Biz cenneti bulduk, kalanlar başının çaresine baksın

Güncelleme Tarihi:

Biz cenneti bulduk, kalanlar başının çaresine baksın
OluÅŸturulma Tarihi: AÄŸustos 09, 2004 00:00

‘’... Havasından mı, denizinden mi; nedendir bilinmez, burada Tekel’in rakıları bile, mucize kabilinden cennet ÅŸerbetine döner...’’ diye anlatıyor Gökova’yı, ‘’Mavi Yolculuk’’un öncüsü Halikarnas Balıkçısı. Gökova Körfezi, mavi yolculuk geleneÄŸinin baÅŸladığı yer. 1950’lerde Cevat Åžakir, dostları Sabahattin EyüboÄŸlu ve Azra Erhat’la birlikte, birkaç günlük Gökova turlarına çıkmaya baÅŸladığında, imkanlar oldukça mütevazıydı. Basit, yelkenli bir tekneyle, kalıplar halinde buz ve balık avlamak için yem depolayarak yola çıkılır, teknenin güvertesinde yatılırdı. Ä°lk teknelerinin adı Macera’ydı, sonra Hürriyet’le açıldılar. Sabahattin EyüboÄŸlu’nun fikriydi; herkes günlük tutacaktı... Bir süre sonra, mavi yolculuÄŸun ruhuna uygun olarak, her gün, bir baÅŸkası eline aldı kalemi. Böylece, bir yandan mavi yolculuÄŸun temelleri atılırken, bir yandan da ÅŸiirler, hikayeler, antik kentler üzerine yazılar yazıldı...Neden artık kimse, mavi yolculuÄŸu onlar kadar güzel anlatmıyor acaba? Azra Erhat’ın ‘’Mavi Yolculuk’’ kitaplarını okurken, bir bölüm dikkatimi çekti; ‘’Mavi yolculukta lüks gemiler kiralanmaz, mavi gezi teknesinin motoru ve bir de yelkeni olması yeter... Ä°lk mavi gezilere çıktığımızda, birçok kimseler, en yakın arkadaÅŸlarımız bile bize: bu yoksulluÄŸa, bu konforsuzluÄŸa nasıl katlanırsınız diye sorarlardı. Çünkü konfor aranmaz bizim mavi gezilerimizde... Mavi yolcular, yemekleri kendileri piÅŸirirler, kendileri yerler.’’ Hatta Azra Erhat, kaptanları doyurmanın, eÄŸlendirmenin, güç iÅŸlerinde onlara destek olmanın da mavi yolcuların görevi olduÄŸundan bahsediyor.Belli ki onlar tatile çıkmamışlardı. Tüm doÄŸallıklarıyla denize açıldılar. BaÅŸka bir ÅŸeyin peÅŸindeydiler. Ege ve Akdeniz’in zenginliklerini görmek ve öğrenmek istediler. Günün birinde, ‘’Mavi Yolculuk’’un böyle ÅŸekil deÄŸiÅŸtireceÄŸini tahmin edemezlerdi kuÅŸkusuz. ‘’Çünkü bu mavi yolculuk lafı önce entel züppelerin sonra da herkesin diline düştü’’ diyor, gerçek mavi yolculardan biri olan Mina Urgan ve itirazını sürdürüyor, ‘’artık darbukalılar bile toplanıp mavi yolculuk düzenliyorlar aralarında...’’TÃœRKÄ°YE’DEKÄ° AMAZONKaan’ın teknesiyle, denizin, çam ormanlarının içine sokularak meydana getirdiÄŸi kanaldan ilerlerken, bir Amazon cangılında olduÄŸum hissine kapılıyorum. ‘’Timsahları beslemeyin’’ tabelası da hiç gerçeküstü gelmiyor artık. Geçen yıl, Bördübet’e giden, bu zorlu toprak yol üzerindeki, ‘’The End’’ (Son) tabelasını ciddiye almayıp, burayı tesadüfen bulmuÅŸtum. Sonra birçoklarının, bu noktadan geri döndüğünü öğrendim. 