OluÅŸturulma Tarihi: Eylül 09, 2001 00:00
‘‘Kocam ve arkadaşlarla sıradan bir akşam yemeğinde toplanmıştık. Yarından, özlemlerimizden ve hepimizin en sevdiği objeden, kadınlardan konuşuyorduk. Bu dünyada bir fark yaratan kadınlardan, kadınlardan ve çocuklarından, annelerinden, erkeklerinden ya da yalnızca kadınlardan. Böylece Interview dergisine onlar için bu konuda bir röportaj yapıp yapamayacağımı sordum ve evet dediklerine inanamıyorum. Tüm mesele röportajın kiminle yapılacağıydı. Björk'ü öneren derginin editörü Ingrid Sischy oldu. Kendimi çok gergin hissediyordum, ne soracaktım. Björk, sanatçı, şarkıcı, oyuncu ve bir moda ikonu. Yani olmak istediğim her şey. Björk olmak nasıl bir şeydi acaba? Etrafımdakilere sordum, Björk onlar için ne ifade ediyordu? Herkes kuğudan bahsetti ama hepsinin aklında asıl yer eden, başrolünde oynadığı ‘‘Karanlıkta Dans’’ filmiydi. Gerçekten muhteşem bir şarkıcı, oyuncu ve kadın izlemiştik. Röportaj günü ilk işine başlayan çocuklar gibi heyecanlıydım. Kocam ve dergi editörü sürekli beni sakinleştirmeye çalışıyor ve tavsiyelerde bulunuyorlardı. Björk ise içeri girdiğinde son derece sakindi.’’Donna Karan: Bu benim ilk röportajım. Björk: Bence çok sempatiksiniz. Ben de sadece iki röportaj yaptım. Biri Karlheinz Stockhausen, diğeri ise Arvo Part ile. Kendimi 5 yaşında bir çocuk gibi hissetmiştim. İkisi de taptığım insanlardır çünkü benim dinim müzik. Arvo Part bugün hayattaki en büyük bestecilerden biri. Skockhausen ise geçmişin Alman klasik müziği ile geleceğin elektronik müziği arasında muhteşem bir bağ kurdu. D.K: Hayatlarımız arasında bir fark görüyor musun? İnsanlar ve sanatçılar veya yorumcular olarak.B: Evet, çünkü sahne üzerindeyken arkadaşlarınla dışarda takılırkenki halinden tamamen farklı bir düzeydesin. Aslında yiyecek alışverişi yaparken veya sevgilimizle birlikteyken çok daha farklıyız. Ama şunu söylemek isterim ki benim hedefim bir örnek olmak. Sahnedeyken veya büyükannemle birlikteyken aynı kişi olmaya çok çalıştım. AİLEM İŞÇİ SINIFINDANIngrid Sischy: Burada araya girmeden edemeyeceğim. Björk, sen avant-garde ile pop arasındaki duvarları yerle bir ettin. Müzik, moda,
sinema ya da sanat, bunların hepsinde iki akımı biraraya getirdin. B: Ben işçi sınıfından bir aileden geliyorum. Ä°zlanda'da hiyerarÅŸi diye bir ÅŸey yoktur. Evin iÅŸlerini herkes yapar. Sanatçılar, herkesle aynı seviyededir. 14 yaşımdayken punk ile tanıştım. AnarÅŸi ve kimsenin kimseye ne yapacağını söylememesi fikriyle fazla içli dışlı oldum. Sorunun diÄŸer bir cevabı ise benim çocukluk kahramanım David Attenborough'dur. O, doÄŸayı oturma odalarımıza taşıdı. D.K: Sanatçı arzuların ile gerçekler arasında zıtlıklar görüyor musun? B: Ä°ki farklı ÅŸey var. Karşı koyma ve saygı kavramlarının ikisinin de tadını çıkartmalısınız. Bence müzik endüstrisinin bir varoluÅŸ nedeni var. Bu bir dağıtım meselesi. Ama aynı zamanda söyleyecek çok fazla ÅŸeyim olduÄŸunu da düşünüyorum. Tıpkı sıkı bir dostluk gibi. Dostunuzu baÅŸka birine dönüştürmeye çalışmazsınız. Mesele ÅŸu ki, senin onaylamadığın herÅŸey ÅŸeytan icadı deÄŸil. Bence esnek olabilmek cesur bir davranış. D.K: Korkaklık ve cesaret müziÄŸine, hayatına, röportajlarına hep yansıyan kavramlar. Her zaman bu iki uç ile ilgili miydin?B: Sanırım. Tembel olmak ve iÅŸleri oluruna bırakmak çok kolaydır ama buna korkaklık denebilir. Korkaklık nedir, cesaret nedir? Bu tamamen kendinle ilgili. Bugün cesurca gibi görünen bir davranış, yarın korkaklık olarak tanımlanabilir. çOK ROLÃœM VARD.K: Nasıl oluyor da savunmaya geçmek yerine, felsefi açıklamalar getirmeyi becerebiliyorsun?B: Sokakta yürürken ÅŸarkı söylüyor ve kafamın içindeki müziÄŸi duyabiliyorum. Bence orada bulunmak çok eÄŸlenceli ve bunda yanlış birÅŸey yok. Çocukken bazen insanlarla günlerce konuÅŸmazdım. Åžanslıydım çünkü kimse bana tuhaf olduÄŸumu söylemedi. Bence birçok insan aslında içedönük ama bunu iyi saklamayı beceriyorlar. D.K: Åžu anda New York'ta yaşıyorsun deÄŸil mi? HoÅŸuna gidiyor mu?B: Buraya ilk geldiÄŸimde 20 yaşındaydım. Ä°zlanda dışında hiçbir yere bu kadar güçlü aşık olmamıştım. O zaman 40 veya 50 yaşıma geldiÄŸimde bu ÅŸehre taşınmaya karar verdim. Ama sandığımdan daha erken oldu. D.K: Kendini anne olarak görebiliyor musun?B: Herkes gibi benim de bir sürü rolüm var. Ama kendimi dengeli hissediyorum. ÇoÄŸunlukla sorumluluk sahibi biriyim. D.K: Oscar törenlerinde giydiÄŸin elbiseden dolayı insanlar seni görünce kuÄŸuları hatırlıyor. B: KuÄŸular hakkında neden bu kadar takıntılı olduÄŸumu bilmiyorum. Ama dediÄŸim gibi albümümdeki herÅŸey kışla ilgili ve kuÄŸular bence beyaz ve kışı hatırlatan kuÅŸlar. Ve tek eÅŸli olmaları kesinlikle çok romantik. BirÅŸeyi takıntı haline getirdiÄŸinizde nedenini ancak 5 yıl sonra açıklayabilirsiniz. Ama o anda bunun neden olduÄŸunu tam olarak bilemezsiniz.Â
button