Güncelleme Tarihi:
Merhaba, nasılsınız?
- Şimdi daha iyiyim. Dün biraz yorgundum. “Zeytin”in tanıtımı için İtalya’ya gitmiştim, oradan da direkt buraya geldim. Geldiğim gün otele gidip dinlenmeye de vaktim olmadı.
İstanbul Film Festivali’nde rol aldığınız üç film gösterilecek. Bu, size neler hissettiriyor?
- Aslında ana film “Zeytin” diyebiliriz. “Erkek Aklı” ve “Ice Man”de küçük rollerim var. İstanbul, her zaman görmek istediğim bir şehirdi. İki yıl önce Marc Jacobs defilesi için gelecektim, davet edilmiştim ama zamanım olmadı. Şimdi burada olmak güzel.
“Geldiğim gün otele gitmeye vaktim olmadı” dediniz, neler yaptınız o sürede?
- Bir partiye gittim. Cool bir çiftin kendi evlerinde verdiği trendy bir partiydi. Sanırım adam GQ dergisinin editörüymüş. Sevgilisi de modele benziyordu. (Tuba Ünsal-Mirgün Cabas) Çılgın bir partiydi.
Sizin için nasıl geçti gece?
- Güzeldi. Bir adam gelip sarıldı, sonra bir kız gelip dudağımdan öptü. Güzel bir kızdı. Filmlerimi seven insanlarla tanışmayı seviyorum. Hayranlarımla fotoğraf çektirmeyi de seviyorum. Bazı arkadaşlarım bundan hoşlanmıyor, ben biraz cömertim sanırım. Bu huyumu annemden aldım galiba...
ZEYTİN FİLMİ İÇİN İBRANİCE ÖĞRENDİM
“Zeytin” filmi, İsrail-Lübnan savaşı sırasında yaşanan bir olayı anlatıyor. Siz bu projeye nasıl dahil oldunuz?
- “Zeytin”, bir Hollywood yapımı değil, bu durumu sevdim. Senaryoyu da çok beğendim. Aslında başlangıçta tereddütlerim vardı. Ben ne Filistinliyim ne de İsrailli. Baba tarafım Yahudi, bu yüzden Yahudilik hakkında biraz bilgim var ama Hibru (İbranice) bilmiyordum. Rolü ilk teklif ettiklerinde “Ben İsraillilere de benzemiyorum” dedim. Bunun üzerine yönetmenimiz Eran Riklis bana yanıldığımı söyledi ve 1982 yılında pilotluk yapan adamın fotoğrafını gösterdi. Bu çok garip ama gerçekten adam bana çok benziyordu. Sonuçta film ekibine dahil oldum.
Bu pilotu canlandırmak için nasıl bir hazırlık süreci geçirdiniz?
- Hibru dilini öğrendim. Bir pilot neler yapar, onları araştırdım. İsrail Hava Kuvvetleri bana bu konuda büyük kolaylık sağladı, pek çok konuda bilgi verdiler. Bir de bazı eski pilotlarla tanıştım, hikâyelerini dinledim.
Bu film, İsrail ve Lübnan arasındaki savaş hakkında size neler düşündürdü, fikrinizi değiştirdi mi?
- Bu durumdan çok uzaktaydım, film sayesinde daha yakınlaşmış oldum. İki ülke için de sempati kazandırdı diyebilirim. “Zeytin” politik bir film ama aynı zamanda insanlara dokunmak isteyen bir film ve tek taraflı değil. Filmde iki düşman dost oluyor. Elbette bir filmle dünyayı değiştiremeyiz ama en azından insanların düşünmesini sağlayabiliriz. İki tarafın da artık anlaşmaya varması ve barış içinde yaşamaya başlaması lazım. Her iki tarafta da savaşmak istemeyen, barıştan yana olan ve birbirleriyle zaman geçirseler belki de birbirlerini çok sevecek insanlar var. Biz bunu göstermek istedik. Benim için de çok öğretici oldu.
HOLLYWOOD’DA ÖNEMLİ OLAN OYUNCULUK DEĞİL EFEKTLER
Siz böyle mesajı olan filmleri Hollywood prodüksiyonlarına tercih ediyorsunuz sanırım?
- Evet, bu tür filmler benim için daha öğretici oluyor. Bir yandan da daha iyi bir oyunculuk performansı çıkarıyorum. Hollywood’da oyunculuk daha öz önemli, asıl olay efektler. Gerçek hayattan, gerçek insanlardan esinlenen karakter filmlerini tercih ederim.
Sevmeden çektiğiniz Hollywood filmleri oldu mu?
- “Immortals”la para kazandım ama izlediğim zaman bana aptalca gelen bir film.
Aynı şeyi “Blade” için de söylemişsiniz...
- Evet, belki de ben yanılıyorum. Bu da benim problemim sanırım. “Blade”in kariyerimin sonu olacağını düşünmüştüm ama o dönem yaptığım en büyük film oldu.
