Güncelleme Tarihi:
* Geldiğimden beri seni izliyorum. Yerinde duramadığını gördüm ve gerçekten çok şaşırdım. Şarkılarından, kliplerindeki duruşundan ya da ses tonundan herhalde, daha ağırbaşlı, sakin, durağan bir imajın var. Ne zamandır böyle yaramaz çocuk modundasın?
- Çocukluktan beri diyebilirim. Çok hareketli bir çocuktum. Hiperaktiftim hatta...
* Peki şarkılar niye bu kadar sakin?
- İşte orada sakinleşiyoruz. Bir yerlerde sakinleşmek lazım.
* Çocukluğun nerede geçti? Memleket Malatya-Arapkir diye biliyorum ama...
- Doğum yerim değil ama ailemin memleketi orası. Ben Ege’de büyüdüm; Manisa, İzmir... İzmir Fen Lisesi, sonrasında İstanbul ve Boğaziçi Üniversitesi.
* Malatya kökenlisin, İzmir’de büyümüşsün, İstanbul’da yaşıyorsun. Kültür çatışması yaşadın mı hiç?
- Hayır. Ben Malatya’da hiç oturmadım ama gelenek, görenek bilirim. Bizimkiler de gittiğimiz yerlere kendilerini bozmadan ayak uydurdular. Birleştirici olmak gerek. Annem Ege yemeklerini bir Egeli kadından daha güzel yapıyor.
* Çocukluğunda hiperaktif olduğunu söyledin, neler yapardın mesela?
- Hep hareket halindeydim. Yüzümde, vücudumda bir sürü faça var. Hepsi de çok riskli yerler üstelik.
* Bu yerinde duramama durumun hocaların, arkadaşların tarafından nasıl algılanıyordu?
- Bazı insanları hep gülerken hatırlarsın ya; bir arkadaşım bana “Seni hep koşarken hatırlıyorum” dedi bir gün. Şu an mesela seninle konuşurken aklımda birkaç şey daha var. Bir dizi müziği için senaryo yollamışlardı, onu okumam lazımdı ama unuttum, o geldi aklıma.
* Ailen müzikle uğraşmana nasıl bakıyor?
- Ailem hiç istemedi aslında. Herkeste “Boğaziçi Makine’yi bitirdin, adam gibi işini yap, müzik de neymiş!” kafası vardı.
* İzmir’den üniversite için kalkıp İstanbul’a geldiğinde evde mi kaldın, yurtta mı?
- Yurtta...
* Bizim okulun yurt hayatı renklidir. Neler yaptın, anlatsana biraz..
.
- Güzel bir tayfayla beraberdik. Boğaziçi’nin tanıtım filminde “Boğaziçi’nin en çok neyini seviyorsunuz?” diye sordular; “Her model var burada, her model de birbirine müdahale etmeden yaşıyor” dedim. Biz hiç türban sorunu görmemiştik, mini etekli ile türbanlı çok yakın arkadaştı okulda.
TÜRKÜ BARLARDA BAĞLAMA ÇALIYORDUM
* Sen nasıl bir modeldin?
- Müzisyen, İzmir’den İstanbul’a gelmiş ve İstanbul’u çözmeye çalışan modellerdik. Beyoğlu’ndaki türkü barlarda bağlama çalıyordum, yanımda da bir gitarcı vardı. Akşam 8’de başlayıp gece 1’e kadar çalıyorduk.
* Boğaziçi’nde okurken dersler dışında tüm vaktimin geçtiği taş odanın bendeki yeri ayrıdır. Taş oda deyince senin ne geliyor aklına?
- Ben folklor kulübündeydim. Taş oda ise daha çok Teoman ekolü... Taş odada elektro gitar var, bateri var. Ben de rock yaptım, albümümde de var ama o zaman Kardeş Türküler dönemiydi. Ben ud, bağlama ve cümbüş çalıyorum.
* Kardeş Türküler’in hayatındaki yeri?
- Onlar devam ediyor... Zaten grup değil de bir proje o... Hepimiz yapacağımızı yaptık, ben sekiz yıl çaldım. Artık kendimiz bir şeyler yapalım deyip ayrıldık.
