Bir yudum çay içsem bardağı bırakıp tartılırım tükürsem bu kez de kaç kilo verdim diye koşarım

Güncelleme Tarihi:

Bir yudum çay içsem bardağı bırakıp tartılırım tükürsem bu kez de kaç kilo verdim diye koşarım
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 27, 2006 00:00

Ankara’nın gecekondu semti Kayaş’a doğru giderken, 20 kiloya kadar düşen anoreksiya nervoza hastası Hatice Danabaş’a (28) soracağım onlarca soru vardı aklımda.

Ama her şeyden önce, onunla karşılaştığımda ne yapacaktım? Tokalaşacak mıydım? Elimi sıkacak kadar gücü var mıydı, hafifçe elini sıksam bile acaba ona zarar verir miydim? Bütün bunlar aklımdan geçerken elini sıkmaya karar vererek girdim kapıdan. Ama onu karşımda öyle bir deri bir kemik, kamburlaşmış görünce cesaret edemedim. "Merhaba" dediğimde, bana karşılık verebileceğinden, konuşabileceğinden bile emin değildim. Ama dişleri dökülmesine rağmen, gayet rahat konuşabiliyor, kendini ifade edebiliyordu. Hatta düşmesin diye arkadan tutturduğu eteğini göstererek, espri yaptı: "Arkadan fotoğrafımı çekmeyin, rezil olmayayım." Akıl almayacak şeyler söylüyordu. Sadece kemiklerini saran bir deriden ibaret kalçalarından(!) memnundu, kilosundan rahatsızlık duymuyordu, 20 kilo olmasına rağmen hálá her gün tartılıyordu. "Hayatımın tehlikede olduğunu biliyorum ama bir insan yemek yememekle ölmez" diyecek kadar şuur dışı laflar edebiliyordu. Hatice Danabaş, şu anda Hacettepe Tıp Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü’nde kontrol altında. Vücudunda hiç vitamin kalmadığı için serumla beslenecek, 26 kiloya çıktığında ise psikiyatri servisine yatırılacak. Gördüğü her diyet listesine hayat kurtarıcı iksir gibi sarılanlara, ibretlik bir hikaye Hatice’ninki.

Aynaya baktığınızda ne görüyorsunuz?
/images/100/0x0/55ea57e3f018fbb8f879c44e

- Anormal bir şey görmüyorum. Çevremde gördüğüm kişiler nasılsa, aynada kendimi öyle görüyorum.

Kendinizi güzel buluyor musunuz?

- Pek güzel bulmuyorum ama zayıf buluyorum. Zayıflık benim için güzellikten daha önemli. Zayıf olmak hoşuma gidiyor. Ama kilolu olduğumda daha mutluydum, şimdi zayıfım ama mutsuzum.

Beğenilmek için zayıflamadınız mı? Şimdi zayıfsınız ama beğenilmiyorsunuz? Bu sizi üzmüyor mu?

- Etrafımdakilerin güzelsin demelerinden daha çok, zayıfsın demelerini istiyordum. Zayıflamışsın ne kadar kötü olmuşsun, çirkinleşmişsin dediklerinde hoşuma gidiyordu. Hálá gidiyor. Bu kiloda olmaktan memnunum.

49 kiloyum. Şu an beni fil gibi mi görüyorsunuz? 49 kilo size ne ifade ediyor?

- Korkunç bir kilo gibi geliyor. Asla o kadar şişman olmak istemem. Kendimi 49 kilo düşünemiyorum. Ama size
/images/100/0x0/55ea57e3f018fbb8f879c450
baktığımda, sizi benden daha zayıf görüyorum. Sanki sizden daha kiloluyum.

Bunun psikolojik ve fizyolojik bir hastalık olduğunun farkında mısınız?

- Altı yıldır neredeyse hiçbir şey yemeden yaşıyorum. Ama bunun bir hastalık olduğunu, iki yıl önce Ankara Üniversitesi’ne tedavi olmaya gittiğimde öğrendim. Ondan önce gittiğim doktorlar, "Bu kızın midesi rahatsız" deyip, ona göre tedavi veriyorlardı. Üniversitedeki doktor bana bunun psikolojik bir hastalık olduğunu, insanların bu hastalıktan ölebileceğini söyledi.

