Boks dersi almak için Küba'ya gideceğim

Sezon başında programına ara verip ortalarda görünmeyeceğini söyleyen ünlü sunucu, oyuncu, yönetmen, yapımcı, fotoğraf ve seslendirme sanatçısı Okan Bayülgen, kafasından geçenleri gerçeğe dönüştürmeye devam ediyor.
En son bir konfeksiyon firmasının yeni sezon fotoğraflarını çeken Bayülgen, InStyle dergisine verdiği röportajda ise önümüzdeki aylarda Küba’ya gidip boks dersleri almayı planladığını açıkladı.

Hayatınızın tamamını iş mi oluşturuyor? Hani kendinizi nadasa bırakmıştınız?

- Her zaman hayatımın tamamında iş var. Ayrıca ben, "Kendimi nadasa bırakacağım" demedim. "Bir süre ortalarda olmayacağım" dedim. Niye kendimi nadasa bırakayım? Binlerce fikrim var.

Beyninizin ara vermeye hiç mi ihtiyacı yok?

- Bu yaz Küba’da iki ay boks eğitimi almak istiyorum. Bu, bir çeşit ara vermek sayılabilir. Havana’da havaalanından şehre giderken bir boks salonu var. Fotoğrafik olarak çok hoşuma gittiği ama orada her gün fotoğraf çekmeme izin vermeyecekleri için bir süre boks yapacağım.

Bu saçlar sizi bakımsız göstermiyor mu?

- Beni yorgun gösteren göz altlarım... Annem hep söyler, "Okan’ın çocukken bile çok şeker göz altları vardı" diye. Ama olsun hayatın yaşadıklarımızı yüzümüze kazıması lazım.

Alfa Beta’ya yaptığınız çekim, moda dünyasına bir giriş mi?

- Bu kendi oyunum, kendi oyuncaklarım... Nasıl ki PlayStation’da her evde bir dünya rekoru kırılmaya çalışılıyorsa, ben de kendi rekorlarımı kırmaya çalışıyorum.

Moda fotoğraflarınızda da mı photoshop kullanmadınız?

- Photoshop benim için sadece fotoğraflarımı dijital ortamda açmak için kullandıkları programın adı. Ama var olanın iyisini gösterebilmek için dijitalci arkadaşların yapmadığı kadar ışıkla uğraşıyorum. Lenslere, onların tüm profesyonel teçhizatını satın alacak kadar para veriyorum.

Giydiklerinizi umursuyor musunuz?

- Giyinmem gerektiğinde evet... Son 12 senedir, birkaç takım elbise masrafıyla neredeyse her sene tarzı olan, şık adam seçiliyorum. Üstelik yaptığım elbise masrafı, birlikte değerlendirildiğim adamların milyonda biri kadar.

Sırrı ne bunun?

- Ben o sene dükkanlarda satılanların, genel trendlerin aksine hareket ederim. Takım elbisenin içine yelek diktirmek gibi... Kimse kullanmazken yaka mendili kullanmak gibi...

Alışverişte güvendiğiniz insanlara danışır mısınız?

- Hayır, kimseyi dinlemem. Çünkü takım elbisede ihtiyacım olan özellikleri en iyi ben bilirim. Cemiyet sayfalarında görünen arkadaşlardaki duruşuyla, benim takım elbiseyi kullanışım arasında fark var. Onlar hiç hareket etmiyor ama ben programda yeri geldiğinde masada takla atıyorum.

<B> Hayatınızın her döneminde siyah mı giydiniz?

- Siyah renk programla beraber ortaya çıkan bir şey. Bir süre giysi sponsoru da aldım ama bu durum hoşuma gitmediği için bıraktım. Uğur Dündar bir konuşmamızda "Biz çıkıyoruz, sert laflar ediyoruz. Eğer sırtımızdaki ceketi başkası almış olursa, bu sence seyircide nasıl bir duygu uyandırır?" demişti. Haklı da...

Sizin için "tiyatronun kaybı, televizyonun kazancı" diyor usta tiyatrocular... Ne dersiniz?

- Çok mutlu edici. Bugünlerde küçük ve korsan bir kumpanya hazırlığındayım zaten. Eğlenceli Cinayetler Kumpanyası adı... Korsan ve temkinli bir çalışma olacak.

Bir ortama girdiğinizde bakışların size çevrilmesinden rahatsız oluyor musunuz?

- Çok rahatsız oluyorum. Ortama girmek istemiyorum. Sokakta bakışlar bana çevrildiği an birkaç tane deli bulmak ve onlarla sohbet etmek hoş oluyor.

Favori kaçış yeriniz neresidir?

- Hayat içerisinde küçük kaçışlara ihtiyacım var. O nedenle ofisteki kanepem en iyi kaçış noktam. Gün içerisinde toplantı aralarında 15’er dakika uyuyorum.

Çocukluk hayallerinize ne kadar yakınsınız?

- Çok yakınım. Aklımdakileri yapmaktı hayalim, ama bunları herkesin görmesi önemli değildi. Çünkü ben senelerce resim yapıp bunları kimseye göstermeyen bir anneyle büyüdüm. Ama şimdi hazırladıklarımı gösterebileceğim bir güç var elimde. İyi kullanmaya çalışıyorum.

Çılgınlık limitiniz nedir?

- Ünlü İtalyan yönetmen Schiller’in de söylediği gibi, "Aslında sahnede gördüğünüz ip üstünde yürüyen bir adamdır". Bu da büyük bir çılgınlıktır.

Erkek, öküz gibi yiyip öküz gibi sevişmemeli

Yiyip içmeye düşkün müsünüzdür?

- Temel güdülerimizin eğitilmesinden yanayım. Benim kafamdaki ideal erkek, güdülerini eğitmiş ve sakinleşmiş olandır. Bu güdülerin ilki savunma güdüsü... Yani sabırlı olacak, hemen yumruk atmaya çalışmayacak. İkincisi bir öküz gibi yemeyecek, besinleri, içkileri tanıyacak. Üçüncüsü seks konusunda... Bir öküz gibi sevişmeyecek, kendini eğitecek ve insan gibi sevişecek.