Meditasyon, yoga, taichi, şifalı bitkiler, reiki... Alternatif terapi metodları, son dönemlerin yükselen trendi. Uzakdoğu'nun doğal sağlık sistemini ve yaşam felsefesini benimseyen bu yöntemlerin ortak amacı potansiyelimizi keşfetmemize ve kendimize dönmemize yardımcı olmak. İş dünyasının stresinden ve karmaşasından yorulan birçok profesyonel çareyi bu yöntemleri uygulayarak rahatlamakta buluyor.
Binlerce yıllık alternatif terapi metodları Çin ve Hindistan kökenli. Çeşitli problemlere çözüm bulmak için modern tıp tekniklerini değil, 'doğal' yöntemleri kullanıyor.
REIKI MASTERReiki master olan Müge Uluğ, küçük yaşlardan beri Doğu Felsefesi'yle ilgileniyor. 18 yaşına basar basmaz, Transandantal Meditasyon (TM) Derneği'nde TM öğrenmiş. Yine o dönemde dört bin yıllık Hint kaynaklı bir tıp sistemi olan Ayurveda'yı öğrenmeye başlamış.
1982'de TM'de ve ayurvedada kullanılan nefes tekniklerini, 1997'de reiki yapmayı öğrenmiş. O dönemde Türkiye'de reiki öğreten olmadığı için ABD'den Türkiye'ye gelen bir hocadan ders almış. Ardından Reiki master (uzman) olmuş.
Türkiye, Avrupa ve Asya'da Hindu, Zen, Sufi, Taoist, Budist meditasyon teknikleri eğitimleri almış. Beş yıl önce İtalya'da Osho Meditasyonu kursuna gitmiş.
ZIPLA! SIÇRA!Osho Meditasyonu'nda, zıplama, sıçrama, anlamı olmayan kelimeler söyleme gibi yöntemlerle zihnin boşaltıldığını söylüyor. Daha sonra kişi durup kendisine bakıyor. O anda, hep bir şeyler yapma çabasının ne kadar yorucu ve doğasının dışında olduğunu gözlemleme fırsatı buluyor.
Aktif meditasyonun bir parçasını da nefes terapisi oluşturuyor. Uluğ, Hindistan, Bulgaristan, Yunanistan ve İstanbul'da Osho tekniğini kullanan nefes terapisi eğitimi almış. Nefes seanslarında, bozulmuş nefes kalıplarını düzeltmeyi hedefliyor:
‘‘Nefes her şeyin anahtarı. Doğarken ilk yaptığımız şey nefes almak. Ölürken son yaptığımız şey nefes vermek. Yaşadığımız üzüntü ve travmalarla, hastalıklarla doğal nefes kalıplarının dışına çıkıyoruz. Bunları tekrardan doğala döndürmeye çalışıyorum.‘‘
SİHİRLİ DEĞİLAlternatif terapi üzerine çalışmalar yapan Beti Minkin, Türkiye'de doğup büyümüş bir Amerikalı. 80'lerden bu yana sağlıklı beslenme ve sağlıklı yaşamla ilgileniyor. İşin uzmanlarından Makrobiyotik, Ayurveda ve Vipassana Meditasyonu üzerine eğitimler almış.
‘‘Makrobiyotik, ayurveda gibi terimler bizden uzak, sihirli terimler değil. Bunlar yaşam bilimi demek‘‘ diyor.
Makrobiyotik, Çin Tıbbı'nın evrensel yaşam anlayışını içeriyor. Manevi yönde gelişebilmek için önce doğru beslenmeyle bünyenin enerjisini dengelemek gerektiğini savunuyor.
Makrobiyotiğe göre, hormonlu ve doğal olmayan besinler iç dünyamızın dış dünya ile dengesini bozuyor.
Minkin, makrobiyotiğin daha çok hastalıkların tedavisine yönelik olduğunu söylüyor. Diğer yandan, yine Hint kökenli olan Ayurveda'nın hastalığa değil sağlığa yönelik olduğunu anlatıyor:
‘‘Ayurveda, doğanın kurallarına uyarak sağlıklı yaşanabileceğini öneriyor. Şifalı bitkilerden yapılan ilaçlar, bitkisel yağlarla masaj, yoga terapi, dengeli beslenme gibi yöntemlerle sağlıklı yaşamın kapılarını açıyor. Anadolu topraklarında şifalı ilaç yapımında kullanılan bitkilerin çoğu bulunuyor.‘‘
Nefes terapisi ve aktif meditasyonMüge Uluğ, nefes terapisinin ve aktif meditasyonun duygusal travmalar, baskı ve gerginlik nedeniyle bedenimizde hapsolmuş enerjiyi canlandırmaya yönelik olduğunu söylüyor:
Bu meditasyonlar ve beden seansları yardımıyla yanlış nefes kalıplarımızı düzelterek vücudun gereksinim duyduğu kadar oksijen almasını sağlarız.
