Ezgi BAŞARAN
Oluşturulma Tarihi: Eylül 20, 2008 00:00
Anneannesi Michael Stipe’ı bir gün yanına çağırmış şöyle demiş: "Michael, REM benim için ne anlama geliyor biliyor musun? Remember Every Moment (Her Anı Hatırla)." Grubun adının gerçek anlamı aslında Rapid Eye Movement yani, uykuya daldığımızda gözün yuvasındaki hızlı hareket. Ama bu Amerikan rock grubunun, tıpkı solist Stipe’ın anneannesi için olduğu gibi, herkes için başka bir anlamı var.
Jimi Hendrix, Brian Jones, Jim Morrison, Kurt Cobain gibi birçok rock efsanesinden daha eskiler. 29 yıldır müzik yapıyorlar. Benim için REM, en sancılı gençlik yıllarımda içimdekini benden daha iyi bilen ve nefis şekilde ifade eden bir ses. Bazıları için insan hakları, çevre ve savaş karşıtı kampanyalarda yıllardır oynadığı başrol nedeniyle müzik piyasası için siyasi bir rol model. Dünyanın en prestijli müzik dergilerinden UNCUT’a göre Amerikan müziğini kurtaran grup. Birçok yönüyle diğer albümlerinden ayrılan Accelerate’in dünya turnesi kapsamında Pozitif ve İKSV işbirliğiyle 4 Ekim’de İstanbul’a geliyorlar. Stipe’la yeni albümü, siyaseti ve REM’le ilgili söylentileri konuştuk.
İstanbul’a gelmek konusunda çok heyecanlı olduğunuzu duydum. Konser tarihi kesinleşince web sitenizden "İstanbul Bekle Geliyoruz" diye mesajlar yayınladınız...
-Bizim gibi büyük grupların istediği yerlerde konser vermesi kolay olmuyor. Daha önce gelmek isterdik İstanbul’a ama ancak şimdi gerçekleşebildi. Konserlerin yer ve tarihlerini belirleyen bir sürü faktör var.
U2 biz gelmeyiz çünkü Türkiye yeterince demokratik bir ülke değil demişti bir keresinde. Böyle faktörlerden söz etmiyorsunuz değil mi?
-Hayır kesinlikle değil. Zaten Türkiye’nin iç politikasıyla ilgili çok az şey biliyorum. Bu konuda fikir yürütmek istemem. Bizim daha önce Türkiye’ye gelmemiş olmamızın sadece teknik sebepleri olabilir.
Grup olarak son albümle birlikte yeni kararlar almışsınız. Nedir bunlar?
-Fark ettik ki kendimize koyduğumuz çalışma kuralları artık işe yaramıyordu. Uzun yıllar bu kurallarla güzel işler yaptık ama bir yerde tıkandı. Üç grup üyesi olarak aramızdaki iletişim tamamıyla kopmuştu. Aynı kalitede işler üretemez olmuştuk. Üçümüz buna bir çözüm bulmaya karar verdik. Mesela bizim bir albümü kaydetmemiz hep çok uzun sürerdi. Bu kez öyle yapmadık. Albüme koymayı düşündüğümüz parçaların birçoğunu beş gün boyunca Dublin’de canlı olarak çaldık. Bir albüm provası oldu bu. Böyle şeyleri, yani şarkılar son halini almadan izleyiciyle paylaşmayı 1980’lerden beri yapmıyorduk. Accelerate albümü grubun aldığı bütün bu yeni kararların manifestosu gibi.
Eleştirmenler bu albüm için "Accelerate müthiş, REM geri döndü" diyor. Biz hep buradaydık, niye geri dönmüş olalım diye sinirleniyor musunuz bu sözlere?
-Biz grup olarak hep dürüst olduk. Dedik ki zorluklar yaşadık. İyi bir albüm yapmak bir yana birbirimizle konuşamaz hale gelmiştik. Biz bu kadar açık konuşunca hikaye Amerikan ve İngiliz basınında büyüdükçe büyüdü. Yüzlerce kez tekrar edildi. Yaptığımız müzik hep bu sözler üstünden değerlendirildi. Ben bu albümü bir geri dönüş olarak görmüyorum çünkü dediğiniz gibi bir yere gitmemiştik. 29 yıldır müzik yapıyoruz. Büyük başarılar da elde ettik, parmakla işaret edilebilecek kadar bariz hatalar da yaptık. Hatalardan bahsetmek başarılardan bahsetmekten her zaman daha kolaydır. Eleştirmenler de bunu yapıyor.