Yaptığınız şeyin bir nevi pasif intihar olduğunu biliyor musunuz? Ölmek sizi korkutmuyor mu?

- Hayatımın tehlikede olduğunu, ölebileceğimi biliyorum. Doktorlar, benim gibi hastaların fotoğraflarını gösterip, öldüklerini söyledi. Doğru söylediklerini biliyorum ama inanmak istemiyorum. Bir insan hastalıktan ya da kaza sonucu ölür ancak. Yemek yememekle ölmez diye düşünüyorum.

ÇATLAYANA KADAR YİYİP SONRA KUSUYORDUM

Zayıf olma takıntınız ne zaman başladı?

- Konfeksiyon atölyesinde çalışıyordum. Oradaki arkadaşlarımın hepsi benden zayıftı. Bana kilolusun diyorlardı. Televizyonda mankenlere de özeniyordum. Önceleri öğlen yemeklerine inmemeye başladım, sonra akşam yemeklerini de kestim.

O zaman kaç kiloydunuz?

- Boyum 1.50 metre. Kilom 55.

Zayıflamaya yemek yemeyerek mi başladınız, yoksa yiyip çıkararak mı? Bulimia devresi olmadı mı?

- Önce bulimik oldum zaten. Tencere dolusu yemeği çatlayana kadar yiyip, sonra parmakla kusmaya çalışıyordum. Beş, on dakikada bir tuvalete gidiyordum. Üç yıl boyunca kustum. Başlarda ailem fark etmedi. Sonra tuvaletin kapısına dayanıp, "Ne yapıyorsun orada, iyi misin" diye sormaya başladılar. İçeri girmesinler diye tuvaletin kapısını da kilitliyordum. Annem kustuğumun farkına varınca, kilitlemeyeyim diye anahtarı attı. Babam benim bu hallerime dayanamayıp iki kez kalp krizi geçirdi. Ama ne yaparlarsa yapsınlar bildiğimi okudum. Sürekli gözleri üzerimde olduğu için, bu kez evde kimse yokken yemeye ve kusmaya başladım. Evdekileri dışarı yollamak için binbir türlü bahane uyduruyordum. Evdeki yemeklerin azaldığını görseler, kustuğumu anlarlar diye, kendime ayrıca yemek yapıyordum.

Şu anda bir günde ne içip, ne yiyorsunuz?

-
4 dilim salatalık ve domates yiyorum. Salatayı çok seviyorum, kilo yapmadığını bildiğim için bir kase salata yiyorum. Ama hiç zeytinyağı koymuyorum. Zeytinyağı zeytinden yapıldığı için yağ yerine geçsin diye yarım zeytin yiyorum. Salatanın bile kilo yaptığını düşünüp, bazen bir iki çatal alıp bırakıyorum. Akşama kadar 10-15 bardak çay içiyorum. Şekerin kilo yaptığını biliyorum ama nasıl olduysa çayın şekerini kısmadım. Beni zaten ayakta tutan o şekerlermiş.

Restoranların önünden geçerken neler hissediyorsunuz?

- İçeri dalıp her şeyi yemek istiyorum, mis gibi kokular geliyor burnuma. Ama artık yemek istesem bile midem kabul etmiyor. Açım, canım istiyor ama midem almıyor.
/images/100/0x0/55ea57e3f018fbb8f879c452

KALÇAM TAM 90’DI ŞİMDİKİNDEN MEMNUNUM

Dişleriniz çürümüş, saçlarınız dökülmüş, tırnaklarınız zayıf, regl olmuyorsunuz, çocuk doğurma şansınız artık yok. Zayıflık olmak bütün bunlara değdi mi?

- Değdiğini hiç zannetmiyorum. Dişlerim döküldüğü için artık konuşmak istemiyorum zaten. Bir yere hafif bile çarpsam acısı iki gün geçmiyor.

Kalçanız yok, memeleriniz yok. Bir kadın olarak memelerinizi hiç özlemiyor musunuz?

- Hayır özlemiyorum. Böyle daha iyi, babamın yanında soyunabiliyorum hatta. Zayıflamadan önce kalçalarım tam 90’dı. Bana çok fazla geliyordu. O yüzden şimdiki kalçalarımdan memnunum.

