Güncelleme Tarihi:
Herkes merak ediyor, kimi soğuk buluyor, kimi onun gibi olmak istiyor. Stiliyle fark yaratıyor, cool kelimesi ise sözlükte sanki onun için var!
Oysa bu soğuk görüntünün altında 20’li yaşlarında genç bir kadın yatıyor. Eda Taşpınar, o cool imaj altındaki gerçek kimliğini Hello! dergisine anlattı.
Okuldan atılınca sekiz ay kadar annesiyle beraber Antalya Olympos’ta ağaç evlerde yaşamaya gitmiş. Daha sonra da çok sevdiği ve hálá unutamadığı Londra günleri başlamış: "Babam beni Londra’ya yolladı. Royal College of Art’a heykeltıraş bölümünden kabul gördüm. Moda bölümüne giremedim. Bunun üzerine London College of Fashion’da bir sene boyunca çanta, takı, elbise, şapka tasarımı gibi her şeyi okudum. Bu da okumak istediğim bölümü ortaya çıkardı. Central St. Martins Collage of Art and Design’ın, 20 kişilik bir ayakkabı tasarımı bölümü açtığını öğrenip başvurdum ve kabul edildim. Bu sırada okulun ayarladığı stajlarda çalıştım. Vivienne Westwood, Armani, Comme des Garçons, MaxMara ve Manolo Blahnik’te stajın yanı sıra çok ünlü moda yazarı Hilary Alexander’ın yanında staj yaptım. Altı sene okuduktan sonra İstanbul’a geri döndüm."
AKSİNE MÜTEVAZIYIM
Eda Taşpınar, dergilerde görünen fotoğraflarındaki kadının aksine mütevazı ve sıradan istekleri olan genç bir kız. Bir giydiğini bir daha giymiyor gibi hakkında yaratılan efsanelere de gülüyor: "Ben bir giydiğimi bir daha giymeyecek
Giysileri bu kadar çok seven birinin en sevmediği parça ne olabilir acaba? "Bence jean çok sıkıcı bir kıyafet, bir de herkes giyiyor, hiçbir özelliği yok. Herkesle bir örnek olmanın eğlencesini alamıyorum. "
TAŞIYAMAYANA TASARIMIMI SATMAM
Eda, giydiği kıyafetlerden aksesuvarlarına kadar pek çok parçayı kendi tasarlıyor. Satın almak yerine yapmaya başlamasını da şöyle anlatıyor: "Ben çanta tasarımına yeni yeni başladım. Bazen özellikle bir şey arar ve asla bulamazsınız ya, bende de böyle oldu. Uzun rugan bir clutch arıyordum, bulamadım. Bunun üzerine kendim yapmaya karar verdim, görenlerden çok
Taşpınar, ileride kuracağı aileyi ise şöyle anlatıyor: "Ben öncelikle oğlum olsun istiyorum ama zaten bir sürü doğuracağım. Arada kız da çıkar herhalde. Ama kendimi hazır hissetmiyorum, sevgilimle kendime ancak yetiyorum. Doğurmuş olmak için doğurmam. Yapmak isteyip hazır olduğumda bir sürü istiyorum. İtalyan aileleri gibi olsak keşke ’Nunu’ (Nurettin Hasman) ile...".