Güncelleme Tarihi:
Aylar öncesinden ‘‘El nino geliyor’’ diye dünyayı ayağa kaldırdılar da şu ekonomik krizle ilgili hiçbir uyarıda bulunmadılar. Sanki akşam yatarken bir şey yoktu, sabah bir kalktık ki: ‘‘Aaaa! Ekonomik kriz gelmiş.’’
Sıradan vatandaş az çok bir şeyler sezinliyordu da hükümetin hiç haberi yoktu. Ne zaman güven oylaması yapıldı, iktidardan düştüler, krizi fark ettiler. Demek bu kriz denen şey aşağıdan bakınca daha iyi görünüyor.
Gerçi bireysel olarak krize alışkınız da böyle topluca olunca insan haliyle paniğe kapılıyor.
Eskiden ‘‘Çok sıkışırsam gider dayımdan borç isterim’’ derdiniz; şimdi dayınız sizden beter durumda. Sabancı bile ‘‘Yangın var’’ diye bağırıyor.
Anlayacağınız milletçe başımız dertte.
Tatsız paketler
Hükümet, Cumhurbaşkanı, TÜSİAD, Ticaret Odaları, aklınıza kim gelirse herkes önlem paketi hazırlıyor. Bu öyle hediye paketi gibi bir şey değil tabii, biraz tatsız.
Bakalım pakette ne gibi önlemler var:
Sayın Cumhurbaşkanı Demirel sanayicilere ‘‘Panik yaratmayın, buyurun Ankara’ya karargâh kurun, benim misafirim olun’’ demiş.
Zahir ‘‘tebdil-i mekanda ferahlık vardır’’ diye düşündü. Atlı Köşk’te meselenin altından kalkamadılar, Çankaya Köşkü’ne giderlerse ‘‘şıp’’ diye çözüverecekler. Ayol insanda akıl olsun, ‘‘orası’’, ‘‘burası’’ fark etmez.
Eczacıbaşı ‘‘Küçülün’’ demiş. Biz zaten küçük ve büyük vaziyetteyiz. Siz küçülün. Buradan bütün hali vakti yerinde olanlara sesleniyorum. Mesela 1000 m2’lik evlerde oturmayın. Çıkın 2 odalı bir eve, bakın nelerden tasarruf sağlarsınız: Bir kere ısıtma ve elektrik giderleri elde bir; sonra deterjan, su ve terlik (1000 m2 evde, baştan başa iki kere gidip gelseniz, terliğin altı delinir). Bunları yabana atmayın, işçilerinizin bir senelik ücretleri çıkar aradan.
İkinci önerim, bir yıl boyunca davet vermeyin, verilen davetlere de gitmeyin. Zaten gittiğiniz yerde bir şey yediğiniz yok; kiminiz perhizdesiniz, kiminiz tabağı sıyırmaktan utanırsınız, o güzelim yemekler atılır gider. Krizden etkilenen ailelere dağıtın siz bunları en iyisi.
Bir başka öneri; bir yıl boyunca dış seyahate gitmeyin. Her yeri karış karış gezdiniz, kundaktaki çocuğunuzun bile görmediği yer kalmadı. Sorsam Yozgat’ın haritadaki yerini gösteremezsiniz ama Paris’teki bilmem ne otelinin perdelerinin deseni sular seller gibi; Londra’daki falanca restoranın peçetesinin rengi de tabii.
Büyüklerin önerileri
Benim önerilerimi bir kenara bırakıp büyüklerimizin önerilerine göz atmaya devam edelim:
İşten çıkarmaları izleme komitesi kurulacak, işten çıkanlara ‘‘işsizlik sigortası’’ benzeri ödeme yapılacakmış.
Ayol, madem adama para ödemeye devam edeceksiniz, işten niye çıkartıyorsunuz? Yok bu kahvehaneleri krizden kurtarmak için alınacak bir tedbirse bir diyeceğim yok tabii.
Elektrik önlemi
Ucuz elektrik: Sanayide kullanılan doğalgaz ve elektriğin fiyatını indirme konusunda çalışmalar yapılacakmış.
