Güncelleme Tarihi:
Hafta Sonu dergisine konuşan genç kızların sevgilisi Keremcem, birçok güzelle aşk yaşamasına rağmen utangaçlığını üstünden atamadığını açıkladı: "Bana ’Bugüne kadar ne yaptınız?’ derseniz, bakmışımdır belki ama ilk gözünü kaçıran ben olmuşumdur. Bir kadından gerçekten hoşlandıysam, ondan bir şeyler beklersem, bir şey yapamam ve gider köşede otururum."
Önce diziyle başlayalım. Diziniz ’Elif’ten ve sizin oynadığınız ’Ahmet’ karakterinden bahseder misiniz?
- ’Elif’i televizyonda seyrederken altında ’romantik komedi’ yazıyor. Ama romantizm daha ağır basmış durumda. İçinde komedi unsurları olsa da bir aşk hikayesi anlatılıyor. Aşk olması için çoğu insanın söylediği gibi bir ulaşılmazlık var tabii ki. Bizdeki imkansızlık biraz farklı. Seyredenler de bunun farkında ki seyrediyorlar, sevdiler. Masum bir yalanla başlayan ama sonra aşka dönüşen, hayatın tekrar onları karşılaştırdığı bir hikáye. Dizideki aşk Ahmet’in şoförünün söylediği yalan üzerine başlıyor.
Siz hiç kimseye yalan söylediniz mi?
- Tabii ki söylemişimdir. Yatılı okulda okudum. Aileme hayatımda ’hiç’ denecek kadar az yalan söyledim. Söylediğim yalanları da yatılı okulda söylemişimdir. Yatılı okul, insanı biraz haylaz yapar. Özgürlük kısıtlanıyor çünkü. Özgürlük kısıtlanırken de o masum yalanlar söyleniyordu tabii ki.
- Çok değildim.
Bu arada yeni bir single çıkardınız...
- Bu yaz için hazırlanmış içinde iki tane dans şarkısı; ’Ateşler İçinde’ ve ’Say’ olan bir maxi single. Konserlerde söylüyorum. Bir de dansı var. Klip çekmedik. Sonbahara çıkacak Keremcem albümünün ön hazırlığı, şarkı söylemeyi unutmayayım diye (gülüyor).
Yeni albüm ne durumda?
- Altı şarkıyı kaydettik. Şarkıları düşününce şimdi bile heyecanlanıyorum. Onlar benim yüreğimden kopan şeyler. Şarkılarım benim çok özelim. Ağladığım zamanlarda yaptığım şarkılar var, üç, beş gün evden çıkmayıp yaptığım şarkılar var, iki tane arka arkaya yaptığım şarkı var. Ben buna kusmak diyorum. Birikiyor, sonra bir anda ortaya çıkıyor. Dizi ve müzik çalışmasına ara verdiğim dinlenme dönemi -ki ben ona ’nadas dönemi’ diyorum- işte o dönem gerçekten işe yaradı ve çok sevdiğim yedi, sekiz tane şarkı yaptım. Beni tam olarak ifade eden, samimi ve müzikal olarak da bence değerli.
Eğlenmeyi sever misiniz? Nasıl eğlenirsiniz?
- Eğlenmeyi kim sevmez. Ama benim için kulüp kulüp gezmek eğlenmek değil. Bu zamanlarda en büyük eğlencem Bodrum’da olan ailemin yanına gitmek. Fiziksel olarak birbirimizden ayrı olduğumuz için beni annemin yanında görmeniz lazım. Annemin koynunda, koltukaltında yatan, babasını öpen, koklayan, ablasına sarılan birisiyim. Tam bir ana kuzusu durumu. Çok ayrı olduğum için onları çok özlüyorum.
ÇOK UTANGACIM
Bugüne kadar sevdiğiniz kadın için yaptığınız en çılgınca şey neydi?
- Hatırlamıyorum. Çılgınca lafı kulağa sürpriz gibi geliyor. Sürprizi emrivaki olarak gören bir insan olduğum için pek sürpriz taraftarı değilimdir. Bana sürpriz yapılmasını sevmem.
Hiç kötü bir sürpriz mi yapıldı?
