Ezgi BAŞARAN
Oluşturulma Tarihi: Haziran 18, 2004 01:58
Chumbawamba İngiltere’nin Leeds kentinde doğmuş bir grup. Anarşist ve muhalif tavrına rağmen grup, müzikal kariyerinin 20’nci yılında, ancak ana akım gruplara nasip olabilecek bir şöhrete kavuştu. Eskiden punk rock yapıyorlardı, artık kendilerini ‘dünyanın bütün seslerine’ açmış durumdalar.
Chumbawamba 2004’ün başında çıkardığı ‘Un’ albümünde dünyada olup biten her şeye dokunuyor. Grubun web sitesine girdiğinizde ya da albüme baktığınızda Irak Savaşı, Ebu Garib Hapishanesi skandalından Zimbabwe ve Bolivya’daki insan hakları ihlallerine kadar birçok konuda diyecek sözleri olduğunu görebilirsiniz. Mizahi bir tavrı olan grup, örneğin, Irak savaşında yağmalanan Bağdat Arkeoloji Müzesi’nden götürülen vazoların yerine Big Mac koymayı öneriyor. Chumbawamba’nın yarın Efes Pilsen One Love Festivali kapsamında Parkorman’da vereceği konserden önce grubun solistlerinden Alice Nutter telefonla sorularımızı yanıtladı.
‘Chumbawamba’ ne anlama geliyor?
-Aslında hiçbir anlama gelmiyor. Bir deney yapılmış ve bir maymunu klavyenin başına oturttuğunuzda gelişigüzel böyle bir kelime yazmış. Bir anlamı yok.
Son albümünüzün adı ‘UN’. İngilizce hangi kelimenin önüne gelirse ona zıt anlam kazandıran bir ön ek. Grubun muhalif tavrıyla ilgisi var mı bu ismi seçmenizin? Tabii bir de Birleşmiş Milletler’in kısaltması UN...
-(Gülüyor) Birleşmiş Milletler’le hiç ilgisi yok. Muhalifliğimizle de ilgili değil. ‘Un’ İngilizce’nin en kuvvetli ön eki. Hangi kelimenin önüne koyarsanız, anlamını tamamen değiştiriyor. Godly (tanrısal)-ungodly (tanrısal olmayan)... Bu eki şarkı sözleri dışında albümde yer alan bütün kelimelerin önüne koyduk, çünkü bu daha önceki Chumbawamba albümlerine benzemiyor. Biz fazlasıyla ‘İngiliz’ bir gruptuk. Ama bu albümde dinlediğimiz farklı müziklerin, dünya müziklerinin etkilerini göreceksiniz.
Hayranlarınızın tepkisi ne oldu bu değişime?
-İnsanlar çok sevdi çünkü evet, bu bir pop albümü ama dünyanın farklı bölgelerindeki halk müziklerinden etkiler taşıyor. Latin Amerika, Polonya, Avustralya müziklerini kendi tarzımızda karıştırdık. O yüzden de şarkılar kulağa ne sıradan bir pop ne de dünya müziği gibi geliyor.
Albüme ve sitenizdeki yazılara bakınca dünyada olup bitenlerin sizi çok kızdırdığı anlaşılıyor.
-Elbette kızgınız. Irak savaşı dünyadaki bütün dengeleri altüst etti. Bizi en çok kızdıran şey insanların artık savaşa alışıyor olması. Savaşın sadece arkadaş sohbetlerinin ana konusu olması ama bunun çözüm yerine bir duyarsızlaşma yaratması.
Bu savaşın başrollerini Amerika’yla birlikte İngiltere’nin paylaşıyor olmasına ne diyorsunuz?
-Bence mide bulandırıcı. Ama şunu vurgulamak istiyorum. Bu savaşın bir parçası olan İngiltere değildir, İngilizler değildir, sadece Blair hükümetidir. Milyonlarca insan Londra’da eylem yaptık. İnanın hiçbir İngiliz savaşı desteklemiyor. Biz bütün yürüyüşlere katılıyoruz. Geçen yıl Washington’daki büyük savaş karşıtı gösteride sahne aldık. Şarkılarımızda Irak’ı unutturmamaya çalışıyoruz.
‘Bildiğiniz her şey yanlış’ diye bir şarkı var albümde. Orada 11 Eylül’den, Columbine Lisesi ve Oklahoma katliamlarından, David Kelly ve Kennedy’nin ölümünden bahsediyor ve alaycı bir üslupla ‘işler sizin bildiğiniz gibi değil’ diyorsunuz.
-O şarkı komplo teorileriyle uğraşan insanlarla dalga geçiyor. Kennedy’nin ölümüyle ilgili teoriler üreten, ‘aslında Ay’a gidilmedi’ diyen ve bunları üretmek için vakit harcayan insanlarla dalga geçiyor. Her şeyin onlardan gizlendiğini düşünen insanlar var. Oysa şu noktada Kennedy’yi kimin öldürdüğünü sorgulayacaklarına, Irak’taki insanları kimin öldürdüğünü sorgulasınlar.
Türkiye hakkında ne biliyorsunuz?
-Gelir dağılımında büyük dengesizlikler olduğunu biliyorum. İnsan hakları ihlalleri ve terör olduğunu biliyorum. Özür dilerim bunu söylediğim için. Bir de çok güzel bir ülke olduğunu biliyorum.
Terörün küreselleştiği günümüzde İstanbul kadar Londra da tehdit altında aslında. Güvenlik sorunları ya da terör var diye Türkiye’ye gelmekte tereddüt ettiniz mi?
-Hayır. Terör her yerde var. Evden çıkmamamız lazım o zaman. Türkiye’ye gelmemizi tek bir şey engelleyebilirdi o da Türklerin bizi istememesi.
Konserlerinizin çok renkli ve neşeli geçtiği söyleniyor. Neler yapıyorsunuz sahnede?
-Çok güzel, çok şatafatlı kostümlerimiz var. Sadece şarkı söylemiyoruz zaten, komedi unsurları katıyoruz şova.
İKİ GÜN MÜZİK ZİYAFETİ
Efes Pilsen One Love müzik festivalinin üçüncüsü 19-20 Haziran’da Parkorman’da yapılacak. Festival yarın ‘one beat’, pazar günü ise ‘one legend’ başlığıyla türlerinde en iyi isimleri ağırlıyor. One beat’in konukları John Cale, Arab Strap, Chumbawamba, Dizzee Rascal. One Legend’in konukları ise Peter Gabriel ve Keziah Jones. Yarınki konserler 20.00, pazar ise 21.00’de başlayacak. Kombine bilet 65 milyon TL. Biletix’ten alabilirsiniz.