İhtiyacımız oranında oksijen bedenimize taşındığında toksin atmaya başlarız. Buna bağlı olarak yaşlanma ve yıpranma süreci yavaşlar.
Tükenen enerjimiz yeniden dolar. Zihin sakinleşir.
Psikosomatik ağrılar, uykusuzluk ve metabolizmanın düzensizliği gibi sorunların çözümünde etkilidir.
Zorluklar ve stres karşısındaki direncimizi artırır.
Kan dolaşımımızı ve nefes alışverişimizi düzenler.
e-posta: mulug@tnn.net
'Makrobiyotik'lerBeti Minkin, bu yaz, Hindistan'dan gelecek bir uzman doktor eşliğinde Anadolu'daki bitkileri makrobiyotik açıdan inceleyecek. Makrobiyotik, manevi yönde gelişebilmek için önce doğru beslenmeyle bünyenin enerjisini dengelemek gerektiğini savunan bir Çin felsefesi. Makrobiyotiğin esasları şöyle:
'İçimizde barış olmazsa dış dünyada da barış olmaz. Kendimizle barışık olmak için işe beslenmeden başlamalıyız.
Önemli olan mevsimlere göre beslenmek. Hormonlu, suni besinlerden uzak kalmak. Ekolojik ve organik besinleri tüketmek.
Her mevsimin kendine göre meyve, sebze ve tahılı var. Ancak, onları o mevsimde yersek bunun bir anlamı oluyor.
Temel gıda beş tahıldır. Bunlar arpa, darı, mısır, burçak ve yulaf. Bu tahılları bütünsel
yemek gerek, kırık değil.
İlkbaharda etraf yeşilleniyor. Yeşil otlar karaciğer ve safra kesesi problemi olanlara iyi geliyor.
e-posta: tohumheirloom@yahoo.com
Onlar artık çok farklıAlgida Türkiye Catering Ürün Müdürü ‘‘İki buçuk yıldır yoga yapıyorum. Konulara uzun süreli yoğunlaşmaktan dolayı konsantrasyonumu yitirmeye başladığımda nefes ve meditasyon tekniklerini kullanarak kendimi yeniliyorum. Bir süreyi böyle geçirip tekrar işe dönmek verimliliğimi çok arttırdı. İş yaşamımda bedensel olarak daha aktif olmamı sağladı. Yan odadaki arkadaşımla telefonla konuşmak yerine odasına gidip konuşmak, giderken kafamı ve bedenimi yenilemek beni kısa sürede sonuca ulaştırır oldu.‘‘
Mezun.com sitesinin kurucu ortağı ve CEO'su‘‘Sekiz yıldır meditasyon yapıyorum. Meditasyonu, bilgisayarların işletim sisteminde oluşan bir hatadan kurtulmak için yapılan işleme benzetiyorum. Olaylardaki hakimiyetimi artırıyor, problemleri dinginlikle karşılamama yardım ediyor. Meditasyon, insana kendisi ve çevresi hakkında derin bir farkındalık getiriyor. Sinirlenmeyi ve kontrol dışı hareketler yapmayı engelliyor. Stres altında verilen yanlış kararları azaltıyor.‘‘
Bir Kültür Sanat Merkez’nin kurucusu‘‘Üç yıldır yoga yapıyorum. Yoğun ve yorgun olduğum bir dönemde arkadaş tavsiyesi üzerine başladım. Yoga kendi iç dünyamla kurduğum bir iletişim tarzı. Üç sene sonra dönüp kendime baktığımda, yoganın bana sadece bedensel esneklik kazandırmadığını, öne çıkan felsefesi ile de ruhsal ve düşünsel dünyama yeni ufuklar, farkındalıklar da getirdiğini söyleyebilirim. İş yaşamımda da özel yaşamımda da ilişkide olduğum insanlarla kurduğum iletişime, olayları yorumlamama, yeni hayatımın her alanına denge, netlik ve huzur olarak yansıdığını görüyorum.‘‘