Birkin çantanın peÅŸinde tam 111 ÅŸehir dolaÅŸtı

Güncelleme Tarihi:

Birkin çantanın peşinde tam 111 şehir dolaştı
OluÅŸturulma Tarihi: Haziran 09, 2008 02:00

Amerikalı Michael Tonello’nun hikayesini birkaç türlü okuyabilirsiniz: Her şeyin açık artırmayla satıldığı internet sitesi Ebay’in bir insanı nasıl zengin ettiğinin hikayesi.

Parasız kalan bir insanın ticari zekasıyla sınıf atlamasının hikayesi. Bir çanta markasının nasıl güçlü bir statü sembolü haline gelişinin hikayesi. Olay şöyle: Köklü Fransız markası Hermes, 1980’lerde şarkıcı Jane Birkin için bir çanta tasarlıyor. Zamanla kadınların en çok sahip olmak istediği çantaya dönüşüyor. Çünkü ne kadar zengin olursanız olun, bir Hermes mağazasına girdiğinizde size "Birkin çanta için bir bekleme listesi var" cevabını alıyorsunuz. Hatta bazı dükkanlar bekleme listesine girmek için ayrı bir bekleme listesi olduğunu söylüyor. Fakat kahramanımız Michael Tonello, bu bekleme listesini aşmanın bir yolunu buluyor ve 5 yılda sayısız Birkin satın alarak internetteki açık artırma sitesi Ebay üstünden dünyanın her yerindeki müşterilerine gönderiyor. Tabii bir servet kazanıyor. Formülünün foyası Hermes tarafından ortaya çıkarılınca da oturup bu macerayı kitaba dönüştürüyor. "Bringing Home The Birkin-Birkin’i Eve Getirmek" adlı kitabı basmak için Harper Collins yayınevinin teklif ettiği inanılmaz parayı kabul ediyor. Kitap şimdi en çok satanlar listesinde. Tonello, kitabının film haklarını da yine büyük paralara sattı. Onunla başından geçenleri bütün detaylarıyla konuştuk.

Hermes atkı ve çantalarının portmantoda biriktiÄŸi varlıklı bir evde mi büyüdünüz?Â

- Tam aksi. Orta sınıf bir aileydik. Annem de babam da çalışırdı. Yazın ben de küçük işler yapardım. Hermes markasının hiçbir ürününü meslek sahibi olana kadar görmedim.
  Â
Hermes’in Birkin çantasıyla yolculuğunuz nerede başlıyor öyleyse?

- Meslek olarak reklam çekimleri için modellerin saçlarını ve makyajlarını yapıyordum. Birkaç büyük müşterim vardı, iyi para kazanıyordum. Fakat Boston’daki bu hayat beni tatmin etmiyordu. 1999’da Barcelona’daki bir çekime gönderildik ve ilk anda oraya aşık oldum. Barcelona’ya taşındım. Fakat iş yok güç yok. Cebimdeki para bitmek üzere. Ne yapacağım? Kara kara düşünmeye başladım.

Ve o sırada ebay’de bir şeyler satayım fikri aklınıza düşüyor...

- Boston’dan kargoya verdiğim eşyalar Barcelona’daki evime ulaşmaya başlamıştı. Biraz giyime düşkünümdür. Bir de Boston’da kışlar uzun sürer. O yüzden bir sürü pahalı kaşmir kazak, tüvit ceket, atkı vardı kolilerde. Bu kadar çok kışlık malzemeye Barcelona’da ihtiyacım olmayacaktı. Onları ebay üstünden satmaya başladım. Sadece cebimde biraz para olsun diye. Ebay’e koyduğum ilk ürün Ralph Lauren’in ABD’deki bir outlet mağazasından 99 dolara satın aldığım kaşmir atkıydı. Bir gün içinde 400 dolara satıldı! İşte o zaman ebay üstüne yoğunlaşmam gerektiğini anladım.

Hermes ürünleri satmaya nasıl başladınız?

- Kutulardan birinde 1992’de New York’ta aldığım ve sadece bir kez kullandığım Hermes marka ipek bir eşarp buldum ve onu ebay’e koydum. Eşarp 500 dolara satıldı. Bu eşarp için açık artırmaya katılan herkes bana ertesi gün e-mail attı: "Elinde başka Hermes marka ürün varsa, talibim!" Bende başka Hermes yoktu ama hepsine "Ne arıyorsunuz?" dedim. Bir liste yapıp Barcelona’daki Hermes dükkanına gittim, kredi kartımla satın aldım. Onları ebay’de satarak paramı üçe katladım. Birkaç ay sonra günde 40 Hermes müzayedesi yapıyordum. Millet Hermes konusunda delirmiş meğerse. Aylık gelirim 25 bin doları buluyordu. Çünkü Hermes dükkanı dünyanın çoğu yerinde yok. Ben işe başladığımda, yani 2000’de Hermes’in web sitesi bile yoktu. Dünyanın çeşitli yerlerindeki zenginler uçağa atlayıp bir Hermes dükkanına gitmektense bana biraz daha fazla ödeyerek oturdukları yerden istedikleri ürüne sahip olabiliyorlardı.

BİRKİN ÇANTA HERMESİÇİN YEM GİBİYDİ

Bu arada ebay’de bir Hermes otoritesi haline geldiniz herhalde...

