Bizim ailede evrim tersine işliyor

Güncelleme Tarihi:

Bizim ailede evrim tersine işliyor
Oluşturulma Tarihi: Aralık 25, 2005 00:00

İngiliz doğabilimci Charles Darwin, ölümünden 122 yıl sonra hálá Amerikan mahkemelerinde birbiri ardına açılan davaların zanlısı. Önce evrim teorisinin müfredattan çıkarılmasını isteyenler mahkemelere koşmuştu, şimdi sıra, evrim karşıtı ‘Akıllı Tasarım’ teorisinin müfredata konulmasını istemeyenlerde. Pensilvanya’da bu hafta sonuçlanan davada, hakim ‘Akıllı Tasarım’ın okullarda okutulmasını anayasaya aykırı buldu.

Darwin’in New York’ta yaşayan torununun torunu senarist Matthew Chapman (55), Amerika’da yükselen muhafazakarlığı ve evrim teorisi davalarını ilgiyle izlediğini söylüyor. Hatta tarihi davalardan birine konu olan kasabayı ziyaret ettikten sonra, ‘Trials of the Monkey: An Accidental Memoir’ (Maymun Yargılamaları: Kazara Bir Anı Yazısı) adlı kitabı yazmış. New York’tan yaptığımız telefon röportajında, ailesini de mizah konusu yapmaktan çekinmeyip ‘Bizde evrim tersine işliyor’ diyor. Danny De Vito ve Martin Lawrence’ın oynadığı ‘Daha Kötüsü Olamaz’, Bruce Willis’in oynadığı ‘Gecenin Rengi’ gibi filmlerin senaristi Chapman, bugünlerde BBC için ‘türlerin kökeni’ konusunda bir belgesel çekiyor.

Hollywood’da nasıl senarist oldunuz?

- İngiltere’de, Cambridge’de doğdum. Çok asi bir çocuktum. Okulda çok başarılı olmam bekleniyordu, en çok buna isyan ettim. Birçok okul değiştirdim, hepsinden atıldım. 15 yaşında eğitimi bırakıp şoförlük, ev temizleyiciliği, ikinci el araba satıcılığı yaptım. Ailem İtalya’ya gönderdi, geri döndüm. 10 yıl sonra film sektörüne girdim. Editörlük yaptım. Zaten uzun süredir yazıyordum. 25 yaşında kendi filmimi yönettim.

Yazmak için okumanız da gerekmedi mi?

- Kendi kendimi eğittim. Çok eğitimli bir aileden geldiğim için büyürken de çok şey kaptım. Eğitimi bıraktığım halde, siyaset, felsefe, tarih dahil her alanda çok kitap okudum, okuyorum. Charles Darwin de kendi kendini eğitmişti. Ama tabii ben Darwin değilim.

Kitabı yazma fikri nereden çıktı?

- Tennesse Eyaleti’nde 1925’te görülen ve sonunda eyalette evrim teorisinin öğretilmesini yasaklayan davanın yapıldığı kasabaya gittim. Kasabada o günden bugüne değişenleri görmek istiyordum. Charles Darwin harika bir adamdı. Oğlu Sir Francis Darwin iyi bir arşivciydi. Büyükannem akıl sağlığı bozuk bir şairdi. Annem alkolik bir evkadınıydı. Ben senaristim, yani film sektörünün hiyerarşisinde en düşük noktadayım. Ailemizde evrim tersine işliyor, zincir bana ulaşırken ilkelleşiyor. Kitapta bunu da yazdım. 2001’de İngiltere’de yayımlandı, 20 bin sattı. Ardından ABD’de basılıp şu ana dek 80 bin sattı.

Kendiniz ve ailenizle dalga geçtiğiniz bu bağlantıyı neden kitaba koydunuz?

- İngiltere’deki çocukluk yıllarımda Darwin’in torunu olmak çok da gurur duyulacak bir durum değildi. Çünkü Darwin, tarihi bir figür, evrim teorisi kabul edilmiş ölü bir konuydu. Amerika’ya geldiğimde birçok kişinin evrimi reddedip, canlıların 8 bin yıl önce Tanrı tarafından 6 günde yaratıldığına inandığını görünce şoke oldum. Aile tarihini işte o zaman merak etmeye başladım. Akıldışının inanca dönüştürülmesi çok ilgimi çekiyor. Pensilvanya’daki son ‘Akıllı Tasarım’ davasını izlemeye bu nedenle gittim.

Ateist misiniz?

- Agnostiğim (bilinemezci). Çünkü kanıtlanamaz. Dünyadaki tüm kötülüklerin kaynağı kanıt aramadan inananlar. Buna Irak’ın işgali dahil. Yeterince kanıt olmadan, kamuoyu ikna edilerek, bir ülke işgal edildi. Bu eylemin insan hakları açısından maliyeti çok ağır. Amerikalılar inancı muhakemeden üstün tutarak büyütüldüğü için Bush’a destek verdi. Eğer tutucu Hıristiyanlığa muhakeme uygulamayı denerseniz, yok olduğunu, gülünç hale geldiğini görürsünüz. Çocukluğunda kanıtların önemini reddederek büyütülenler açısından, hayat boyunca sorun yok. Bu nedenle, bu ülkede son derece saçma kararlar alınabiliyor.

AMERİKA GİDEREKKÖKTENDİNCİ OLUYOR

Darwin Teorisi’nin başına gelenlerle zengin bir yazı konusu olduğu için mi bu kadar ilgilisiniz, davaları yakından izliyorsunuz?