Dans edememek, koşamamak, takla atamamak sizi üzmüyor mu?

- Dans edemediğime çok üzülüyorum. Çok güzel oryantal oynardım. Çok hareketli biriydim, şimdi iki dakika bile yürüsem hemen yoruluyorum. Merdivenleri inebiliyorum ama çıkamıyorum.

Sokakta sizi görenlerin tepkileri ne oluyor?

- Bana bakıp gülüyorlar. "Kanser mi, verem mi, Afrika’dan mı geldi acaba" diyorlar. Görünümümün insanlara garip geldiğinin farkındayım ama zayıf olmak hoşuma gidiyor.

Kemiklerinizin elinize gelmesinden, insanların size bakamamasından ya da dokunamamasından rahatsız oluyor musunuz?

- Bana bakmaya ya da dokunmaya korkuyorlar mı, tiksiniyorlar mı bilmiyorum. "Sana baktığımda midem bulanıyor" diyenlerin lafları bana boş geliyor.

EN SON ALTI YIL ÖNCE ÇİKOLATA YEDİM

En çok ne yemeyi özlüyorsunuz?

- Spagetti. Eskiden bir tabak dolusu yerdim, şimdi bir çatal alınca hemen doyuyorum.

Dondurma ya da çikolatayı doya doya en son ne zaman yediniz?
/images/100/0x0/55ea57e3f018fbb8f879c454


- Çikolatayı altı yıl önce. Yedi ay önce iki top dondurma yedim. Bitirmem neredeyse bir saat sürdü. Bir taraftan bayıla bayıla yedim, diğer taraftan pişman oldum. Hem yedim hem de atsam mı, atmasam mı, diye düşündüm.

NABZIM VE KALBİM DURDU SERUMLARLA 25 KİLO OLMUŞUM, ÇOK ÜZÜLDÜM

Üç yıl önce nabzım ve kalbim durdu. O anda bütün hayatım gözümün önünden geçti. Ama beni kurtarmışlar. Gözümü açtığımda kolumda serum vardı. Anneme, "Yaşıyor muyum" dedim. İşte o zaman ölebileceğime inandım. O an için yemeği kabul ettim. Birkaç gün az bir şeyler yedim. Ama sadece iki gün sürdü. Çünkü yine, yersem kilo alırım, diye düşünmeye başladım. Hatta o arada bana verilen serumlardan sonra 24-25 kilo olmuştum. Bunun kilo olduğunu zannettiğim için çok üzüldüm. Ama sonra onların sıvı olduğunu, idrarla dışarı çıkaracağıma ikna ettiler beni.

GÜNDE 35-40 KEZ TARTILIYORUM

Yemek yemeden önce ve sonra mutlaka tartılıyorum. Bir yudum çay içsem, bardağı bırakır kaç gram aldım diye tartıya koşarım. Tükürsem bu kez de kaç gram verdim diye koşuyorum. Birkaç gün önce tartımı kırdım. Ama biliyorum ki, iki gün sonra anneme "Tartı bul" diye tutturacağım. Almazlarsa bu kez ne yapıp edip, eczaneye gideceğim.

ANNE AYŞE DANABAŞ

Yiyip yiyip kustuğunu kan gelmeye başladığı zaman anladık

Hastalık olduğunu anlayana kadar zaten çok zaman kaybettik. Götürdüğümüz doktorlar ülseri var deyip, geçiyorlardı. İçine kapanık bir çocuktu zaten, derdini açmazdı. Yanımızda ölmüşçesine yer tıkanır, sonra kusardı. Biz onun kustuğunu artık kan gelmeye başladığı zamanlarda anladık. Ne dediysek olmadı. Bize sadece "Canım istemiyor" diyordu. Çok çabaladık ama elimizden bir şey gelmedi. Tükendik artık, yorulduk.

