Bir kadının yanında 2 kereden fazla ağlamayacaksın

Güncelleme Tarihi:

Bir kadının yanında 2 kereden fazla ağlamayacaksın
Oluşturulma Tarihi: Aralık 21, 2002 00:00

Cansu Dere gitti, Deniz Seki mi geldi? Deniz Seki gerçekten geldi mi gelmedi mi? Peki o öbür manken, Deniz Akkaya olan, zamanında o adamı dövmüş müydü yoksa yalan mıydı? Ä°yi de kim kimden çocuk aldırdı? Kim kime tecavüz etti? O bardan çıkarlarken yakalandılar mı, kaçtılar mı? Kaçamağın belgesi olur mu?! Birlikte fotoÄŸrafları var mı yok mu? Yazılıp çizildiÄŸi gibi ortada gerçekten bir Anti Medya Timi var mı yok mu? Adamlarını paparazzilerin peÅŸine saldı mı, salmadı mı? Ä°ÅŸin içine telekulak girdi mi girmedi mi! KardeÅŸim bant var mı, bant?! Hangi gazeteci kiminle ne yapıyor, delili var mı? Öyle mi böyle mi? Bir Okan Bayülgen'dir gidiyor ki... Fena, çok fena. GereÄŸinden ve hakettiÄŸinden daha fazla magazin. Gürültüye giden ne Cansu Dere ne Deniz Seki ne de Okan Bayülgen. Gürültüye giden Türk televizyonlarında yapılan en iyi iÅŸlerden biri, bir zeka örneÄŸi, gençlerin delicesine sevdiÄŸi: Zaga. Bu vesileyle biz de magazinin gündemindeki Okan Bayülgen'le, magazinin gündeminde olmak istemeyen Okan Bayülgen'i konuÅŸtuk.HAMÄ°Åž: Bu giriÅŸe uygun baÅŸlık ‘‘Hayatımda bir tek huzur eksik’’ti. DoÄŸru ve gerçeÄŸi yansıtmasına raÄŸmen bana zayıf geldi. O yüzden kadın erkek meselesinden baÅŸlık atmayı tercih ettim.Hayatınızda eksik olan ÅŸey nedir?- Huzur. Peki aklınıza gelince size huzur veren bir ÅŸey...- Leica M6. Biri bana yılbaşı hediyesi olarak aldı. Tamamen manuel çalışan bir fotoÄŸraf makinesi. Bana müthiÅŸ huzur veriyor. Dün gece ona sarılıp yattım.Deniz Seki'yle sevgili misiniz, sadece arkadaÅŸ mı, yoksa hiç tanışmıyor musunuz?- Artık herkes biliyor ne olduÄŸumuzu...Hangisi daha çok koyar: Bir daha hiç aÅŸk yaÅŸamayacağını bilmek mi? Bir daha hiç seviÅŸemeyeceÄŸini bilmek mi?- AÅŸk yaÅŸamayacağımı bilmek. Seks, aÅŸktan bağımsız bir ÅŸey deÄŸil ki. AÅŸk ve seksi ayırmıyorum ben.Bu da iyi! Bugüne kadar seviÅŸtiÄŸiniz bütün kadınlar aşık olduÄŸunuz kadınlardı yani...- Yüzde 99 öyleydi. Her erkeÄŸin başına gelebileceÄŸi gibi aksi örnekler olmuÅŸtur ama çok seyrek...Neyiniz kimselere benzemiyor?- Ä°ÅŸ hayatımdaki mükemmelliyetçiliÄŸim...Evin içinde televizyonda gördüğümüz adam mısınız?- Ih-ıh. Televizyon, benim adrenalin basılmış halim. Ekranda doping almış sporcu gibiyim. Aslında çok korkuyorum. Herkesin sandığı gibi çok rahat bir adam deÄŸilim. Panik olan, vesveseli, acayip ayrıntıcı, her ÅŸeyi kafasına takan bir herifim.Peki tersiymiÅŸ gibi nasıl gösterebiliyorsunuz.- Bu benim iÅŸim... Ben bir oyuncuyum.Neden sizden vazgeçemiyorlar? - Çünkü emek harcanmış bir iliÅŸki aramızdaki. ‘‘Allah razı olsun, beni siz var ettiniz’’ yapmadım. Önce antipati duydular. Sonra bana inanmaya baÅŸladılar. Çocuklar arkadaÅŸlarına, onlar annelerine babalarına karşı savundu beni... Nietzsche ‘‘Bütün harikalar, ürpertici kılıklara bürünmeli ancak bu ÅŸekilde insanların kalplerinde bir yer edinebilirler’’ der. Çünkü sempatik ve aptal bir ÅŸey, sempatik ve aptal bir ÅŸey olarak hayatımızdan gelip geçer. Ancak uÄŸruna çaba harcadığımız, önce korktuÄŸumuz, direndiÄŸimiz sonra kabul ettiÄŸimiz ve sevdiÄŸimiz bir ÅŸey kalbimize yerleÅŸir. Ve ondan kolay kolay vazgeçmeyiz...Kadınlarla iliÅŸkilerinizi de böyle mi kuruyorsunuz?