Güncelleme Tarihi:
Hacıhüsrev’de bir ev; duvarlardan sarkan aksesuarlar; melek kanatları, şeytan olmayı bekleyen siyah gece elbisesi, fesler, kavuklar… Gözlüklü, atkılı, peruklu köpekler, tulumlu, altı bezli maymunlar. İguana, kolunda gezindiği korsanıyla birlikte geceden beri kayıp. Papağanlar dört maymunla birlikte emniyette alıkonulmuş. Diyarbakırlı Sultan Süleyman Han, sekiz kardeşinden dayak yedikçe susmuş Hürrem Sultan, Hakkâri Yüksekovalı hukuk öğrencisi bir kara korsan, bir zamanlar uyuşturucu bağımlısı bir palyaço, Gezi Parkı’nda yaşarken artık bu evin konuğu bir paşa, Iraklı bir meyve adam, Suriyeli bir ‘Picasso’, Lübnanlı bir Japon, Tunuslu bir çiçek kadın… Mahallenin dilinden; ‘OOo Hacıhüsrev olmuş Hollywood.’
Sabah saat 09.00’dan, bazı geceler sabah olana dek sokaklarda bu evin sakinleri. Galata Kulesi’nin dibinde, Topkapı Sarayı’nın önünde, Bakırköy meydanda, Gezi Parkı’nda, kendileri gibi kostümlü hayvanlarıyla beş liraya, üç liraya, gönüllerden ne koparsa gülümsüyorlar fotoğraf makinelerine, cep telefonu ekranlarına. Onların ekmek parası: ‘Yan yana fotoğraf çektirelim.’
Bu küçük evin üç küçük odasında bir nevi komün hayattı yaşayan yaklaşık 10 kişilik kadronun dışında dışarıdan çalışanlar var bir de. 30-40 kişiyi buluyor kostümlerle sokakları renklendirenler. ‘Filozof Ajans Animasyon’ adıyla oluşturduğu bu ‘eğlence şirketiyle’ 12 yıldır sokaklarda Hüseyin ve kuzenleri. Kuzenleri diyoruz çünkü birbirlerine böyle hitap ediyorlar, arkadaştan öte akraba olmuşlar, ‘böylesi daha güvenli’. Bu akraba ilişkisinin temelleri de sokaklarda atılıyor. Bir yandan eğlendiriyorlar, bir taraftan dert dinliyorlar. Bir palyaçoya derdini söylemek, bir çiçek kadına yanaşıp sır vermek anlaşılır olsa gerek. “Çok hikâye var sokaklarda” diyor Hüseyin; “babası tarafından taciz edilenler, çocuğunu aldırmak isteyip de doktor arayanlar…”
BENİM MAZİ DELİK DEŞİK
Yanlarına yanaşan harçlık peşinde öğrencilerden madde bağımlılarına kapıları açık herkese. “Selpak satacaklarına, dileneceklerine, hırsızlık yapmak zorunda kalacaklarına labut çevirsinler, balonlardan sihir yapsınlar, insanları eğlendirsinler” diyor ağzında elektronik sigarası, sigarayı yeni bırakmış Mehmet. Sonra sözü Mahsun alıyor: “Benim mazi delik deşik. Hastanelerde yattım eroini bırakmak için olmadı. Ama burda bıraktım. Hüseyin abi sağ olsun baktı bana. Soğuk ister insanın canı o zaman, buzlara yatırdı, dondurma aldı. Sekiz senedir birlikteyiz”. Sonra yine bu evde tanıştığı çiçekten kız arkadaşı Fatma’ya sarılıyor. Fatma meslek lisesi öğrencisi, okul sonrası harçlığını çıkartmaya yanlarında. “Çok çift çıktı buradan” deyince Hüseyin bir başka çift geliyor arka odadan. Makastarlık yaparken iflas etmiş, Gezi Parkı’nda yaşamaya başlamış Ali Kayış imam nikâhlı eşi Esma’nın başını seve seve anlatıyor: “Yarım akıllıdır Esma ama onu çok seviyorum ben. Nasıl olmasın. Evde hep dövüyorlardı. Sekiz kardeş birden sürekli dayak. Şimdi bizimle Hürrem oluyor. Ben artık hiçbir madde kullanamam çünkü bir sorumluluğum var, karım var.”
‘Kuzeni Hasan’ kimi zaman da sokakta keşif yaptığını anlatıyor Hüseyin’in. Mesela “Hey sen Harry Potter’a benzeyen!” diyerek dahil ediyor insanları kadroya. “Yüzde yirmi oranda hasar olabiliyor” diye ekliyor Mehmet. Sözgelimi son olarak biraları art arda içen bir korsan iguanayla birlikte kayıplara karışmış. “Satıyorlar da götürüp hayvanları ama hayvanlar yine geri geliyor bize” diyor Hüseyin.
Yazları işler iyi giderse 200, kesat giderse 50 TL kazanıyorlar. Bir de düğünler var genelde balon sanatını konuşturdukları; çifte kumrunun içine yüzük yerleştirme örneğini verdikten sonra kıvırıyor balonu bir çırpıda Hüseyin: Hop al sana hamile tavşan, bak ayı. Paraların yarısı kostümü giyenin, yarısı yeni kostümler, hayvanlar ve sürpriz masraflar için. Sözgelimi sohbete gittiğimiz gün maymunlarıyla köpekleriyle birlikte denize, mangala, pikniğe gittikleri minibüslerinin aküsü ‘yürümüş’. İçi talan… Ayda bir de motivasyon niyetine kültür günü var. Sinemaya, tiyatroya gidiliyor. “Bizim hayatlarımız kötü deriz ya sinemada daha kötülerini görelim de morallenelim” diye Hüseyin’in tabiriyle.
KOSTÜMSÜZ ÇIPLAK KALIRIZ
Hüseyin ve kuzeni Hasan işin parasında değil çılgınlık ve fantezi tarafında olduklarını söylüyorlar sık sık. Kafa yoruluyor sürekli; “Piton getirip Amazon kadın mı giydirsek, panda mı getirsek, led ışıklarıyla gece dansı mı yapsak…” Yakın zaman planları için bir de film yapacaklar. “Amazondan çıkılacak robotsala girilecek” diyor Hasan. Bir yakın zaman planı da bu evden çıkıp üç katlı bir binaya taşınmak. Kostümleri nasıl tasarladıklarına gelince; “Kostümü çıkarırsak çıplak kalırız” diyen Hüseyin için bir anlık ilham, kız kardeşi Türkan’a göreyse; “Düşüne düşüne zamanla anlarsın kostümü. Mesela şu sarı elbise güneş. Ne ister insan yanında, bir gökkuşağı.”
Yasak olduğu için hayvanlarla para kazanmak, hayvanlarına el koyulduğundan yakınıyorlar sonra. “Peki ama hayvan hakları?” deyince de cevap hazır: “Hayvanat bahçesindeki gibi zincirli kafesli değiller ki, biz onları seviyoruz. Evde iki buzdolabı var, biri bizim, diğeri onların.” Sekiz papağan, dört maymunlarının hâlâ emniyette alıkonulduğunu söyledikten sonra “Bıraksınlar bizi İstiklal’i Rio’ya çevirelim. Gaz sıkacaklarına eğlence işte, Tayyip’in de işine gelir” diyor Hüseyin.