- Mahkemede hiç tanıklık yapmadım. Sadece birkaç duruşmayı izledim. Darwin’in torunu olduğum için mahkeme salonu dışında da benimle çok röportaj yapıldı. Ama evet, yazar olarak bu konuda yazıyorum. Harper’s Dergisi, ocak sayısında bu konudaki makalemi yayımlayacak. BBC’ye, Darwin Teorisi’nin Amerika’da dünden bugüne hayatı nasıl etkilediğini anlatan bir belgesel çekiyorum. Köktendinci Hıristiyan Amerikalılar, Darwin’i maddecilikle suçluyor. Hitler, Stalin ve Pol Pot’un suçlarını Darwin’e bağlıyor. İddiaları doğru bile olsa, bilim adamının doğayla ilgili gerçekleri saklaması beklenebilir mi? Gerçek sonunda ortaya çıkar. Bilimsel verilerle dinsel veriler gittikçe birbirinden uzak noktaya sürükleniyor. Dinle bilimi çatıştırmak doğru değil, 11 Eylül’e bakın. Din hep iyiyi temsil etmez. O uçakları düşürenler, ödülün cennet olacağına inanmasa bu işi yapar mıydı?

Genellikle macera filmi senaryoları yazıyorsunuz. Talep mi tercih mi?

- Çünkü bu hikayelerin yapısı çok basit. Merakı kışkırtır, ilgiyi canlı tutar. İlk büyük macera senaryom ‘Komşunun Karısı’, AIDS çağında bastırılan cinsellik üzerineydi. Son senaryom Jüri (Runaway Jury), Amerika’daki kişisel silahlanma üstüne. Öykünün orijinalinde dava açan kadının kocası sigaradan ölmüştü, öyküyü silahla vurulma olarak değiştirdim. Bu ülkedeki kişisel silahlanma çılgınlığına karşıyım. Bugüne kadar bir çok boktan film yazdım. Yine de içlerine bir fikir katmaya çalışıyorum. Birçok Hollywood filmi batıl inançlar etrafında gelişiyor. Teknolojide lider, her konuda bu kadar gelişkin bir ülkenin aynı zamanda nasıl bu kadar ilkel, batıl inançlı ve şiddet dolu olabileceğini görmek beni çok şaşırtıyor.

Amerika’ya bu kadar muhalifken neden hálá orada yaşıyorsunuz? Bir İngiliz için Amerika’da tutunmanın çok zor olduğu bilinirken siz Hollywood’dasınız.

- Otomobil kullanırken bir kaza görürseniz, ona bakmak zorundasınız. İşte Amerika ile ilişkim böyle. Sanki büyük bir kazanın başlangıcını adım adım izliyor, aracı terk edemiyorum. Mesela George Bush’u destekleyenler ve Müslüman köktendinciler arasında çok büyük bir fark göremiyorsunuz. İkisi de moderniteyi reddediyor, ikisi de aileye ve namusa çok önem veriyor. Aslında bu kadar yakın görüşteki iki grubun çarpışması çok garip. Amerika’daki köktendincilerin fazlalığının farkında değil dünya. Bugünkü Amerikalıların yüzde 50’si evrimi reddediyor. Bu rakam son 12 yıldır yüzde 10 oranında arttı. Ülke giderek daha da köktendinci bir görüntü alıyor, yani giderek Müslüman köktendincilere daha çok benziyor. Kadınlar için daha az hak istiyorlar. Ellerinden gelse kadınları da örterlerdi.

YAKINDA AMERİKA’DA HIRİSTİYAN ŞİDDETİ ORTAYA ÇIKACAK

Akıllı Tasarım, ‘Boşlukların Tanrısı’ teorisinin yeni adı. Anlaşılamayan, cevaplanamayan her konuda ‘Bunun nedeni Tanrı olmalı’ deriz. Boşluklar dolduruldukça Tanrı fikri bir köşeye itilmeye başlandı. Sanırım sonunda İncil’in ya da Kuran’ın yorumsuz çevirisine inananlar, iyice köşeye sıkışacak. Bu bir patlamaya yol açacak. Tıpkı Ortadoğu’da Müslüman köktendincilerin şiddete yönelmesi gibi, Amerika’da Hıristiyan şiddeti ortaya çıkacak. Pensilvanya’daki duruşmalarda rastladığım Hıristiyanların, modern bilgi ile bu kadar çelişen inançlara, şiddete başvurmadan nasıl tutunabildiklerini anlayamadım. Bir gün birbirine bu kadar zıt, diyalog kuramayacak iki dünya görüşünün çatışmasını mutlaka göreceğiz. 100 yıl beklemek gerekmeyecek. Amerika’da gelir dağılımı ve yoksullarla zenginler arasındaki eğitimden yararlanma konusundaki uçurum büyüyor. Hıristiyanlığa derinden bağlı Amerika’da 11 milyon çocuk yoksulluk içinde yaşıyor. Sizce İsa, bu manzarayı hoş karşılar mıydı? Hıristiyanlık çarpıtılmış yorumuyla yaşanıyor. Bush yönetimi de toplumsal eylemler yerine, kurtuluş için inanca yönelmeyi vazediyor.

16 YAŞINA GELİNCE KIZIMA ŞÜPHECİLİK AŞILADIM

Eşim Brezilyalı bir Katolik. Birçok batıl inancı ve bunlar için yaptığı birçok tören var. Yani batıl inançlara karşı bile ne kadar anlayışlı olduğumu görüyorsunuz. 17 yaşında bir kızım var. Bir Katolik olarak yetiştirildi. 16 yaşına gelene kadar bekledim sonra onun aklına girdim (gülüyor) ve onu aydınlattım. Benim için önemli olan inanıp inanmamak değil, kuşkuya sahip olmak. Bence dünyada çok fazla dezenformasyon var, şüphecilik 21’inci yüzyılın ana erdemi olmalı. İnsanlar daha şüpheci olursa daha az savaş ve zulüm olur.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!