Güncelleme Tarihi:
COŞKUN IRMAK: BU HİKAYEDE KENDİ HAYATIMDAN BÖLÜMLER VAR
Öncelikle dizinin adından başlayalım. “Öyle Bir Geçer Zaman ki” adı nereden geliyor, o meşhur Erkin Koray şarkısından mı?
- Aslında ilk başta birçok isim düşündük. Öyle mi olsun, böyle mi olsun derken “Öyle Bir Geçer Zaman ki” ortaya atıldı. O anda budur dedik. Kaldı ki o şarkının içeriği de bizim konumuzu ve anlattığımız süreci yansıtıyor.
Bir uyarlama senaryo değil, değil mi?
- Tamamen benim hikayem ve özgün bir senaryo.
Ve sizin ilk dizi senaryonuz...
- Evet, daha önce birçok tiyatro oyunu yazdım ama dizi senaryosu olarak bir ilk...
16 BÖLÜMLÜK SENARYO HAZIR
Daha dizi yayına girmeden 16 bölümün senaryosunu yazıp bitiren başka senarist de yoktur herhalde!
- Evet, sanırım bu da bir ilk oldu. Bu dizi üzerinde 3 yıla yakındır çalışılıyor. 1,5 senelık süreçte de 16 bölüm yazıldı.
Senaryoyu hazırlarken danışmanlarınız var mıydı?
- En büyük yardımcım eşim Gülizar Irmak... Bir de tarih danışmanımız olarak arkadaşım Asaf Güven Aksel büyük yardımlarda bulundu.
Biraz da hikayeden söz edelim mi?
- Hikaye, 1967’de İstanbul’un eski semtlerinden birinde başlayıp günümüze kadar uzanan bir zamanı diliminde geçiyor. Hikayenin odağında Akarsu ailesi var. Zaman içinde bu ailenin dağılması, aile bireylerinin bu durumdan nasıl etkilendikleri ve her birinin bu etkiler altında şekillenen hayat hikayeleri, evin küçük oğlu Osman’ın gözünden izleyiciye sunulacak.
Bu hikayeyi yazarken esinlendiğiniz birileri oldu mu?
- Aslına bakarsanız kendi hayatımdan bölümler var bu hikayede. En iyi bildiğim konu buydu. Okulda da hocalarımız “Bir şey yazacaksanız, en iyi bildiğiniz şeyi yazın” derlerdi.
Siz de Akarsu ailesinin bir ferdi misiniz?
- Tanıyanlar öyle sanabilirler ama hiçbir hayat hikayesi farklı dinamikler işin içine girmeden izlenilebilir olmaz.
ÇOK YALIN VE DERİN BİR HİKAYEMİZ VAR
Senaryonun en çarpıcı özelliği ne sizce?
- Bu senaryo çok yalın ve derin oldu. ıçinde umut barındırıyor ve bu izleyiciyi en çok çeken nokta olacak bana kalırsa...
Peki ya hikayedeki karakterler? Akarsu ailesi?
- Denizci Ali Akarsu’nun Hollandalı Caroline’le olan aşkı, karısı Cemile tarafından öğrenilince büyük sıkıntılar doğuyor. Ali ile Cemile arasındaki bu sıkıntı çocukları üzerinde, hayatlarının geri kalanını şekillendirecek kalıcı izler bırakıyor. Üniversiteye giden büyük kızları Berrin, liseye giden küçük kız Aylin, Aylin’le aynı liseye devam eden Mete, bu travmayı kendi hayatları içinde hissediyor ve kendi hayat hikayeleri de bu etki altında gelişiyor. Ailenin en küçük bireyi 6 yaşındaki Osman... O, küçük olduğu için korunup kollanan, olayların dışında tutulmaya gayret edilen biri durumunda. ışte bu nedenle hikayeyi yıllar sonra en doğru şekilde aktarabilecek olan Osman’ın ağzından dinleyeceğiz tüm olanları.
COŞKUN IRMAK: ERKAN KONUSUNDA TEREDDÜTLÜYDÜM
Seçilen oyuncular, kafanızdaki karakterlerle ne kadar uyuşuyor?
- Bir yazar kendi yarattığı hayalin peşinden koşarsa sonu hüsran olur. Ayça Bingöl, benim için Cemile’dir ama Erkan Petekkaya konusunda önce tereddüt etmiştim. Zira, Devlet Tiyatroları sınavında ben Erkan’ın jürisindeydim. O zamanlar Erkan, temiz yüzlü gencecik bir delikanlıydı. Benim aklımda da hep o Erkan kalmıştı. Ancak, onu saçları kırlaşmış, olgunlaşmış bir halde görünce “Tamam, Ali budur” dedim. Erkan Petekkaya da, Ali rolü için biçilmiş kaftan gibi. Kasttan bu anlamda çok memnunum.
