Bizde ayrımcılık olmaz, olursa ciddi patırtı kopar

Güncelleme Tarihi:

Bizde ayrımcılık olmaz, olursa ciddi patırtı kopar
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 31, 2004 00:38

Boyner Holding yönetim kurulu üyesi Ümit Boyner, Türkiye’deki sivil toplum hareketinin öncü isimlerinden biri. TÜSİAD’da Dış İlişkiler Komisyonu’nda, Kadın Girişimciler Derneği’nde yönetim kurulunda ve dernek bünyesindeki Kadın Fonu’nun başkanı, Özel Sektör Gönüllüler Derneği’nin başkanı... ‘Örgüt bilinci’ iş hayatına girdikten sonra artmış. Sistemden kaynaklanan sorunlar nedeniyle iş dünyasında hiç kimsenin ‘gözlerimi kaparım işimi yaparım’ diyemeyeceğini söylüyor.

1963 İstanbul doğumlu ama ‘Ayvalıklıyım’ diyor. İngiliz Kız Ortaokulu’ndan sonra ABD’nin yolunu tutmuş. Finans üzerine uzmanlaşmış. Türkiye’ye dönünce çeşitli banka ve şirketlerde çalışmış. Son durak Boyner Grubu olmuş. Cem Boyner’le evlenmiş, 1997’de Grubun finansmandan sorumlu başkan yardımcısı ve 2002’de yönetim kurulu üyesi olmuş.

Toplumdaki değişimin sivil toplum yoluyla olacağına inanıyor. Bu nedenle TÜSİAD üyesi, Kadın Girişimciler Derneği’nin (Kagider) yönetiminde, Özel Sektör Gönüllüler Derneği’nin başkanı. Kagider’in içinden çıkan ve kadınlarla ilgili projelere mali destek sağlayacak olan Kadın Fonu’nun da başkanlığını yapıyor.

Kadın Fonu konusunda heyecanlı. Çünkü yıllar yılı parasızlık nedeniyle hayata geçemeyen projeler için umut ışığı yanmış durumda. 30 Eylül’e kadar kadın derneklerinden proje önerileri kabul edilecek. ‘Anadolu’dan proje gelmesi bizim için çok önemli’ diyor.

Boynerler, Ayvalık’taki yazlıklarına giderken bir minibüs dolduracak kadar kalabalık bir aile. Ümit Boyner’in biri ilk evliliğinden diğeri Cem Boyner’den Sinan ve Murat adında iki oğlu var. Cem Boyner’in ise ilk evliliğinden üç kızı (İkizler Ayşe, Elif ve Emine) bulunuyor.

Birçok röportajda ‘iş hayatında kadın-erkek ayrımı olduğuna inanmıyorum’ demişsin. Morgan Stanley, Wal Mart, Boeing’le ilgili ayrımcılık ve taciz davalarıyla birlikte hala aynı şekilde düşünüyor musun?

- Ben hissetmiyorum, çünkü öyle bir kurumda çalışmıyorum. Çok subjektif konuşacağım. Bizim grubumuzda böyle bir şey yok. Özellikle kadınlara karşı pozitif ayrımcılık yaptığımızdan değil. Bir şekilde, belki sektörün özelliklerinden dolayı, bizde kadın yönetici fazla. Altınyıldız dışındaki tüm şirketlerimizde genel müdürler ve genel müdür yardımcılarının da dörtte üçü kadın. Pazarlamadan finansmana kadar her alanda çalışıyorlar. Bizde ayrımcılık hiç olmadı. Maaşla, terfiyle ilgili sorunlar yaşamadık.

KÜLTÜRÜMÜZDE VAR

Peki bu durum senin yönetim kuruluna girmenden sonra mı oldu, yoksa süregelen bir şey miydi?

- Hayır, öyle iddialı bir şey söyleyemem. Boyner Grubu hep kadınlara friendly (dostça), yakın gözüken bir grup olmuş. Bizim kurum kültürümüzde bu var. Grup perakendede büyümeye başladıktan sonra kadın yönetici sayısı arttı. Bizde bu bilinçli olarak yapılmış bir şey değil ama eminim ki bu kadar çok kadının olduğu bir yerde es kaza cinsel ayrımcılık gibi gözükecek bir şey olursa zaten çok ciddi patırtı kopar.

