Güncelleme Tarihi:
* Henüz izlememiş olanlar için “Radyo Günleri”nin içeriğinden biraz bahsedebilir misiniz?
- O.E: Bu programda insanlara radyoda seslerini yıllardır duyup da hiç görmedikleri kişileri tanıtıyoruz. Konuklarımız ağırlıklı olarak TRT sanatçısı ama zaman zaman genç yetenekleri de ağırlıyoruz. Mütevazı başlayan bir programdı, benim kabına sığmayan karakterim sayesinde TRT normlarında ama özel kanal mantığıyla ilerleyen bir program haline geldi. Ben doğaçlama yaptım, Nursaç da ayak uydurdu. Enerjimiz o kadar tuttu ki bizimkisi kanalın en dikkat çekici programı oldu.
- N.D: Radyo Günleri programıyla TRT’nin çok büyük aşama kaydettiğini düşünüyorum. Çünkü kaynaktan alıp halka en doğru müziği aktaran kurum konservatuvarlar ve TRT’dir. Radyo sanatçıları maalesef yıllardır göz önünde olma imkanına sahip değillerdi. Bazı kişiler göz önündeydi, diğerleri hep sahnenin arkasında kalıyordu. Bu yüzden de insanlar radyo sanatçılarının seslerini duyuyor, yüzlerini bilmiyorlardı. “Dinleyiciye ne verirseniz onu alır” diyoruz ama aslında yanlış söylüyoruz. Doğru şeyleri vermek gerek. Dolayısıyla biz de yaptığımız programda doğru müziği vermek istiyoruz.
* Bugün özel kanallarda iyi işler yapan birçok isim de aslında TRT kökenli değil mi?
- O.E: Evet, mesela Uğur Dündar, Ali Kırca gibi isimler, Türk müziğine önemli katkıları bulunmuş Zeki Müren, Muazzez Abacı, Seçil Heper gibi sanatçılar hep TRT kökenlidir. TRT yetenekli insanları alıp yetiştirmiştir.
* Dinleyici ve izleyici kitlenizin yaş ortalaması nedir? Sadece belli bir kesime mi hitap ediyorsunuz?
- O.E: Hayır, mesela bir gün bizim programımıza üç tane rock’çı genç kız geldi. Oturup türküleri dinlediler ve program sonrasında da çok keyif aldıklarını ve yeniden gelmek istediklerini söylediler.
BİZİ HERKES BİLSİN ANLAYAN ALKIŞLASIN
* Günümüzde Türk halk müziğinin geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
- N.D: Otantikliği bozulmadan yapılan işlerin başımızın üstünde yeri var. Türk halk müziği o kadar derin ve o kadar çok kaynaklı bir müzik ki, bence üzerinde oynamaya gerek yok. Yabancı ülkelerin tek tip müziği vardır, bizim ülkemizde ise her yörenin müziği farklı. Dünya bu çeşitliliği ayakta alkışlarken bizler gözardı edersek yazık olur. Türk halk müziği yorumlamak da öyle kolay iş değildir. Dolayısıyla bunu başaran kişileri gözlerden uzak tutmak çok yanlıştı. “Radyo Günleri” sayesinde herkes doğru müzik yapan insanları ekranda da izleyebilme şansı yakaladı. Bizler medyatik olmanın değil sanatçı olmanın peşindeyiz. Geri planda kaldık gibi gözüksek de çok iyi bir dinleyici kitlemiz var. Bizi herkes bilsin ama anlayan alkışlasın istiyoruz.
- O.E: Dört, beş yıl önce “Türkiye’yi sallıyorum” diye ortalıkta gezen insanları hepimiz unuttuk. Oysa iyi sanatçılar her zaman ayakta kalır ve hafızalardan silinmez. Ben bazen programlara konuk olarak alınan popüler isimleri izliyorum ya cinsel içerikli laflarla sansasyon yaratmaya çalışıyorlar ya da büyük isimlere laf ederek gündemde kalmaya uğraşıyorlar.
