Bir sabah uyandım ki artık konuşamıyorum

Güncelleme Tarihi:

Bir sabah uyandım ki artık konuşamıyorum
OluÅŸturulma Tarihi: Eylül 14, 2003 00:00

DaÄŸ gibi bir adam. Gür sesli bir adam. Rüzgarlarının nereden, ne zaman, nasıl eseceÄŸi belli olmayan bir adam. Kodu mu oturtan bir adam. Attığı her adımda ses getiren bir adam. Ne iÅŸ yaptıysa hepsini baÅŸarmış bir adam. Karikatür, tiyatro, boks, reklamcılık, yazarlık, hocalık, insan yetiÅŸtirme, arkadaÅŸlık... OÄŸuz Aral o. ÖzetlediÄŸinizde bile dev bir silüet. Ve o adam, sizinle konuÅŸurken, kelimeleri aramaya baÅŸlayınca ne halt edeceÄŸinizi ÅŸaşırıyorsunuz. ‘‘Ne keçisiydi onun adı?’’ diyor. ‘‘Günah’’ diyorsunuz. Ama derken de bir yutkunuyorsunuz. Daha önce de OÄŸuz Aral'la konuÅŸtum, sohbet ettim ben. Ama teyipsiz, aletsiz. Unpluged yani. Bir nevi Çetin Altan gibiydi. KonuÅŸmaya baÅŸladı mı, imkanı yok yetiÅŸemezdiniz. Oradan oraya atlar, kelime oyunları yapar, kavramdan kavrama, sözcükten sözcüğe, inoriden ironiÄŸe zıplar, sizi kıç üstü yere oturturdu. Ãœrperirdi hafiften tüyleriniz. Çekinirdiniz ondan. Baskın bir karakterdi. DoÄŸuÅŸtan enerjik ve karizmatik biriydi o. Bakmayın dili geçmiÅŸ zaman kullandığıma hálá öyle. De... Ton farkı var. Aradaki azalan -onu normal insan seviyesine getiren- ton bile insanı ÅŸaşırtmaya yetiyor. Babanızda olur hani, siz küçükken o gözünüzün önünde bir ilahtır, sert ve kaya gibidir. Ve siz büyürken o yaÅŸlanmaya, yumuÅŸamaya baÅŸlar. O hali koyar size. Hüzün verir. Tabii OÄŸuz Aral'ın bu benzetmeyi kabul ettiÄŸini veya edeceÄŸini düşünüyorsanız, fena halde yanılıyorsunuz. Asla. O hálá her ÅŸeyi, ölümü dahi, bir yumrukta yere devirebileceÄŸini düşünüyor. KuyruÄŸunu hep dik tutuyor. Kabul etmiyor. Ne hastalığını ne hastalığının sonuçlarını. Ve ben ona hayranlık duyuyorum...Hayırdır! Yazılarınızdan ve karikatürlerinizden mahrum kaldık. Yine bir küslük dönemi mi yaşıyorsunuz? Yoksa baÅŸka bir numara mı var?- Küslük var... YaÅŸlılık, tekrar üretme zorluÄŸu doÄŸuruyor. O da küslük yaratıyor. Ä°nsanlara küsüyorsun. Tabii bu morukluktan ileri geliyor...Niye kendinize deÄŸil de baÅŸkalarına küsüyorsunuz?- Söylüyorum morukluktan! Ama önce kendine küsüyorsun: Ne halt etmeye ihtiyarladın? Zorun ne? Niye yaÅŸlanıyorsun durup dururken? Enayi misin sen! Herkes gibi 30'lu, 40'lı, 50'li yaÅŸlarda olmak varken, 60'lar, 70'ler senin neyine? Var yani bir küslük...Peki baÅŸka bir numara...- O da var... O pazar günü yazı yazmak için kalktım. Sabahları çay ve sigara içmeden, gazete okuyan bir herifim ben. Aldım gazeteyi elime. Gazete dediÄŸim de bizim Hürriyet. Allah Allah, bir gavur gazetesi gibi görünüyor gözüme. Önce anlayamadım. Ä°ngilizce deÄŸil, Fransızca deÄŸil, Almanca deÄŸil. Hangi dilde çıkarmışlar bunu! Dikkatlice bakıyorum. Okuyamıyorum. Harfler, sözcükler bana yabancı. Halbuki adım gibi biliyorum, elimdeki bizim gazete. Çünkü kapıcı öyle getiriyor. Japonca mı Çince mi? Nece bu! Gazetenin adının ‘‘H’’ harfiyle baÅŸladığını biliyorum ama ‘‘Ş’’ diyorum, söylemek istediÄŸim hiçbir ÅŸey çıkmıyor aÄŸzımdan. Sinirlendim tabii, sinirlenince de küfür ettim...Küfür doÄŸru çıktı mı aÄŸzınızdan?