Oluşturulma Tarihi: Temmuz 27, 2007 00:00
Dünya çapında yürütülen Cow Parade kampanyası kapsamında, Kelebek adına tasarlaması için kendisine de bir inek heykeli verilen Nil, yaratıcılığını konuşturdu.
Yanına yaklaşıldığında ineğin söylemesi için "Bir öküzü çok sevdim" diye bir şarkı yazan Nil, "Aslında sözleri tamamlarsam iyi şarkı olur. Hatta bu yazın hiti çıkar" diyor.
Yazın hit şarkısı Nil’den “Bir öküzü çok sevdim”
Müzikte, resimde, reklamda, yazıda, özetle her yerde yaratıcılığını kullanan Nil’i, Kelebek için tasarladığı ineğin başında yakaladık. Nil aşık ineği ile çok iddialı; kaldı ki yazın hit olacak şarkısını da yine bu inek için bestelemiş. Nil’i merak edenler buraya...
- Dünya çapında yürütülen Cow Parade kampanyası kapsamında, Kelebek adına tasarlamanız için size de bir inek heykeli verildi. Biraz ineğinizden bahseder misiniz?
Ben bu ineklerden daha önce görmüştün dünyanın çeşitli yerlerinde. Türkiye’de yapılmaya başlandığını ve bana da bir ineğin nasip olduğunu öğrenince sevindim. Eğlenceli bir şey sonuç olarak. Çok zaman yoktu, hemen “ne yapabilirim” diye düşünmeye başladım. Sonra ses çıkaran bir inek olmadığını fark ettim. Hepsi görsel olarak vardı. Bizimki farklı olsun istedim. “Bir kulunu çok sevdim”den yola çıkarak “Bir öküzü çok sevdim” diye bir şarkı yazdım. Bu aslında aşık ve şarkı söyleyen bir inek. İki mısralık sözü var: “Bir öküzü çok sevdim. O da beni sevsin istedim” diyecek bu inek.
- Arabesk bir inek mi?
Yok, arabesk değil. Tam tersi balat söylüyor aslında. Üzgün ve hüzünlü bir şarkı, aşık çünkü...
- Neden kırmızı değil de pembe?
Pembe benim en sevdiğim renk. Kırmızı yapacaktık ilk başta ama öfkeyi anımsattı bana o renk. Biraz pembeye doğru gitsek mi dedik ve bu çıktı. Zaten aşkın rengi de bu tonlar...
- İnekler açık artırmayla satılacak. Siz de katılacak mısınız müzayedeye?
Yok, ama isterdim evimde böyle bir şeyin olmasını. Kullanışlı da... Sadece tek şarkılık değil, I-pod’unu takabiliyorsun
ve istediğin şarkıyı çalıyor.
- Biraz büyük değil mi?
Büyük ama hafif. Evin bir köşesinde hoşluk olurdu.
- Şarkıyı ne zaman yaptınız?
Şarkının melodisi 10 gün önce inekle ilgili ne yapabiliriz diye düşünürken aklıma geldi. Hemen cep telefonuma kaydettim. Geçen hafta da stüdyoda bir kısmını kaydettik. Henüz tam olarak bitmedi. O bahsettiğim ikinci sözler de eklenecek. Aslında şarkı olur bundan. Hatta bu yazın hiti.
- Son zamanlarda Wax Poetic ile birlikte ortak çalışmalarınız oldu. Biraz bahseder misiniz?
Montreal Jazz Festivali’ne çıktık İlhan Erşahin’le birlikte. Bu, birçok müzisyenin hayali olan bir festivaldir. Biz de Wax Poetic olarak 7 Temmuz’da konser verdik. Benim için çok güzel bir çalışma oldu, çünkü kendi yaptığım müziğin dışına çıkabildim. Başka müzisyenlerle her gün saat beşte buluşup İngilizce şarkı yazarak geçen bir hafta var sonuçta.
- Jazz festivali olduğu için jazz ağırlıklı yeni şarkılar mı yazdınız?
