Güncelleme Tarihi:
İkisi de böbrek nakli için programa alındılar. Fehime Yeşilyurt’un (28) ağabeyi, Nurcan Saraç’ın (32) eşi böbreklerini vermeye razıydı. Ancak dokuları uymuyordu. Bunun üzerine Fehime Yeşilyurt’un ağabeyi Nurcan Saraç’a, Nurcan Saraç’ın eşi de Fehime Yeşilyurt’a böbreğini bağışladı. Florence Nigthingale Hastanesi’nde aynı anda 4 ameliyathanede ameliyata alındılar. Sekiz saatte çapraz
nakilleri gerçekleştirildi. Dördü “Biz böbrek kardeşiyiz” diyor.
Ev hanımı Nurcan Saraç 8 yıldır diyalizle sürdürebiliyordu yaşamını. Hamileliğinin 8’inci ayında böbrek yetmezliği gelişmiş, hatta doğumu bile diyaliz sırasında yapmıştı. Sorununu kabul etmekte çok zorlandı. Diyalizden kaçtı, 15 gün gitmedi. Ta ki mecbur kalana kadar. Oğlu henüz 20 günlükken onu bırakıp, diyalize bağlanmak için merkeze gidiyordu. Bütün hayatını diyaliz günlerine, saatlerine göre planlamak zorundaydı. Ailesi, özellikle annesi böbrek nakli programına başvurması için baskı yapıyordu ama Nurcan Saraç itiraz ediyordu. Kaderine razı olmuştu, diyalize devam ediyordu.
BİRİ UYUYORDU AMA ÖBÜRÜ KONUŞKANDI
Fehime Yeşilyurt, 8 yıl önce ilk hamileliğinde tek böbrekli olduğunu öğrendi. Bundan 9 ay sonra da mide ağrısı, iştahsızlık, tansiyon sorunları şikayetleriyle başvurduğu hastanede böbrek yetmezliği tanısı kondu. Yaşamını sürdürebilmesi için diyalize girmesi gerekiyordu. Gaziosmanpaşa’da oturuyordu ama nedense Güngören’deki diyaliz merkezine gitmeyi tercih etti.
Diyaliz onun için bambaşka bir hayattı. İki çocuk annesiydi, sadece onların bakımları ve evin işleri değildi aksayan, yediği, içtiği herşeyi sayması gerekiyordu. Ama, kendini hiç hasta saymadı. Yeni bir böbrekle normale döneceğine inanıyordu. Diyaliz merkezinde aynı seansta tedavi gören Nurcan Saraç’ı fark etti. Aynı seanstaki 7 hastanın hepsi yaşlıydı. Sadece Nurcan Saraç’ın yaşı ona yakındı. Ama o da tedavi esnasında uyumayı tercih ediyordu. Ama yılmadı Fehime Yeşilyurt. Konuşkan, girişken bir kadındı, kısa zamanda seans arkadaşıyla dost olmayı başardı Organize ettiği kahvaltılar, getirdiği yemeklerle diğer hastalara
da moral verdi.
Diyaliz tedavisi ikisi için biraz katlanılır hale gelmişti ama bitmek bilmeyen bu tedaviye dayanmak zordu. Diyalizden sonra sedyeyle, tekerlekli sandalyeyle çıkan hastalar, yanlarında hayatını kaybedenler ikisinin de moralini bozuyordu. Aralarında “Birgün gelecek, buna dayanamayacağız” diye konuşuyorlardı.
Böbrek nakli için işlemleri önce Fehime Yeşilyurt başlattı. Annesi aday oldu böbreğini vermeye. Ama böbreklerinde taş olduğu için, doktorlar uygun bulmadı. Sonra ağabeyi Tuncay Fatih Yazıcı (32) gönüllü oldu. Ama ne yazık ki, yapılan tetkiklerde onun böbreğinin nakledilmesi halinde, kızkardeşinin vücudunun reddetme riskinin yüksek olduğu anlaşıldı.
BİRBİRLERİNE HAYAT VERDİLER
O sırada Nurcan Saraç’ın 12 yıllık eşi Sezai Saraç (36) da böbreğini karısına vermeye karar vermişti. Ama yapılan analizlerde aynı sorunla karşılaşıldı: Böbreği eşine uygun değildi. Bu aksilik iki aileyi de durdurmaya yetmedi. Çapraz nakil havuzuna alındılar. Tetkiklere göre Yazıcı’nın böbreği Saraç’a, Saraç’ın eşininki de Yeşilyurt’a gayet uygundu. Hastanenin etik kurulu inceledi, çapraz nakil yaptırabilmeleri için izin verdi. İki arkadaş birbirlerini kurtarmış oldu.