Zamanının ne kadarı STK’lar, ne kadarı şirket, ne kadarı aile için geçiyor?

- Biraz yorucu. Şapkaları takıp çıkarmak biraz güç oluyor. Bir STK toplantısından çıkıp, T-Box toplantısına giriyorum. Ne kadar başarılı oluyorum bilmiyorum ama bir süre yoğun gidecek.

STK’LAR VE İŞLER KARIŞTI

Hayatını planlamak için ne yapıyorsun? Bir ekibin var mı?

- İyi bir zaman planlamacısı olduğumu söyleyemem. Genelde yorgunum. Öyle bir ekip işi falan yok. Asistanım da artık STK’ları ve projeleri birbirine karıştırmaya başladı. Çocuklarım artık büyüdü. Kendi işlerini kendileri yapabiliyorlar.

Hiç şikayet etmiyorlar mı?

- Küçük oğlum biraz şikayet ediyor. Büyük oğlum dalga geçiyor. ‘Anne bugün kadınları kurtardın mı?’ diyor. Biraz erkek bakış açısıyla yaklaşıyor. Tam o yaşta.

Çocukluğunda ya da öğrencilik hayatında örgütçü müydün?

- Her zaman çok konuşan biriydim. Dobra bir kişiliğim vardı ama lise çağlarında örgüt deyince başka bir şey anlaşılıyordu. Ortaokulda, okul başkanıydım ama üniversite hayatımda hayır. ABD’de okuyordum. Orada durum farklıydı.

Türkiye’de ne oldu da birden bire sivil toplum kuruluşlarına girdin?

- İş hayatının getirdiği bir disiplin var. O açıdan, özel sektör insan kaynağına çok önem veriyorum. Onların sivil toplum çalışmalarına dahil olmalarını çok önemsiyorum. Sistemde senin dışında öyle problemlerle karşılaşıyorsun ki... Sistemdeki birtakım çarpıklıklar, hesap verme zorunluluğu olmaması gibi... ‘İş adamları siyasete girsin’ deniyor ama onlar siyasete girince bir şey değişmiyor. Herkesin tek tek birey olarak katkıda bulunması, o bilinçte olması ve bunu biraz da örgütlenerek yayması önemli.

Kadın konusundaki duyarlılık nereden geliyor. Onun geçmişi var mı yoksa sonradan mı oldu?

- Türkiye’de olmak, Türkiye’de kadın olmak, Türk kadınının Müslüman kimliğiyle modern dünyada yaşıyor olması... Bir sürü şey insanı düşündürüyor. Kadın duyarlılığından girip de sivil toplumu önemsemedim. Sivil toplumu önemsedim ama orada kadının yeteri kadar yer almadığını görünce belki kadın konusuna odaklandım. Kadından değil, bireyden yola çıkarak kadına gittim.

EŞİTLİK DEMEKSE FEMİNİSTİM

Kendini feminist olarak tanımlıyor musun?

- Hayır tanımlayamam. Çünkü feminizm ne demek bilmiyorum.

Kadın-erkek eşitliği demek...

- Kadın-erkek eşitliği demekse feministim ama kadının üstünlüğü ise feminist değilim. O tanımlardan biraz korkuyorum. Çünkü herkes farklı değerlendirebiliyor.

Politikaya girecek misin?

- Hayır. Türkiye’de bir takım değişimler yaşanacaksa bunun mutlaka siyaset gücüyle yapılması gerektiği konusunda bir inanış var. Hiçbir zaman öyle olduğunu düşünmedim. Siyaset bir araçtır, amaç olamaz. Sivil toplumun çok daha önde olması, siyasetçilerin öneminin çok azalması gerektiğini düşünüyorum.

Politik görüşün nedir?

- Şu anda pek yok. Türkiye’de çok garip bir şey yaşıyoruz. Eskiden solcuyum, sağcıyım, sosyal demokratım türünde tanımlar vardı. Ben liberal demokratım, liberal bir insanım ama bu da kimin tekelinde belli değil. Kavramlar değişti. CHP solcu bir parti mi, demokrat bir parti mi tartışılır. AKP, AB için gereken her şeyi en fazla yapan parti gibi görünüyor ama liberal mi, ondan da emin değilim. Özlediğim ve destekleyeceğim siyasi fikir Türkiye’nin liberal demokratik açılımlarını yakalayacak bir anlayış.

