Bizi dalga geçemediğimiz şeyler bitirecek

Güncelleme Tarihi:

Bizi dalga geçemediğimiz şeyler bitirecek
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 07, 2013 00:00

Okan Bayülgen’in TV programına yazdığı komik skeçler izlenme rekorları kıran Feyyaz Yiğit (25) ile ikinci kitabı ‘Aptal’ı konuştuk

Haberin Devamı

İnsanlar sizi Okan Bayülgen’in TV programındaki skeçlerinizden tanıyor. Bayülgen’le nasıl kesişti yollarınız?
- Ankara’da üniversitede okurken para kazanmak için metin yazarlığı yapıyordum. Sevdim bunu en başta ama işe dönüştükçe tadı kaçmaya başladı. Bir gün ajansta çalışırken Okan Bayülgen içeri girdi ve “Seni işe alıyorum” dedi. Yavaş yavaş skeçler yaptırmaya başladılar. Bazı skeçlerim çok sevildi.
O videolar paylaşım rekorları kırdı. İnsanlar mizahınızda neyi komik buluyor?
- İnanın hiç bilmiyorum. O skeçlere ben hiç gülmüyorum. Çok ciddi olarak, iş olduğu için yapmak zorundaydım onları. Yanımda da insanlar açıp izlesin istemem. Hem utandığımdan hem de sevmediğimden...
Siz neye gülersiniz?
- Aziz Kedi komik mesela. İngiliz durum komikliklerini seviyorum. Monty Python’a gülerim. Ricky Gervais’nin ‘Extras’ını da severim. Hiçbir şey olmuyor, öylece duruluyor ya...
Yeni kitabınızda şarkılar da var. Nereden çıktı bu fikir?
- Yazarken sürekli şarkı yaptım. Bunlardan seçip 10 şarkı koyduk. QR kodlarını okutup şarkıyı dinleyebiliyorsunuz. Hikâye canlansın, daha keyifli olsun istedim.

/images/100/0x0/55ea23f4f018fbb8f86dabb7

Ne okursunuz peki?
- Ben kitap okumayı sevmiyorum. Yazı yazmaya da işim yüzünden zorla alıştım. Özel lezzetler arayan bir okur değilim asla. Okuduğum şeylerden çok okuma eylemini sever oldum, gözün bir şeyi takip etmesi fikri hoşuma gidiyor.
Kitap yazma fikri nereden çıktı?
- Yakın arkadaşlarımın zorlamasıyla. İlk romanım ‘Olduğu Kadar’ iki arkadaşın 10 günlük saçma sapan bir macerasını anlatıyordu. Başı sonu belli değildi. Zaten beş günde yazmıştım. Güzel eleştiriler aldım. Kendimi çok iyi hissettim. İkinci kitabı yazmak 10 ayımı aldı.
İlk kime okutursunuz?
- Cem Mumcu’ya. Abi kardeş gibiyiz. Fikirlerine de çok güvenirim.
Kitabın başında bir manifesto var. Savaş görmemiş, devrim yaşamamış, hiç meydan okumamış, hiç af dilememiş bir ‘ara nesile’ ithafen... Son olaylardan sonra bu nesil nasıl değişti sizce?
- O manifestoyu yeniden yazdık. Güncelledik. Ben de kendimi o kuşağa ait hissediyorum. Gezi Direnişi süresince çok sinirlendim, çok üzüldüm. Ama mizah yönünün eksik olmaması beni çok sevindirdi. Çünkü bizi dalga geçemediğimiz şeyler bitirecek. Bir düşünceyi çok zekice ve komik bir şekilde dile getirmek tekmeden tokattan daha etkili. Keşke iktidar da ikiye katlasaydı mizah yönünü, o zaman taraflar anlaşabilirdi, çok da eğlenirdik.
Kitabın adı neden ‘Aptal’?
- Bu, bir anne oğul hikâyesinin oğul tarafını aktarıyor. Kitabın kahramanı gerizekâlı bir adam değil, aptallık yapan bir adam. İki türlü aptallık var kitapta. Bir noktaya kadar o hariç, herkes aptal. Bir noktadan sonra da herkes hariç, o aptal. Kahramanım tepki gösterdiği şeyler tarafından tamamen yalnız bırakıldığında gerçeklerin bambaşka olduğunu anlıyor. Şiddete de meyilli bir adam. Hepimiz öyleyiz. Aptallık onu görmezden gelmek. İçinde bu olmayan insan iyi değildir zaten. Herkesin içinde bir katil var. Kontrol edemeyenler cinayet işliyor.
Kahraman siz misiniz peki?
- Tam anlamıyla ben değilim ama benden çok şey var onda. Olmalı da zaten.
Nasıl yazarsınız?
- Çok fazla bilgisayar oyunu oynuyorum, aralarda da yazıyorum. Kafam Terminatör kadar ayık ve netken yazabiliyorum sadece. Karakterle ilgili dünya kadar düşünce akıyor kafamda ve bunlar sıralı olarak akmıyor. O birikenleri kâğıda döküp sonra da sıralamak gerekiyor. Bu iş için de kafamın açık olması, kontrollü olmam şart.
Üniversitede grafik tasarımı okuyorsunuz değil mi?
- Evet, bir türlü de bitiremiyorum.

Haberin Devamı

Beğenilmek için yazmak sahtekârlık

/images/100/0x0/55ea23f4f018fbb8f86dabb9

Haberin Devamı

Bugün gençler resim yapmak istemiyor, ressam olmak istiyor. Yazı yazmak istemiyorlar, yazar olmak istiyor. Herkes bir sıfatın peşinde. Kitabı bunun için yazmak sahtekârlık. Ben kendime ‘yazar’ diyemem, ‘yazı yazan biriyim’ derim.

Benimle durduk yere evlenmek isteyen oldu

Aman aman bir ünüm yok. İnsanların beğenisi hep sevimli boyutlarda kaldı. Yüz ifadem donuk diye ‘cool’ adam dediler. Halbuki kürek gibi yaşıyorum, dolma gibi oturuyorum. Çay demleyip içiyoruz işte. Benimle durduk yere evlenmek isteyenler oldu. “Tam evlenilecek adam” diyorlar benim için. Susuyorum ve bakıyorum diye muhtemelen.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!