Güncelleme Tarihi:
Beyaza bulanmış koca bir bahçede simsiyah bir köpek karşıladı beni. O, Aslantuğ ailesinin labrador cinsi köpeği Zeytin. Bir heykel kadar güzel, sucudan sütçüye herkese terlik uzatacak kadar dost. Evdekilere hayran ama özellikle Mehmet Aslantuğ’a. Arzum, “Mehmet’in bir bakışı yeter” diyor. Çıtır çıtır yanan şöminenin başına geçiyoruz. Zeytin’le biraz evdeki, biraz da sokaktaki durumu konuşuyoruz. Konu hayvanların karne, yılbaşı, Sevgililer Günü, doğum günü vs. olarak hediyeleştirilmesi meselesine gelince hepimizden bir ricada bulunuyor Zeytincik: “Biraz daha sevgi lütfen”.
Kaç yaşındasın Zeytin?
- Üç...
Evde gün nasıl başlar, anlatır mısın?
- Sabah saatleri oldukça hareketlidir! Can okul hazırlığı içindedir. Arzum devamlı aynı kelimeyi söyler: “Hadi Can!..” Can’ın okula gidiş zamanı benim de yemek zamanımdır. Sonrasında da yatmaca, yuvarlanmaca, yaramazlık, miskinlik... Akşamüstü Can’ın okuldan dönüşüne çok sevinirim. Benimle zaman geçirdikten sonra odasına çekilir. Bir süre sonra günün en güzel ikinci zamanı gelir: Yine yemek vakti!
Arzum ve Mehmet’in yoğun olduğu zamanlarda seninle kim ilgileniyor?
- Özellikle Mehmet zaman zaman çok yoğun oluyor! Ama öyle olmadığı zamanlar benimle o kadar çok oynuyor ki arayı kapatıyor. Bazen soğuk bile olsa sigarasını alıp dışarı çıkıyor. O zaman yanına gidip başımı dizine değdiriyorum. Önemli şeyler düşündüğünü anlıyor, oyun istemiyorum. Ben de ona öyle destek oluyorum.
Onlar yeni bir projeye hazırlanırken gerilim oluyor mu evde?
- Hararetli konuşmalar olmuyor değil! Ama aynı türden konuşmaları izledikleri filmler üzerinden de yapıyorlar. Ben pek anlamıyorum ama... Bir de son zamanlarda evde daha önce görmediğim eşyalar birikmeye başladı. Heykel diyorlar adına! Arzum bunları bir süre sonra insanlarla paylaşacağı için çok heyecanlı.
Sen oyunculuğu düşünüyor musun? Belki bu röportajdan sonra teklifler gelir, ne dersin?
- Benim değerli bir eğitmenim oldu: Ali Yeşilırmak. ‘Yetenek Sizsiniz’de birinci olmuşlardı Max’le birlikte. Ondan temel ve ileri eğitim aldım iki ay. Benim de yeteneklerim var ama evdekiler şöhreti taşıyacağımdan şüphe ediyor galiba! Can’a ayıp olmasın diye ısrarcı davranmıyorum.
Evde kimin sözünü dinlersin?
- Sadece Mehmet’in sözünü dinliyorum. Arzum ve Can bu duruma çok bozuluyorlar ama yapacak bir şey yok! Can’ın, demin de anlattığım gibi düzeni belli zaten. Arzum ise benimle oynamak yerine hep başımı okşuyor, tüylerimi tarıyor ve çapaklarımı temizliyor.
Arzum ve Mehmet dışarıya tam bir örnek çift görüntüsü veriyorlar. Can’la beraberse herkesin imreneceği bir aile. E bir de sen varsın, tam kaymaklı ekmek kadayıfı. Gerçekten hal böyle mi peki? Dedikodu versene bana azıcık?
- Valla başka aileleri bilmiyorum. Gözümü burada açtım sayılır. Ama birbirlerine son derece bağlı, genel olarak her şeyi birlikte yapmaktan keyif alan, sakin ve huzurlu bir ailem var. Mutlaka bir takım sorunlar oluyordur (altıncı hissim çok güçlü olduğu için biliyorum) ama uzun sürmediği gibi sonrasında da müthiş keyifli anlar yaşıyorlar.
MEHMET ARZUM’A ÇOK DÜŞKÜN
‘Yağmurda Yarış Sanatı’ diye bir kitap var, bilmiyorum duydun mu? Orada insan-hayvan ilişkisi çok iyi işlenmiş. Enzo köpeğin, evin kansere yakalanan annesine verdiği destek beni çok duygulandırmıştı. Sizinkiler de evde benzer süreçler yaşadı. Arzumla kurduğunuz bağı biraz anlatır mısın?
- Bu süreci ben gelmeden evvel yaşamışlar. Ama bugünden geçmişe baktığımda Mehmet’in, Arzum’a olan düşkünlüğüyle ona müthiş destek olup kol kanat gerdiğini görebiliyorum. Her yıl belli dönemlerde kontrolleri oluyor. Arzum ihmal etse bile Mehmet asla atlamıyor ve Arzum’un yanından ayrılmıyor.
Can’la aran nasıl? Senin sorumluluğunu bıkmadan üstleniyor mu?
- Can, okulda hayvanlarla ilgili bir sosyal sorumluluk projesini üstlendi. Onu çok seviyorum. Onun da beni çok sevdiğini biliyorum. Arada sorumluluğunu atlasa da benimle oynamayı ihmal etmiyor. Oyuncu bir köpek olduğum için isteğim bu zaten.
Şu projeden bahsetsene biraz?
- Evi olmayan arkadaşlarımla ilgiliymiş. Bütün bir yıl boyunca sokak hayvanlarıyla ilgili çalışmalar yapacaklarmış.
Arkadaşların var mı?
- Komşu evin köpekleriyle arkadaşız. Bahçeler arası gizli geçitlerimiz var. Gerçi her seferinde geçiti buluyorlar ve kapatıyorlar ama biz yılmıyoruz.
Arzum’la misafirliğe gittiğiniz başka oyun arkadaşın var mı, yoksa evin bireyleriyle mi oynarsın?
- Yok! Araba sevmiyorum. Midem bulanıyor. Ama eve çok misafir gelir. Bazılarının köpekleri de var. Onlarla oynuyorum. Laf aramızda sadece Can’ın arkadaşları geldiğinde benimle daha çok vakit geçirsinler istiyorum ama kendi aralarında oynamayı tercih ediyorlar. Ben de buna bozuluyorum!
Çocuklara hediye alınan ve sonra terk edilen türde köpek arkadaşın oldu mu?
- Sorumluluklarını bilmeyen, kendilerinden başka hiçbir şeyi umursamayan insanlar var! Bir anlık heyecanla, hediye olarak alınan köpek arkadaşlarımın üzerinde kötü etkileri oluyor onların. Zaten bir süre sonra da sokağa bırakılıyorlar. O yüzden hiçbir özel günün metası olmayalım artık lütfen.
Özellikle yazlık yerlerde kışın çok kedi-köpek sokaklara düşüyor. Sence ne yapmak lazım zeytin gözlüm?
- Daha çok sevgi! Böylece daha çok ve gerçek anlamda bir bakımevi diye dua etmemize gerek kalmaz.
Sen doğum gününü biliyor musun? Sana ne alınıyor doğum gününde?
- Benim doğum günüm bu eve geldiğim gün! Bana öyle geliyor ki daha önceden onları kızdırdığım konularda sanki o gün bana hiç kızmıyorlar!
Buradan iletmek istediğin mesajın var mı Zeytin’ciğim?
İnsanın insana zulmü biterse, hayvanlar da payına düşeni alır.