- Hayır! En kötüsü de o: Ağız tadıyla bir güzel küfür bile edemedim! Ne fena bir ÅŸey insanın küfür edememesi biliyor musun?Yalnız mıydınız?- Evet. Bu evdeyim. Yalnızım. Okuyamıyorum, konuÅŸamıyorum...MEÄžER BEYÄ°N ENFARKTÃœSÃœ GEÇİRMİŞİM BENPaniÄŸe kapılmadınız mı?- Yok. Ama koÅŸarak bilgisayara gittim. Satrancımla oynamaya baÅŸladım. Tamam okuyamıyorum, konuÅŸamıyorum ama bakalım bu sefer de... Oh be dedim kendi kendime yine yendim onu! Gidip biraz yatayım dedim, belki geçer. Kimbilir içkiyi dün gece fazla kaçırmışımdır, çok da içmemiÅŸtim gerçi. Neyse, biraz dinlendikten sonra kalktım, yine okuyamıyorum. Allah kahretsin! Yazmaya çalışıyorum, onu da beceremiyorum. Çay demek istiyorum, potin diyorum. Derken sözcükler iyice birbirine karıştı. Anlayacağın Türkçe’de konuÅŸulan çok az lafı bir araya getirebiliyordum...Sonra...- Sonra... Allah razı olsun, Filiz hastaneye götürdü beni. Tabii kuyruÄŸu dik tutuyorum. Zaten konuÅŸamadığım için çok mahcubum. Kimsenin tahmin edemeyeceÄŸi kadar mahcup ve utangaç bir adamım aslında. Neyse, arkadaÅŸlarım filan hastaneye koÅŸtu filan. Doktorum Bingür Sönmez. Bingür diyeceÄŸim, ‘‘Bin’’ diyemediÄŸim için parmağımla ‘‘bir’’ iÅŸareti yapıyorum, derdimi öyle anlatmaya çalışıyorum. Sadece ‘‘evet’’, ‘‘hayır’’ ‘‘ı-ıh’’ gibi ÅŸeyler çıkıyor aÄŸzımdan. Önce yüksek tansiyondan şüphelendiler. 20'ye çıkmış. Acilen bir tüpe soktular beni, MR'mıymış neymiÅŸ...Sonuç?- Enfarktüs. Enfarktüs geçirmiÅŸim ben! Ama kalpte deÄŸil beyinde. Hani insanların beyin damarlarından biri tıkanınca eli ayağı tutmaz ya, bendeki arıza farklı oldu. Sonra pıhtıyı gördüler. Nah böyle bir ÅŸey! Kocaman. Hekimler soru sormak zorundalar. KonuÅŸamıyorum ya, çiziyorum. Bir ara da Ä°ngilizce döktürmüşüm. ‘‘Hastane’’ kelimesini bulamıyorum. ‘‘Memory’’den ‘‘hatırlamak, hatırlatmak’’ Memorial Hastanesi'ni çıkardım. NöroloÄŸum fidan gibi tatlı bir kız, Gül Hanım. Bana aritmetik soruları sormaya baÅŸladı. 96 bölü 3 kaç eder? 32! Onları biliyorum. Ama konuÅŸamıyorum. Böyle yani...Ne kadar kaldınız hastanede?- Bir hafta. Her yerimi delik deÅŸik ettiler. Daha sonra yaÅŸayabileceÄŸim enfarktüsleri durdurabilemek için önlem almak gerekiyormuÅŸ. Yani o koyu kanı sulandırmak. Anlayacağın serum arabası bir süre en sadık yarim oldu! Kenefe onunla gidiyorum, onunla aÅŸk yapıyorum, yatakta, hastanede, voltada hep onunlayım. Tam serum arabasına karşı fuhuÅŸkar bir tavırda bulunacaktım ki, elimden aldılar!Peki sizin ÅŸu anda da hastanede olmanız gerekmiyor mu?- Bırakmaya niyetleri yoktu ama ben kaçtım! Tahammül edemedim. Ne kadar sürdü tekrar okumaya ve konuÅŸmaya baÅŸlamanız?