Bizimki eşsiz ürünleri var etme hikáyesi

Güncelleme Tarihi:

Bizimki eşsiz ürünleri var etme hikáyesi
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 31, 2008 00:00

Taksiye atlayıp, Paris’in 30 km dışına çıkıyoruz. Her şeyin başladığı yerde Asnieres’deyiz. Louis Vuitton, Paris’teki atölyesini buraya taşıdığında yıl 1859’du.

Uzun yıllar Vuitton Ailesi burada hem yaşadı, hem çalıştı. Louis Vuitton’un beşinci kuşak torunu Patrick Vuitton da (56) dedeleri gibi burada doğdu, burada büyüdü. Hatta markanın satıldığı 1987’ye kadar burada yaşadı. Marka satıldıktan sonra onun için hiçbir şey değişmedi. O hálá Louis Vuitton’un marka elçisi ve özel üretim departmanının sorumlusu. Patrick Louis Vuitton’la Asnieres’de şimdi müze olan doğduğu evde röportaj yaptık

Louis Vuitton tam olarak ne kadar büyük dedeniz oluyor?

- Ben beşinci kuşağım... Yani Louis Vuitton benim büyük büyük dedem.

Büyük büyük dedenizin dünyaca ünlü biri olduğunu, aile işinizin birçok insanın hayatında yeri olduğunu ne zaman, nasıl fark ettiniz?

-
Galiba doğduğum gün bile farkındaydım! Dedemin Louis Vuitton markasının önemini keşfede keşfede büyüdüm. Atölyede geçirdiğim her gün bu önemi idrak etmem için vesile oldu. Ama asıl taşlar seyahat edince yerlerine oturdu. Markanın felsefesi seyahat temelleri üzerine kurulu olduğu için Louis Vuitton’un ne demek olduğunu esas o zaman kavradım.

Çocukluğunuzu sorsam, bana nasıl bir resim çizersiniz?

- Buradayız. O zamanlar burası hem atölye hem de bizim evimiz. Bahçedeyiz. Çiçekler açmış, kuşlar ötüyor. Sürekli oyun oynuyorum. Büyük babamla birlikte resim yapıyoruz. Çiçeklere bakıyoruz.

Louis Vuitton’dan önce aile işiniz bahçıvanlıkmış. Bu mirasa da sahip çıkıyor musunuz?

- Kesinlikle. Çiçekler bizim ailedeki herkes için mücevherlerden bile değerlidir. Şu an evimin bahçesinde mavi irisler yetiştiriyorum. Ve bu mavi irisler büyük büyük babamın bahçesinde yetiştirdiği mavi irislerin aynısı...

Anneniz ve babanız nasıl insanlardı? Aile şirketindeki görevleri neydi?

-
Annem ev hanımıydı. Bütün evi o idare ediyordu. Babam bavul üretiminin başındaydı. İyi bavul yapmayı ondan öğrendim.

1973’te büyükanneniz Madame Gaston Louis Vuitton, aile geleneğini sürdürmenizi istemeden hemen önce geleceğinizle ilgili ne gibi hayalleriniz vardı?

- Veteriner olmak istiyordum. Ve asla aile işini yapmayı düşünmüyordum. Hatta Paris’in dışında yaşama hayalleri kuruyordum.

Veteriner olmadığınız için pişman mısınız?

- Kesinlikle hayır. Atölyede çalışmaya başladığım ilk günden beri işimi büyük bir tutkuyla yapıyorum. 35 yıldır bu fantastik ve sıradışı şirkette çalışmanın keyfini sürüyorum.

35 yıl. Bu kadar yıl egonuzu ve Louis Vuitton kadar ünlü olma ihtimalini nasıl bastırdınız? Çünkü yaptığınız işe baktığımızda siz de bir tasarımcısınız. Pekala Patrick Vuitton adında bir markanın sahibi olabilirdiniz?

-
İnanır mısınız böyle bir şeyi aklımın ucundan bile geçirmedim ve hiç istemedim. Louis Vuitton markasını nesilden nesile geçirebilmek, kendi markama sahip olmaktan çok daha tatmin edici.

Louis Vuitton markası 1987’de lüks tüketim devi LVMH’a satıldıktan sonra sizin için ne değişti? Markayı hálá dede mirası olarak görüp, öyle sahip çıkabiliyor musunuz?

-
Tabii tabii. Ne olursa olsun, 150 yıllık Louis Vuitton geleneği devam ediyor. Markanın kalite standardında hiçbir değişiklik yok ve bu yüzden içim çok rahat. Çünkü görevlerimden biri o standardı korumak. LVMH sahip olduğu tüm markalarda yaptığı gibi Louis Vuitton’un da ruhunu korumaya çok dikkat ediyor. Yani mirasımıza en az bizim kadar sahip çıkıyorlar. Ve markanın gelişmesi ve büyümesi için durmaksızın çalışıyorlar.