Bu önlem fiyaskoyla neticelenir, benden söylemesi. Komşudan kaçak elektrik almaya cesaret eden adam ne yapıp edip evini fabrika gibi göstermez mi? Gösterir. ‘‘Ne üretiyorsun sen burada?’’ diye soran olursa da ‘‘Gübre’’ der, çıkar işin içinden; yemin etse başı ağrımaz.
Az iş eksik maaş.
Sorarım size bunun ne faydası olacak krizden çıkmaya? Adam eksik maaş alınca ne yapacak? Karısına ayakkabı almaktan vazgeçecek. Ayakkabıcı ayakkabıyı satamayınca kendisine ceket alamayacak. Ceketçi ne yapacak? Çocuğuna bisiklet almaktan vazgeçecek. İstersem bu zinciri sayfanın sonuna kadar uzatır, bugünkü yazıyı da böylece geçiştirmiş olurum, ama yapmam. Vatanımı, milletimi seviyorum. Buğdayından yapılmış ekmeğini yedim, ineğinden sağılmış sütünü içtim. Minnet borcum var. Değerli fikirlerimden yararlanmaları için onlara fırsat tanıyacağım.
Bu krizi atlatmanın tek bir yolu var. Şimdi size onu açıklıyorum: Zengin, fakir ne olursanız olun, imkanlarınız ölçüsünde alışveriş edin. Evet! Elinizde avucunuzda ne varsa harcayın. Zenginseniz ev alın, araba alın. ‘‘Bizde çok var’’ demeyin bir tane daha alın. İşte sayenizde inşaat sektörüyle otomativ kurtuldu, gerisi çorap söküğü gibi gelir zaten. ‘‘Para nerde?’’ demeyin katiyen inanmam; bu 10 tanesi birleşip gelse sizde para tükenmez, biliyorum.
Her şey alınabilir
Orta halliler hatta ortanın altındakiler, siz de bütçenize göre ne alabiliyorsanız alın. Bugün duydum, KORDSA’da sıkıntı varmış; Kord bezi alabilirsiniz mesela. ‘‘Kord bezi ne işe yarar’’ demeyin, işe yaramazsa adamlar fabrikasını kurarlar mı?
Ben kendi hesabıma çikolata sektörünü, tütün ve şamfıstık ekicilerini, ‘‘cola’’cıları, Levent’teki kebapçılar eliyle besicileri destekliyorum. Tüketimimi iki katına çıkardım. Böyle devam edersem doktorlara da büyük katkım olacak. Kendim için bir şey yapıyorsam namerdim; yiyip içmeyi sevdiğim için değil, sırf vatandaşlık bilincinden. Siz de benim gibi yapın; hiçbir şey yapamıyorsanız mahallenin bakkalını kurtarın. Ne demişler; ‘‘Herkes kapısının önünü süpürse şehir tertemiz olur’’. Pek uymadı ama neyse.
Mış-muş köşesi...
Milletvekilleri koltuk merakı ve (sen, ben) didişmesi yüzünden 2.5 ayda 90 saat çalışabilmişler ve sadece iki yasa çıkarmışlar.
Şu ekonomiyi kurtarmak için ‘‘az iş eksik maaş’’ önerisi var ya, buna milletvekillerinden başlamak iyi olur diyorum.
Çiller’in diyetinde çökelek varmış.
‘‘Ham’’ değilse, hiçbir işe yaramaz.
Apo, ‘‘PKK’yı bırakacağım’’ demiş.
Duyan da bunu teknik direktör zanneder.
Bundan böyle ilaçlara halkın anlayacağı biçimde yazılmış prospektüs koyulacakmış.
Bilmem hatırlıyor musunuz? Bununla ilgili bir yazı yazmış ve naçizane öneride bulunmuştum, övünmek gibi olmasın ama...
Antibiyotik trafik kazalarına neden oluyormuş.
Yılların ‘‘trafik canavarı’’ temize çıktı. Bütün suç antibiyotikteymiş meğer.
Vatandaşa evinde cinsel yaşam dersi verilecekmiş.
Ben de müracaat ettim. Hatta istediğim hocanın eşkalini de verdim; uzun boylu, esmer, geniş omuzlu. Bakalım! Bekliyorum.
Agorafobi (Alan korkusu) kadınlarda yaygınmış.
Şöyle bir korkudur o: ‘‘Allahım ne korkunç, etrafta hiç alışveriş edecek dükkan yok, bomboş bir alan burası.