- Hálá okuyamıyorum ki. Deli gibi gazete alıyorum ama sadece bakıyorum. Ama eklerdeki bulmacaları, bilmeceleri çözebiliyorum. Rakamlarla sorunum yok. Hastanedeyken bir kantin mönüsünü getirdiler. Biraz biraz harfleri tanıyayayım diye. Gönlümde iÅŸe alfabeden baÅŸlamak var ama bu yaÅŸtan sonra yeniden ilkokul çocuÄŸu gibi olmak...Peki konuÅŸma meselesi?- Hálá bazı kelimeleri bulmakta zorlanıyorum. Biraz da kekeliyorum. Daha olayın üzerinden bir ay geçti. Geçenlerde de kanı fazla sulandırmışlar. Yine bir tehlike geçirdim. Ä°kisinin arasını bulmak gerekiyor. Hem kanı sulandıracaksın, hem de çok fazla sulandırmayacaksın!KonuÅŸamamak, yazamamak sizi nasıl etkiledi?- Acı acı güldüm. Küfür bile edemiyorsun be adam! Bir de kendimce bir marifetim vardır benim. Türkçeyi çok severim, onun için de marifetli konuÅŸur ve yazmaya çalışırım. Çaktırmadan. Artık o yok. Siz zaten ‘‘huysuz adam’’ın tekiydiniz. Åžimdi ne vaziyettesiniz!- Aaaa gene huysuzum! Nüfus káğıdı bu, deÄŸiÅŸmez...Her hücresiyle hayata katılan bir adamdınız. Åžimdiki röntgen neyi gösteriyor?- Mutlaka yapacak bir ÅŸeyler buluyor insan. Figüratif ebru resimleri yapıyorum. Bak oralarda duruyor. En kötü ihtimalle özel bir meze yaparım. Benim çilingir sofralarım meÅŸhur!Kendinizi artık bir ‘‘izleyici’’ gibi mi hissediyorsunuz?.. Bu arada, sigara içmek intihar deÄŸil mi sizin için!- Ä°ki soruyu bir arada sormayacaksın! 16 yaşından beri 4 paket içiyorum. Enayi bir pıhtı yüzünden ondan vazgeçecek deÄŸilim! Ä°zleyici olma soruna gelince, hem oyuncu hem izleyiciyim. Hep öyle oldum. 13 yıldır Devlet Konservatuvarı’nda tiyatro hocasıyım. Oyunculuk sıkı bir yoÄŸunlaÅŸma gerektirir. Nasıl bir ÅŸeydir biliyor musun, kendini kaptırırısın, rol icabı birinin gırtlağını sıkarsın. Ama iyi oyuncu kendini dışarıdan da izleyebilen insandır. Hayatta yaÅŸarken de durum farklı deÄŸil. Hem kendini yaÅŸayacaksın, istediÄŸin boku yiyeceksin ama aynı anda kendine uzaktan bakabileceksin. Biraz ÅŸizofrenik bir durum. Ama anladın deÄŸil mi? Ä°zleyici olmam, birilerinin burnunu kırmayacağım anlamına gelmiyor...Yani yazamamak, adam gibi konuÅŸamamak size koymuyor...- Hiç öyle arabesk bir herif olmadım ben. Ä°stediÄŸim gibi konuÅŸamıyor muyum, ÅŸarkı söylerim. Hem kekemelik sorunu da kalkıyor o zaman! Sonra baÄŸlama çalarım. Bakarsın kaset bile yaparım! En kötü ihtimalle bu halimle politikacı olurum. Bakan filan.Peki ÅŸu anda bünyeniz hangi tepkiyi veriyor? a) Ben hayatın artık ucundayım. Ne olup bittiÄŸi umrumda bile deÄŸil b) Hayata asılmadan teslim olana kahpe derler.- Abuk sabuk bir soru! Bir daha sor!Soru ÅŸu aslında: Bünyeniz Allah’a şükür kuvvetli. Ama boru deÄŸil, beyin enfarktüsü geçirdiniz. Ve hálá pofur pofur sigara içiyorsunuz. Korkmuyor musunuz? ‘‘Ulan! Ben hayatın kıyısındayım. SaÄŸlığıma biraz daha dikkat etmeliyim!’’ demiyor musunuz? Soru bu deÄŸildi ama artık oldu...