BABA HALİL DANABAŞ

Üzüntüden geçirdiğim iki kalp krizi bile onu durdurmadı

İşten eve geç geliyordu. Akşam yemeğini hazır bekletirdik ama o, "Ben işyerinde yedim" diyerek yemiyordu. Yalan söylediğini çok sonraları öğrendik. Kızım bu seni ölüme götürür, her duyduğun, okuduğun diyeti yapma dedim, yalvardım, ağladım. Hiçbir şey fayda etmedi. Gözümün önünde eriyordu ama ben bir şey yapamıyordum. Üzüntüden iki kez kalp krizi geçirmem bile onu durdurmadı. Eski resimlerine bakıp bakıp "Ne kadar şişmanmışım" diyerek ağlıyordu. Bir gün dayanamayıp ne kadar resim varsa hepsini sobada yaktım. Galiba bir iki resmi kaldı o kadar.

TELEVİZYONDA KENDİMİ GÖRÜNCE BU BEN MİYİM, DEDİM

Televizyonun ana haberlerinde kendimi görünce şoke oldum. "Bu ben miyim" dedim. Nefesim daraldı. Aynadaki görüntüm o kadar kötü değildi. Hálá kötü gelmiyor. Bir de aynaların farklı gösterdiğini düşünüyorum. Televizyonda o halimi gördükten sonra bile, akşam yiyeceğim küçücük balığın kızartmasını mı yesem, buğulamasını mı yesem diye düşünüyorum.

SENİ KADIN OLARAK GÖRMÜYORUM DEYİNCE KAFAMDAN KAYNAR SULAR DÖKÜLDÜ

Kız arkadaşlarımdan birinin erkek arkadaşına, "Bir erkek gözüyle bana bak, ne düşünüyorsun" dedim."Seni kadın olarak görmüyorum, zayıf olmak istiyorsun ama seni kimse kadın olarak koluna takıp gezdirmez" dedi. Kafamdan kaynar sular döküldü sanki. Bu kadar mı çirkin ve iticiyim diye düşündüm.

BİR ERKEK ARKADAŞIM OLSA, DESTEĞİYLE DAHA İYİ OLURUM GİBİ GELİYOR

Daha önce sevdiğim biri vardı, fakat hastalanıp hastaneye yatınca, "Ben seninle evlenmem, seni bekleyemem" dedi. Bir erkek arkadaşım olsa, sanki onun desteğiyle daha iyi olurum gibi geliyor. Ama şu halimle kimsenin bana bakmayacağını da biliyorum.

ÇOCUK PANTOLONDAN VAZGEÇTİ

Kıyafetlerimi çocuk reyonundan alıyorum. Bir gün, 5-6 yaşlarında bir çocuğun üzerinde bir blue jean gördüm, beğendim. Anneme, "Bunu alalım" dedim. O çocuğun giydiği pantolonun aynısını giydim. Çocuk bir kendi üzerindeki pantolona baktı, bir bana baktı, annesine dönüp "Anne ben bunu giymek istemiyorum" dedi.

Prof. Dr. Kerem Doksat

Anoreksiya nervozayla bulimia evresini birlikte geçirenlerde tedavi umudu fazla

Bu tür hastalarda vücuduyla ilgili idrak hatası vardır. Aynaya baktığında kendini normal algılar, görüntüyü kendisinin devamı olarak görür. Ama televizyonda kendisine yabancılaştığı için bir başkasıymış gibi görür. Bu bir idrak kusurudur. Meselá bir anorektik bir başka anorektiği beğenmez. "Sen de böylesin" dendiğinde, "Hayır, böyle değilim" der. Anoreksiya nervotikler tedaviye çok dirençlidirler. Ne yazık ki, bu hastaların tedaviye rağmen üçte biri ölür. Tedavileri oldukça zordur. Bulimia nervozada etkili ilaçlar var ama anoreksiya nervozada, gerçekten etkili olduğu ispatlanmış ilaç yok. Hálá pek çok ilaç deneniyor. Ama bu örnek gibi, anoreksiya nervozayla birlikte bulimia evresini de birlikte geçirenler için tedavi umudu daha fazladır. Anoreksik vakaların büyük çoğunluğu yetişkin kadın olma rolünü istemez. Önceleri bu hastalık, sosyo ekonomik düzeyi yüksek sınıflarda görülüyordu. Fakat kitle iletişim araçlarının çoğalmasıyla artık herkes her şeyden haberdar, sınıfsallık kalmadı. Literatürde, anoreksiya nervozaya yakalanan erkekler bildirilmedi. Bildirilen az sayıda vakanın hepsi gay.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!