* Kardeş Türküler müzikal açıdan kırılma noktan ama, öyle değil mi?
- Kardeş Türküler çok önemli... Sonra ayrılınca Onur Ünlü’yü buldum. Onlar film çekiyordu, gittik, “Film müziklerini yapalım mı?” dedik.
* O zamanlar oyunculuğa göz kırpma durumları oldu mu peki? Hazır müziklerini de yaparken başka bir yerinden de bulaşayım bu işe demedin mi?
- Yok. Yorucu bir ortam olduğunu da görünce, iyice uzaklaştım. Oynadığım birkaç dizide, toplamda 7-8 dakika görünmek için 3-4 günüm gitti. Ben o 3-4 günde şarkı yaparım. Bir de ben olmadığım bir şeyi oynamak istemiyorum. Rol aldıklarımda da hep müzisyendim zaten.
SERSERİLİKLERİM DE OLDU AŞKLARIM DA
* Senin için kurulan cümleleri sıralıyorum şimdi: “Yakışıklı bir sese sahip müzisyen”, “Dünyadaki en seksi ses”...
- Beğeni çok göreceli bir şey. Ben de bunları çok sık duyuyorum ama bence öyle bir şey yok. Hatta duyunca “ne oluyor?” diyorum!
* Bu seksi sesi kadınları etkilemek için kullanıyor musun peki?
- Yok, kullanmıyorum.
* Kadın-erkek ilişkilerine gelelim...
- Ben sosyal bir adamım; her yere gittim, aşklarım da, serseriliklerim de oldu tabii.
* Nasıl bir sevgili Mehmet Erdem?
- Ben uyumluyumdur genel olarak. Ama bizim hayatlarımızda ilişki yürütmek daha zor.
* Neden?
- Çok göz önündeyiz. Twitter’da bile neler yazılıyor hakkımızda. Bir kız arkadaşın bunu kabullenmesi zor.
* İlişkilerini yürütmekte zorlanıyorsun o zaman?
- Ben o yazılıp çizilenleri ve şöhretin suni getirilerini çok ciddiye almadığım için pek sorun yaşamıyorum.
* Sence bir müzisyenin sevgilisinin olması ve bunun bilinmesi dezavantaj mı? İlişkini saklamak gibi bir çaban var mı?
- Yok, o bana saçma geliyor. Varsa vardır, yoksa yok. Karşındaki insanı sahiplenmeme durumu ayıp her şeyden önce. Hayran kitlesini şu etkiler mi, bu etkiler mi diye düşünmüyorum, düzgün iş yapıyorsan etkilemez bence.
ANNEM SAHNEDE İÇTİĞİMİ GÖRÜNCE UYARDI
* Annenin, verdiğin röportajları okuduğunu, seni yakından takip ettiğini biliyorum. Bunu da okuyacaktır. Anne öğüdü olarak ne hatırlıyorsun diye sorsam...
- Annem birkaç defa sahnede bir kadeh bir şey içtiğimi gördü. “Yanlış örnek oluyorsun” diye uyardı hemen. Annem öğretmen ya bir de...
* Zordur öğretmen çocuğu olmak? Hep sorumlu ve dikkatli olmak zorunda hissedersin kendini.
- Ben bir de annemle aynı okuldaydım, düşün...
* Ünlü olmak nasıl bir şeymiş?
- Seninle fotoğraf çektirmek isteyen çok oluyor. En önemli farkı o... Hele Anadolu’da çok daha fazla yaşanıyor bu durum. Ben de “hayır” demek istemiyorum. Ama kendimi otomatik pilot gibi hissediyorum. Hiç tanımadığın biriyle, yüzünde sahte bir gülümseme ile fotoğraf çektiriyorsun.
FERRARİ'YE BİNEYİM DEMİYORUM
* Kazandığın paraları daha çok neye harcarsın?
- Ferrari’ye bineyim, Reina’ya gideyim gibi bir durumum yok. Eşimiz dostumuz aç kalmasın, açıkta kalmasın yeter. Rahat olabileceğimiz, sanat adına bir şeyler yapabileceğimiz ortamlarda olalım, bunun için paramız olsun isterim. Otomobil benim için sadece bir araç. Ama “Gitara çok para verir misin?” dersen veririm. Gözümü kırpmam, alırım.
