İstanbul gastronomi dünyası yaz rehavetine kapılmadan hareketli günler yaşıyor. Son bir ay içinde birçok yeni yer açıldı ve açılmaya devam ediyor. Kimi mekanlar da şeflerini değiştirdi. Kapanan, başka yerlere taşınma planları yapan yerlerin sayısı da az değil.
Geçen yıl Karaköy’deki Escale’i, bu yaz başında da Topaz’ı kapatmak zorunda kalan Yücel Özalp, uzun bir süredir kapalı olan tarihi değer Pandeli’yi satın alarak sonbahara kapılarını tekrar açma kararı aldı.
Ayrıca duyduğuma göre Yücel Özalp, Amanda Bravo ekibiyle beraber Şişhane’nin en güzel binalarından birinin şu an kapalı olan teras katında yeni bir yer açma planları içindeymiş.
Bu ekip ne yaparsa iyi yapar eminim ama özellikle gençler ve orta yaş kuşağının kendini rahat hissedeceği, kulüp gibi kullanacağı, lükse kaçmayan basit, yalın bir konsepte imza atarlarsa çok daha isabetli olur.
Selim Ellialtı da Suvla Bistro Kanyon’un ardından yeni şubesini Emaar Square Mall’un içinde yakında açıyor.
Mutfak Sanatları Akademisi de Sabancı Müzesi’nde yeni bir lokanta açmış. MSA Okulun mutfağı iyidir. Bakalım yeni yerleri de Müzede Changa’yı aratmayacak denli başarılı olacak mı?
Haberler şimdilik bu kadar, sıra deneyimlediğim yeni yerlerde...
Gastronomi dünyası yaz rehavetine kapılmadı
Ergani ilk kez Anadolu yakasında
Park Şamdan&The Bar’ın ortakları Emre Ergani ve Ersoy Çetin 40 yıla yakın bir süredir İstanbul yeme-içme sahnesine yön veren isimler arasındadır.
İkili ilk kez Anadolu yakasına geçerek yeni bir konsepte imza attı.
Brasserie D’or by Şamdan Anadolu yakasının en yenisi Emaar Square’da geçen hafta kapılarını açtı.
Dekorasyonu, barı, yemekleri ve adına uygun altın rengi aksesuvarlarıyla zarif ve sıcak bir mekan yaratmışlar.
Brasserie D’or’un danışmanlığını da İstanbul’un en ünlü işletmecilerinden Muhittin Ülkü üstlenmiş.
Emre Ergani yeni konseptlerini “Herkesin ulaşabileceği, iyi yemeğin ve kaliteli müziğin olduğu yeni nesil brasserie” olarak tanımlıyor.
Menü Fransız mutfağı ağırlıklı ama mantı kokoreç, bir Park Şamdan klasiği olan yoğurtlu kebap gibi Türk mutfağının vazgeçilmezleri de unutulmamış.
Menüden siyah pirinç, edamame ve kuşkonmazla servis edilen tatlı ve acı soslu karides, ekşi maya ekmek üzerinde ızgara brie peyniri, Cafe de Paris soslu bonfile ve ev yapımı, ağır ateşte pişmiş dana gerdanla sunulan domates soslu papardelle’yi ortaya paylaşmalı dört arkadaş denedik.
Her biri çok lezzetliydi, keyifle yedik ama benim favorim papardelle oldu.
Salatalar ve başlangıçlar 24-40, ortaya paylaşımlılar 35-55 ve ana yemeklerin fiyatları 29-54 lira arasında değişiyor.
İçecek fiyatları da makul sayılır. Kalabalık olmaya başladığında da servisin akıcılığını ve kaliteyi sürdürebilirlerse kısa sürede karşı yakanın cazibe merkezi yerlerinden biri olurlar...