Fehime Yeşilyurt “Aslında ben Gaziosmanpaşa’da oturuyorum, evime 10 dakika yürüme mesafesinde bir diyaliz merkezi varken Güngören’e gitmem, orada Esenler’den gelen Nurcan’la aynı gün ve seansta diyalize bağlanmam, tanışmam bir tesadüf değil bence. Herşey bu olaya hazırlıkmış işte!” diyor.
EN ÇOK ÇOCUKLARI SEVİNDİ
Genç kadınların ameliyattan sonra ilk yaptıkları, şişeden kana kana su içmek oldu. Artık sıkı yasaklar bitmişti. Ağızlarına attıkları herşeyi ölçüp, biçmeleri gerekmeyecekti.
Zamanlarının önemli bir bölümünü diyalizde geçiren, tedaviden çok yorgun ve bitkin dönen annelerinin yeni hayatı en çok çocuklarını mutlu etti. Yeşilyurt, “Diyaliz nedeniyle karnelerini bile almaya gidemedim. Çocuklarım okuldan döndüklerinde kapıyı artık benim açmamı hevesle bekliyorlar” diyor. Saraç da oğluyla daha fazla ilgilenmeye imkan
bulacağı için mutlu. Bir de Adapazarı’nda çok özlediği köyüne gidebileceği için.
ÇAPRAZ NAKİLLERDE AİLELER YAKIN AHBAP OLUYOR
Böbrek kardeşliği diye adlandırdığımız çapraz nakil yönteminde, diyaliz hastası iki alıcı ve onların yakınları olan iki verici bulunuyor. Merkezimizdeki havuzda hastaların verilerini eşleştiriyor ve görüşmelere başlıyoruz. İki aileyi ortak görüşmeye çağırdığımızda birbirlerinin yakınlarına hayat vereceklerini öğrenip seviniyorlar.
Bir diyaliz hastası için ailesinin bağış konusunda uyumsuz olması büyük bir motivasyon kaybı. Ama bu yöntemin varlığını öğrenen hastalar, yeniden hayata tutunuyor. Önceleri yalnız kadavra listelerinden gelecek müjdeli habere bağlılar. Ama bu
sayede ikinci bir şansları daha doğuyor. Havuzumuz genişledikçe daha fazla hastaya hayat kaynağı olacağını düşünüyoruz.
Şu anda böbrek nakli en ideal yöntem. Diyalize giden hastaların 10 yılda hayatta kalma oranı yüzde 6. Böbrek naklinde ise 5 yıl hayatta kalma oranı yüzde 85, 10 yıl hayatta kalma oranı ise yüzde 65-70.
4 AMELİYAT AYNI ANDA YAPILIYOR
Bunu yapabilmek için 4 ameliyat salonunun birden çalışması gerekiyor, yani güçlü bir ekip şart. İlk önce uygun aileleri saptayıp, bu aileleri tanıştırıyoruz. Elbette aralarında pozitif bir iletişim olması gerekir. Eğer bu çiftler arasında pozitif iletişim sağlanmışsa yapılacak işlemler kendilerine detaylı bir şekilde anlatılıyor, daha sonra hastanemiz etik kurulunun da onayı alınarak tıbbi işlemler başlatılıyor. Tıbbi işlemlerin sonunda böbrek nakli açısından bir sakınca görülmezse her iki verici
ameliyatı aynı anda başlanarak böbrekler çıkartılıyor, çaprazlama alıcılara naklediliyor. Bu yöntemle nakil bekleme listesinin
büyük ölçüde azaltılacağını düşünüyoruz.
Nakillerden sonra aileler yakın ahbap oluyorlar. Bu yöntemle hayat bulmuş küçük yaşta çocukların sayısı da oldukça fazla.
VERİCİ 18 YAŞINDAN BÜYÜK OLMALI
Normal nakillerde aranan tıbbi uyumlar ve şartlar dışında farklı bir kriter aramıyoruz. Ancak vericinin 18 yaşın üstünde olması gerekiyor. Dünyada çapraz nakil ilk olarak Kore’de uygulanmaya başlandı. Ardından İskandinav ülkeleri, ABD, Kanada ve Belçika gibi ülkelerde de uygulanmaya başladı.
Türkiye’de yapan birkaç ekip var. 2008 verilerine Türkiye’deki diyaliz hastalarının sayısı 45 bin dolayında. Bunların her yıl 5 bini organ nakli gerçekleştirilemediği için hayatını kaybediyor. Organ bağışı yetersiz olduğu için mecburen canlıdan böbrek nakli yapıyoruz.