24 yıl önce burada, yeni bir yaÅŸam kuran, mesleÄŸe yıllarını vermiÅŸ gazetecilerden GüneÅŸ Tecelli ve eÅŸi ÇiÄŸdem Tecelli, dostlarını ağırlarken, Club Amazon’un ilk temelleri atılmış. Bugün, ikinci kuÅŸaktan, Kaan ve Cengiz iÅŸin başında. Artık hayatta olmayan anne ÇiÄŸdem Tecelli, dokuz kilometrelik yolu kat etmeyi göze alabilen ve ‘’The End’’ tabelasından dönmeyenlere, ‘’gerçek Amazon dostları’’ dermiÅŸ. Gerçekten de kampın müdavimden yana hiç sıkıntısı yok. 16 yıldır gelenler var. Birlikte yeniliyor içiliyor, odun ateÅŸi başında mısır patlatılıyor, cip safariler, tekne turları yapılıyor, sörf öğreniliyor, balığa çıkılıyor, günbatımında ÅŸarap içilip, yıldızlar seyrediliyor... Kaan, Gökova Körfezi’nin, dünyada Meksiko Körfezi’nden sonra, yıldızların çıplak gözle en iyi izlendiÄŸi yer olduÄŸunu söylüyor. Bir misafir, kampın anı defterine ÅŸunları yazmış: ‘’Biz cenneti bulduk, kalanlar başının çaresine baksın’’...Ä°nsanın aklında Gökova mavisi varken, MuÄŸla’da durmaya sabrı olmuyor. Oysa, MuÄŸla’nın da beyazı var, Saburhane’nin kireç beyazı... GüneÅŸ, tam tepeye yerleÅŸip, gölgeler azalınca, mahalle göz kamaÅŸtırıyor. Sanki Saburhaneli kadınlar, bir gece öncesinden beyazlatıcıyla duvarları yıkamışlar gibi... Oysa bir temizlik geleneÄŸi bu. Her yıl, bahar aylarında evler ve duvarlar, kireçle badana ediliyor. Mahallenin sokakları, er geç Saburhane Meydanı’na çıkıyor. En keyifli kahveler de burada. Meydanda köşeleri kapmış, üç tarihi kahve var; YörükoÄŸlu, Ali Tanyel ve Hüseyin KulaksızoÄŸlu... MuÄŸla Belediye Bandosu’nda trompet çalan Ali Tanyel’in anısını bu kahvelerden biri yaÅŸatıyor ÅŸimdi. Asmaların gölgelediÄŸi, parke taÅŸlı YörükoÄŸlu Kıraathanesi’ne doÄŸru ilerlerken, birden kötü bir koku geliyor burnuma. Nedenini kahvedekilerden dinliyorum. Kentin ortasından geçen ve bugün üzeri tamamıyla betonla örtülü Kara MuÄŸla Deresi, MuÄŸlalılar’ın başına az bela olmamış. Saburhane Mahallesi’ne kadar uzanan dere yatağı, yazları tamamıyla kurusa da kışın taÅŸarmış. MuÄŸla’nın geleneksel perÅŸembe pazarı da her hafta yine derenin hapsedildiÄŸi betonun üzerine kuruluyor. Bir ÅŸeyin farkına varmakta gecikmiyor insan. MuÄŸlalılar, yabancılara gerçekten kucak açan insanlar. Açık fikirliler ve içtenlikle davranıyorlar. MuÄŸla Ãœniversitesi’nin de kuÅŸkusuz, kente getirdiÄŸi bir vizyon var. Kahvede otururken, sırtını Asar Dağı’na dayamış bu kentin, ilk kurulduÄŸu yerindeki serinliÄŸe ÅŸaşıyorum. ‘’DaÄŸdan alır havasını...’’ diyor kahveci, ‘’Saburhane’deki hava hiçbir yerde yoktur, yazın bile battaniyesiz yatamazsınız.’’ Uncu Yılmaz Bey, güzel bir Saburhane evi göstermek için, beni YörükoÄŸlu Kıraathanesi’nin üzerindeki Topaltı 3 numaradaki AyÅŸe Keser’e götürüyor. AyÅŸe Hanım, evini gelen tek tük turiste açmaya alışkın. Onunkisi gibi tavan göbeÄŸi yerli yerinde pek ev kalmamış. Avlunun giriÅŸine döşeli, çakıl ve kayrak taÅŸlarına da ender rastlanıyor bugün. Hayvanların iç avluya girmesine yarayan, çift kanatlı, ‘’kuzulu kapı’’lar da hálá duruyor. En ilginci de evin ahÅŸabı. Boyasız, cilasız tahtalar, bol bol silinmiÅŸ, silinmekten sararmış. Yılmaz bey, Saburhane’nin geçirdiÄŸi deÄŸiÅŸimi anlatıyor; ‘’Buranın gerçek halkı apartmanlara taşınmadan önce, daha bakımlıydı bu evler.’ KIRMIZI KÄ°REMÄ°T VE BACA DENÄ°ZÄ°Küçük berber dükkanlarının, lokantaların, demircilerin ve bakırcıların sıralandığı, MuÄŸla’nın biraz nostaljik biraz da köhne yüzüdür, Arasta. Öğlene doÄŸru, herkes ucuz esnaf lokantalarına dağılır. Öyle lezzetlidir ki buranın yerlisi bile hálá kanıksamamıştır MuÄŸla köftesini. Çınar Köfte, bir ÅŸadırvanın etrafına yerleÅŸtirdiÄŸi masalarda servis verir. Garip bir görüntüdür ama MuÄŸla’ya özgüdür.Dar, kıvrımlı sokaklarından tırmanıp, tepeden Saburhane’ye bakıyorum. Gördüğüm manzara, bir kırmızı kiremit ve baca denizi adeta... MuÄŸla’nın bacaları, beyaz badanalı evleri kadar tipik; elliye yakın yöresel kiremitten yapılıyor. KurÅŸunlu Cami’ye doÄŸru yürüyorum. Biraz da Anadolu’nun en eski yerel gazetelerinden biri olan, 45 yıllık Devrim Gazetesi’nin sahibi Ãœnal Türkeş’ten dinlemek istiyorum Saburhane’yi. ‘’Burası, I. Dünya Savaşı’nın galip devletlerine en büyük satışı yapan, meÅŸhur silah milyarderi Bazil Zaharov’un doÄŸduÄŸu mahalle. 1923’teki mübadeleye kadar, Saburhane’de Türklerle Rumlar birlikte yaşıyordu. Sıkı dosttular. Rumlar, buradan göç edinceye kadar da böyle kaldı. Saburhane’nin Rum sakinleri giderken, Türkler, katırlarla onları Marmaris’e kadar yolcu etmiÅŸler. Ertesi gün, MuÄŸla çarşısı susmuÅŸ.’MAVÄ° YOLCULUÄžUN BAÅžLADIÄžI YERGökova Körfezi, mavi yolculuk geleneÄŸinin baÅŸladığı yer. 1950’lerde Cevat Åžakir, dostları Sabahattin EyüboÄŸlu ve Azra Erhat’la birlikte, birkaç günlük Gökova turlarına çıkmaya baÅŸladığında, imkanlar oldukça mütevazıydı. Belli ki onlar tatile çıkmamışlardı. Tüm doÄŸallıklarıyla denize açıldılar. BaÅŸka bir ÅŸeyin peÅŸindeydiler. Günün birinde ‘’Mavi Yolculuk’’un böyle ÅŸekil deÄŸiÅŸtireceÄŸini tahmin edemezlerdi kuÅŸkusuz.BEN OLSAYDIM BUNLARI YAPARDIMEylülde Club Amazon’da yıldızları seyretmekLöngöz’ün ıssız patikalarında yürümekAÄŸa Han Mimarlık Ödülü sahibi Nail Çakırhan’ın, Akyaka’daki Kültür Evi’ni görmekBördübet’in çam ormanları içindeki kanaldan, kanoyla denize ulaÅŸmakSaburhane Mahallesi’ni kaçırmamakAzmak’ın buz gibi sodalı suyuna girmek ve kıyısındaki lokantalarda balık yemekYedi Adalar’da günbatımını seyretmekSadun Boro’nun Gökova’ya hediye ettiÄŸi denizkızı heykelini görmekÇınar Köfte’nin, ÅŸadırvan etrafındaki masalarında, meÅŸhur MuÄŸla köftesi yemekÂ
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!