Güncelleme Tarihi:
Şarkıcı, 11 Eylül 1973’teki askerî darbe sırasında binlerce kişi ile birlikte Şili Stadyumu’ndaki insanlık dışı işkenceler sonrasında vahşice öldürülmüştü.
“Halka inilmez, çıkılır” diyen Victor Jara şarkılarıyla özgürlüğün, bağımsızlığın aynı zamanda da kendi kültürünün evrensel sesi oluyordu o yıllar. Şili folkunun büyük ismi Violeta Parra’dan el almış, ‘Yeni Şarkı’ akımının kurucularından olmuştu. Latin Amerika gibi büyük ve karmaşık kültür mozaiğinde özgün sesini bulmuştu.
Victor Jara’ya göre evlilik hem zor hem dünyanın en güzel olayıydı. İngiliz balerin eşi için “bu benim ilk ve son evliliğim” diyor; iki küçük kızına olan düşkünlüğünü de asla gizlemiyordu. Şarkıları ailesi, halkı ve ezilenler içindi; müziğin yani sanatın inceliklerini de araştırmaktan geri durmuyordu. “Şarkım özgür bir şarkıdır” demişti, 35 yaşında öldürülen sanatçı.
Darbenin ardından Şili halkıyla dayanışma başlamıştı; belki İspanya İç Savaşı’na da benzetilebilir. Siyasî mülteciler, daha çok Avrupa’ya, Fransa’ya kaçmıştı. Şilili müzik grubu Inti Illimani, o sırada yurtdışında olduğu için, dünyanın dikkatini ülkelerindeki trajediye çekebilmek için konserler veriyordu. Violeta Parra’nın müzisyen çocukları Ángel Parra ile Isabel Parra da benzer şekilde konserler veriyordu. İstanbul’a da gelmişlerdi. Şimdiki Lütfi Kırdar’ın yerindeki Spor Sergi Sarayı’nda Violeta’nın, Victor’un şarkıları söylenmişti.
Orhan Asena darbe gününü konu edinen ‘Şili’de Av’ (1975) adlı bir oyun yazmış ve Dostlar Tiyatrosu tarafından sahnelenmişti. Oyun epeyce ilgi uyandırmıştı. 1985 yılında da bu büyük şarkıcının anısına ‘Özgürlük Şarkısı Victor Jara’ adlı bir kitap basılmıştı. Adnan Özer’in İspanyolcadan çevirdiği yapıt, Jara’nın yazıları, şarkı sözleri ve fotoğraflarıyla bezeliydi. Yarın Dergisi yayınlarından çıkan bu kitapla birlikte yine Victor Jara’nın şarkılarından oluşan bir de kaset yayımlanmıştı.
Gerçek bir olayın ele alındığı, darbe sırasında Amerikalı bir gazetecinin ölümünü anlatan kitaptan uyarlanan ve 1982 Altın Palmiye Ödülü’nü de alan ‘Missing (Kayıp)’ filmindeki bir sahne durumu iyi özetler: CIA yetkilisi, öldürülmüş gazetecinin babasına, Şili’de, Birleşik Devletler’in çıkarlarının ve binlerce yatırımın olduğunu fütursuzca söyler. Victor Jara’nın da davası budur. Yalnızca Şili’nin değil, bütün Latin Amerika’nın bağımsızlığı; yani ‘arka bahçe’nin!
Victor Jara yaşamının son günlerinde, binlerce solcu gibi ağır işkence altındayken ‘Şili Stadyumu’ adlı son şarkısını yazabilmişti:
“Biri öldü, ikincisine vurdular vurdular
inanmazdım asla bir insana böyle vurulacağına.
Diğer dördü sona erdirmek istedi bu dehşeti,
biri boşluğa attı kendini,
diğeri vuruyordu başını duvara,
ama hepsinin bakışlarında ölümün işareti.”
(*Bkz. bbc.com/news; Taraf, 30 Aralık 2012)