Güncelleme Tarihi:
Jülide Hanım, 21 yıl sonra televizyonculuğa başladığınız kanalda, Star TV’desiniz. Neler hissediyorsunuz?
Jülide Ateş: Çok mutluyum... 1,5 yıl sonra ekranlara döndüm. Bu süreçte gelen teklifler oldu, bazıları da beni çok düşündürdü. Bu programı da prodüktörümüz Aydın Özdalga’dan duydum ilk kez. Partnerim Celal Pir olacaktı. Celal, 1994 yılından bu yana tanıştığım, çalışmaktan keyif aldığım bir arkadaşım. Doğuş grubunun heyecanını ve iş disiplinini de biliyorum. “Buradan kötü bir şey çıkmaz” diyerek ve işyerimin evime olan yakınlığı nedeniyle de sevinç nidalarıyla teklifi kabul ettim.
Celal Bey, siz de NTV’de uzun süre farklı alanlarda uzman muhabirlik yaptınız...
Celal Pir: Evet, NTV doğduğundan bu yana buradayım. İlk kez 16 yıl boyunca aynı yerde çalıştım. Yeni Asır, Hürriyet ve Milliyet’in ardından NTV’de çok uzun yıllar çalışabilmemin nedeni, farklı alanlarda haber yapabilmemdi. Burada yayıncıların farklı alanlarda kendilerini ifade edebilme şansı var. Yayın grubu olduğu için bilgi akışı da fazla.
Görüntü kalitesi, yapım kalitesi ortada. Tüm bunlar nasıl oluştu?
Celal Pir: Bilinmeyen ama aslında çok bilinen bir adam var; Eric. Uluslararası kanalları inşa etmiş bir isim. Burada yaptığı yepyeni bir konsept. Görüntü kalitesi sadece teknoloji işi değil, Eric ve ekibiyle birlikte ışık, dekor, ses kalitesinin birleşimi.
LİMONA YÜZÜMÜZÜ EKŞİTMİYORUZ LİMONATA YAPMAK İSTİYORUZ
Star TV bir yeniden doğuş yaşıyor ve siz de bu doğuma şahit oluyorsunuz...
Jülide Ateş: 1990 yılında Star’ın Cağaloğlu’ndaki doğuşunda ben vardım. Kanalın ilk adı Magicbox’tı. Ardından İnterstar oldu, sonra da Star TV. Buraya geldiğimde o zaman sevgiyle yapılan işleri hatırladım ve o sevginin bugünkü koşullarda nasıl devam ettiğini gördüm. Bana bir fotoğraf gösterip “20 yıl sonra Star böyle olacak” deselerdi inanamazdım.
“Bugün” pozitif bir program. Bu pozitifliğin nedeni ne?
Celal Pir: Sabah erken saatte yayın yapıyoruz. O saatte tartışmanın anlamı da olmaz, tartışmadan alınacak sonuç da. İnsanlar neyi merak ediyorsa onu vermeye çalışıyoruz; haber, yol bilgisi, hava bilgisi gibi. Merkeze vatandaşı koyuyoruz. Toplumun değişik kesimleri arasında bilgi alışverişi yapıyoruz. “Biz postacıyız Jülide” diyorum. Gülümseyen, umut veren ve insanın içindeki umudu artıran bir yayın yapmak istiyoruz. Bir tane depo yandıysa, haberi “İstanbul yanıyor” diye sunmuyoruz. Mobese kamerasının o kirli görüntüsü eşliğinde yol bilgisi vermiyoruz. Onun yerine “Asya-Avrupa yakası arası kapalı, bindin mi örgü ör, kazak çıkarır gidersin” demek daha pratik.
Jülide Ateş: Kötünün içindeki güzeli vermeye özen gösteriyoruz. Kötü zaten kendini gösteriyor, önemli olan içindeki güzelliği de çıkarabilmek. Limon varsa yüzümüzü ekşitmek yerine, limonata yapmak isteyen bir ikiliyiz. Programda ayrıca hava durumunda Gökhan Abur ve spor konulu haberleriyle Melis Sander de bize eşlik ediyor.
EGO VE İHTİRASLARDAN ARINMIŞ BİR İKİLİYİZ
İki kişi program yapmanın zorlukları neler?
Jülide Ateş: Ben daha önce de sabah programı sundum. Bir programı iki kişi yapmak kolay görünür ama aslında çok zordur. Ben 40 yaşındayım, Celal 51. Olgun yaşta olmamız, egolardan ve ihtiraslardan arınmış olmamız bizim için bir artı. Bir takım olduğumuzu biliyorum. Benim başarım, onun başarısı. Aramızda yol çalma asla yok.
Celal Pir: Biz takım olamazsak bu ekranda kalamayız. Programın yüzde 90’ı doğaçlama.
Jülide Ateş: Yayında kendi aramızda sohbet ediyoruz. İnşallah bir gafımız olmaz. Ana haber bülteni, kültür sanat programı derken bu programla şu an en kendim olduğum yerdeyim.
Celal Pir: Haberleri ardı ardına dizip sundun mu, tamam. Biri 5 liralık, biri 500 liralık yapar ama yapar. Bizim yaptığımız işi yapıp insanlara gülümseyebilmek ise kolay değil. İnsanlar samimiyeti anlarlar.
YORUMLAR ÇOK GÜZEL
İlk yayınlardan sonra aldığınız yorumlar nasıldı?
Jülide Ateş: İlk hafta için olumluydu. Özellikle sosyal medyada çok acımasız eleştiriler yapılabiliyor. Ben de ilk yorumları soluğumu tutarak okudum ama çok güzel yorumlar aldık.
BİZİMKİ SPORCU HAYATI
Sabah programını muhteşem bir şey gibi anlatıyorsunuz ama mesai saatleri çok uzun ve yorucu değil mi?
Jülide Ateş: Biraz zor tabii. İlk hafta gece 02.00’de geldik. Gün içinde de kanaldaydık. Gelecek haftalarda 04.00’te gelsek, mutlu olacağız. Editörlerimiz de var ama haber metinlerini yazıyoruz, gazeteleri okuyup derliyoruz, görüntüleri izliyoruz, konuklara hazırlanıyoruz, bazen de canlı bağlantılar yapıyoruz. Bu aslında tam bir sporcu hayatı. Maça çıkacaksanız, bir önceki gece eğlenemezsiniz, geç yatamazsınız. Biz de bu maratona çıktık...