ZEYNEP GÜNAY TAN: NE ÇEKECEĞİMDEN HABERİM YOKTU
Ne kadar zamandır ekiple berabersiniz?
- Geçtiğimiz kasım ayından bu yana bu işi çekeceğimi biliyordum ama ne çekeceğimden haberim yoktu. Sadece bu işin çok iyi olacağını ve senaryonun ocakta geleceğini söylediler. Ocak ayında ise 16 bölümün senaryosu birden geldi. Bu önemli detay, ne kadar büyük bir çalışma olduğunu en baştan gösterdi zaten.
Hikayede sizi en çok etkileyen neydi?
- Hikaye o kadar gerçek ve yalındı ki... Hangi sanat dalı olursa olsun en sadeye ulaşmak müthiş bir birikim gerektirir. Sıradan insanların herkesin hayatına değecek hayatlarını anlatmak hem senaryo, hem yönetmen hem de oyunculuk açısından çok zordur. Elime gelen senaryoda bu başarılmıştı.
TÜM MAHALLE RESTORE EDİLDİ
Çalışmalara ne zaman başladınız?
- Mart ayında kastı oluşturmak ve mekanları ayarlamak için ön hazırlıklara başladık. Zamanımız bol olduğundan da biraz titiz davrandık. 250’ye yakın mekan gezdik. Çekime kadarki üç aylık sürede ise Ali ve ailesinin kaldığı Zeyrek’teki evin etrafında bulunan tüm binaların, mahallenin yeniden restore edilmesi, çehrelerinin değişmesi gerekti.
Oyuncu kadrosu belirlenirken nelere dikkat ettiniz?
- Hikayedeki inandırıcılığı ve gerçekliği artırmak için mümkün olduğunca yeni yüzlere ihtiyacımız vardı. Birçok genç oyuncu adayıyla deneme çekimi yaptık. En baştan beri Caroline’in yabancı olmasını istedik, en uzun onun kastı sürdü. Çekime iki hafta kala hâlâ Caroline’imiz yoktu. En sonunda Facebook’a ilan yazdık. Wilma Elles, Alman bir oyuncu ve bunun yanı sıra ıslami bilimler okuyormuş. Tek hayali bir ıslam ülkesinde başrol oynamakmış. Çıkıp geldi. şu an resmen hayalini yaşıyor.
Osman’ı seçmek de sizi o kadar uğraştırdı mı?
- Osman hikayenin gizli başrolü. Bunun seçimi için de 300’e yakın deneme çekimi yapıldı. Önceki dizilerde çocuklar hep dizi içinde bir maskot gibi yer alırdı. Bu dizide Osman başrol ve her sahne onun gözünden, onun aklında kaldığı kadarıyla anlatılıyor. Dolayısıyla Caroline’den sonra en zor kastımız o oldu.
HER OYUNCU DENEME ÇEKİMİYLE ALINDI
Herkes deneme çekimiyle mi diziye girdi?
- Erkan Petekkaya’ya tabii ki deneme çekimi yapmadık ama onu da diğer oyuncularla uyumunu görmek için deneme çekimlerine aldık. Özellikle ona çok teşekkür etmem gerekiyor.
Neden?
- Dört çocuklu ve arızaları olan bir babayı oynayacak. Başka bir dizide yer alıp genç kadınların sevgilisi olabilirdi ama bu dizideki Ali’yi sevdi, sahiplendi. Aynı şey Ayça Bingöl için de geçerli. O da kadınlığından vazgeçmiş bir anne ve ev kadınını oynayacak.
Çekimler nasıl gidiyor?
- Çok rahat bir set çünkü tüm ön hazırlıklar bitmişti. Oyuncularla da çekimler başlamadan önce üç hafta kadar çalıştık. Yani hem keyifli hem de kolay bir set bizimki...
ZEYNEP GÜNAY TAN: OSMAN’IN GELECEĞİNİ BEN BİLE MERAK EDİYORUM
Seyirciyi ekrana çekecek olan şey ne sizce?
- Gerçekliği ve herkesin empati kurabileceği bir hikayeye sahip olması. Bir de hayatta tüm kötülükler üst üste gelirken dizide sürekli mücadele ve umut var. Karakterlerin o zorlukları nasıl atlattığını, hayatta nerelere geldiklerini anlatan bir iş... Ben bile şimdiden büyük Osman’ın kim olacağını düşünmeye başladım.