- Enayi bir pıhtı beni öldüremez! Ancak yapmak istediÄŸim güzel ÅŸeylerden bir iki tanesini engelleyebilir. Söylüyorum yapacak baÅŸka ÅŸey bulurum. Mesela zamparalık yaparım!KADINLARI YÃœCELTMEYÄ° BECEREMEDÄ°MKadınlarla iÅŸiniz bitti mi sizin?- Biter mi?! Onlar beni gömer. Ä°nÅŸallah yani! Anneden karıya, karıdan sevgiliye, sevgiliden kıza, kızdan toruna... Böyle bir hayatımız var hepimizin. Bak bu resimdeki benim torunum. Nasıl güzel bir kaltak deÄŸil mi?Kadınlarla itiÅŸip kakışan biri misiniz?- Onlar lütfettiler. Her zaman.Neyi?- YaÅŸamı, keyfi, sevinci, zevki... Hep bana lütfettiler. Ben çok ÅŸanslı bir köpeÄŸim!Ben sizin kadınlarla iliÅŸkinizi hiç bilmiyorum. Nasıl bir sevgili, nasıl bir áşık, nasıl bir kocasınız siz? Allahın belası bir herif gibi duruyorsunuz ama aynı zamanda çok cazibeli, rüzgarına kapılacak bir adam...- Hepsi bir arada galiba. Ama sanıyorum onca güzel hanımı ÅŸey ettim ben... Ne ettiniz? Ãœzdünüz mü?- Hayır canım! Her ÅŸey etmiÅŸimdir. De... Bir ÅŸey hariç: Yeterince yüceltemedim.Neden?- Beceremedim!Hep kendinizle meÅŸgul olduÄŸunuz için mi?- Hayır. BilmediÄŸim için. Yetenekli deÄŸilim bu konuda. Onlar ne hissediyordur: ‘‘Kıymetimizi bilmedi bu herif!’’ mi?- Yok. Onlar hep bağışlayıcıdır. Bağışlarlar.Bir duruÅŸunuz da sağı solu belli deÄŸilmiÅŸ gibi...- Öyleyim.Hani durduk yerde bir tane çakabilir ya da kafa atabilir gibi...- DoÄŸru çünkü terbiyesizliÄŸe, haksızlığa, edepsizliÄŸe tahammülüm yok... Ha bir de eski boksorüm ben! Ä°htiyar Boksörler Kulübü’nü kurduk. Arada genç çocukları çalıştırıyoruz. Ama boksörlerin de insanlara göstermek istemediÄŸi bir gözyaşı olabilir....ESKÄ° SÖZCÃœKLERÄ°MÄ° BULABÄ°LSEMKarınız sizin için ne ifade ediyor? Ve kaç yıldır birliktesiniz?- 40. Bana çok büyük katkısı olmuÅŸtur. Özellikle de Gırgır döneminde. Sırtımı bir kadına dayamadan birtakım ÅŸeyleri asla hayata geçiremezdim. Kimse beceremez. Belki Atatürk yapmıştır. Ama ben yapamazdım. O yüzden benim için özeldir. Her zaman. Ona edebilecek bir lafım yok.Ä°yi de nasıl tanımlarsınız hislerinizi?- Hayranlık. Saygı...AÅŸk deÄŸil yani!- Åžimdi aÅŸkı karıştırma! Senin tanımladığın aÅŸkla benimki arasında çok fark var. Zaten aÅŸk denilen ÅŸey çok yanlış tarif ediliyor. Yunus Emre için baÅŸka bir ÅŸey aÅŸk. Bir zampara için baÅŸka...Hayranlık ve saygı da bir tür aÅŸk...- Yani... Becerebilsem eski sözcüklerimi bulmayı... Sana yarım saat anlatırdım aÅŸkın ne olduÄŸunu. Tabii ki aÅŸk karıma duyduÄŸum...O enayi pıhtı eÅŸinizi nasıl etkiledi? Neler hissetti?- Ne hissetmiÅŸ olabilir sence...Ne bileyim. Ãœzüldü, kahroldu...- Hayır. En kötüsünü hissetti: Çaresizlik! Sokakta bile birisi kaza geçirse mahvolursun. En zoru seyreden kiÅŸi içindir...‘‘O beni aldı hastaneye götürdü’’ filan demiyorsunuz. Yani onu pek anlatmıyorsunuz?- Çünkü bunlar seni ilgilendirmiyor!Peki.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!