Çektiğiniz filmler arasından hangisi için “Bunun yeri ayrıdır” dersiniz?
- “Somewhere” olabilir. Sofia’nın (Coppola) işlerini seviyorum. Çok güzel bir deneyim oldu benim için. Bir de yıllar önce yaptığım Beatles filmi “Backbeat”i seviyorum. Son filmlerim “The Motel Life” ve “Zeytin”in de ayrı bir yeri var.
ÇOĞU OYUNCUDAN DAHA İYİ YÖNETMEN OLURUM
Art arda çok proje reddettiğiniz oluyor mu?
- Evet, sevmediğim işleri reddediyorum. Çünkü salakça şeyler yapmak istemiyorum. Daha geçen hafta Amerika’da bir televizyon şovunu ve yanında bir sürü parayı geri çevirdim. Hiç param olmadığı zamanlarda da risk alıyorum. Ama bu, parayı sevmediğim anlamına gelmez tabii.
Müzikle aranız nasıl?
- Kimsenin bu durumdan haberi yok ama ben müzikle yakından ilgileniyorum. Kayıtlar yapıyorum, üç albümlük malzemem var. Yapmaya da devam edeceğim.
Ne tarz müzikler bunlar?
- Modern rock diyebiliriz. Film müziklerini andırıyor aslında.
Müziğinizle ne zaman buluşuruz?
- Belki yönetmenlik yaptığımda kendi filmimde kullanırım.
Yönetmenlik hayaliniz de var demek...
- Evet, pek çok oyuncu yönetmenlik yapıyor. Sanırım ben onlardan daha iyi yapabilirim.
“KIRMIZI HALIDAKİ FAVORİ ÇİFT” OLAYINDAN NEFRET EDİYORUM
Bu arada aşk hayatınız nasıl?
- Bir kız arkadaşım vardı, geçen yaz ayrıldık. Şimdilik ciddi bir şey yok.
Genellikle ünlü isimlerle mi aşk yaşamayı tercih ediyorsunuz?
- Hayır, ben onlarla sadece arkadaş oluyorum.
Paris Hilton’la ilişki yaşamadınız mı?
- Yok, o da sadece arkadaşım. Geçmişte ünlü isimlerle çıktım ama bir oyuncuyla evli olmak istemem. Şu “kırmızı halıdaki favori çift” olayından nefret ediyorum. Asla bunun bir parçası olmak istemem. Zaten beni çok fazla gazetelerde de göremezsiniz. Orada nedensiz yere ünlü olan Kim Kardashian ve Paris Hilton gibi isimleri görebilirsiniz. Ben olayları biraz daha gizli tutmaktan yanayım.
Yeni projeleriniz var mı?
- Pişen birkaç iş var aslında ama hangisi olacağını bilmiyorum. Belki Sofia (Coppola), belki de Coen kardeşler bir film yapar. Zaten iyi film yapan 10 kişi ya var ya yok.
BEYONCE’Yİ REDDETTİM
Britney Spears’ın “Everytime” klibinde gerçekten istediğiniz için mi yer aldınız?
- Klibin yönetmeni David Lachapelle arkadaşım. Kendisi çok iyi bir yönetmen ve fotoğrafçıdır. Bir ara gençlere yönelik bir iş yapmak istiyordum, çünkü filmlerim genelde daha yaşlı insanlara hitap ediyor. O dönem Britney Spears da gündemdeydi. Bu klibin gençler üzerindeki imajım için iyi olacağını düşündüm. Şarkıyı da sevdim açıkçası, bence Britney Spears’ın en iyi şarkılarından biriydi. Daha sonra Beyonce de benimle klip çekmek istedi ama ben istemedim, “Çok fazla klipte rol aldım” diyerek geri çevirdim.
VAY BE, O FOTOĞRAFIM TÜRKİYE’YE KADAR GELDİ DEMEK!
Geçtiğimiz ocak ayında Los Angeles’ta sokakta işerken paparazzilere yakalandınız. Bu olay kariyerinizi olumsuz etkiledi mi?
- Sanırım dünyada bunu yapan ilk erkek ben değildim. Hayatımdaki en iyi anlardan birisi değildi ama sırf bunun için birisi benimle çalışmak istemezse yapacak bir şeyim yok. Çok sıkışmıştım ve gerçekten karanlık bir köşeydi. Sonra birden paparazzilere yakalandım. Ben kimseyi incitmedim, uyuşturucu satmadım ya da öldürmedim, başka oyuncular gibi eroin almış şekilde uyanmadım, hiç tutuklanmadım. Sanırım iyi bir adamım. Ben sokağa işeyen adamları hep görüyorum. Burada sokağa işeyince tutukluyor musunuz?
Sanırım hayır...
- Vay be, o fotoğrafım Türkiye’ye kadar geldi demek. Bir dahaki sefere kendimi tutacağım sanırım. Bir daha asla böyle bir şey yapmayacağım.