Şu anda şirket içinde kendinizi çalışan gibi mi hissediyorsunuz? Markanın sahibi olma duygusu yavaş yavaş sizi terk ediyor mu?

-
Asla. Bu marka benim mirasım. Şirket içinde birçok şeyle ilgileniyorum. Özel üretimler departmanı bana bağlı ve aynı zamanda çalışanların eğitiminden de ben sorumluyum. Yani Louis Vuitton’un geleceği için çalışıyorum. Ve sorunuzun cevabına gelince yüzde yüz özgürüm. İstediğim gibi hareket edebilirim.

Özel üretim teknik departmanı tam olarak ne zaman kuruldu? 1913’te Kongo’yu keşfeden gezgin Savorgan de Brazza için yapılan katlanabilir yatak da bu departmanın bir ürünü mü?

- Özel üretim departmanı markanın kurulduğu ilk günden beri var. Louis Vuitton’un yaptığı ilk sandık da özel üretimdi.

Bu departmanda bugüne kadar yaptığınız en inanılmaz şey neydi?

-
Çok fazla var. Hepsi birbirinden etkileyici. Çünkü hepsinin kendi tarihi var. Bizim hikayemiz eşsiz ürünleri var etme hikayesi. Her seferinde eşsiz ve hayatta sadece bir kere yapılacak bir ürün yarattığımız için hepsi inanılmazdı. Bir tanesini söylememe imkan yok. Özel sipariş departmanının üretemeyeceği ürün yok. Tarihte gitar bavulu da, tavla çantası da yaptık. Hatta bir müşterimiz için arabanın yedek lastiğine bavul ürettik. Biz yaptığımız ürünün içine ne gireceği ile ilgilenmiyoruz. Tek ilgilendiğimiz şey seyahat amacına hizmet etmesi. O zaman biz varız.

Peki size gelen ama gerçekleştiremediğiniz en uçuk istek neydi?

-
Bugüne kadar yapamadığım şeyler olmadı, ama yapmak istemediğim şeyler oldu. Biz seyahat sanatına hizmet eden bir markayız. Ve sandık üreticisiyiz. Bir siparişin mobilya niyetine kullanılacağını anladığımızda geri çeviriyoruz. Seyahat ederken kullanılamayacak boyuttaki devasa sandıkları üretemeyeceğimizi söylüyoruz. Çünkü biz mobilya üreticisi değiliz. Bizim sandıklarımız da bavullarımız da eveşyası değil.

Özel üretim yaparken teknolojiyi de kullandığınız oluyor. Karl Lagerfeld için yaptığınız i-pod kılıfı mesela.

-
Evet, hepsinin altında ciddi bir altyapı çalışması var. Ama tek üretim en hassas olduğumuz konu, bırakın Karl Lagerfeld’in i-pod kılıfını üretip mağazada satmayı, aynısından bir tane daha bile üretmeyi aklımızdan geçirmeyiz.

Diyelim ki bir başkası gelip başka bir i-pod kılıfı siparişi verdi. O zaman ne yapıyorsunuz?

-
Tasarlamaya ve üretime sıfırdan başlıyoruz. Hiçbir detayının aynı olmaması için çalışıyoruz ve başarıyoruz.

Peki bu asla Louis Vuitton mağazalarında i-pod kılıfı satılmayacak anlamına mı geliyor?

- Olur mu, şu anda bile var. Ama inanın onlar bambaşka çantalar.

Dünyanın en iyi makinesi bile el işçiliğinin önüne geçemez, diyorsunuz. Peki Louis Vuitton ürünlerine hayat veren eller kimin elleri? Usta-çırak ilişkisiyle mi yetişiyorlar? Meslek babadan oğula ve toruna geçiyor mu?

- Genellikle diploması olan ve sandık yapımı konusunda tecrübesi olan insanlarla çalışıyoruz Ama buraya geldikleri zaman kendilerini tamamlıyorlar. Ve birer eksper olabiliyorlar. Bir sandık ustası yeri geldiğinde üç yıl da burada eğitilebiliyor.

Bu ustaların hepsi Fransız mı?

- Seyahati ve uluslararasındaki ilişkiyi temsil ettiğimiz için çalışanlarımızı da dünyanın dört bir yanından seçiyoruz.

İki oğlunuz var ve ikisi de Louis Vuitton için çalışıyor. Onlara aile geleneğini devam ettirmeleri için herhangi bir baskı yaptınız mı?

-
Kesinlikle hayır. Tamamen kendileri seçtiler. Ama inanın bu Vuitton soyadlı biri için çok doğal bir seçim.

Gelecekte bu şirkette Vuitton soyadlı birinin çalışmaması ihtimali sizi korkutuyor mu?

- Hayır, hiç problem değil. Bunu hiç düşünmüyorum.

