Oluşturulma Tarihi: Mart 01, 2004 00:00
Kasımpaşa Sipahi Fırın Sokağı'nın ‘‘Şöhret’’ namlı delikanlısı Cem Davran, dünyaya gelişinin 40. yılını 3 Mart 2004 Perşembe günü Beykoz Konakları'ndaki yeni villasında kutlayacak. Bahçe katındaki görkemli salonda önce şömine yakılacak, sonra ver elini kocaman
yemek masası. Cem'in tam karşısında 14 yıllık aşkı Hilal olacak, sol yanında 11 yaşındaki oğlu Hürcan, sağ yanında 7 yaşındaki oğlu Ali.Cem Davran, yeni dubleks villasını gururla gezdirirken gözleri parlıyordu. Nerelerden buralara gelmişti, emek emek, tırnak tırnak. Çocukluğunda mahalle bakkalından kıt kanaat veresiye alışveriş ederlerdi. Şimdi ise Türkiye'nin en ünlü, en zengin bay ve bayanlarıyla kapı komşusuydu, arkadaştı. Otomobilleri vardı, cins köpekleri vardı, parası vardı, şöhreti çoktu. Ama o yine de Kasımpaşa diyordu. Cem bunları eşinin pastaları, börekleri, çörekleri eşliğinde enine boyuna anlattı. Veda ederken telefonuna gelen mesaj sanki günün özetiydi:‘‘Sevgili Cem, bu akşam Filifoto Mahmut, Musolloni Faruk, Kılçık Mithat ve Gıcık Mustafa ile buluşuyoruz, hazır ol. İmza: Valentino Bekir.’’Bakışını beğenmediğim adama şişeyi geçiririm- Karımın giydiği, giymediği beni hep ilgilendirir, ben maço bir adamım. Ailemle birlikte bir yere gittiğimiz zaman bakışını beğenmediğim adamın kafasına şişeyi tak diye geçiririm. Arkadaşlıklarımda ihanet olmaz, onlar için ölüme giderim. Silahın dibinde büyüdüm, her çeşidinden nefret ederim. Gece hayatını çok severim, bunların bir kısmına eşimle, bir kısmına erkek arkadaşlarımla giderim. Dört yakın arkadaşımla gece çıktığımızda hepsinde bir kadeh bir şeyler içip 10 tane mekan dolaşırız. Öyle kavgacı ruhlu bir adam değilim ama, sokak kavgasını çok iyi bilirim. Hayatım boyunca tek bir sille yemedim, çünkü dayak yiyeceğim kavgaya girmem. Benim büyüdüğüm yerlerde esrar, kumar, silah gibi şeyler peynir ekmek gibiydi. Anormal kahve kültürüm vardır, bilardoyu da iyi oynarım, briçi de. Kahvehane raconuna göre, yanında hanımı, çocuğu olan biri sana ana avrat küfretse bile eyvallah diyeceksin. Tayyip, buram buram Kasımpaşa kokuyor- Tayyip Erdoğan buram buram Kasımpaşa kokuyor, henüz kendisiyle bir tanışıklığımız yok ama. Amerikan başkanıyla konuşurken bile yine Kasımpaşa usulü R'lere bastı, öyle yürüdü. Ancak bir Kasımpaşalı, radikal bir noktadan çağa, dünyaya uyan bir yere gelebilirdi. Tayyip Bey, radikal İslamın önemli genç yıldızlarından biriydi, arşivler ortada. 10 sene önce söyledikleriyle bugün söyledikleri arasında Himalayalar kadar fark var. Bu gelişimde Kasımpaşalı olmasının çok büyük rolü var. Kasımpaşalı kıvrak zekálıdır, yoksa oralarda tutunamaz, silinip gider. Kasımpaşa'da her erkek çocuk futbolcu ve çapkın olarak doğar. Tayyip Erdoğan'ın futbolculuğu zaten ortada, libidosunun yüksekliği ise yüzünden okunuyor. Bir tek kravat bağlayış biçimi felaket, boy pos yerinde ama, hálá imam hatipli gibi yayvan bağlıyor. Ailem de, ben de bugüne kadar CHP dışında hiçbir partiye oy vermedik ama, bu sefer iş değişti. Türkiye'nin başına kim gelecekse gelsin, yeter ki boyu uzun olsun. Avrupa Birliği, NATO, CENTO cart curt bütün toplu fotoğraflara bak, en kısa, en tıknaz kim varsa o bizim