Biraz heyecan lazım!

Güncelleme Tarihi:

Biraz heyecan lazım
Oluşturulma Tarihi: Aralık 05, 1997 00:00

Haberin Devamı

Evlerimize kapandığımız şu ‘‘sıkıcı’’ Pazar gününde eğri oturalım doğru konuşalım... Son günlerde müzik dünyasında ne yazık ki ‘‘heyecan verici’’ bir şeyler olmuyor. Daha doğrusu, uzun zamandır ‘‘tekdüze yapımlar’’ın ötesine geçemiyor piyasa. Bu durum, şüphesiz dinleyiciyi olduğu kadar müzisyenleri de sıkıyordur artık. ‘‘Bizde böyle’’, ‘‘Ekonomik şartlar izin vermiyor’’ gibi mazeretlere de kimse sığınamaz çünkü, istendiğinde dünyada ne yapılıyorsa aynısını anında ülkemizde uygulayabilecek altyapıya sahibiz artık. Yani ‘‘bizim’’ farklı ve heyecanlı bir şeyler yapamamamız için mazeretimiz yok, ama aksi için niyetimiz de...

Dünya müzik sektörü de sıkıntılı günler geçiriyor, ancak adamlar yine de renkli, yaratıcı bir şeyler üretebiliyorlar. Mesela geçenlerde arabamın radyosundan bir şarkı dinlerken direksiyon başında yerimde duramadığımı hissettim. Şarkı tanıdıktı, şarkıcı (‘‘lar’’!) tanıdıktı ama yine de ortada çok farklı bir melodi vardı. Eros Ramazzotti ile Tina Turner'in düetinden söz ediyorum. İtalyan müzik akımının içinde farklı bulduğum, çok sevdiğim Ramazotti, ‘‘Eros’’ isimli, eski şarkılarını topladığı son albümüne ‘‘heyecan’’ katmış, Tina Turner ve İtalya'nın yükselen yıldızı, ‘‘müthiş tenor’’ Andrea Bocelli'yle düet yapmıştı. Şarkılar olağanüstüydü... Hele Turner ile yaptığı o düet... Eros, üstün yorumculuğunu ve müzisyenliğini bu düet sayesinde artık Amerika'ya iyiden iyiye kanıtlamış oluyor. Başka ‘‘heyecan verici’’ düetlere gelince... Aklıma hemen Celine Dion geliyor. Son albümündeki düetler bu tanımlamayı hakediyor. Sanatçı, milyonlarca albüm satmayı garantilemiş olmasına rağmen yine de albümünün ‘‘renklendirmeye’’ çalışıyor.

Dünyadaki rock müzik akıntısına baktığım zaman beni iki topluluk heyacanlandırıyor. Bunlardan biri INXS, ama grubun solisti Michael Hutchence'in en son ‘‘heyecan yaratma’’ şeklini doğrusu hiç sevmedim. Farklı ve sıkı bir topluluk olan ve kendine özgü soundunu kabul ettiren INXS'in onsuz eskisi gibi olmayacağı kesin. Bu açıdan bakınca eskimeyen dev topluluk Rolling Stones'u halen ayakta olduğu ve her dem günün sounduna ‘‘kendi üslupuyla’’ (mesala son hitleri ‘‘Does Anybody Seen My Baby’’yle) ayak uydurabildiği için bir kez daha ayakta alkışlamak geliyor içimden...

BİZDEKİ ‘‘HEYECANLAR’’

Dedim ya müzik dünyamızda heyecan adına ‘‘tık’’yok... Renksiz, tekdüze, ve ‘‘abuk subuk’’ seyreden pop müziğimiz besbelli bu rotadan daha bir süre çıkamayacak. Ancak konu rock müziğimiz olduğunda heyecanlanıyorum çünkü Mavi Sakal ‘‘görkemli’’ bir dönüş yaptı... Bu grubun Wembley Stadı'nda Status Quo'nun önünde sahneye çıkıyor olmasını bazıları ‘‘Status Quo eski altın günlerinde’’ değil diye eleştirse de ben aksini savunuyorum ve ‘‘ Hayır, Status Quo halen dünyanın iyi topluluklarından biri ve sıkı bir kitleye sahip’’ diyorum... Mavi Sakal'ın bu konuda çabaları, cesaretleri ve özellikle de son albümlerindeki performansları bana heyecan veriyor doğrusu. Yukarıda pop müziğimize dokundurdum dokundurmasına da birine haksızlık etmemeliyim: Ayşen... Aslında çook farklı bir şey yapmadı, ama ‘‘heyecan yarattığı’’ kesin. Ayşen'in ‘‘Uzaktan Geldim’’ başlıklı albümünde yabancı bestecilerin şarkılarını yorumlaması, ‘‘Day By Day’’ gibi yaz boyunca yabancı müzik radyolarında çalan hit bir parçaya Türkçe ‘‘cover’’ yapması, üstelik başarılı olması, ‘‘heyecan verici’’ etiketini hakmetmiyor mu sizce?

ETNİK MÜZİKTE DE YENİ HEYECANLAR

Ülkemizdeki tüm müzik akımları öyle kendi halinde seyrederken hatırlarsanız ben uzun zamandır ‘‘Halk müziği yükselişte’’ deyip duruyordum. Ne mutlu bana ki tezim sonunda önemli ‘‘kalemler’’ce destek görmeye başladı. Geçtiğimiz hafta da değindiğim ‘‘şelpe’’ tekniğinin genç kuşağa sevdirilmesi bence bu cephede heyecan verici. Öte yandan sık sık vurguladığım ‘‘kliplerin gücü’’ konusu beni Şükriye Tutkun cephesinde de yanıltmadı... ‘‘Sevin Gayrı’’ ile yola çıkan ve olağanüstü bir sesi olan Şükriye'yi duyanlar daha o zamandan kendisini alkışlamıştılar onu, ama ‘‘geniş kitlerlere’’ ve güçlü kalemlere asıl tanıtan ‘‘Arda Boyları’’nın klibi oldu. Evet Şükriye Tutkun'u aylar öncesinden tanıma fırsatını kaçıranlar şimdi onun ‘‘gücünü’’ köşe köşe yazılarla takdir etmek zorunda kaldılar... Bu da ‘‘heyecan verici’’ doğrusu...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!