- Evet, Birkin çantanın hayatıma girmesi de bu sayede oldu. Ünlü country şarkıcısı Carole Bayer Sager’den bir mail geldi: "Madem Hermes satıyorsun, bana bir Birkin bulabilir misin?" İlk tepkim "Birkin nedir yahu?!" oldu. Hemen google’ladım. Ne olduğunu anlayınca soluğu bir Hermes dükkanında aldım. Sordum, yok beyefendi, Birkin için bekleme listesi var dediler. Barcelona’dan Madrid’e, oradan güney Fransa’ya gittim. Saint Tropez, Monte Carlo, Provence... Oralardaki Hermes’lerde de aynı cevabı aldım. Bir arkadaşım dedi ki, "Michael sen Birkin alamazsın, bu çanta bir statü sembolü. Vazgeç bu sevdadan."

Pes ettiniz, iki üç yıllık bekleme listesini aşamayacağınızı düşündünüz.

- Bir gün Madrid’deki Hermes’te yine eşarp, ajanda aldıktan sonra kasada gayet cool bir şekilde tezgahtara şöyle dedim: "Elinizde hiç Birkin yoktur di mi?" Kız, "Bir saniye depomuza bakayım" dedi. İki dakika sonra elinde kocaman turuncu bir kutuyla geldi. Eldivenlerini takıp kutunun içindeki timsah derisi Birkin çantayı çıkardı. "Çabuk, çabuk," dedim, "Alıyorum, getir kasaya." Fiyatına bile bakmamışım. Otele döndüğümde kredi kartı ekstresine bir baktım, düşüp bayılıyordum. 24 bin dolar! Beni aldı bir panik. Ya satamazsam? Fakat paniğimin ne kadar gereksiz olduğunu çantanın fotoğraflarını ebay’e koyduğumda anladım. 45 dakika içinde satıldı.

Siz bekleme listesini nasıl aşıp Birkin’i kaptınız anlayamadım.

- İlk başta ben de anlamadım. Yaptığım tek farklı şey, dükkana girip Birkin var mı sorusuyla başlamak yerine, başka bir sürü Hermes ürünü aldıktan sonra malum soruyu patlamaktı. Başka Hermes dükkanlarında da aynı yöntemin işlediğini gördüğümde tamam dedim, formül budur. O andan itibaren bir Hermes Hudinisi’ne dönüştüm.

E o zaman bir bekleme listesi olduÄŸu yalan!

- Tabii yalan. Hermes, zenginlerin gömleği Gucci’den, eteği Prada’dan almalarını istemiyor. Gelsinler bütün parayı Hermes’e yatırsınlar, ödül olarak biz de onlara Birkin çanta verelim diyorlar. Birkin oltanın ucundaki yem gibi. Hermes’te yeterince para harcayan herkesin bir Birkin’i olabilir. O günden sonra her hafta Fransa ve İspanya’daki Hermes’leri dolaştım. Sonra bütün dünyadaki Hermes’lere gittim. Tam 111 şehir dolaştım sırf Birkin için. Buenos Aires, Tokyo ve Bangkok’a bile gittim.

BEN ANNEME YOLLUYORDUM O DA MÜŞTERİLERE

Bu işin lojistiğini nasıl yaptınız? Bu Birkin’leri nasıl taşıdınız?

- Olay şöyle yaşanıyordu: Araba kiralayıp Zürih’teki Hermes’e gidiyorum. Oradan iki Birkin alıp çıkıyorum. Arabaya atlayıp Lozan’a gidiyorum. Oradaki Hermes’ten de iki Birkin alıyorum. Sonra Lozan’da bir otele yerleşip çantaların fotoğrafını çekiyorum, ebay’e koyuyorum. Bu sırada otelin görevlilerinden çantaları paketleyip ABD’deki anneme postalamasını istiyorum. Çantalar ebay’de satılıp, ben parayı aldığımda, annemi arayıp alan kişinin adresini veriyorum. Annem de müşterime çantayı Fed-Ex’le gönderiyor.

Bayağı yasadışı iş yapan insan gibi hareket ediyormuşsunuz...

- Doğru, Steven Spielberg’ün Catch Me If You Can filminde Leonardo DiCaprio’nun oynadığı dolandırıcı gibi sürekli hesaplar kitaplar... Ama böyle bir sistem geliştirmek zorundaydım çünkü uçağa üç tane Birkin kutusuyla binersem, ya da elimde onlarla şehir şehir dolaşırsam şüphe uyandırırdım.

HERMES "SİZE BUNDAN BÖYLE ÇANTA MANTA YOK" DEDİ

2006’da Hermes’in Paris dükkanındaki bir yetkili benim ismimi veritabanlarında aratmış ve ismimin yanında yazan Birkin sayısına bakınca neredeyse kalp krizi geçirmiş. Nasıl olur filan diye araştırmışlar, rakam doğru. Hemen bana bir faks gönderdiler: Sayın Tonello, Hermes olarak size bundan böyle Birkin satmayacağız! Birkaç gün sonra gittiğim bir Hermes’te birkaç eşarp istedim. Tezgahtar "Bu dükkandaki her şey başkası için ayrıldı, ne yazık ki size satamayız" dedi. Birkin maceram böyle son buldu. Hermes’in şimdi çıkıp Tonello uyduruyor, bu kadar çok Birkin almış olamaz demesini çok isterim. Çünkü bütün faturalar annemdeydi. Yani Hermes böyle bir iddiada bulunursa, elimde kapı gibi belge var.

BEÅž YILDA BIRKIN ALARAK 1.6 MÄ°LYON EURO HARCADIM

2000-2005 arasında aldığım Birkin’lere 1.6 milyon Euro harcamıştım. Örneğin sadece 2005 Eylül-Aralık arasında 130 Birkin aldım. Birinci yılın sonunda 1400 zengin kadın, müşterim haline gelmişti. Evlerini bana açan ünlüler, lüks dairelerindeki partilere davet eden sosyetik arkadaşlar hayatımın parçası haline geldi. Rakam vermek istemiyorum ama bu işten bir servet kazandığımı söylemek sanırım doğru olur.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!