Evet, jazz konsepti ama jazz demeye de dilim varmıyor. Müzik türlerinden çok anlamıyorum gerçi...
- Sizin “Vahdettin” diye bir şarkınız vardı, o türde mi?
Yok. Vahdettin yavaş kalıyor. Bu biraz daha hızlı, daha ritimli ve dansa uygun. Aslında uzun soluklu bir proje olabilir, belki ben Wax Poetic’in solisti olabilirim ya da boş zamanlarımda onlarla birlikte söyleyebilirim.
- Yaptığınız şarkıları kaydedebildiniz mi?
Kaydedemedik çünkü ben Montreal’den dönmek zorundaydım, ama yakında kaydedip böyle bir albüm çıkarabiliriz.
- Güzel olabilir böyle bir çalışma...
Evet, bence de... Bir kere çok zevkliydi ve hep kendime şunu sordum: “Neden ben hep solo çalışıyorum ki? Keşke en başından beri bir grubum olsaydı...” Çünkü gerçekten çok eğlenceli. Gruptaki insanlar o kadar çok şey katıyor ki, kendi başındalığından çıkıp değişik şeyler yapabiliyorsun. Daha yaratıcı oluyorsun.
- Wax Poetic’e dahil olmanız nasıl gerçekleşti?
Biz İlhan’la (Erşahin) yıllar önce “Girl” diye bir şarkı yapmıştık. O, Wax Poetic albümündeydi. Sonra “Hoppala” diye bir şarkı yaptık, o da Wax Poetic İstanbul albümüne girdi. Gördük ki biz beraber iyi çalışıyoruz. Özellikle benim için müzikal anlamda bir başkasıyla beraber çalışmak çok heyecan verici. Çünkü gitarımla bestelerimi yapıyorum ama biri daha olduğunda farklı şeyler çıkıyor ortaya. Bu yıl İlhan “Bizimle gel, solistimiz ol ve bütün yaz boyunca turla” dedi. Bütün yaz olmasa da 10-15 konser boyunca onlarla olacağım. Şimdiye kadar 6-7 konser verdik.
- Nasıl geçti bu konserler?
Çok güzel geçti. Bir tanesi New York’ta, Nublu diye mütevazı bir bardaydı. İçeriye 200 kişi ya girer ya girmez, ama Kevin Spacy geldi mesela dinlemeye. İnsanların müzik dinlemek için geldikleri, ciddi müzik yapılan bir yerdi yani. Brooklyn’de bir bahçede konser verdik sonra, o da güzel geçti. Toronto’da Super Market diye bir yerde çıktık. Bu benim kariyerim için bambaşka ve yeni bir alan. Neredeyse sıfır Türk vardı ve İngilizce şarkılar söylendi, yani beni tanıyan insanlar yoktu. “Oradaki insanlara bir şey verebiliyor musun, sana bakıp izleyince bir şey hissediyorlar mı?” İşte bunu anlamam için iyi bir fırsat oldu.
- Hep küçük yerler miydi?
Hayır tabii ki. Aslında ben 10 bin kişiye konser vermektense gözümün gördüğü, kolumun uzandığı küçük mekanlardaki konserleri daha çok seviyorum. Babylon’u bu yüzden tercih ediyorum mesela.
- Özel sahne şovları hazırladınız mı Wax Poetic’le birlikte?
Yok, özel bir şey hazırlamaya vaktimiz olmadı. Genelde hep şarkılara çalıştık. Sonuçta herkes müzisyen ve müzik için
orada olunca özel şovlar düşünülmüyor. Yine de çok özel şeyler çıkabilir. Mesela Brazilya’da Otto adında çok ünlü bir şarkıcı var, perküsyon da çalıyor. O epey bir deli ve onunla birlikte bir şeyler yapabiliriz.
- Türkiye’de dinleme şansımız var mı?
10 Ağustos’ta Çeşme Babylon’da olacağız. Bizi dinlemek isteyenler gelebilir.
Röportaj: Servet YILMAZ