PATRONUN KARISI OLMAK ÖNCE RAHATSIZ ETTİ

Her zaman yapılabilecek en doğru şeyleri yaptığımı düşünüyorum. Burada ilk çalışmaya başladığım zaman ‘patronun karısı’ olmak durumu beni rahatsız etti. Kendimi doğru ifade etmek konusunda çok gayret sarf ettim. Cem Boyner’in karısı olmasaydım mutlaka daha farklı olurdu, davranış biçimi açısından kendimi daha rahat hissederdim. Özellikle davranışlarımda, insanlarla ilişkilerimde, yumuşak ve açık olmak için özel çaba sarf ettim. Böyle de olması gerekiyor.


DAHA FAZLA ÇOCUK İSTERDİM


Çocuklarınız kimi örnek alıyor?

- Umarım ikimizi de... Bizi örnek alıyorlardır. Başka bir idolleri yok.

Popstarlara, futbolculara vb özenmiyorlar mı?

- Küçük oğlum Spider Man’i çok seviyor. İnşallah sosyal sorumluluk onlar için önemli bir kavram olur. Hem babalarında hem bende o bakış açısı var. Onu da çocuklara aşılıyoruz.

Liderlik özellikleri var mı?

- İkizler (Ayşe-Elif) çok büyüdüler. Şu anda okul bitince ne olacak, yazın iş bulabilecek miyim gibi dertleri var. Cem’in küçük kızı Emine sosyal konulara çok ciddi meraklı. Yazları Eğitim Gönüllüleri Derneği’nde çalışıyor. Çocuklarla bir şeyler yapıyor. Büyük oğlum Sinan 16 yaşında. Sosyal konulara meraklı bir çocuk. Yaz okulunda adaletle ilgili bir ders alıyor. Hukuka meraklı.

Daha çok çocuk ister miydin?

- Evet. Artık olmaz ama daha çok çocuk isterdim. Çok güzel, çok keyifli bir şey. Çocuklar büyüdükçe tek tek zaman istiyorlar. Daha küçüklerken ‘saldım çayıra mevlam kayıra’ gibi bir durum vardı. Arabanın arkasına binerlerdi ve hep bir gürültü olurdu.

Hep büyük arabalarla mı gezdiniz?

- Evet. Tatile giderken unuttuğumuz olmasın diye bakardık. Yaşları ilerledikçe tek tek zaman istiyorlar. Beş taneden biri olmak istemiyorlar. O konuda biz de daha bilinçliydik. 30 yaşındayken farklı bir anneydim, şimdi 40 yaşında daha farklı bir anneyim, daha bilinçliyim. Cem ikizlere bile tek tek zaman vermeye başladı. Onları alıyor, iki-üç günlük kaçamaklar yapıyorlar. Ben de aynı şeyi oğlanlarla yapmaya özen gösteriyorum. Çocukların gelişimi için bu önemli.


KOLESTEROLÜM YÜKSEK ÇIKTI


Çocuklar bu kadar çok kardeş olmasından mutlular mı?

- Memnunlar, aralarında dayanışma var. Hiç şikayetleri yok.

Minibüsle mi geziyorsunuz? Kim kullanıyor?

- Evet. Cem kullanıyor. Ford’umuz vardı onu satıp Volkswagen alıyoruz.

Sağlık sorunun var mı?

- Kolesterolüm yüksek çıktı. 240 ama iyi kolesterolüm de yüksek çıktı. Stres kaynaklı, hızlı yaşama, az uyuma... Çok ilginç, çünkü zeytinyağından başka yağ yemem. Beslenmemden olduğunu düşünmüyorum. Ailemde de var.

Ayvalıklısın. Orada küçük zeytinyağı üreticilerini harekete geçirecek bir projen var mı?

- Çok haklısın, hiç düşünmedim, iyi fikir. Çünkü isimsiz bir sürü üretici var. Bizim evimize aldığımız zeytinyağı markasız. En güzel zeytinyağı da o.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!