Ayten SERİN
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 17, 2009 00:00
Japon Kumi Furuyashiki ve Belçikalı Etienne Careme, Afganistan’da tanıştılar. Her ikisi de Birleşmiş Milletler insani yardım görevlisiydi. Evlenmeye niyetlendiklerinde ilk tercihleri İstanbul oldu. Bir tarafta Japonya, bir tarafta Belçika’daki aileler vardı. Asya ve Avrupa’dan iki insanı buluşturacak en iyi yerin, iki kıtanın birleştiği İstanbul olacağını düşündüler. Afganistan’da savaşın gölgesinde başlayan aşkları medeniyetlerin buluşma noktasında tescillendi.
Áşık olmak için en güzel gündü. Sevgililer Günü’nden bir gün önce... Bu yıl da Sevgililer Günü’nü yalnız geçirdim, diyen öfkeli kalabalığa inat, Etienne, 2006’nın 14 Şubat’ından bir gün önce Kumi’yi görüp áşık oldu.
Bu aslında bir iş görüşmesiydi: İkisi de Afganistan’ın başkenti Kabil’de Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) için çalışıyordu. Kumi, Kabil’e yeni gelmişti. Görevlerinden biri de, Etienne’in çalıştığı BM’ye bağlı Yiyecek ve Tarım Organizasyonu (FAO) ile ortak bir projeyi desteklemekti.
Tanıştıktan bir hafta sonra Etienne, Kumi için Kabil gezisi düzenledi. Ne de olsa iki yıldır bu şehirdeydi. Kumi, Etienne’in ilgisine cevap verdi, akşam yemeği davetini kabul etti.
KABİL’DEKİ 15 GÜVENLİ RESTORANI GEZDİLERSonra davetler sıklaştı, artık her akşam yemeğe çıkıyorlardı. O dönem, Kabil’de 15 güvenli restoran vardı ve gece 11’de sokağa çıkma yasağı başlıyordu. Bu kısıtlı zamanı ve mekánları çok iyi kullandılar. Bir süre sonra evlenmeye karar verdiler.
Kabil’deki güvenlik sorunu gittikçe daha ürkütücü hale geliyordu. 2007 sonunda birlikte başka bir ülkeye gitmek için yol aramaya başladılar. FAO’nun Kamboçya’da Etienne’e uygun bir görevi vardı. Kumi de ne yaptı etti, Kamboçya’da UNDP’de bir iş buldu.
ETIENNE’DEN ÖNCE İSTANBUL’A ÁŞIK OLDU
Kumi yaratıcı fikirlerle doluydu, biraz inatçı ve bazen de mükemmeliyetçiydi. Etienne ise daha rahat, basit şeylerden hoşlanmayı bilen, mizah kitaplarını yiyip yutan biri. Bu farklılıklara rağmen çok uyumluydular, "kardeş gibiyiz" diyecek kadar. Etienne, Kumi’nin hızlı idrak yeteneğini ve azmini seviyor. Kumi ise Etienne’de neyi sevdiğini sorduğumda "Bilmiyorum... Sadece O’nu..." diyor.
2008’de evlilik planları başladı. Peki nerede evleneceklerdi? İkisi de BM çalışanıydı. Neden evlilikleri de Birleşmiş Milletler gibi olmasındı? Etienne Afrika’da büyümüştü, farklı kültürlere alışıktı. Kumi Tokyo’da büyümüş ama birçok ülkeye gitmişti. Kültür çeşitliliği onları heyecanlandırıyordu.
Kumi İstanbul’a ilk kez 2002’de gelmiş, büyülenmişti. Etienne’den önce, aslında İstanbul’a aşık olmuştu. Etienne’e İstanbul aşkını anlattı, ikisi Mart 2007’de tatil için İstanbul’a geldiler. Kumi’nin doğum gününde Çengelköy’deki Kordon Restoran’da bir
yemek yediler. O zamanlar 1,5 yıl sonra düğün yemeklerini de bu restoranda vereceklerini bilmiyorlardı.
