Sefa ÖZKAYA
Oluşturulma Tarihi: Nisan 14, 2006 00:00
İstanbul’un Anadolu yakasındaki Fenerbahçe Parkı, bu aralar bildiğinizden biraz farklı. Yeni düzenlemeyle, 28 çeşit çiçek ekilen parkta, botanik bilginizi geliştirebiliyorsunuz. Özellikle büyükşehirlerde nadir rastlanan çiçek ve bitkileri yanlarında birer kimlik kartıyla birlikte görebilir, asıl önemlisi koklayabilirsiniz. Bir kısmı şimdiden çiçek açmış. Birkaç güne kadar hepsinin tomurcukları patlayacak ve örneğin sekiz bin çiğdemin sapsarı görüntüsüne şahit olabileceksiniz.
Fenerbahçe Burnu’nda denize doğru uzanan park, keyifli pazar kahvaltıları için birebir. Özellikle havalar ısınıp, baharın hareketliliğinde yeşil ve doğa arayanlara tavsiye edilir. Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu’nun (TURİNG) işlettiği, anıt ağaçlarla dolu Fenerbahçe Parkı, bu yıl soğanlı, kokulu ve ağaçlı çiçeklerle donandı. On binlerce çiçek, bugünlerde bir bir açıyor. Çiğdemlere özellikle dikkat. Yeni açmaya başlayan bu sarı çiçeklerin tamamı sekiz bin tane. Tüm tomurcuklar patladığında, parkın rengi sarı olacak.
Yeni peyzaj düzenlemesi, botanik bilginizi artırmanızı da sağlıyor. Çünkü her bitkinin altında adı da yazılı. Unutmaya başladığınız çiçek adlarını hatırlayabilir, sık sık gördüğünüz bitkilerin ne olduğunu öğrenebilirsiniz.
Aslında peyzaj planında bir "Nilüfer Havuzu" da var. Ama havuzun yapılacağı yerdeki papatyalara kimse kıyamayınca nilüferleri görmek bir başka bahara kaldı.
Park, çocuklar için de çok eğlenceli. Çocuk parkında otomobil korkusu olmadan rahatça oynayabilir, haftasonun keyfini yaşayabilirler. Salıncaklar, kaydırak ve tahterevalliye kedilerle kuşlar eşlik ediyor.
EŞOFMANSIZ GİTMEYİN
Önerimiz, parka eşofman giyip gidin. Yürüyüş, hatta kısa bir koşu kahvaltıdan önce iştahınızı açacak, günü daha hareketli kılacaktır. Fenerbahçe Parkı’ndaki kafelere dışarıdan yiyecek getirmek yasak. Parkın içinde beş tane kafe var. Hepsinin fiyatları aynı. Romantica ve Papatya’da haftasonları açık büfe kahvaltıdan yararlanabilirsiniz. Marmara Denizi’ne dalıp hayal kurmak ya da gazete okumak keyfinize kalmış.
İMPARATORLARIN BAHÇESİYDİ
Fenerbahçe Parkı, bugünlerde doğal güzellikleriyle ön plana çıkıyor, ama tarihi değeri de hiç yabana atılacak gibi değil. Asırlık ağaçların bulunduğu park, önce Bizans imparatorlarına ev sahipliği yapmış. Osmanlı padişahları da buraya köşkler inşa etmişler. O zamanlarda, burnun ucundaki fener nedeniyle "Fener Bahçesi" diye anılırmış. Park, ancak 19. yüzyılda halka açılmış. Açılır açılmaz da İstanbul’un en gözde mesire yerlerinden biri olmuş. Ancak her gözde yer gibi tahribattan nasibini almış. Kent, 1950’lerden itibaren kalabalıklaşmaya başlayınca, 20-30 yıl içinde bu güzelim yarımada toz ve çamur deryası oluvermiş.
ÇİMLER ZEKERİYAKÖY’DEN
Parkın yeniden dirilişi 1990’da oluyor. Kadıköy Belediyesi ile sözleşme imzalayan Turing, burayı eski ihtişamlı günlerine döndürmek için kolları sıvıyor. Kısa sürede çiçeklerle bezenen ve Turing Rekreasyon ve Sosyal Tesisleri adını alan park, yeniden İstanbul’un gözde mekanları arasında. Yerlere, Zekeriyaköy yamaçlarından sökülen çimler döşenmiş. Rekreasyon sırasında yüzlerce fidan dikilmiş, su şebekesi kurulmuş.
AĞAÇ LALESİ BİLE VAR
Parkın 1990’dan beri bahçıvanlığını yapan Metin Sarıgül ve ekibi, yeni çehresi için 2005 sonunda çalışmaya başladılar. Aralık ve ocak aylarında parka binlerce soğan ve fidan dikildi. Kokulu, ağaçlı ve soğanlı bitkilere ait üç ana bölüm var. Pek çoğu artık İstanbul’da görülmeyen onlarca çiçek türü birarada bir koku bahçesi oluşturmaya başladı bile. Bir çoğu önümüzdeki günlerde açarak parkı süsleyecek bitkiler şunlar:
Ağaç gülü, ağlayan gelin, biberiye, beyaz zambak, çiğdem, çuha, filbahri, hanımeli, kamelya, kardelen, katmerli kamelya, kızılcık, lale, lavanta, leylak, manolya, manolya stellata, mimoza, nergis, orman gülü, pieris, pittospoum, sümbül, saray lalesi, (ağaçta yetişiyor), şakayık, yasemin, zambak, zerrin.