Sibel ARNA
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 22, 2007 00:00
Ne Demet Akalın ne Serdar Ortaç ne de Hande Yener... Bu yazın hit şarkısını Fatih Ürek (39) söylüyor. Çeşme’de, Bodrum’da gençler "El alem ne derse desin hadi hadi hadi hadiiiiii" ile eğleniyor. Peki Fatih Ürek deyince aklınıza neler geliyor? Yılan dansı, Kırkpınar ağası, Zeki Müren kopyası... Transparan gömlekleri, süzgün bakışları... Ürek, aşağı yukarı 20 yıldır hayatımızda.
Ve kedi olalı ilk kez gerçek bir fare tuttu. Sonunda onun da bir şarkısı oldu. Albümü gelecek pazartesi DMC etiketiyle piyasaya çıkıyor. Şu sıralar Bodrum’da kendi işlettiği barda sahne alıyor. Şarkısı tuttuğu için mutlu ama gece çalışmaktan bıkmış. "Kendimi yıllardır pavyonda konsomasyon yapan kadınlar gibi hissediyorum. Biri beni bu hayattan kurtarsın" diye yalvarıyor.
20 yıllık şarkıcısınız. Ama Fatih Ürek deyince aklımıza gelen bir şarkınız bile yoktu. "Hoşgeldin" çok beğenildi. Zevkten dört köşe misiniz?
- Şaşkınım. Ve açıkça söyleyeyim şarkının bu kadar patlayacağını hiç tahmin etmiyordum. Müzik piyasasındaki kurtlar buna pek müsaade etmez, diye düşünüyordum. Çünkü bugüne kadar müzikalitem hiç takdir edilmedi.
Neden?
- Zeki Müren’den sonra beni kabul etmeleri çok zor oldu. Sahne şovuna başka bir boyut kazandırdım. Kendimi eğlence sektöründe bir sacayağı olarak görüyorum. Fatih Ürek deyince akıllara eğlence geliyor.
Eğlencelisiniz diye ciddiye alınmadığınızı mı söylüyorsunuz?
- Evet. Kayda değer görmüyorlardı. Kimse bana kaset yapmak istemedi. Bir de beni taklitlerim bitirdi. 1990’lı yıllarda dört bir yanda sahte Fatih Ürek’ler sahneye çıkmaya başladı. O kadar çok ve o kadar kötülerdi ki prodüktörler benim de şarkı söyleyemediğimi düşündü.
20-25 yıldır haftanın dört gecesi sahneye çıkmak, sabah beşe kadar insanları eğlendirmeye çalışmak sizi delirtmedi mi artık?
- Az kaldı. Kendimi yıllardır pavyonda konsomasyon yapan kadınlar gibi hissediyorum. Biri beni kurtarsın artık. İnanın çok yoruldum. Yüz program yapıyorsam sekseninde eğlenmiyorum. İçki içenleri eğlendirmek dünyanın en ağır işçiliği.
İnternetteki görüntülerim kıskançlık uğruna konmuş
Geçen hafta size özel kalması gereken bazı yazışmalar ve görüntüleriniz deşifre oldu. Böyle bir şeyin başınıza gelmesinden korkar mıydınız?
- O ben değilim ki.. Bunu kabul etmiyorum.
Yapmayın... Sizsiniz, besbelli..
- Peki ama bu çok ahlak dışı ve vahşi bir tuzak. Topluma ayıp. Hiç kimse benim bir tarafımı görmeye mecbur değil. Buna "dur" demek lazım. Evet ben ünlüyüm, böyle bir görüntüm olabilir. Paris Hilton’un da pornosu var. Ama bunun medyaya yansıması kötü.
Bunu yapanın kim olduğunu biliyor musunuz?
- Tabii biliyorum. Tunç Erden Yakar. Garip garip çıkışlarla gündeme gelmek isteyen biri. En son, Hrant Dink’in katilini gördüm, diye çıkmıştı. Meğer yazıştığım çocuk bu Tunç’un sevgilisiymiş. Tüm bunları bir kıskançlık uğruna yapmış. Pek normal bir insan değil bu. 1997’de Ankara’da evi basıldı. Magandalar saatlerce işkence yapıp tecavüz ettiler... Büyük travmalar yaşadı. Ama ne olursa olsun bu çocuğa kamu davası açılması gerekiyor. Bunu yapmaya hakkı yoktu.
Bir daha chat yapar mısınız?
- Bilgisayarımı açamıyorum bile. Zaten mail adresimi de hack’lemişler. Yani birileri şu anda Fatih Ürek’im diye birileriyle konuşuyor olabilir. O ben değilim.
Ünlü ve eşcinsel bir arkadaşım şöyle demişti: "Sibel, bizim gibilerin yeni bir ilişkiye başlama şansı çok az. Kimse yanımıza gelmiyor, kur yapmıyor. Hep aynı çevre içinde dönüp dönüp duruyoruz." Siz de bu dertten mustarip misiniz?
- Tabii canım. Hem kimse yanıma gelmiyor, gelenler de kötü niyetli oluyor. Ondan sonra ben de böyle chat met yapıyorum, rezillik çıkıyor. Bu saatten sonra kime güvenebilirim söyler misiniz? Yalnızım yalnızım, bu kadar yaniii...
SAÇLARIM PROTEZ* Saçlarım protez. Ensemde kalanları boyatıyorum. Frapan bir insanım. Kel yaşayamam.
* Bir tek sahnede ve televizyonda makyaj yaparım. Yüzüme dokundurmayı hiç sevmem. Kaşlarımı kendim alırım.
* Cildim için Japon Kenabu kullanıyorum. En büyük lüksüm o. Bir krem 300 Euro. Esra Ceyhan’a da verdim çok memnun kaldı.
* Çok kıllı kılçıklı bir insanım. Göğsümde, ellerimde kollarımda kıl sevmem. Mikrofon tutan adam tüysüz olmalı.
* Sahne için platform tabanlı sahne ayakkabıları yaptırıyorum. Ama öyle pontlu montlu topuklu ayakkabı giymiyorum.
* Artık vücudumla barıştım. Bu göbekle çok uğraştım. Ne yapsam erimiyor. En son doktora gittim, aldırayım dedim. Fazla kilo alıp vermekten kaslarım gevşemiş alamıyorlar.
*
Yemek yemek benim için hayatın anlamı. Gece yarısı uyanıp bir tencere kıymalı makarna yapıp yediğimi bilirim. Çok güzel yemek yaparım. Yarım saatte beş çeşit.
Aslı Zen başladı, Ege ortaladı Nil Burak bitirdi
"Hoşgeldin"in müziği Yunanca bir şarkıya ait, anonim. Orijinalini Yorgos Xanthiotis söylüyor. Dinledim çok beğendim. Ferhat Göçer’in Cennet şarkısının söz yazarı Aslı Zen’den Türkçe söz yazmasını istedim. Aslı, bu şarkı iğrenç dedi, tatile çıktı. Döndüğünde, gittim evini bastım. Bir şeyler karalamış; "Hoşgeldin yar yüreğime / hoşgeldin yar gönlüme" bölümünü çıkarmıştı. Çalışırken Ege geldi. Buraya "Boş ver be" desenize dedi. Dedik. Arkasına "Elalem ne derse desin"i ekledik. Dünya, dünya, dünya, dünya diye de bitirdik. Stüdyoya girdik. O sırada Nil Burak geldi. Sekiz kere üst üste dünya demekte zorlanıyorum. Nil, "Dünya olmamış, Hadi be canım hadi hadi hadi deyin" dedi. Şarkı çıktı.