Çocuk obezitesine yol açan en önemli sosyal ortamın okul olduğu tespit edildi. Dünya alarma geçti. Son bir iki ayda, birçok ülke okullarında gazoz, şekerleme satışlarını yasaklamaya başladı. Türkiye’de ise devletten önce okullar harekete geçti. Ancak, kantin açmayan ya da alışverişe yaş, ürün kısıtlaması getiren az sayıda okula en büyük tepki tehlikeyi fark etmeyen velilerden geliyor. "Çocuğum istediğini yer, size ne" diyen ebeveynler okul yönetimlerini kantinlerin açılması, sınırlandırmanın kaldırılması yolunda mesaj bombardımanına tutuyor.
’Okullardan fast-food mutlaka kaldırılmalı. Yıllardır bu yolda uğraş veriyorum" diyor Türkiye Özel Okullar Birliği Başkanı Dr. Rüstem Eyüboğlu. 1970’lerden bu yana çocuk obezitesi üç kat artan Türkiye’de, bu tehlikeye karşı geliştirilmiş kamu politikası yok. Bazı kamu okulları ve özel okullar kendi standartlarını belirleyip uygulamaya geçiyor. Örneğin, Özel Eyüboğlu Eğitim Kurumları, öğrencilerini yemekhanede yemeye teşvik ediyor, kantinde satılan yiyecekleri denetliyor. Altıncı sınıfa kadar kantin yasak.
Aynı yasak, Özel MEF Okulları’nda da geçerli. Kantini okul yönetimi işletiyor. 6’ncı sınıflara sadece peynirli tost, ayran ve meyve suyu satılıyor. Öğle yemeğinde tüm çocuklar okul yemekhanesinde hazırlananları
yemek zorunda. Zaten öğle yemeği saatinde kantin kapalı.
AİLELERLE ORTAK ÇİKOLATA YASAĞIKimi okullar obezite karşıtı kampanyada teknolojinin nimetlerinden yararlanmaya başladı. Ankara’daki Özel Yüce Okulları, girişlerde kimlik belirlemede kullanılan parmak izi sistemini kantin ve yemekhaneye de yerleştirdi. Veliler internetten bilgi sistemine girip, çocuklarının beslenme ve kantin tercihlerini öğrenebiliyor. Dilerse, çocuklarının kantindeki pizza, hamburger, döner, kumpir, sandviç çeşitleri, gözleme gibi yiyecek, sıcak veya soğuk içecek tüketimine kota koyabiliyor. Dahası yasaklayabiliyor. "Yemekhanemizde diyetisyenlerin hazırladığı özel mönüleri sunuyor, çocukları teşvik ediyoruz" diyor Genel Müdür Kağan Kalınyazgan. "Ailelerden yarısı, kantin harcamalarına sınır koyma gereği görüyor. Öğrenciler en çok hamburger, pizza, patates kızartması, gazlı içecek tercih ediyor. Sebze ve meyveden hoşlanmıyor. Hamburgerdeki domatesi, salatalığı bile çıkarıyorlar."
İstanbul Erkek Liseliler Eğitim Vakfı Özel İlköğretim Okulu’nda, 3 öğün yemek çıkıyor. Ailelerin de katıldığı bir kararla kantinde bazı çikolatalı ürünler, bisküviler, bazı kafeinli içeceklere sınırlama getirildi. Öğrenciler beşinci sınıfa kadar yemekhanede yemek zorunda.
Obeziteye karşı harekete geçenlerin arasında kamuya ait okullara da rastlamak mümkün. Kadıköy’deki Zühtüpaşa İlköğretim Okulu’nda kantin yok. Okul yemekhanesinde aylık mönü, gıda mühendisi, öğretmenler ve öğrenci temsilcisinin onayıyla hazırlanıyor. İkindi kahvaltısı da çıkıyor. Ailelerin çoğunluğu bu uygulamadan hoşnut.
YENİDEN HESAPLAYIN ÇOCUĞUM OBEZ DEĞİL!Okulların obeziteye karşı savaşında velilerin tavrı, yukarıda verdiğimiz son üç örneğin aksine, çoğunlukla engelleyici. "Bu konuda çok dertliyim" diyor Dr. Rüstem Eyüboğlu. "Eyüboğlu Okulları’nda beşinci sınıfa kadar çocukları kontrol
edebiliyoruz, yemekhanede düzenli yemek zorundalar. Daha büyüklere karışamıyoruz. Veliler, karşı çıkıyor. Neden karışıyorsunuz çocuğum isterse sandviç, patates, kola alır, diyorlar. Obezite tehlikesini anlatmaya çalışıyoruz, yemekhaneden para kazanmak için bunları yaptıklarımızı düşünüyorlar."
