı yok bu bitkinin. Şurubunu içiyorsun, sakinleşiyorsun , o kadar. Ama Zanax kullanmak başka bir şey. O çok ağır bir durum. Aşkı böyle yaşamak sağlıklı değil.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!