Güncelleme Tarihi:
Dizi bitti, ıstanbul’dan tası tarağı toplayıp kendinizi Güney’e attınız. Nasıl hissediyorsunuz şu anda kendinizi?
- Çok huzurlu bir ortam. Yeşil, mavi... Metropollerde bazen yaşamın amacını ve hatta canlılığın anlamını unutuyoruz. Böyle kaçamaklar yeniden özümüze dönmemizi sağlıyor. Kısacası, kendimi buldum! Yeni sezon maceraları için de sabırsızlanıyorum.
Dizinin ismi “Muhteşem Yüzyıl”. Siz Kanuni Sultan Süleyman dönemini gerçekten muhteşem olarak nitelendirebiliyor musunuz?
- şu anki bakış açımla, imkanı yok o zamana öykünmemin. Demokrasisiz bir yönetim şimdi düşünemeyiz mesela, rahatlıkla “Herkes birine hizmet ediyormuş neresi muhteşem!” diye tepki verebiliriz bugünden bakarak. Ancak Malkoçoğlu’yla James Bond’u kıyaslamayı bir kenara bırakırsak bazı şeyler aşikar olur: Bir cihan imparatorluğu o zaman Osmanlı, üç kıtada geniş alanlara hakim ve bu toprak genişliğinin sosyal, kültürel ve bilimsel anlamda desteklendiğini, askeri başarıdan ibaret olmadığını görüyoruz. Farklı düşüncelerdeki farklı insanların, toplulukların, bir arada yaşaması sağlanıyor, herkese birbirine karşı saygı öğretiliyor. Tesadüf, şans ya da kader: Mimar Sinan ve Barbaros Hayrettin Paşa gibi gerçekten üstün insanlar da o devirde yetişiyor. ışte o ihtişam sebebiyle padişah haşmetli, yüzyıl da muhteşem.
Bize yeni sezonla ilgili biraz ipucu verseniz diyorum…
- Ne desem... Yine heyecan dolu bir sezon, kaynayan bir harem ve yine gözü yaşlı Mahidevran.
O DÖNEMDE YAŞASAM BARBAROS OLURDUM
Mahidevran’ın yerinde Nur olsaydı ne yapardı?
- Nur da üzülürdü. Nur da çabalardı, en azından çocuğu için. Daha soğukkanlı planlar düşünürdü elbet, ama çaresizlik bu, belli olmaz yapacakları. Neticede Hürrem’in namı o kapalı kutu haremden çıkmış, 450-500 yıl boyunca kulaktan kulağa anlatılmış ve bugüne gelmiş. Öyle büyük bir erk.
O dönemde yaşasaydınız kimin hayatı sizin olsun isterdiniz?
- Dönemin önde gelen isimlerinin hayatında hep katlanması zor acılar olduğunu görüyoruz... Kimi kavuşamayan aşık, kimi evlat acısı çekiyor, kimi çok sevdiği kardeşini kurtaramıyor. Ölüm ya da aşk, hepsine uğrayıp devasız dert bırakmış. Önde gelmeyenlerse zaten unutulmuş; unutulacak biri olmak ister miydim bilmiyorum. En iyisi denizlerin hakimi olmak bence, zaten kanımda var: Barbaros olmak isterdim.
BENİ SİNİRLİYLEN GÖRMEK İSTEMEZSİNİZ
Ekranlara yansıyan soğuk karakterlerinizin altında renkli, dolu dolu bir kadın var. Bu yönünüzü yansıtacak bir rolle ya da bir programla sizi ekranlarda ne zaman göreceğiz?
- Tabii ben de çok isterim sıcak, hatta deli yanımı bir karakterde yaşatmayı... Ama şu an için böyle bir proje yok.
Moda tasarımı okudunuz, bankacılık yaptınız, haber sundunuz, oyunculuk yapıyorsunuz... Daha neler çıkaracaksınız içinizden?
- Yatırım yapmaya niyetliyim, tasarlamaktan da keyif alıyorum; iyi konumlanmış bir tasarım şirketinin patroniçeliği mesela...
Kolay sıkılır mısınız?
- Yerine göre değişiyor. Genelde oldukça sabırlıyımdır ama.
Oyunculuğa aşkla mı bağlısınız yoksa “Bu sadece benim mesleğim” mi diyorsunuz?