MEF Okulları yöneticileri, velilerden kantinin açılması yolunda istek aldıklarını söylüyor. Zühtüpaşa İlköğretim Okulu’nda ise öğrenciler harekete geçmiş. Koridordaki dilek kutularına en çok "kantin açılsın" notu atılıyor.
Ailelerin bu konudaki dirençlerine, 20 okulda bir obezite araştırması yapan Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Benal Büyükgebiz de tanık olmuş. Büyükgebiz, "Araştırma sonucunda, obez veya obez eğilimli çocukların ailelerine mektupla bilgi verdik" diyor. "Sadece iki anne bizi aradı. Biri yaş hatasını düzeltip yeniden hesaplama talep etti. Çocuk aşırı obez çıktı. Diğeri sorunun nedenlerini hiç de nazik olmayan bir tarz ve ses tonuyla sordu! Oysa aileler gerçeği görmeli, harekete geçmeli."
Prof. Dr. Büyükgebiz’e göre, ailelerin bu inkarcı tavrı eski bir inanıştan geliyor: "Tombul çocuklara duyulan sempatinin, şişmanlığın bir sağlık göstergesi olduğu inanışının katkısı büyük. Sevgimizi çocuğu daha çok besleyerek gösteririz. Bebeklerin fazla kilolarını yürümeye başlayınca vereceği, şişman çocukların okula başladığında zayıflayacağı varsayılıyor. Oysa 0-2 yaş arasında obez olanların yüzde 10-20’si oyun çocuğu dönemi olan 6-10 yaş arasında da obez oluyor. Bunların yüzde 40’nda, bir sonraki yaş döneminde (11-17 yaş ergen) obezite sürüyor. Ergenlikten, erişkin yaşa obeziteyi taşıyanların oranı ise yüzde 75-80."
TEK BİR OKULDA DOKUZ KANTİN OLUR MU?
Prof. Dr. Büyükgebiz’e göre çocuk obezitesindeki artışın başlıca sorumlusu okullar, okulda ise kantinler.
"9 kantinli okul biliyorum. Kantin varken, çocuklar yemekhanede yemek istemiyor. Maalesef birçok okulun yemek listeleri de iyi hazırlanmıyor. Örneğin her gün tatlı veriyorlar.
Diyet listelerinin tek hedefi
kalori değerini tutturmak. Çocuk okulda zayıflamamalı, diyorlar. Aileleri mutlu etme kaygısı taşıyorlar. Halbuki mönüler daha sağlıklı oluşturulmalı. Yemekler iyi beslemeli ama şişmanlatmamalı. Okul yönetimleri, kantinlerde bazı basit önlemler alabilir. Kola yerine ayran, beyaz gazoz, hamburger yerine gözleme satılabilir. Kullanılan tabakların küçük olması, ikinci porsiyonların verilmemesi de katkıda bulunur."
Okulların görevi kantinle bitmiyor. Çocukların hareket etmeye teşvik edilmeleri lazım. Prof. Büyükgebiz, "Haftada 1-2 saatlik beden eğitimi dersiyle bu iş olmaz. Çocukların daha hareketli olması için olanakların hazırlanması gerekiyor" diyor.
Büyükgebiz, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de obezitenin salgın hastalığa dönüştüğü kanısında. "Deneyimlerle anladık ki obeziteyle baş etmek ve için bireysel önlemler yetmiyor" diyor. Aileler, okullar, işyerleri, yerel yönetimler, sağlık organizasyonlarına iş düşüyor.
10-12 YAŞ ERKEKLERDE BÜYÜK RİSK VARYeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, 20 özel yuva, ilköğretim okulu ve lisede 1669 çocuk arasında bir beslenme araştırması yaptı. Prof. Dr. Benal Büyükgebiz’in yürüttüğü araştırmada şu çarpıcı sonuçlar ortaya çıktı:
Her altı çocuktan biri obezite sınırında. Kızlarda yüzde 16.7, erkeklerde ise yüzde 25 sıklıkla görülüyor.
10-12 yaş grubunda erkek çocukların yüzde 34.4’ü obezite açısından yüksek risk altında. Bu yaş grubunun yüzde 12.9’unda beslenme yetersizliği de var.
Araştırma sosyo ekonomik düzeyi yüksek ailelerin çocuklarını kapsıyor. Yine de, yeterli beslenen çocukların oranı yüzde 43.4, yüzde 12.9’unda beslenme yetersizliği bulunuyor.