- Yooo. Hiç değil. Kırmızı çizgilerimden biri emrivakidir, sürpriz de ona dahildir. Biraz monoton gelebilir size ama nefret ederim sürprizlerden.
Size yaptıkları en büyük sürpriz neydi? Kızdınız mı?
- Kızmadım. Tesadüfen kızmadığım bir şey. Kız arkadaşım doğum günümde çok sevdiğim insanları bir araya toplamıştı. Ortaokuldan, liseden, Ankara’dan arkadaşlarım gelmişti. Bana yapılan en büyük sürpriz diyebilirim.
Hoşunuza gitti mi?
- Gitti. Çünkü manasız birini çağırmamıştı (gülüyor).
Siz bir kadını tavlamak için neler yaparsınız?
- Ben çok utangacım. "Bugüne kadar ne yaptınız?" derseniz, bakmışımdır belki, ilk gözünü kaçıran ben olmuşumdur. Kadınlarla ilişkilerim hep düzgündür, kendime güvenli davranırım da, gerçekten hoşlandıysam o kadından ve bir şeyler beklersem, bir şey yapamam ya, gider köşede otururum. Bir çizgi filmde seslendirme yaptınız ama dizilerde sizi başkası seslendiriyor. Neden? En önemlisi zamansızlık. Çünkü dizi ile birlikte ikisini yapmak hakikaten çok zor bir şey.
Hiç mi zamanın yok, üç saati ayıramıyor musun?
- Tabii ki ayırırım. Bazen üç gün arka arkaya konserim, dört gün de setim oluyor. Sete zor yetişiyorum. Eee, seslendirmeye gidemedim. Böyle bir ciddiyetsizlik olamaz. O riske ve o strese dayanabileceğimi sanmıyorum. Bir de dublaj çok başka bir şey. Diziyi sesli çekmeyi tercih ederdim. Çünkü o anda o sahneyi oynarken sesinizin tonunu ne dublaj yapan dublaj sanatçısı ne kendiniz stüdyoya girdiğinizde verebiliyorsunuz. Bir de Umut (Tabak) çok fazla kişiyi seslendiriyor ama beni bir farklı seslendiriyor. Benim dudaklarım büyüktür. Bazı yerlerde onun da öyle konuştuğunu hissediyorum.
Sevgilim yok
Şu anda bir sevgiliniz var mı?
- Yok.
Evlenmeyi düşünüyor musunuz? Anneler genelde çocuklarını sıkıştırırlar, bir an önce evlenmelerini isterler; çünkü kendileri de torun sahibi olacaklardır.
- Ablam 10 yıldır evli. Çocuk yapmadılar, öyle tercih ettiler. Ben çocuk seviyorum. Evlenecek olursam çocuk yaparım. Biraz önce konuştuk oyuncu arkadaşlarla. Memleket sorunları, susuzluk, kuraklık. Büyük bir cesaret ister. İnsan kötülük yapar gibi hissediyor çocuğunun geleceğini düşünerek. 2013’de dünya yok olacak deniliyor. Şimdi
Eşiniz sanat dünyasından olabilir mi?
- Ben aşık olduğum sürece her şey, herkes olabilir. Kalp ve aşk devreye girdiyse benim için özgürlüğün sınırı yoktur.
Bilardo yüzünden üniversiteye giremedim
Biraz eskilere gidelim. Bilardo ile aranız nasıl? Çünkü ilk sene üniversiteye bilardo merakı yüzünden girememişsiniz.
- Çok yetenekli bir adam değilimdir. Yeni öğrendiğim şeyleri çok kısa zamanda yapamam. Mesela bir dönem bowling oynadım, skorlarım 60-70’lerde geziyordu arkadaşlarım 110-120 yaparken. Sonradan açıldım.
Hırs mı yapıyorsunuz?
- Hırs yapmıyorum. Çok kısa zamanda öğrenemiyorum. Bilardo da öyle oldu. Bir senemi aldı öğrenmem (gülüyor). Çok zevkli bir iş bilardo. Üniversiteye daha çok eğilmem gereken zamanda ben ne yazık ki bilardoya merak salmıştım.