TC EVLİLİK CÜZDANI SONRA KİLİSE NİKÁHIEvlenmeyi düşündükleri andan itibaren "Aklımızda olan tek şehir İstanbul’du" diyorlar:
"Kamboçya’daki mekánları araştırdık. Angkor Watt veya Tayland Körfezi kıyısında bile doğru ambiyansa sahip yeri bulamadık. Bir başka seçenek tanıştığımız ülke olan Afganistan’dı. Ama ailelerimizi ve arkadaşlarımızı orada toplamak kolay olmayacaktı."
24 Ekim 2008’de İstanbul’da büyük buluşma gerçekleşti. Önce Sultanahmet’teki Mozaik Restoran’da iki aileyi ve arkadaşları birbirleriyle tanıştırdılar. Bir Türk nikah memuru, çiftin resmi nikáhını kıydı. TC evlilik cüzdanlarını ellerine alıp uzun uzun incelediler.
25 Ekim’de ise kilise nikáhı kıyıldı. Beyoğlu’ndaki İstanbul’un en büyük Katolik kilisesi St. Antuan’daki tören çok heyecanlıydı. Süslü sıraların aralarından geçerek damadı annesi, gelini de dayısı rahiplerin önüne kadar getirdi.
Davetlilere düğün kokteylini Boğaz turuyla verdiler. Sonra Anadolu yakasına geçtiler. Çengelköy’de Kordon Restoran’da manzaraya karşı pastalarını kesip düğün yemeklerini yediler.
İNŞALLAH BALAYIMIZ KAPADOKYA’DA
Bugün törenleri gülerek hatırlıyorlar: "Bugüne kadar yapılmış en iyi düğün! Ailelerimiz İstanbul’un ikimiz için de çok doğal bir
seçim olduğuna inandı. Hálá yapamadığımız balayımızı da "inşallah" Kapadokya’da geçirmek istiyoruz."
Bugün Kamboçya’da yaşamaya devam ediyorlar. Etienne "Küçük ve sevimli bir evimiz var. Kumi hafta sonları seramik yapıyor. Ben kitaplarımı okuyorum, yavru kedimiz Bong Qala ile oynuyorum. Burası güleryüzlü insanlarla dolu barışçıl bir yer."
NİKáH MEMURU ŞEHNAZ BULUT, ÇOCUĞUNUZA BENİM ADIMI VERİN DEDİDüğünün tüm organizasyonunu Kapadokya Ürgüp merkezli Türk organizasyon şirketi Travel Atelier yaptı. Fotoğrafları ise evlilik fotoğrafçısı Hazel Tuncer çekti. Çift, hazırlıklar sırasında Travel Atelier’in sahibi Murat Özgüç ve Pınar Soyata Özgüç’e hep İstanbul’un doğal atmosferini hissetmek istediklerini söyledi: "Bu günü lüks bir restoranda ya da turistik bir mekánda geçirmek istemedik. Onlardan kendi memleketimizde fazlasıyla var zaten. Kendimizi İstanbul’un bir parçası gibi hissetmek istiyoruz..." Nikáh memuru Şehnaz Bulut, "Çocuğunuza benim adımı verin" diye teklif etti. "Biz zaten değişik dillerden esinlenerek uzun bir çocuk isimleri listesi yapmıştık, onun adını da listeye ekledik" diyor Kumi ile Etienne.
GELİNLİK VE DAMATLIK KAMBOÇYALI TASARIMCIDANÇiftin gelinlik ve damatlığı Kamboçya’nın başkenti Phnom Penh’de Kamboçyalı Fransız tasarımcı Romyda Keith tarafından tasarlandı. Kumi’ye göre gelinlik hem Asya hem Avrupa kültürüyle uyumluydu. Bazı Japon arkadaşları bunun bir kimono olduğunu bile düşünmüştü. Kumi’nin kolyesi ve küpelerini de annesi Kapalıçarşı’dan aldı.