başbakanımız ya da cumhurbaşkanımızdır. Bu durum çocukluğumdan beri kompleks oldu bende, o yüzden kim uzun boyluysa ben onu isterim. Şu anda en uzunu Tayyip Erdoğan olduğuna göre, eyvallah kabulümdür.Türkiye’nin en iyi 3 oyuncusu Bilginer, Şener Şen ve ben- Gerçekten iddia ediyorum, şu anda Türkiye'nin 1 numaralı jön komiği benim. Son dönem Türkiyesi'ndeki en iyi 3 oyuncudan biriyim: ötekiler Haluk Bilginer ile Şener Şen. Türkiye'nin oyuncu cenneti olduğu sözü koca bir palavra, tam tersine oyuncu kıtlığı var. Türkiye'deki oyuncu sayısı bence brüt; sanatçı başka, aktör başka. Ben artık bunları söyleyebilecek yaşa, birikime geldim. 28 yıldır oyunculuk yapıyorum, bugüne kadar son 30'u başrol olmak üzere 70 küsur oyunda oynadım. Birçok itibarlı tiyatro ödülü aldım, çok önemli ustalarla çalıştım. 4 yıl Dormen, 4 yıl Tiyatro İstanbul'da konuk oyuncu olarak oynadım. Yanında feyz aldığım, karşılıklı oynadığım nice ustaların, mesela Gülistan Güzey'in adını bilmeyen tiyatrocular var. SON DARÜLBEDAYİLİHayatta sahip olduğum her şeyi, istisnasız Şehir Tiyatrosu'na borçluyum. En başta rahmetli Vasfi Rıza'nın bende çok emeği var. Vefatından bir sene önce 50 yıl sahnede kullandığı kel peruğu ile makyaj takımlarını bana hediye etti. Ben bunu bir el verme olarak gördüm, evimin en güzel köşesinde onurla saklıyorum. Bugüne kadar sahnede kimseyi taklit etmedim, ben aslında bütün Şehir Tiyatrosu aktörlerinin karmasıyım.Benim zamanımda Şehir Tiyatrosu'nun sınavla girilen çocuk-genç eğitim birimi vardı. 4 yıllık eğitimde bütün dersler mecburiydi, ancak oradan mezun olanlar kadroya alınırdı. Başarıyla mezun oldum ama, yaşım tutmadığı için beni özel yetenek maddesinden profesyonel kadroya aldılar. Şehir Tiyatroları 1914'de Şehremini Dr. Cemil Topuzlu Paşa tarafından Darülbedayi-i Osmani (Osmanlı Güzellik Evi) adıyla kurulmuş. Ben kendimi son Darülbedayili olarak kabul ediyorum.Yıldız Parkı’nda çok vukuatım var- Ben erkek arkadaşlarının yanında başka, karısının yanında başka konuşanlardan değilim. Bak Hilal'in yanında sana her şeyi anlatıyorum Yener Ağabey. Ben güzel kadını çok severim, kesinlikle dönüp bakarım. Güzel, bakımlı kadının yanında olmak hoşuma gider. Ne var bunda, perhizde olabilirim ama, yemek listesine bakmakla perhiz bozulmaz. Kadın hem güzel olacak, hem de bakımlı, bu benim için çok önemli. Akıllı kadın da, güzel kadın da çok tehlikelidir. Hem akıllı, hem güzelse yanına bile yaklaşmam, dost olurum. Ben libidosu, yani cinsel içgüdüleri yüksek olan bir adamım. Erkeklik hormonun çok fazla önde, ne yapayım böyle yaratılmışım. Gülhane Parkı'nda karda kışta bile vukuatlarım vardır. İngiltere'ye 8-0 yenildiğimiz gün ben Yıldız Teknik öğrencisi olarak Yıldız Parkı duvarında 3-0 galiptim.En değerli hatıra Kendini ‘‘son Darülbedayili’’ olarak niteleyen Cem Davran, feyz aldığı sanatçılara büyük saygı ve hayranlık duyuyor. ‘‘bugün Gülistan Güzey'in adını bile bilmeyen tiyatrocular var’’ diye eleştiride bulunan Davran'ın en değerli hatırası ise Vasfi Rıza Zobu'nun sahnede kullandığı makyaj takımı ve kel peruğu: ‘‘Vasfi rıza'nın bende çok emeği var. Vefatından önce hediye ettiği bu takımı onurla saklıyorum.’’ YARIN: EŞİ CEM'İ ANLATIYOR
button