- N. D: Ben ayrıca TRT radyolarında da “Haydi Türkiye Türküye” diye bir türkü programı sunuyorum. Hem canlı canlı türkü okuyorum hem sunuculuk yapıyorum. ılgi çok büyük. Amerika’dan bile telefonlar geliyor. “Hasret kalmıştık böyle bir programa, türkülere” diye teşekkür ediyorlar. ınsanlara bunu sunmazsanız dinleyemezler ki. Bir milletin kültürünü alırsanız çırılçıplak kalır.
TÜRKÜLERİN ORJİNAL HALİNİ BOZUYORLAR
* Türk halk müziğinin orijinalinden uzaklaşmaktan söz ediyorsunuz. Buna bir örnek gösterebilir misiniz?
- N.D: Örneğin “Evlerinin Önü Boyalı Direk” türküsünü başka bir hale getirip sundular. Orijinalliğini bozmaları bence yanlıştı.
- O. E: Yeniliklere karşı değiliz, Kubat ve Zara gibi isimler zaman zaman halk müziğinde yenilikçi şeyler yapıyorlar, ama onlar bu müziği bilen insanlar. Hiçbir altyapınız olmadan “Ben bu türküyü sevdim, bunun üzerinde bir şeyler yapacağım” demek olmaz. Tabii ki beğenilebilir de ama o eserle halk müziği ödülü alması yanlış.
* Oktay Bey ılk albümünüz “Lirik” çıktıktan sonra oyunculuk teklifleri almaya başladığınızı söylemiştiniz. Aklınıza yatan bir proje çıkmadı mı hiç?
- O.E: Önce eğitimini almalıyım diye düşünerek Haldun Dormen ile dört ay çalıştım. Onun yazıp yönettiği bir oyunda daha önce Halit Ergenç ve Mehmet Ali Alabora’nın oynadığı Zeus karakterini canlandırdım. Operetler ve aryalar seslendirdim. Haldun Hoca da çok beğenmişti. Daha sonra şahika Tekand’ın oyunculuk atölyesine devam ettim, ardından Ayla Algan’dan sinema ve dizi film oyunculuğu eğitimi aldım. O dönem gelen sinema filmlerinden birini de kabul ettim. Deneme çekimi güzel geçti, şimdi oradan haber bekliyorum. Ama iyi işlerde yer almak isterim. Başrol oynayacağım vasat bir projedense yan rol oynayacağım bir Uğur Yücel ya da şener şen filmini tercih ederim. Ya da Nurgül Yeşilçay ile bir dönem filminde rol almak isterim mesela...
* Neden Nurgül Yeşilçay?
- O.E: Oyunculuğunu ve tarzını beğeniyorum. Oynarken kendini çok özgür bırakıyor, oynuyormuş gibi değil hiç... O yüzden çok beğeniyorum. Mesela Kenan ımirzalıoğlu’nun da oyunculuğunu çok beğenirim.
ANADOLU ERKEĞİ KALIBINA UYMAM
* Türk sanat müziği sanatçısı Umut Akyürek ile evlisiniz, bir de kızınız var. Evliliğiniz nasıl gidiyor?
- O.E: Ben hiçbir zaman karşımdaki insanın özgürlüğünü kısıtlayan biri olmadım. Anadolu erkeği diye bir tabir vardır ya, hani kadını eve kapatan, böylece onun beğenilerini, duygularını da eve kapattığını sanan... Öyle bir erkek değilim ben. Karşılıklı sevgi ve saygı çerçevesinde ilerleyen bir evliliğimiz var.
* Umut Hanım’la ortak bir müzik projesine imza atmaya niyetiniz var mı?
- O.E: Yeni bir programa başladık zaten... Geleneksel gazino kültürünü yaşatmayı planlıyoruz. Her cuma ve cumartesi gecesi Gazino Keops’ta olacağız. Bize pop müzikte ınci Berat, oryantal dansta Dora eşlik edecek.