Güncelleme Tarihi:
Yeşim ÇOBANKENT
Son yıllarda köklerine dönerek, yağmur çamur demeden sokaklarda koşanların sayısı artıyor. Kimi kilo verme derdinde kimi salgılanan hormonların bağımlısı, kimi de koşmayı yemek ve uyku babında bir zaruri ihtiyaç olarak görüyor. Kendini doğanın kucağına atamayanlar, tozlu asfaltta koşmaya bile razı.
Avrasya Maratonu giderek kalabalıklaşırken, ona Nike Human Race gibi kardeş etkinlikler geliyor. 25 ülkede 1 milyon kişiyi koşturan Human Race’in İstanbul ayağına 10 bin kişi katılmıştı. Koşmanın sınırları öyle geniş ki; pazardan pazara koşanları da, bunu bir hayat tarzı haline getirenleri de cezbediyor.
ÇAĞLA FADILLIOĞLU (Sporcu)
Neresi olursa koşuyorum
Boğaziçi Üniversitesi Makine Mühendisliği 1. sınıftayım. Lisede basketbola başlamıştım. Bundan 2-3 yıl sonra kondisyonumu artırmak için koşmaya başladım. Önceleri haftada 3-4 kez, 20-30 dakika koşuyordum. Ayrıca ip atlıyor, ağırlık çalışıyor, basketbol oynuyordum. Zamanla basketbol antrenmanlarını azaltıp koşuyu artırdım. Burhan Felek atletizm pisti, parklar, sahil, orman, hatta sokaklar, her yerde koşuyordum. Çünkü koşmayı çok seviyordum. Bir gün Burhan Felek’te antrenman yaparken bir antrenör ne yaptığımı sordu ve onlarla çalışmamı teklif etti. Böylece atletizm kulübünde antrenman yapmaya başladım. Koşarken bedenimi daha yakından tanıma fırsatı buluyorum. Bacağım nerede, kolum nerede farkına varıyorum. Çoğu insan bunların farkında olmadığı gibi farkında olmadığının bile farkında değil. Koşarken en büyük motivasyonum, bu işi sevmem. Bir şeyi coşkuyla yapınca da uzun sürüyor. Kalp daha verimli ve rahat çalışıyor, bunun yansıması daha huzurlu ve dingin bir günlük yaşam. Kazandırdığı disiplin sayesinde hayatımın birçok alanında daha başarılı ve verimli oldum. Örneğin ÖSS’ye gireceğim yıl hemen hemen tüm arkadaşlarım spora ara verdi, ben aksine tempomu artırdım. Gün iyi planlanırsa 24 saat her şeye yetiyor. Benden etkilenen babam artık her sabah jogging yapıyor. Annem yogaya başladı, jimnastik ve yürüyüş de yapıyor.
Kısa bir süre önce ISSA’nın (International Sports Sciences Association) personal trainer (kişisel antrenör) sertifika eğitimini aldım. İdealim makine mühendisliğini bitirdikten sonra spor aletleri ve ayakkabı tasarımına eğilmek.
YONCA TOKBAŞ (Hürriyet.com.tr ve Kelebek yazarı)
Ben koşunca çocuklar okula gidiyor
Bundan üç sene önce kocam arkadaşlarıyla koşarken ben de peşine takıldım. Onlar coşup Dubai Maraton’unda kendilerini 10 km koşusuna, bizi de 4 km’ye yazdırmışlar. Ben o 4 km’yi koşunca uçtum! Hayatımda ilk defa başladığım şeyi yarım bırakmadım. Demek ki tutarlı, sakin ve hırslı olmazsam ben de bir şeyi sonuna kadar götürebilirim, dedim.
Hayatımda kendimi bu kadar sağlıklı ve mutlu hissettiğim, tatmin olduğum ve kendimi bu kadar sevdiğim bir dönem olmadı. Uyku sorunum vardı, mışıl mışıl uyuyorum. Yardım amaçlı koşu, motivasyonların en alası. Ben birileri için koşuyorum, ben koşunca çocuklar okula gidiyor, kadınlar meme kanseri hakkında daha duyarlı oluyor, engelliler tekerlekli sandalye sahibi olup hayata bağlanıyor. Haftada 2 kez tempolu 3.5 km koşup 3.5 km yürüyorum. Dünyanın en güzel parkuru Türkiye. Yürümelere doyamaz insan ama herkes eve hapsetmiş kendini. İnsanın arkadaşı ve eşiyle spor yapması ilişki kurtarır.
Yardım amaçlı koşuyu en profesyonelce yapan ekip de Adım Adım Oluşumu. Ben Avrasya Koşusu sırasında Boğaz Köprüsü’nün üzerinde koşarken gördüm ilk onları. Tekerlekli sandalyedeki engelli arkadaşlarını iterek koşuyorlardı, finişte davullarla bekleyenleri vardı. Bizden birilerinin bu işe baş koyduğunu görünce arkalarından seslendim: “Sizinle koşmak istiyorum!” diye. Cem Uçan ve Renay Onur’la irtibata geçtim. Bu aynı zamanda bir çeşit spor turizmi gibi. Yardım amaçlı koşmak için Berlin, Prag diye diye dünyayı gezersin, inanılmaz iyi fiyatlara süper otellerde kalırsın.