EN DENGELİ YETİŞKİNLER ERGENLİKLE YÜZLEŞENLERDİRAlbüm niye kısa?
-Bu bizim özel tercihimiz. İnsanların müzik dinleme alışkanlıkları 10 yıl öncesine göre çok değişti. Hayat hızlı. Biz de kısa ve hızlı bir albüm yaptık.
Albümün hit parçası Supernatural Superserious’da inek bir oğlanın hikayesini anlatıyorsunuz. Siz öyle biri miydiniz?
-Kendimi ona çok yakın hissediyorum. Şarkı ne diyor biliyor musunuz: Ergenlik dönemlerimizde yaşadığımız güvensizlikler aslında hayatımızı belirler. Büyüyüp yetişkin olduğumuzda bu güvensizlikleri ne kadar aşabiliyoruz? O yaşlarda aldığımız darbeler bizi hayatımızın sonuna kadar takip mi ediyor? Bu güvensizlikleri kabul ettiğimiz ölçüde büyüyoruz. Deneyimlerime dayanarak söylüyorum güvensizlikleriniz, onları inkar ettiğiniz ölçüde devleşiyor ve peşinizi bırakmıyorlar. En dengeli, en neşeli, en akıllı arkadaşlarıma bakıyorum. Hepsi de ergenlik dönemleriyle yüzleşmişler ve o günkü halleriyle çok dalga geçiyorlar. Sorunuza gelirsek ergenlik dönemimde inek miydim? Bir düşüneyim... Evet inektim.
REAGAN VE BUSH’A ÇOK KIZDIK ŞİMDİ OBAMA’YLA UMUTLUYUZBu albümde REM politik olarak ne diyor özetle?
-Amerikalı olarak siyasetimiz etki-tepki siyasetidir. Ülkede olup bitenlere ve bu olayların dünyayı nasıl etkilediğiyle ilgili fikirler yürüttük. Bazen destekledik, bazen karşı çıktık. Tahmin edebileceğiniz gibi son birkaç yıldır sadece karşı çıkabiliyoruz çünkü son derece baskıcı ve berbat bir hükümet tarafından yönetiliyoruz. Tamir edilmesi yıllar sürecek zararlar verdiler. Şu anda grup olarak umutluyuz. Özetle söylediğimiz şu: 2008 ABD için büyük bir fırsat. Barack Obama gibi müthiş bir adayımız var. Uzun zamandır ilk defa kötü günler bitecek diye umuyoruz.
11 Eylül ve Bush, REM’i daha öfkeli ve sert bir grup mu yaptı?
-Bush yönetimi halkın içine korku salarak planladığı bir sürü şeyi yaptı. Ne ABD halkının ne dünyanın menfaatlerini düşündü. Bu elbette bizi çok öfkelendirdi. Ama 1980’lerden beri biz belli olaylara aynı öfkeyle karşı çıkıyoruz. Baba Bush’a da Reagan’a da yaptık. Bu kez işin içinde Dick Cheney gibi biri de girdiği için biraz daha sinirlenmiş olabiliriz.
İYİ VE SEVİMLİYİZ AMA BİZİMLE ÇALIŞMAK ZORDURBir keresinde "REM’in prodüktörü olana kolaylıklar dilerim" demiştiniz. Siz çalışılması zor insanlar mısınız?
-Ooo hem de nasıl. Müzik söz konusu olduğunda kesinlikle anlaşamıyoruz, aynı fikirde olamıyoruz. Ama bunun müziğimize çok faydası oluyor, tansiyonu artırıyor. Aslında iyi ve sevimli tiplerizdir ama aynı oranda inatçıyız. Çalışırken bu inadın sonunda biri pes eder ve bir miktar taviz verir. Her tür insan ilişkisinde olduğu gibi.
