Biten bir evliliğin sayfaları

Gözlerden uzak tutmaya çalışsalar da spotların hep üzerine çevrildiÄŸi bir evlilikti onlarınki. 1987’de ‘Gecenin Öteki Yüzü’ setinde baÅŸlamıştı iliÅŸkileri. İlk kıvılcım, birbirlerinin oyunculuk yeteneÄŸine duydukları hayranlıktı. 17 yıl sonra birbirlerinden çok uzak noktalara sürüklenmelerini, evliliklerinin karaya oturmasını saÄŸlayan da yine yeteneklerinin tezahürleri oldu. Bu süreye onurla hatırlanacak çok ÅŸey sığdırdılar: Dolu Düşün BoÅŸ KonuÅŸ, Ayrılık gibi unutulmaz oyunlar, Oyun Atölyesi gibi bir kurum, Düşünceye Özgürlük kampanyasına destek, ödüller ve ödüller...Yolları evliliklerinden tam 21 yıl önce, 1971 sonbaharında Ankara’da kesiÅŸir ilk kez. 12 Mart darbesiyle gelen filizkıran fırtınasının aydınlar ve sanatçılar üstünde estiÄŸi günlerde. Ankara Devlet Konservatuvarı’nın üçüncü sınıfındaki Zuhal Ä°ÅŸanç 14 yaşında, o yıl okula baÅŸlayan Haluk Bilginer ise 17 yaşındadır. Ãœsküdarlı bir berberin kızıdır Zuhal. Konservatuvar öğretmeni teyzesinin teÅŸvikiyle Ankara’ya gelip, tiyatro eÄŸitimine baÅŸlamıştır. Mahcup, hırçın ve hırslıdır. Aile baskısından kurtulmanın tadını çıkarmaktadır.Ä°zmirli sigortacı Tahsin Bilginer’in kolej mezunu oÄŸlu Haluk içten, bıçkın ve dikkat çekicidir. Mehmet Ali Erbil, Derya Baykal, Ä°lyas Salman gibi rengarenk bir arkadaÅŸ çevresinde Zuhal’le tanışır. O günlerde Haluk sık sık sevgili deÄŸiÅŸtirirken Zuhal, o yıl tanıştığı Zafer Olcay’a aşıktır. Arada bir ‘KeÅŸke ÅŸu Haluk’la flört eden ben olsaydım’ diye düşünse de, karşıdan sinyal gelmediÄŸi için düşüncesini kendine saklar. ALLAHIM YÄ°NE O!Mezun oldukları yıl, Zafer Olcay’la iliÅŸkisinde bir kriz yaÅŸayan Zuhal o öfkeyle sınıf arkadaşı Selçuk Yöndem’le evlenir. 19 yaşındadır. Tiyatro öğrenimi için Ä°ngiltere’ye gider. Haluk da ertesi yıl ‘Seni okutmak için gerekirse ceketimi satarım’ diyen babasının desteÄŸiyle Ä°ngiltere’nin yolunu tutar. Ancak Zuhal, çalışarak okula devam edemeyeceÄŸini görmüş ve geri dönmüştür. Haluk Bilginer, Londra Müzik ve Tiyatro Akademisi’ne girer. Amacı okulu tamamlayıp dönmektir. 12 Eylül gelince fikrini deÄŸiÅŸtirir. Londra tiyatrolarında baÅŸlayan aktörlük serüveni 15 yılda Ä°ngiliz TV’sinin popüler dizisi Eastenders’a, iki dakikalık rollerle de olsa Dustin Hoffman, Warren Betty gibi yıldızların oynadığı Hollywood prodüksiyonlarına uzanır. Bu arada 1980’de oturma izni için bir Ä°ngiliz’le formalite evliliÄŸi yapar. O günlerde sevgilisiyle Ankara’ya gidip, bir akÅŸam Yöndem çiftinin evinde kalır. Zuhal, ‘Allahım neden bu kadar hoÅŸ, yetenekli bir kocam yok’ diye düşünse de renk vermez.Üçüncü yılda çıkmaz sokakta olduÄŸunu fark eden Zuhal, Yöndem’le yolunu ayırır. Ä°lk aÅŸkı Zafer Olcay’a döner. Evlenip Ä°zmir’e yerleÅŸirler. Devlet Tiyatroları’na girer, 1981’de kızı Ceren doÄŸar. Gogol kahramanları gibi mazbut bir memura dönüşmek üzeredir. Hayatın avucunun içinden aktığını hisseder. TRT yönetmenlerinden Okan Uysaler arayıp ‘Sönmüş Ocak’ı çekmeye baÅŸlıyoruz, sana baÅŸrol vereceÄŸim, Ä°stanbul’a gel’ dediÄŸinde dünyalar onun olur. Antalya Film Festivali’nde ödül alınca yıldızı birden parlar. 