Güncelleme Tarihi:
Yaklaşık 3 hafta kadar önce Çamlıhemşin, Fırtına Vadisi’nde ‘Sevdaluk’ işleriyle uğraşırken geldi ‘Cannes Film Festivali’ daveti. Söz konusu Nuri Bilge Ceylan olunca bir beklenti de vardı hani gizliden.
Cannes’da kırmızı halı seremonisine hazırlanmak da ayrı bir heyecan! Her zamanki gibi eski dost Dilek Hanif kostümü tasarladı. 15 Mayıs günü Selma Semiz, Dilek Hanif ve ben uçağımıza binerken, maalesef 2 gün önceki Soma faciasının kederi çökmüştü içimize. Ülkemizde yas ilan edilmiş doğal olarak pek çok eğlence nitelikli organizasyon da rafa kalkmıştı. Ama tabii ki bu durum 1946’dan beri yapılmakta olan Cannes Film Festivali’ni etkileyemezdi. Nuri Bilge Ceylan’ın ‘Kış Uykusu’ filmi 16 Mayıs’ta saat 15.00’te gösterilecek, ertesi gün röportajlar ve basın toplantısı yapılacaktı.
Bu arada son 2 yıldır, hiç grip bile olmayan ben, fena halde üşütmüş, yanımda 1 torba ilaç ve kulaklarım basıncın da etkisiyle iyice tıkanmış olarak Cote d’Azur Havaalanı’na indim. Bu şehrin benim için en büyük konforlu, bir otel odası yerine sıcak, sempatik ve merkezi bir evde kalacak olmamdı. Kız kardeşim, Sedef Nice’teki evinde bizi bekliyordu!
16 Mayıs sabahı, kırmızı halı hazırlıkları, adeta bir düğün telaşındaydı! Festivalin uluslararası sponsoru L’oreal tüm Cannes ekiplerini hazırlamak üzere organizeydi! Elbette Türkiye L’oreal ekibi bizlere ayrıca ihtimam göstermek için bekliyordu. Birbirinden tatlı hanımlar, Fransız kuaför ve makyözlerin yanında bizi hiç yalnız bırakmadılar.
Demet Hanım buradayız
Photocall merasimi festivalin olmazsa olmazı imiş meğer. Yarı açık bir alanda yaklaşık 100 gazeteci kendileri için hazırlanan yarım daire şeklindeki tribünde film ekibinin fotoğraflarını çekiyorlar. Ama ne çekmek, her biri aynı anda “madam, mösyö” (bizdeki karşılığı “Burdayız”) “s’il vous plait” şeklinde bağrışarak.
Bu seslerin arasında “Demet Hanım buradayız” cümlesini duyan ben, sesin geldiği yöne dönüp bir müddet aynı açıya kilitlendim. Her milletten gazeteci olduğundan elbette benim vatandaşım da orada yerini almıştı çoktan.
Veeeee nihayet ‘Kırmızı halı!’ Son derece ağır bir tempoyla etrafa yayılan klasik müzik eşliğinde, görevli bir beyin bizi yönlendirmesiyle halıya buyur edildik. Fonda müzik eşliğinde isimlerimiz bir bir anons edildi ve salona ağır adımlarla girdik. Ve girer girmez 10 dakika boyunca, neredeyse bitmeyecek gibi süren alkışlarla yerlerimize oturduk.
Nuri Bilge Ceylan etkisi
Filmi izlemeden gelen bu alkışların burada çok ciddi bir şöhreti olan Nuri Bilge Ceylan için olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Saat tam 15.00’te film başladı. Ama tam 15.00’te!!!... Oyuncu kadrosu , filmi ilk kez birlikte izliyorduk, heyecanlıydık. Bittiğinde aynı alkış tufanı devam etti. ‘Cannes’ deneyimli kişilere göre her zaman böylesi olmazmış. Seyirci filmin çok güzel ve etkileyici olduğunu belirten ifadelerle bizi salondan uğurladı.
Araçlarımıza binmek üzere yürürken, bir grup Fransız, yanlarında birkaç Koreli bana sesleniyordu! İmza almak için bariyerlerin arkasında bekliyorlardı! Ülkemizdeki yas nedeniyle neşemiz yoktu elbette. Türk Konsolosluğu’nun görkemli daveti de iptal edildi. Filmin yabancı ortakları şerefimize küçük bir davet verdi. Sinema sektörünün farklı mesleklerinden çok farklı ülkelerden davetliler vardı. Herkes filmi izlemişti ve övgülerle bahsediyordu!
Sokakta bir sürpriz
17 Mayıs sabahı festival alanında ülkemize ayrılan standda buluşup kısa röportajlar ve foto çekimleri yaptık. Bir kahve içmek için festival alanında dolaşırken, birisi yolumu çevirdi. ‘Winter Sleep’ diyerek gülümseyen Fransız hayranım, beni tebrik ediyordu! Filmdeki halimden tamamen uzak, üstelik gözlüklü olarak beni tanıması çok hoş bir anı oldu Cannes sokaklarında!
Basın toplantısı Fransız moderatör eşliğinde başladı ve tahmininden epey uzun sürdü. Nuri Bilge Ceylan tüm soruları detaylarıyla ve zaman zaman şakalarla süsleyerek cevapladı. Kendisinin burada şöhretini bir kez daha idrak etmiş olduk. Zira sorular tüm filmlerinden örneklerle süslenerek ve taraflı bir hayranlıkla soruluyordu. Toplantı sonrası Nice’deki evimize dönerken tatlı bir yorgunluk çökmüştü üzerimize ve kulaklarım ise hâlâ net duymuyordu.