Güncelleme Tarihi:
Genç yaşta hayatını kaybeden ünlü Fransız yazar Boris Vian’ın (1920-1959) kitabından uyarlanan filmi yıldızlarıyla konuştuk.
Audrey Tautou
Günlerin Köpüğü ve Boris Vian’ı nasıl buluyorsunuz?
- Boris Vian’ın kitabı ilk okuduğumda bana Romeo ve Julliet gibi mükemmel ama olanaksız aşkları anlatan duygusal bir kitap gibi gelmişti. Ama bugün yeniden baktığımda, acımasız çalışma yaşamı metaforu daha güçlü.
Chloe rolünde kendinizi nasıl hissettiniz peki? Kişiliğinize yakın mıydı?
- Bilmiyorum benim duyarlılığıma yakın olduğu için mi öyle hissettim. Tertemiz bir kalbi var. Hayatın acımasızlığının yıpratmadığı bir çocuk kadar saf. Ama filmin ikinci bölümünde hayat, Chloe’ye çok acımasız oluyor.
Film çılgın sahnelerle dolu. En çok hangisi sizi etkiledi?
- Her şeye rağmen sanırım en çok, bulutla Paris’i dolaştığımız sahne. Yükseklik korkuma rağmen, bir vinç kablosunun ucunda bütün Paris’i dolaşmamız çok etkileyiciydi. Böyle bir şey herhalde insanın başına hayatta bir kez gelir. Keyfini çıkarmak gerekirdi.
Türkiye’de oldukça tanınan bir sanatçısınız? Sanırım bir reklam çekimi için İstanbul’a da geldiniz.
- İstanbul muhteşem bir kent. Gerçekten bunu iltifat olsun diye söylemiyorum. İstanbul’u keşfetmek benim için inanılmaz bir tecrübeydi. Bir hafta kaldık, Boğaz’da bir gün geçirdik. Harikaydı. Benim en çok sevdiğim iki kent New York ve İstanbul. Yeniden dönmek için can atıyorum. İnsanların bana yaklaşımı ve nezaketi inanılmazdı.
Romain Duris
Boris Vian’ı gençliğimde anlamamıştım
Romain Duris, filmde Colin rolünü oynuyor. Audrey’den daha rahat bakıyor rolüne ve sinemaya. Daha röportaja başlamadan Türkiye’de geçirdiği bir haftayı sormadan anlatmaya başlıyor: “Gadjo Dilo filminin çekiminden sonra dinlenmek için bir haftalığına İstanbul’da gittik ve Prens Adaları’nda kaldık. Yoğun bir çalışma temposundan sonra çok iyi geldi. Ve İstanbul gerçekten inanılmaz bir kent” diyor. Boris Vian’ı gençliğinde değil sonradan anladığını anlatıyor: “Boris Vian’ın kitabını gençliğimde okudum ama bende özel bir iz bırakmadı. Kitaptan yalnızca aşk hikâyesi, çocuksu öpüşler ve bulutlar aklımda kalmıştı. Ama şimdi hayatın ağırlığı, çalışma yaşamının zorluğu, hastalık, acı, hayatın tüm yanlarını görüyorum.” Gondry’nin uçuk filminde Colin rolüne girmenin zor olup olmadığını sorduğumuzdaysa yanıtı hayli enteresan: “Colin naif, hiç çalışmayan, çocuksu bir bekârete sahip. Karakteri karikatürleştirmemek için inanarak oynamaya çalıştım. Ama dediğim gibi akşam eve döndüğümde ‘oldu başardık’ demedim hiç.” Kendisini en çok etkileyen sahneyi şöyle anlatıyor: “Chloe hasta, ölmek üzere. Colin’in çok az parası kalmış. Borç verdiği arkadaşı Chick, tavanı kırıp Colin’ın kalan parasını da çalmaya çalışıyor. Colin paraları uzanan sepetten geri almaya çalışıyor ama Chloe geri koyuyor. Hasta olduğu ve paraya çok ihityaçları olduğu halde Chick’e parayı veriyorlar. O sırada Colin, tüm hayatını ve servetini Chloe’nin yaşaması için feda etmesine rağmen, Chloe, Chick’in tutkularında sonuna kadar gittiğini ama benim yeterince cesur olmadığımı söylüyor. Kendimi yalnız hissediyorum ve bağırıyorum. Demir gibi çok metalik bir duygu. Orada bu sözün şiddetini hissederek oynamak gerekiyordu. Ve ben o sahnede o şiddeti hissederek bağırdım.”