1986’da boÅŸanacağı dedikoduları karşısında GüneÅŸ muhabirine ‘EÅŸimi ve kızımı çok seviyorum. EvliliÄŸimden ödün vermeyeceÄŸim’ diye cevap verse de sonunda boÅŸanır. Kızını babaannesine bırakıp Ä°stanbul’a yerleÅŸir. Aynı gazeteye 14 ay sonra ÅŸunları söyler: ‘Evlilik ve çocuk birçok sorumluluk getiriyor. Tekrar evliliÄŸe dönsem bile çalışmamdan ödün vereceÄŸimi zannetmiyorum.’VARDAR APARTMANI KAT 2Zuhal Olcay’la Haluk Bilginer’in yolu 1987’de, ‘Gecenin Öteki Yüzü’ adlı TV filminde kesiÅŸir. Ä°stanbul’a gelen Haluk Bilginer, Taksim’deki Vardar Apartmanı’nın ikinci katındaki platoya girdiÄŸinde okul arkadaşı Zuhal Olcay’ı kamera önünde bulur. Onu ilk çarpan yıllardır görmediÄŸi arkadaşının oyunculuk yeteneÄŸidir. ‘Ne kadar yetenekli ve güzel, daha önce neden fark etmedim’ diye düşünür. ‘Beni bir erkeÄŸin boyundan bosundan çok yeteneÄŸi tahrik eder’ diyen Zuhal Olcay ise Bilginer konusundaki tespitini zaten yıllar önce yapmıştır.Birbirlerini yeniden keÅŸfederler. Aradan geçen 10 yıl ikisinde de derin izler bırakmıştır. Mesela turne sırasında geçirdiÄŸi korkunç tren kazasında, bir vagonun içinde sıkışıp kalmak Zuhal Olcay’da klostrofobiye yol açmıştır. Haluk Bilginer ise Eyfel’e çıktığında yükseklik korkusunu keÅŸfetmiÅŸtir. Hollywood’a kadar uzansa, Londra’da imza isteyenler etrafını sarsa da aktör olarak istediÄŸini henüz bulamamıştır Bilginer. Filmlerle bir anda şöhreti yakalayan Olcay da benzer duyguları yaÅŸamaktadır. Hızla yakınlaşırlar. Birkaç ay sonra Bilginer ‘AteÅŸten Günler’ için yeniden Türkiye’ye geldiÄŸinde aralarındaki aÅŸk baÅŸlar. Londra-Ä°stanbul arasında tam beÅŸ yıl sürer iliÅŸkileri. Magazincilerin ısrarına dayanamayıp aÅŸklarını açıklarlar. Hatta Olcay’ın evinde basına poz verirler.Yine de paparazziler bu iliÅŸkiyi yakından takip etmektedir. 1990’da bir yandan Zuhal Olcay’ın film setinde arkadaÅŸlarına Haluk Bilginer’den gelen mektupları özlemle okuduÄŸunu yazmakta, diÄŸer yandan Mustafa Koç, Emir Yargıcı gibi iÅŸadamlarıyla iliÅŸkisi bulunduÄŸunu öne sürmektedirler.EVDE KIRILAN CAMLARZuhal Olcay’ın ödül koleksiyonu hızla geniÅŸler. Ekim 1990’da Yanlış Cennete Veda’yla Almanya’dan Civis 90 ödülü gelir. Ahmet LevendoÄŸlu ve Haluk Bilginer’le tiyatroya yeni bir soluk getirecek Tiyatro Atölyesi’ni kurar. Salonları yoktur, Ä°stanbul’da göçebe gibi dolaşırlar. 1991’de bir müzikal gelir: Kan KardeÅŸler. Ocak 1992’de Zuhal Olcay, sevgilisi Haluk Bilginer’i ziyaret etmek için kızı Ceren’le Londra’ya gider. Bilginer Shefburry Tiyatrosu’nda sahnelenen Operadaki Hayalet müzikalinde oynamaktadır. Onları havaalanında karşılar. Eve vardıklarında Ceren’in ÅŸaÅŸkın bakışları altında sevgilisinin önünde diz çöküp ‘Benimle evlenir misin’ diye sorar, cebinden bir yüzük çıkarır. 