Adım Adım’cılardan kopya çekerek 500 kadının üyesi olduğu Sultans of Dubai grubumuza “Yürüyün!” dedim “Her haftasonu 3,5 km koşuyoruz!” İnsan istedi mi başkalarını da teşvik eder. Bu işe inanılmaz kilolu başlayan kaç kişi şimdi dal gibi. Koşmaya başlanmıyor. Balıklama atlanılıp, yahu böyle olmaz bir yerde hata yapıyorum, deyip yürünüyor. Sonra koşaradım yürünüyor. Benim koşma ritmimi gören dalga geçer. Tıngır mıngır koşuyorum. Her hafta koşu süremi 1 dakika artırsam, süper. Bu şekilde ölmeden finişe geliyorum. Kısmetse, Ekim’de Avrasya’da 15 km’yi hayal ediyorum.
SERHAT SIDAL (Hillside İstinye ve Etiler Spor Müdürü)
Mutluluk hormonu salgılıyorsunuz
“Hillside Runners Offroad” organizasyonuyla üyelerimizi haftasonu sabahları Belgrad Ormanları’nda koşturuyoruz. Ormana kulüpten servisle gidiyor, antrenör eşliğinde ısındıktan sonra 1 tur koşuyoruz. Koşanlar mutluluk hormonu salgılıyor ve iyi hissediyorlar. Koşmak kardiyovasküler sistemi (solunum ve dolaşım) en iyi çalıştıran ve en iyi yağ yaktıran spor. Koşmadan forma girmek çok zor. Koşanlar genç, aktif ve sağlıklı kalıyor. Fiziksel güç ve dayanıklılık arttıkça psikolojik dayanıklıklık da artıyor, iş hayatındaki stres ve olumsuzluklarla daha kolay başa çıkılıyor. Elbette açık havada koşmak tercih edilir ama kapalı salonlarda koşmak da neredeyse eğlenceye dönüştü. DJ eşliğinde önünüzdeki ekrandan maç izleyerek koşabiliyorsunuz.
Koşmaya yeni başlayanlar öncelikle bir doktor kontrolünden geçmeli. Eklemlerde ve kaslarda herhangi bir sorun olup olmadığı öğrenilmeli. Doğru koşu ayakkabısı seçmek de sakatlıkları önlemek bakımından önemli. Koşmaya en düşük tempoyla başlayıp hızınızı yavaş yavaş artırmalısınız. Başlangıç olarak 10-12 dakikadan yavaş yavaş 1 saate kadar çıkabilirsiniz. Yağ asitleri yarım saatten sonra yakılır. Size en uygun nefes ve nabız kontrolünü sağlamak da çok önemli. Bunu yapmazsanız hiçbir verim alamaz ve sadece vücudunuzu yorarsanız.
GENCO GÜLAN (Güncel Sanatçı)
Koşunca beyne kan gider, fikirler patlar
Boğaz’da yürüyüş yapar ve uzun uzun düşünürüm. Arada koşmak da iyi gelir, orgazm olur gibi, beyne daha fazla kan pompalanır, fikirler patlar. Sanat mesleğinin icabı, yapıtlarımızın gerçeküstü gözükmesi ama olanaklı olması gerekiyor. Sporcuları insanoğlunun sınırlarını zorlayabildikleri için seviyorum. Havada uçuyor ve yere sağlam iniyorlar. Sporu videolarımda sık sık kullanmamın diğer bir nedeni de fiziksel zorlanmanın rol yapma eğilimini bastırması. Oyuncu spor yapınca seyirci gerçeği görüyor, rolü değil.
New York’ta 2000’de çektiğim “0011 Gece Masalları” videosunda eşim Yeşim Özsoy Gülan sokaklarda yalınayak koşarken 1001 gece masallarını yüksek sesle okumaya çalışır. 2008’deki İstanbul Tiyatro Festivali’ndeki YEN! projemin Gri isimli oyununu “Hareketteki Şiir” yaklaşımı üzerine kurdum. Takım elbiseli işadamı(Tamer Ertuna) ve döpiyesli işkadını (Necla Köse) gösteri boyunca, yaklaşık 60 dakika Pera Müzesi’nde birer band üzerinde koştu. Bu sırada biri şiir yazdı öteki resim çizdi.
TEKNOLOJİ KOŞAN İNSANIN HİZMETİNDE
Adidas’ın interaktif antrenman sistemi miCoach, nabza göre hızın artırılması ya da yavaşlatılması için yönlendirme yapan iki ürünüden oluşuyor. “miCoach Pacer” sesli antrenörlük özelliğinin yanı sıra kulaklık yardımıyla egzersiz yaparken müzik dinlemeye de olanak veriyor. Bileğe takılan “miCoach Zone”la da LED ekrandan nabız takip edilebiliyor.
Nike+ ayakkabılar taban astarının altındaki cebe yerleştirilen özel sensörlü çiplerle, i-Pod Nano’yla bağlantı kurarak, koşucunun spor performansını değerlendiriyor. Sensörle iletişime geçen i-Pod Nano, koşu boyunca hız, mesafe, süre ve yakılan kaloriyle ilgili bilgileri sesli geribildirimlerle sporcuya aktarıyor. Saat şeklinde bileğe takılabilen Nike+ SportBand ise koşucunun, hız, süre, mesafe ve harcanan kalori gibi performans bilgilerini öğrenmesini sağlıyor.
Reebok’ın ünlü fitness eğitmeni Mike Boyle ile ortaklığı sonucu tasarlanan “Mobile Travel Trainer” hafifliği ve esnekliğiyle dikkat çekiyor. Normal fitness ayakkabıları ayağın ve bileklerin hareketini kısıtlarken, Reebok “Mobile Travel Trainer” esnek yapısıyla ayağın ve bileğin doğal hareketini destekleyip güçlenmelerine yardımcı oluyor.
Voit’un yeni ürünü İonizer; yaydığı havayla evde koşu bandıyla spor yaparken açıkhava hissini yaşatıyor.