Oscar yemeği Türk şefe teslimİstanbul’da Üryan Doğmuş ile birlikte açtığı Gile, ardından sokak yemeklerini yorumladıkları Tabla ile yeme-içme severlerin takdirini kazanan Cihan Kıpçak kısa bir süre önce Michelin yıldızlı şef Wolfgang Puck’ın Amerika dışındaki ilk restoranı Spago İstanbul’un mutfağının başına geçti. İstanbul’da Üryan Doğmuş ile birlikte açtığı Gile, ardından sokak yemeklerini yorumladıkları Tabla ile yeme-içme severlerin takdirini kazanan Cihan Kıpçak kısa bir süre önce Michelin yıldızlı şef Wolfgang Puck’ın Amerika dışındaki ilk restoranı Spago İstanbul’un mutfağının başına geçti. Hafta içinde Wolfgang Puck Dining Group Operasyon Müdürü Alejandro Resnik ile bir araya geldik. Hem St. Regis İstanbul’un teras katında yer alan Spago’nun yeni menüsünü deneyimledik hem de sohbet ettik. Yemekler çok başarılı ama Resnik’in verdiği müjde de yemekler kadar güzeldi. Cihan şef, İstanbul Spago’nun başına geçmeden önce Amerika’ya gitmiş ve Spago’nun mutfağında çalışmış. Bu arada Puck’a keşkekli kuzu omuz fırın, ayran pannacotta gibi Gile dönemi yemeklerinden yapmış. Ünlü şef yemekleri çok beğenince Kıpçak’a “Önümüzdeki yıl Oscar yemeklerini sen yapacaksın” demiş. Oscar töreninden sonra yapılan ve artık gelenekselleşen Oscar yemeklerini ilk kez bir Türk şefin yapması neresinden bakarsanız bakın güzel
haber...
Gaja’nın yerinde yeni bir konseptBir zamanlar Swissotel The Bosphorus’un terasında yer alan Gaja, İstanbul’un iyi restoranları arasındaydı. Hem manzarası hem de yemekleriyle...
Nedense sonra bu çizgiyi devam ettiremedi ve kapandı. Şimdi Gaja’nın yerine 16 Roof adıyla yeni bir bar-restoran açıldı.
Mutfağın başında Portekizli genç şef Jorge Costa var. Costa, Japon, İspanyol, Portekiz, Peru ve Türk mutfağı gibi birbirinden oldukça farklı mutfaklardan oluşan bir menü hazırlamış ama tabii ki en özel yemekler Portekiz mutfağından.
Şef özellikle
balık ve deniz ürünlerinde başarılı.
Bir sonraki gidişimde şefe sözüm var, paella deneyeceğim...
Yemekler, manzara, 16 Roof’ta her şey çok güzel ama hem
yemek hem de şarap fiyatları, birçok beş yıldızlı otelde olduğu gibi oldukça yüksek.
Müzikli akşamlarıyla sadece turistlere, otel müşterilerine değil, kentlileri de hedefledikleri için fiyatları biraz daha makul seviyelere çekmelerinde yarar var diye düşünüyorum.
Kendisiyle tanışmadım ama çok başarılı bir otelci olduğunu duyduğum, yiyecek içecek kökenli yeni genel müdürü Uğur Talayhan umarım bu konuyu da dikkate alır.
Odun PizzaCan Ünsal, son birkaç yıldır art arda açılan mekanlarıyla İstanbul’un gastronomi merkezi semtlerinden birine dönüşen Reşitpaşa’da ilk yer açanlardan biriydi.
Sekiz yılı geride bırakan Mest toplu yemeklere hâlâ ev sahipliği yapıyor, catering hizmeti veriyor ama bu yılın başında ön tarafındaki restoran bölümü pizzacıya dönüştürüldü.
Can Ünsal, Odun Pizza’yı 20 yılı aşkın süre Amerika’da bankacılık yaptıktan sonra İstanbul’a dönen Suat Palpas’la birlikte açmış.
İtalya’dan özel odun fırını getirmişler. Odun ateşinde pişen her şeyin tadı bambaşka oluyor.
Kuşkonmazlı enginarlı ve prosciutto’lu pizzaları denedik. Ekşi maya hamuruyla yapılan pizzaların malzemeleri kaliteli, lezzeti iyi.
Pizza fiyatları 21-52 lira arasında değişiyor.
Menüde pizzanın yanı sıra salata, peynir, soğuk et gibi başlangıçlar da var.
Can Ünsal’ın enerjisini, heyecanını çok severim, bu kez Suat Palpas’la çok iyi bir proje ortaya çıkarmışlar. Tam bir keyif ve lezzet durağı olmuş.
Deneyin derim...