- Tutkuyla bağlıyım. Tabii ki rutine bağlandığında meslek olduğunu hissettiriyor. Fakat hâlâ keşfedilecek çok yanı var.
Sizi son zamanlarda en çok ne mutlu etti?
- Tatile kavuşmak.
Peki en son ne için ağladınız?
- En son, Mahidevran olarak “Muhteşem Yüzyıl”da ağladım. Sanırım gelecek sezon da ağlamaya devam edeceğim.
Çabuk sinirlenir misiniz?
- Çabuk sinirlenirim, emin olun beni sinirliyken görmek istemezsiniz! Ancak kendimi dizginlemeyi öğrendim.
Affedilmez hata nedir sizin için?
- Yerine göre değişse de en çok yalanı hazmedemem, kaldıramam.
YAKIN ARKADAŞTAN SEVGİLİ OLABİLİR
Aralık ayında oyunda boşandınız. Hayata, erkeklere, aşka olan bakışınız boşanmadan nasıl etkilendi?
- Boşanma döneminde tabii ki incindim. Ama değişen çok fazla şey yok hayatımda. Güçlü bir kadındım, şimdi de güçlüyüm.
“Hayatımın dönüm noktası” dediğiniz bir an var mı?
- Dönüm noktam eski eşim Murat ile tanıştığım andır, çünkü her zaman hayalini kurduğum oyunculuğa beni o yönlendirdi.
Peki ayrılık sonrası Aysan soyadından vazgeçip Fettahoğlu’na dönmeniz...
- Eski kocama bağlılığımdan onun soyadını kullanmaya devam ettiğimi bile söylediler o dönem... Ama nedeni o değildi. Nur Aysan olarak duyulduğum için, insanlarda bir yabancılaşma olur diye eski soyadıma geri dönmekle ilgili çekincelerim oldu. Ama baktım ki yanlış anlaşılıyorum, art niyet aranıyor, eski soyadıma döndüm. Bu kararlarım Murat’la ilgili değildi.
şimdi onlar bitti Necati şaşmaz’la ilgili haberler çıkıyor. Herkes Bodrum’da el ele görüldüler diyor. Bir de Kısmet Apartmanı olayı var.
- Kısmet Apartmanı olayı nereden çıktı hiçbir fikrim yok. Tamam benim yaşadığım yerdi (artık değil) ama bunun üzerinden böyle bir haber yapmak kimin aklına niye gelmiş bilmiyorum. Oturduğum yere istediğim zaman girebilirim, istediğim arkadaşımı da davet edebilirim, gizlenme kaygım olmaz, bunu farklı şeyler ima ederek yayınlamak çok çirkin.
Aşık olduğunuzu tüm dünya bilsin mi istersiniz yoksa kendi içinizde mi yaşamayı tercih edersiniz?
- Kendi içimde yaşarım. Sevdiğimin bilmesi ve onun da bana aşık olması yeterli.
Yakın arkadaştan sevgili olur mu? Ya da eski sevgiliden arkadaş olur mu?
- Bence olur.
BEN FEDAKAR BİR AŞIĞIM
Nasıl bir aşıksınız?
- Fedakar.
Hayatınızın merkezine aşık olduğunuz kişiyi yerleştirir misiniz?
- Aşkın tanımı içerisinde bunun olduğuna inanıyorum. Kalbiniz ve aklınız onda değilse, zaten hissettiğiniz aşk değildir.
DOĞDUĞUM GİBİ SAF VE TEMİZ ÖLMEK İSTİYORUM
Güzellik sizin için bir takıntı mı?
- Takıntım değil, özel bir çaba harcamıyorum bilakis doğal kalabilmek için çaba sarfediyorum. Nasıl doğduysam öyle saf ve temiz ölmek istiyorum, fiziken ve ruhen...
Her kadını kıskandıracak kadar zayıfsınız! Oysa yemekle de aranız fazlasıyla iyi...
- Canım annem ve diğer aile büyükleri gençliklerinde zayıf ve zarifmiş de benim olayım genler değil galiba... Asıl hikaye hormonlarla ilgili. Tiroid bezim hızlı çalıştığı için, salgıladığı hormonların kanımdaki düzeyi fazla. Ne yesem yaramıyor.