REM piyasa, prodüktör ya da plak şirketi istiyor diye neyi kesinlikle yapmaz? REM’in "Hayır kanunları" nerede başlıyor?
-Eğer bize bir şey yaptırmak istiyorsanız, bunu bize asla önermeyin. En akılsızca hamle REM’e "Şöyle yapsanız iyi olur, iyi satar" demek olur. Özellikle ticari işlerle uğraşan kimselerden tavsiye almaktan hiç hoşlanmayız. İnadımız tutar, yapmayız. Çünkü bizler yaratıcıyız, yaratırken müziğin ticari yanını düşünmeyiz. Kimse de bizi böyle bir ruh haline sokamaz.
Siz grubun yazarısınız. Hiç boş sayfalara bakıp kilitlendiğiniz oldu mu?
-Evet. 3 albüm önceydi. Reveal adlı albümümüz için çalışıyorduk. Tıkandım, aylarca hiçbir şey yazamadım.
Nasıl üstesinden geldiniz?
-Bulunduğum yerden çıktım. Gerçekten, fiziksel olarak tıkıldığım yerden dışarı çıktım. Seyahat etme gibi bir lüksüm vardı. Yeni yerler gördüm, yeni insanlar tanıdım. Bu da zihnimi açtı.
SEVMEDİĞİMİZ PARÇAYI SÖYLERSEK TİYATRO YAPMAMIZ GEREKİRKonserde söyleyeceğiniz şarkılara kim karar veriyor?
-Peter ve Mike. Aynı bu sırayla. Peter karar verir, Mike üstünden geçer. Sonra gelip bana bildirirler. Çok itiraz edeceğim bir şarkı yoksa, konser listesine müdahale etmem.
Hangi parçayı konserde çalmak çok zor?
-Sevmediğiniz parçayı! Yıllar içinde bazı parçalar izleyicilerin beğenisini kazanmış olabilir ama eğer biz o kadar hoşlanmıyorsak çalmıyoruz çünkü o zaman sahnede tiyatro yapmak gerekiyor. Bunu da beceremiyoruz. Mesela Shiny Happy People parçası. İnsanlar seviyor ama biz sevmiyoruz, o yüzden çalmıyoruz.
BEN 1960’LARDA YETİŞTİM, DÜNYAYI DEĞİŞTİRMEK KONUSUNDA HEP UMUTLU OLMAYI ÖĞRENDİM
Benim temel eğitimimi aldığım yıllar 1960’lardı. O dönemdeki kültürel devrimler karakterimi çok etkiledi. Çünkü beni eğiten kişiler bu devrimin aktörleriydi. Onlardan dünyayı değiştirmek konusunda her zaman umutlu olmayı öğrendim. O yüzden bıkmadan usanmadan siyasi ve kültürel kampanyalara katılıyorum. Daha temiz ve yaşanılır bir dünya için, alternatif enerji üretimi için çalışmalar yapıyorum. Ama bir tuşa basıp zamanı ileriye alabilsek hiçbir şeyin değişmediğini, hatta daha kötüye gittiğini göreceğiz. Belki de ben kendimi boşa tüketiyorum çünkü dünyayı yönetenlerin küresel ısınmanın ve hava kirliliğinin bir numaralı sorumluları olan petrol ve enerji şirketleriyle özel ilişkileri var. Ama ben böyleyim, dediğim gibi böyle bir dönemden geliyorum. İdeallerim için iyi niyetle çalışmam gerekiyor. Ömrüm yettiği kadar da çalışacağım.
HELLO, THIS IS MICHAEL!
Grubun beyni Michael Stipe bu konserle ilgili sadece bir röportaj vereceğini açıkladı. Ağustos ayının ortalarında bir cumartesi günü ev telefonum çaldı. Karşıdaki ses "Hello, This is Michael!" diyordu. Bu telefonu bekliyor olmama rağmen çok heyecanlandım, elim ayağıma dolaştı ve kedim Felix’in kuyruğuna bastım. Felix feci şekide miyavladı, Stipe duydu ve "Orada bir kedi mi var? Ne kadar sevimli" dedi. Röportaj boyunca son derece kibar, sabırlı, alçakgönüllü ve şekerdi.