Güncelleme Tarihi:
BU DÜĞÜN ÇOK KONUŞULMUŞTU FOTO-GALERİ
“Şanslıyım ki hep yaşımın rollerini oynadım” diyen Enver, Elele derisi içinse 60’lı yıllara döndü, o dönemin şık kıyafetleriyle poz verdi. Genç oyuncu, röportajında da iş hayatını ve Birkan Sokullu’yla bir aylık evliliğini anlattı.
* Daha önce “Hayat Bilgisi” dizisi var ama yine de biz seni hatırladığımızda, “Kavak Yelleri”ndesin. Peki sen kendini ilk olarak hangi sahnede hatırlıyorsun?
- “Yangın Yerinde Orkideler”! Çok da severek oynadığım Neriman karakterindeyim... Pera Güzel Sanatlar Lisesi’nde tiyatro okuyordum o zamanlar.
* Senin için önce tiyatro mu?
- Bu rolden sonra “Hayat Bilgisi” ve “Kavak Yelleri” dizileri geldi. Ama elbette önce tiyatro; öncelikle tiyatro. Zaten hâlâ tiyatroyu daha çok seviyorum.
* Çocukluğun Londra’da geçmiş. Nasıl hatırlıyorsun o yılları?
- Çok güzel bir çocukluk geçirdim ben. 12 yaşıma kadar oradaydım. Sonra Türkiye’ye geldik.
* Annen ve baban neden Londra’da yaşamayı tercih etmişler?
- Babam tekstilci, annem de okumak için gidiyor Londra’ya. Orada tanışıyorlar ve aşkları başlıyor. Sonra evleniyorlar. Biz doğuyoruz sırayla, abim, ben ve kardeşim. Sonra “Acaba Türkiye’ye mi taşınsak?” diyorlar. Türkiye maceramız böylece başlıyor. Çocukluğuma dair net hatırladığım çok şey yok ama güzel bir çocukluk geçirdiğimi ve orada bayağı mutlu olduğumu hatırlıyorum.
* Taklitler yapan bir çocuktan mı bahsediyoruz? Tiyatro aşkı o zamanlarda mı başlıyor?
- Hayır, ilkokulda müzikle ilgileniyordum. Buraya gelince eğitim sistemine alışma dönemi yaşadım. Konuşmayı, yazmayı, matematiği, okumayı burada sıfırdan öğrendiğim için tabii ki müzikle ilgilenemedim.
LONDRA EVİM DİYEMİYORUM
* İngilizce mi konuşuluyordu evde?
- Annem Türkçe konuşurdu ama biz İngilizce cevap verirdik. Çünkü ben okulda hep İngilizce konuşuyordum. Genelde öyle olur zaten, anneler babalar hep Türkçe konuşur... Gerçi babam Londra’da büyüyen bir Kıbrıslı olduğundan Türkçe’yi de kötü konuşur...
* Tam da ergenlik döneminde Türkiye’ye gelmişsin. Alışmakta zorlandın mı?
- Elbette bazı zorluklar oldu. Örneğin, duyduklarımı anlıyor, kulaktan dolma Türkçe biliyordum ama kimse benim ne dediğimi anlamıyordu. Deyimleri hiç bilmezdim. Bir imada bulunuyorlardı, anlamıyordum, espri anlayışım yoktu.
* Hayatına İngiltere’de devam etseydin, yine oyuncu olur muydun?
- Hiç bilmiyorum. Müzikle ilgileniyor olurdum herhalde. Çünkü sonuçta öyle bir yola başlamıştım. Demek ki sanatla bir şekilde ilgilenecekmişim.
* Şu anda İngiltere senin için ne ifade ediyor?
- Büyüdüğüm, arada bir özlediğim yer. Özleyip giderim ama bir hafta sonra sıkılırım ve “Türkiye’ye, evime dönsem” derim. Master için ya da altı aylığına belki gider kalırım ama bir ömrü orada geçiremem. “Londra benim evim” diyemiyorum. Ama yemeklerini özlerim, zaten oldukça da iştahlıyım.
ÇALIŞMAYI DÜŞÜNMÜYORDUM SUSKUNLAR’I REDDEDEMEDİM
* Gençlik dizisinden ağır bir dramaya geçiş yaptın. Endişelerin oldu mu hiç?
- Beş senelik bir zaman diliminden bahsediyoruz. Ben üniversiteye yeni başlamıştım “Kavak Yelleri” vardı, üniversite bitti, iki sene geçti, “Kavak Yelleri” hâlâ devam ediyordu. Zaten belli bir olgunluğa erişmiştim artık “Kavak Yelleri”nde.
* “Suskunlar”ın senaryosunu ilk okuduğunda neler geçmişti aklından?
- Aslına bakarsanız, uzun bir süre çalışmayı düşünmüyordum, ara vermek istedim. Çalışmaya niyetim olmadığı için sadece “Bu neymiş?” diye okumaya başladım. Hâlâ aklım fikrim gezmekteydi çünkü. “Kavak Yelleri”nde yaz-kış çalıştığımız için tatilimiz olmuyordu ve ben de ciddi ciddi ara vermek istiyordum artık. Ama “Suskunlar”ın senaryosu hayatımda okuduğum en güzel işlerden biriydi. Böyle bir şeye “Hayır, ben çalışmayı düşünmüyorum” denemezdi. Yanlış bir karar olurdu.