* Kendine vereceğin öğüt ne olur?
- Sakin ol, yavaş...
BİZ BU İŞİ YAPIYORUZ VE BİRİLERİ FARKINDA
* “Deli Deli Olma” filminin müzikleri ile Altın Portakal aldın. Bu ödül ne ifade ediyor senin için?
- Altın Portakal bize acayip bir motivasyon oldu. “Biz bu işi yapıyoruz ve birileri de bunun farkında” dedik.
* Ağlar mısın?
- İçine ağlayanlardanım, sinirlenince ağlarım.
* Hayvanlarla aran nasıl?
- Süper... Bir kedim var, adı Şaşkın. Çok salak, adını Salak koyamayacağım için Şaşkın koydum.
NE KADAR KAZANIRSA KAZANSIN HER İNSAN AYNI ACIYI ÇEKER
* Uzlaşma konusunda ne diyorsun? “Uzlaşmazsan hem her şey daha kötüye gidiyor, hem de hiçbir şey çözülmüyor” demişsin.
- Elbette uzlaşmazsan her şey daha kötüye gidiyor. En uzlaşamadığın insanla bile 2-3 ortak nokta bulabileceğini düşünüyorum. Konuşmadan bir şey çözülmüyor, “küstüm” deyince de aynı şekilde... “Hakim Bey”deki naif isyan böyle bir şey aslında.
* Şarkılarını bağırmadan, sakin bir ses tonuyla söylüyorsun. Bu da bir tavır mıdır uzlaşma yolunda?
- Karşındaki, bağırıp çağırırsan seni dinlemeyebilir. Ama ben şu ses tonumla belki seni ikna edebilirim. Olay bu...
* Bir başka hitin “Herkes Aynı Hayatta”. Aynı zamanda albümün adı. Neden albüm adı olarak bu cümleyi seçtin?
- Ne olursa olsun, aynı yerde herkes. İnsanız, kimse kimseden üstün değil. Ne kadar para kazanırsan kazan, ne yaparsan yap, insan olarak aynı acıları ve aynı mutlulukları yaşıyoruz. “Herkes aynı hayatta” dediğimiz de o zaten.
SEZEN AKSU "BU ŞARKIYI SANA YAZMIŞIM" DEDİ
* “Hakim Bey”in hayatındaki yeri?
- Şu an röportaj yapıyorsak onun sayesinde... Ben şarkıyı eskiden beri çok seviyordum ve bu şarkıyı niye millet almıyor, niye uyanmıyor diye düşünüyordum. Ekibe “Yapalım, güzel olacak” dedim. Sonra Sezen Hanım da sağ olsun verdi şarkıyı.
* Peki sen Sezen Hanım’ın yanına gittin mi?
- Biz şarkıyı yaptık, teliflerini ödedik. Sezen Aksu da dinleyip “Çok güzel, yolu açık olsun” demiş. Ben kendisinin Harbiye Açıkhava konserine gitmiştim, bu şarkıyı 20 yıl sonra repertuvara almışlar. Yaşar Gaga’ya “Mehmet buradaymış, çağır onu” demiş, ben bir panikledim. Sonra sahneye aldı, “Ben bu şarkıyı sana yazmışım” dedi ve beraber söyledik. Şarkının sahibinden gelen bu övgüler bizi bitiriyor tabii.
* “Hakim Bey” protest bir şarkı sonuçta, senin böyle isyankar bir yanın var mı?
- Haksızlığa uğrayanın yanında olmaya çalışıyoruz haliyle, ailelerimiz böyle büyüttü bizi.
Prof. Dr. M. Özkan Pektaş (Psikiyatr)
MÜZİKLER TERBİYE ETMİŞ KENDİNİ
İyi bir eğitim almış. Bunda elbette öğretmen annenin rolü büyük. Hiperaktif kişilerin çocukluk çağında manipüle edilmeleri önemlidir. Genç yaşında başlayan müzik uğraşı bir nevi kendisini terbiye etmesine vesile olmuş. Arkadaşlık ilişkilerinde sevecen, alçak gönüllü... Ayrıca şöhreti hazmedebilenlerden. Kendisine başarılar diliyorum.