31 Ocak’ta Halliburn’da evlenirler. Birkaç ay sonra rol aldıkları Hollywood yapımı nikahın taçlandırılması gibidir. Indiana Jones dizisinin bir bölümünde, Halide Edip ile Ä°smet Bey’i canlandırırlar...Haluk Bilginer, Türkiye’ye kesin dönüş yapar. Kısıtlı bütçeleriyle Moda’da zemin kat kiralarlar. Bilginer, Tiyatro Atölyesi dışında iÅŸ bulmakta zorlanmaktadır. Ä°ngiltere’deki ÅŸatafatlı günlerden sonra sıradan bir oyuncuya dönüşmek moralini bozmuÅŸtur. Evliliklerinin ilk iki yılı fırtınalıdır: Mahallenin camcısı sık sık evlerine uÄŸramakta, aynı kapıların camının neden bu kadar sık kırıldığını düşünmektedir. 1993’ün son günlerinde Bilginer’in küçük bir kaçamağı ortaya çıkar. Bavulunu toplayıp Londra’ya gider Zuhal Olcay. Neyse ki ilk manken krizi büyümeden atlatılır. Ãœstelik beraberliklerinde 5-6 yıl sürecek istikrarlı bir dönemin kapısını açar.GEÇERSÄ°Z Ä°LAN EDÄ°LEN NÄ°KAHÖzel televizyonların hızla yaygınlaÅŸması Haluk Bilginer’in popülerleÅŸmesini saÄŸlar. Tiyatro Atölyesi’ndeki oyunlarla, rol aldığı filmlerle övgü almakta, TV çalışmalarından da para kazanmaktadır. ‘Hayatım boyunca muhalif kalacağım’ diyen Bilginer, karısıyla siyasi eylemlerde görünür. Seçimlerde CHP’ye destek verirler. Hatta Olcay’a Bakırköy Belediye BaÅŸkanlığı adaylığı teklif edilir. 1995’te ‘Düşünceye Özgürlük’ adlı kitabın bölücülük iddiasıyla toplatılması üzerine 1080 aydının düzenlediÄŸi protesto eylemine katılırlar. Evlilikleri iyi gitmektedir. Uzun yıllar annesinden uzak yaÅŸayan Ceren, yanlarına yerleÅŸir. Çok sevdikleri köpekleri Köpük’le mutlu bir dörtlü olurlar. Bilginer ailenin ekonomisini, Olcay ise eÅŸinin giyimi dahil hayatın diÄŸer tüm sorumluluklarını üstlenmiÅŸtir. Röportajları psikoterapi seansına dönüşür kimi zaman. Birbirleriyle konuÅŸmadıkları konular, sorularla gündeme gelir. Olcay hırsının törpülendiÄŸini, küçük mutlulukların tadını çıkarmanın yollarını keÅŸfettiÄŸini anlatır. AÅŸklarının sırrını açıklar: Ä°lkelere, onura sahip çıkmak ve hayata mizahın penceresinden bakabilmek.1996 iki kötü, bir iyi haber getirecektir. Tiyatro Atölyesi’nin kiralayıp restorasyonuna baÅŸladığı Ãœsküdar’daki Odeon Sineması 7 Mart akÅŸamı yanar. Bir ay geçmeden, Ä°zmir Seferihisar Asliye Hukuk Mahkemesi’nden sürpriz bir karar gelir: Haluk Bilginer’in Ä°ngiltere’deki eÅŸinden, Zuhal Olcay’la nikahlandıktan iki yıl sonra boÅŸandığı saptanmış ve çiftin nikahı geçersiz ilan edilmiÅŸtir! Karar birkaç ay sonra Yargıtay’da bozulana kadar huzursuz günler geçirirler. Yılın sonunda Olcay çok istediÄŸi halde anne olmasını engelleyen hastalık nedeniyle ameliyat geçirir. Bir süre daha çocuk hayalini ertelemeleri gerekmektedir, yine de 1997’ye umutla baÅŸlarlar.Oyunları ilgiyle izlenen Tiyatro Atölyesi, repertuvar seçiminde iç sorunlar yaÅŸamaktadır. 1997’de sorun iyice su yüzüne çıkar. ‘Balkon’u sahneledikleri günlerde Olcay-Bilginer çifti LevendoÄŸlu’yla yollarını ayırır. Olcay bunaldıkça müziÄŸe sığınmaktadır. ‘İhanet’ adlı dördüncü albümü ilgiyle karşılanır. 