Güncelleme Tarihi:
AVRASYA MARATONU'NA KATILDI FOTO-GALERİ
Avrasya Maratonu’na üçüncü kez katıldınız. Maraton koşmaya neden başladınız?
- Öncelikle şunu söyleyeyim, iki bacağa sahip olduğum ve koşabildiğim için her gün Allah’a şükrediyorum. Etrafıma baktığımda, bazen tekerlekli sandalyede insanlar görüyorum. Yürüyemiyor, koşamıyorlar. Biz onlar için de koşup yürümek mecburiyetindeyiz diye düşünüyorum. Bu fikirle başladım koşmaya... Avrasya Maratonu’na üçüncü katılışım, Bana bundan daha büyük haz ve mutluluk veren başka bir şey de yok. Maraton sabahı saat 06:30’da kalktım, panikten ve heyecandan daha fazla uyuyamadım, düşünün.
Niye bu heyecan? Çok mu hırslısınız?
- Bir limitin olduğunu ama yeterince çabalarsan o limitin de üstüne çıkabileceğini biliyorsan, kendini tutamıyorsun. O yüzden, daha en başında “Elimden gelenin en iyisini yapacağım. Öncelikle bunu bitireceğim. Sonra da ilk 100’e gireceğim” dedim. İlk sene 15 kilometrede 800 atlet 3 bin kadın arasında 211’inci, ikinci sene 213’üncü oldum. Bu sene isie 116’ncılığa kadar yükseldim.
Sizi bu kadar motive eden şey ne?
- Bir gün çocuklarıma ve torunlarıma, “Ben maraton koştum, triatlona katıldım, Everest’e tırmandım” demek istiyorum. Beni motive eden de bu düşünce...
SPOR SAYESİNDE HİÇBİR ŞEYE SİNİRLENMİYORUM
Peki maraton öncesi nasıl bir hazırlık süreci geçirdiniz?
- Başarımın arkasında Orhan Civan var. Altı yıldır antrenörüm, hep birlikte spor yapıyoruz. İlk zamanlarda ağırlık çalışıyorduk. Şimdi boost fit ve boot camp antrenmanları yapıyoruz. Yani functonal antrenman dediğimiz... Nabız bir 180’e çıkıyor, bir 70’e iniyor, bir 180’e çıkıyor, bir 70’e iniyor. Kalp sağlığı açısından çok faydalı. Haftada dört ya da beş gün bu antrenmanı yapıyorum. Bu aralar koşuya kafayı taktım bir de... Aslında yanlış bir şey ama son bir aydır her gün 1 saat 10 dakika koşu yaptım. Ve bu yıl maratondu geçen yıla göre 4,5 dakika erken tamamladım.
Hocanın çıkardığı antrenman planına hiç itiraz etmediniz mi?
- Hayır! Altı sene aynı hocayla birlikte çalışmak çok önemli... Beni tanıyor, nerede zorlandığımı biliyor. Ama o hareketleri zaten senin bacağın ya da vücudun yapmıyor, beynin yapıyor. Koşu da öyle. Bacak, eğer beyin ona koş derse koşuyor. Bittim dediğin anda beynin “koş” diyor, koşuyorsun.
Spor, psikolojinizi nasıl etkiliyor?
- Hiçbir şeye sinirlenmiyorum. Çünkü o stres ve siniri sporla atıyorum. Hayatı daha rahat tolere ediyor, her şeye pozitif bakıyorum. Vücudum medite oluyor. Spor, vücudun en iyi arkadaşı. Kesinlikle herkesin yapması gerekli ama biz biraz üşengeç bir milletiz.
BİR OTURUŞTA 700 GRAM ET YERİM
Maratona hazırlanırken özel bir beslenme programı uyguladınız mı? Yaşam biçiminizi nasıl programladınız?
- Beslenmeme her zaman dikkat etmeye çalışıyorum zaten... Bu işin yüzde 30-40’ı spor, yüzde 60-70’i yemek. Evet, vücutta gördüğün bu kaslar sporla oluyor ama beslenmene dikkat edersen ortaya çıkıyor, belirginleşiyor. Bir kere ağırlık çalışırken vücuttaki kaslarda belirli yırtılmalar oluşuyor. Bunları onarmak için de proteine ihtiyaç var. Tabii ki proteinin fazlasını da vücut yağa çeviriyor. 1.80 boyunda, 63 kilo bir insanım. Herkes için beslenme değişir ama ben sabahları haşlanmış yumurta, iki dilim kahverengi ekmek yiyor, çay içiyorum. Öğlen bir balık ya da tavuk, yanında haşlanmış sebze, iki dilim kahverengi ekmek... Akşam da et ya da sebze yiyorum. Burada proteinin miktarı çok önemli. Benim için 200-250 gram sınır... O sınırı geçtiğim zaman vücut fazlasını yağa çeviriyor. Yani en önemli şey, porsiyonlar.
Porsiyonlarla sorununuz var mı?
- Evet. Sağlıksız yemek yeme meraklısı değilim; ama bir oturdum mu 700 gram et yemeyi severim. İşte o da aynı derece kötü. Ara öğünde ise bir yoğurt, azıcık yeşil elma yiyorum. Bazen de dikkat etmiyorum. İnsanız ya arada bir çıkıyorum yoldan, çikolata da yiyorum.
HAYALİM EVEREST’E TIRMANMAK
Gelecek sene de maratona katılmak istiyor musunuz?
- Evet... Hatta yeterince antrenman yapar, iyi hazırlanabilirsem, gelecek sene 42 kilometreyi deneyeceğim. Bu sefer 15 kilometre çok rahat bitti, çok fazla zorlanmadım. Spor hocam da “Gençken profesyonelce yönlendirilmiş olsaydın, çok iyi sporcu olurdun” diyor. Ne yazık ki ben her şeyden biraz yaptım, tam anlamıyla tek bir dala kanalize olamadım. Tenis, voleybol, basketbol, kayak ve sörf, hepsiyle uğraştım ama hiçbirini profesyonelce yapmadım. Everest’e tırmanmak da hayalim.
ŞUNA BAK ŞUNA SANKİ BİRİNCİ OLACAK!
Koşarken çevrenizdeki diğer koşucularla iletişim kurabiliyor musunuz?
- Evet. Geçen sene Trabzonlu bir amca Laz fıkraları anlattı. Bu sene çok yaşlı bir adamı gördüm. Arkasındaki pankarta, “1940 modelim. Hacı dedeyim. Maşallah demeyin. Her yere giderim” yazmıştı. Çok şekerdi. Geçen yıl tam maratonu bitiriyorum, bir kadın “Şuna bak, şuna. Sanki birinci olacak” diyordu. Komik milletiz vesselam. Ya sen de bir koş... Koşmak da önemli değil, bitirmek önemli.