Her iki cinsiyette de beslenme yetersizliği 14 yaş üzerinde artıyor: 14 yaşından küçük çocuklarda yüzde 11.2, 14 yaş üzerindekilerde yüzde 15 beslenme yetersizliği var.
Ergenlik çağındaki kızlarda risk, akut beslenme yetersizliği. 14 yaş üzerindeki kızlarda obezite yüzde 9.8’e kadar düşüyor.
DÜNYA OKULLARI ALARMDAFransa, okullarda gazoz ve şekerleme makinelerini yasakladı.
En büyük gazlı içecek üreticileri PepsiCo, Coca-Cola, Cadbury Schweppes mayıs ayında gönüllü olarak ABD’deki okullarda gazlı içecek satmayacaklarını açıkladı. 2010’da hiçbir Amerikan okulunda gazlı içecek satılmayacak. ABD Kongresi çocuklara yönelik ürünlerle ilgili yasal düzenlemeler hazırlıyor.
Yeni Zelanda Sağlık Bakanı Pete Hodgson, 2008’den itibaren tüm okullarda gazozların yasaklanması için çalışmalara başlandığını açıkladı.
Avustralya okullarında gazoz ve her tür sağlıksız gıdanın satış yasağı 2007’de başlıyor.
Hindistan’da Gıda ve İlaç Dairesi, Maharashtdra ve Delhi’deki okullara gazlı içeceklerin yasaklanması talimatını verdi.
İngiltere’de eylülden itibaren okullarda 5-18 yaş arası öğrencilere ücretsiz dağıtılan tam yağlı sütler, diyet sütlerle değiştirilecek. 2007’de tam yağlı süt, cips, çikolata ve gazozların kantinde satışı yasaklanacak. TV ve radyoda 21.00’den önce kolalı içecek, şekerleme reklamlarının yasaklanması gündemde.
OBEZ ÇOCUKLAR İÇİN KAMP
Acıbadem Hastanesi, 10-15 yaş arasındaki çocuk ve ergenlerin fazla kilolarından kurtulması, sağlıklı beslenmeyi öğrenmesi, egzersiz alışkanlığı kazanması için 15 günlük kamp açtı. Kampa katılan çocuklar uzman doktor, psikolog, beslenme-diyet uzmanı ve sağlık personelinden oluşan bir medikal ekip gözetiminde çalışıyor. Obezite hakkında bilgileniyor. Kampta, çocuklar özel beslenme programı ve etkinlikler yardımıyla eğlenerek öğreniyor. Kamp ücreti, 1.600-1.900 YTL.
İKİ ANNE, İKİ MODEL
Okulda çıkan yemekleri internet sitesi üzerinden izliyorum
Nilgün Özkan: 8 yaşında bir kızım var. Okulda yemekhanede yemeğini yiyor. Çıkan yemekleri internet sitesi üzerinden izliyorum. Evdeki akşam yemeklerini de buna göre düzenliyorum. Okulda kantin olmamasını tercih ederim. Kızımın beslenmesi konusunda çok titiz davranıyorum. Şeker, kola, kızartmadan uzak tutuyorum. Bebekliğinden itibaren bunlardan uzak tuttum, sağlıklı ve dengeli beslenmeyi aşılamaya çalıştım. Nasıl başlarsa öyle gider. Bu disiplinin yaşamı boyunca devam edeceğine inanıyorum. Kızımın kilo sorunu yok. Çok ender alışveriş merkezine gittiğimizde hamburger istiyor, yanında kola yerine ayran içiyor.
Canının çektiği her şeyi yiyor çocuk bu, canı çekiyor
Yasemin Karacaoğlan: Ben 10 yaşındaki kızımı yemek konusunda rahat bırakıyorum. İstediğini yiyebiliyor. Çocuk bu, canı çekiyor. Neyin yararlı, neyin zararlı olduğunu çok iyi biliyor. Okulda sağlıklı beslenmeyi öğretiyorlar. Canının çektiği şeyi yiyor. McDonald’s’a gittiğinde istediği mönüyü yiyebiliyor. Obez değil ama biraz kilosu var. Normalin belki biraz üzerinde. Hamburger çocuğu. Ama bakıyorum başka çocuklar da böyle. Yemekhanede 16 çeşit yemek çıkıyor her gün. Bunlar içinden yiyeceği 4 kap yemeği de kendisi seçiyor. Her gün salata, yoğurt yemek zorundasın diye sınırlamıyoruz. Çocuğu sıkarsak, belli bir yaştan sonra isyankár olur.