* Böyle ses getiren, etkileyici bir dramada yer almak nasıl bir tecrübe oluyor senin için?
- Şu an çok içindeyim, ‘şöyle bir tecrübe’ diyemiyorum. Çok mutluyum olduğum yerden ve çalıştığım arkadaşlarımdan; dört erkeğin içinde tek kız olmama rağmen. Ve setin çoğunluğu da erkek. Geçen sene öyleydi en azından. Ama ben hiç sıkıntı çekmedim. İlk bir-iki hafta sadece, “Dedikodu yapacak kimse de yokmuş!” dedim ama ondan sonra o kadar tatlı bir arkadaşlığımız oldu ki... Onların arasına çok güzel kaynaştım.
* “Suskunlar”ı izlerken, insanın bazen boğazı düğümleniyor. Sen izlerken neler hissediyorsun?
- Çok utanarak söylüyorum ama insan kendi oynadığı diziyi izlerken duygulanır mı? Duygulanıyormuş. İzlerken çok kötü oluyorum. Çok doğru yerlere çok doğru mesajlar gidiyor. Ve çocuk oyuncular! Muhteşem bir senaryo ama çocuklar bu kadar inandırıcı oynamasaydı, bu iş bugünkü yerinde asla olmazdı bence.
* Oynadığın karakter seni zorluyor mu? Çünkü bir de iki erkek arasında kalma durumu söz konusu...
- Aslında ben iki erkek arasında kalan bir kadını oynuyorum gibi hissetmiyorum. Farklı bir duygu o. Biri çocukluk aşkı, yıllar sonra geliyor... Ama başka bir tarafta, çok sevdiği ve değer verdiği, arkadaşı da değil, sevgilisi de değil, bir yandan da her şeyi bir adam var. Aynı zamanda bir İbo’ları var, ona da aynı şekilde çok düşkün. Mahalleye de çok sahip. Bu yüzden iki erkek arasında kalan kadın değil de, başka türlü vicdan muhasebeleri olan bir kadın gibi geliyor bana daha çok.
EVLENME TEKLİF ETTİ DİREKT ‘EVET’ DEDİM
* Şu anda bir aylık evlisin. Bir öğrendik birliktesiniz, bir öğrendik evlendiniz. Nasıl oldu bu?
- O kadar zor olmadı! Birkan teklif etti, direkt ‘evet’ dedim ve arkasından çok uzatmadık. Zaten beraber olduğumuz zaman zarfında da birbirimiz için doğru insan olduğumuzu anladık. Dört ay içinde de evlendik.
* Ne kadar zamandır birlikteydiniz?
- O zaman 1 yıl 3 ay olmuştu. Şimdi ikinci seneye doğru gidiyoruz.
* Birlikteliğiniz ‘sadece arkadaşız’ dediğiniz bir dönemden sonra mı başladı?
- Yok, hayır. İlk görüşte hemen aşık olduk biz. Arkadaşlık dönemimiz olmadı.
* Peki şu an nasıl bir ruh hali içindesin?
- Heyecanlıyım. Zaten balayı, tatil derken şu ana kadar çok da evde değildik. Annemler yazlıkta, sanki ben de onlarsız yazı geçiriyorum gibi geliyor. Onlar dönünce herhalde daha çok idrak edeceğim.
* İleriye dönük hayalleri olan bir çift misiniz?
- Birkan fazla hayal kurar ama ben daha garanticiyim. O hayal kurmayı daha çok seviyor, daha heveslidir. Ben biraz daha mantıklı ve sıkıcı olan tarafım aslında.
* Uyumlu bir çift misiniz yoksa zıtlıkların çekimi durumu mu söz konusu?
- Tabii ki anlaşamadığımız şeyler oluyor. Kadın ve erkek olduğumuz için genel olarak uyumluyuz. Önemli olan burada orta yolu kolayca bulabilmek.
* Hayatında bir kırılma noktası var mı?
- Benim hayatımda her şey olması gerektiği gibi oldu. Sadece şanslıyım, güzel şeylerle karşılaştığım için. Oynadığım roller, yaşıma göre denk geldi.
SICAKKANLILIĞI ETKİLEDİ
* Onda seni ilk etkileyen şey neydi?
- Çok sıcakkanlıdır Birkan. İlk tanıştığımızda da öyle yanıma gelmişti ‘merhaba, nasılsın’ diye... Sıcakkanlılığı etkilemiştir herhalde.
DÜĞÜNDEN ÖNCE HER GÜN PİLATES YAPTIM
* Oldukça zayıf görünüyorsun. Spor mu yapıyorsun?
- Yapmak istiyorum ama yapamıyorum. Düğünden önceki bir ay pazar günleri hariç her gün pilatese gittim. Çok istikrarlıymışım meğer bu konuda. Ama spor salonlarından hiç hoşlanmam. Pilatese devam etmek istiyorum ama dizi başladı, ikisi bir arada biraz zor yürüyor.