SHARON STONE’UN MAKYAJ ÇANTASI BİR İSTİSNA

Louis Vuitton’un özel sipariş ürünleri sadece bir tane üretiliyor. Sharon Stone’un makyaj çantası ise tam bir istisna. Stone çantayı o kadar beğendi ki tüm mağazalarda satılmasını istedi. Tek bir şeyi şart koştu. Satışından elde edilen gelirin bir kısmı AIDS ile mücadeleye harcanacaktı. O gün bugündür dünyanın neresinde Sharon Stone’un makyaj çantasının aynısı satılsa paranın bir kısmı vakfa kalıyor. Sharon Stone son noktayı geçen hafta Cannes Film Festivali sırasında koydu. Kendi makyaj çantasını yine AIDS ile mücadele için açık arttırma ile sattı.

STRATEJİMİZ

Louis Vuitton tarihinde hiçbir zaman feminen bir marka olarak algılanmadı. Kadın koleksiyonumuzu da erkek koleksiyonumuzu da aynı özenle hazırlıyoruz ve her zaman dengeyi korumaya çalışıyoruz. Bu markanın en önemli stratejilerinden biridir.

MARC JACOBS’A HARİKA HİSLER BESLİYORUM

Markanın bugünkü tasarımcısı Marc Jacobs’ı nasıl buluyorsunuz?

-
Onun için çok olumlu düşüncelerim var. Harika hisler besliyorum. Onun yaptığı hazır giyim ürünleri bizim sandıklarımızı dolduruyor. Bu yüzden de onu çok seviyorum.

Gelip atölyeyi gezen, buradan ilham alan bir tasarımcı mı?

- Tabii. Bu sırf onun için değil, çalıştığımız bütün tasarımcılar ve sanatçılar için geçerli. Burayı görmeden tasarım yapılması çok mümkün değil.

Louis Vuitton zamansız bir marka. Damier ve Monogram desenleri yüzüncü yılını geride bırakmasına rağmen hálá dünyanın en çok satan desenleri. Ama şimdi Marc Jacobs; Richard Prince ve Takashi Murakami gibi sanatçılarla çalışıp farklı desen çalışmaları yapıyor. Sizce bu desenlerin arasından Damier ve Monogram gibi zamansız tasarımlar çıkabilecek mi?

-
Onlar moda ürünler. Şu an zamansız olmazlar. Ama içlerinde olmaya aday tasarımlar çıkacaktır. Takashi Murakami’nin multicolor desenini aday olarak açıklayabilirim.

Nasıl Louis Vuitton olunur?

Louis Vuitton, 1821’de, Napolyon’un ölümünden 3 ay önce doğdu. Ailedeki tüm erkekler bahçıvanlık yapıyordu ama o, 14 yaşına geldiğinde Paris’e doğru yola çıktı. Yürüyerek ve bazı kasabalarda durup çalışarak yol aldı. Paris’e varması bir yıl sürdü. 1837’de Paris’e ulaştığında, Fransa Kralı Louis Phillipe bir suikasttan kurtulmuş ve endüstri devrimi başlamıştı. Kadınlar da modaya ilgi duyuyordu. Dönemin kıyafetleri çok geniş ve hacimliydi. Seyahatler çoğaldıkça, bu giysilerin ustalıkla sandıklara yerleştirilmesi ihtiyacı arttı. İşte Louis Vuitton’un geleceği bu meslekteydi.

Mr. Marechal adlı sandık ustasının yanına çırak olarak girdi. Zaman içinde şık lady’lerin vazgeçemediği ünlü bir uzman oldu, İmparatoriçe Eugenie’nin sandıkçılığına kadar yükseldi. 1854’te kendi şirketini kurdu, "Çağın ilerisinde" bir kimlik olarak Paris’in o dönemki en şık caddelerinden, şimdiki ismiyle Rue des Capucines’de ilk mağazasını açtı. İlk iş sandıkların yuvarlak üst kısımlarını düzleştirdi, üst üste konulabilmesini sağladı. Sandıkları gri renkli özel bir kanvasla kapladı ve iç kısımlarına sadece elbiseler için değil, eldiven ve diğer aksesuvarlar için de özel bölmeler yaptı. Böylece modern sandıkları icat etmiş oldu. 1859’da atölyesini Asnieres’ye taşıdı, 1871’de de mağazasını uluslararası yolcuların konakladığı Grand Hotel’in karşısına... İşte bu dönemde "Wardrobe Trunk-Gardırop Sandık" doğdu. Oğlu George Vuitton da artık işin içindeydi. 1885’te Fransa dışındaki ilk mağaza Londra’da açıldı. Sandıkları o kadar çok ilgi gördü ki, sahteleri üretildi. Gri kanvas çok fazla kopya edilince çizgili versiyon yapıldı. O da taklit edilince George Vuitton geometrik desen kullanması gerektiğine karar verdi. Birçok denemenin ardından monogram deseni ortaya çıktı. İlk kez bir şirket bu kadar güçlü bir şekilde kendi kimliğini sembolleştiriyordu. Tescil ettirildi. Bilinenin aksine L ve V harflerinin birlikte kullanıldığı Damie deseni daha sonradan yaratıldı. Louis Vuitton bu deseni görmeden vefat etti.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!