1998’de Oyun Atölyesi’ni kurarlar. Ä°lk oyun büyük bir ustalık ve konsantrasyon isteyen Berkoff’un ‘Dolu Düşün BoÅŸ Konuş’ olur. Ä°stanbul’da 73 kez sahnelenen oyun 42 ÅŸehri kapsayan turneye çıkar, 50 bin kiÅŸi tarafından izlenir. ‘Salkım Hanım’ın Taneleri’nde Nefise rolüyle kamera karşısına geçer ve yine beÄŸenilir.TV programları, diziler sayesinde kazançları artmış, Oyun Atölyesi’ne mekan yaratma düşleri hız kazanmıştır. Moda’da bir apartmanın giriÅŸ ve zemin katını alırlar. Restorasyon baÅŸlar. O günlerde iliÅŸkileri ‘şeker renk’ gitmektedir. Olcay ikinci kez çocuÄŸunu düşürür. Arada bir kriz yaÅŸanmakta, bavulunu alan birkaç haftalığına Londra’ya gitmektedir. Barışma dönemlerini birlikte çıkılan tatiller izler. Türkiye’den uzaklarda sevgilerini tazelerler. Aslında sürekli görüştükleri arkadaÅŸ çevreleri pek geniÅŸ deÄŸildir. Evde zaman geçirmeyi severler. Her gün Hürriyet, Cumhuriyet ve Radikal okuyup, dünyadaki geliÅŸmeleri yakından izleyen çift aynı zamanda kitap kurdudur. AkÅŸamları, bar atmosferinde bile olsa dostlarıyla uzun uzun sohbet etmek ikisine de iyi gelmektedir. Bu buluÅŸmalarda Olcay, kamuoyundaki hüzünlü imajının aksine çok neÅŸelidir. GeniÅŸ fıkra daÄŸarcığından en yenilerini anlatır, espriler yapar. Yaklaşık 1.5 trilyon lira harcadıkları Oyun Atölyesi’ni 2002’de Horowitz’in ‘ErmiÅŸler ya da Günahkarlar’ adlı kara komedisiyle açarlar. Röportajlarda verdikleri mesaj bir uyarıdır: ‘KültürsüzleÅŸmeden, sanatın yok sayılmasından çok korkuyoruz. Karanlıkta korkuyorsan bir mum yak demiÅŸler, biz de yaktık.’YAKILAN MUM ERÄ°YORMum ışığının etrafını aydınlatmaya baÅŸladığı günlerde çiftin 1987’den bu yana yaÅŸadığı en büyük kriz patlak verir. Bilginer’in rol arkadaşı AÅŸkın Nur Yengi’yle film setindeki yakınlığı basına yansır. Ardından cipi, Yengi’nin evinin önünde görüntülenir. EÅŸi konusunda ne kadar kıskanç olduÄŸunu her fırsatta söyleyen Olcay, kaçamakları görmezden gelmeye çalışsa da paparazzilerin gayreti, cep telefonuyla canlı yorum talebi sayesinde her geliÅŸmeden anında haberdar olur. ‘Bazen çok hunharlaşıyorlar’ dediÄŸi muhabirlere laf yetiÅŸtirmekten bıkar. 1996’daki bir röportajda ‘BaÅŸka bir kadına aşık olduÄŸunu söylese, hemen toz olurum. Mücadele edeceÄŸimi sanmıyorum. Aksadığı yerde bitirmekten yanayım’ dese de evliliÄŸinden çabuk vazgeçmez. Direnir, bekler. Spor, psikoterapi ve temposunu yükselttiÄŸi müzik çalışmalarıyla ayakta kalmayı dener. Ama artık kırgınlığını açıkça ifade eder: ‘AÅŸk bazen kendi kendine acı vermedir. Evlilik zordur. En az yara alarak yaÅŸamak sanatın vardığı son noktadır. Acı çekmeyi, aÅŸkı yaÅŸamayı tercih ediyorum. Çünkü acılardır bizi insan yapan. Hiçbir acının ilelebet sürmeyeceÄŸini bilmek insanı rahatlatıyor. Gözyaşını sever bizim toplum. Bir kiÅŸi de acısını aÄŸlamadan geçirsin, bence çok daha deÄŸerli ve önemli.’ AÅŸkın Nur Yengi serüvenini kabullenmeye çalışırken, 2004’te eÅŸinin hayatına bir de Gamze Özçelik parantezi açmaya kalkması bardağı taşıran son damla olur. Haziran ayında ‘Bir yol ayrımına gelmiÅŸtik, aÅŸk uÄŸruna benimle kaldı’ derken, beÅŸ ay sonra eÅŸinin gittiÄŸini kabullenip boÅŸanma davası açar. 17 Aralık’ta tek celsede boÅŸanırlar.Â