- Evet. Bir tür aÅŸk-nefret iliÅŸkisi.Çok itiÅŸli kakışlı yani?- Hayır. Evde sütlaç kıvamında olduÄŸum zamanlar da oluyor.Ama son sözü söyleyen hep siz olacaksınız deÄŸil mi?- Bir Kızılderili filminde izledim, adam ‘‘Bu evde ilk sözü ben söylerim, tamam mı?’’ diyordu, kadın da ‘‘Emin misin? Ä°stediÄŸin bu mu? Buysa kabul edeceÄŸim.’’ Adam da hıyar gibi ‘‘Evet’’ dedi. Kadın da şöyle dedi: ‘‘Peki o zaman, ilk sözü sen söyleyeceksin. Son sözü de ben!’’ Benimki de o hesap. Sonunda her zaman golü yerim aslında!Kadınlarla iliÅŸkinizdeki frekansın ÅŸiddeti ne?- AÅŸk-ÅŸehvet-nefret... Hiçbir zaman osurarak televizyon filmi seyretmek ÅŸeklinde gerçekleÅŸmiyor tabii. ÇoÄŸunlukla ÅŸiddetli, zaman zaman saÄŸnak, yağışlı ve mutedil dalgalı. Ama fırtınalar da oluyor.Nasıl bir sevgilisiniz sizce...- Çok seviyorum ve seviliyorum, ama sanırım kötü bir sevgiliyim.SinirlenmiÅŸ bir kadını sakinleÅŸtirmek için taviz verir misiniz mesela?- Hayır.Peki yeteri kadar dinler misiniz bir kadını?- Kavga ediyorsak evet. Çünkü o zaman iyi dinlemek lazım. O bir teyp. Ve kaydediyor. Her kelimeyi. Usturuplu davranmak gerekir. Amerikan polisinin söylediÄŸi gibi ‘‘SöylediÄŸin her ÅŸey aleyhine kullanılabilir.’’ Bir kadınla kavga ederken avukat çağırılması taraftarıyım. Ciddiyim.KENDÄ°MÄ° BÄ°R KADINA BIRAKABÄ°LME Ä°HTÄ°MALÄ°M YOKSizin kendinizi ‘‘bırakabilme’’ ihtimaliniz yok deÄŸil mi?- Nasıl olsun? Hem kime bırakacağım ki?.. Peter Gabriel, bir stadyum konserinden sonra, sırt üstü seyircilerin üzerine devrilmiÅŸti. Hiç bükülmeden. Kendini sahneden öylece bırakmıştı. OlaÄŸanüstü bir görüntüydü. GiriÅŸ kapısına kadar resmen binlerce seyircinin üzerinde yüzdü. Suratı çok güzeldi. Mutluydu...Tam da bunu söylüyorum siz böyle kime ''düşebilirsiniz'', kendinizi bırakabilirsiniz....- ArkadaÅŸlarım var. Şöhretli olmayan çocuklar.Bir de sevgiliniz sanırım.- Yok ona düşmem. Çünkü kadın. Çok düşersen bir gün çekilir kadınlar. En azından ne olacağını görmek isterler. Yapmamak lazım...Kadınlara yeteri kadar güvenmiyor musunuz?- Karşılıklı güvensizlik oyunun bir parçası... Kadın ve erkeÄŸin yapıları farklı, rolleri farklı. Birlikte oynadığımız nefis bir satranç ama kuralları var. Mesela benim gibi bir adam sevdiÄŸi kadının yanında bir kere aÄŸlarsa muhteÅŸem bir ÅŸey olur...Ama ikinci kez aÄŸlamaması gerekiyor deÄŸil mi?- Kesinlikle. Çünkü baÅŸka bir adam olmaya baÅŸlayabilirsin. Kadınların yanında aÄŸlamak güzeldir ama iÅŸin bokunu çıkarmamak gerekir. O zaman kadın, erkeÄŸini bulamaz karşısında. Bu kadar basit. Oyunun kuralı... Samimiyet, içtenlik, dürüstlük de oyunun kurallarını yok etmiyor. ‘‘Ama ben çok aşık oldum’’ diye kendini deniz anası gibi iliÅŸkiye bırakırsan, hayatının iliÅŸkisinde o muhteÅŸemlikten nah eser kalır! Çünkü kuralları ihlal etmiÅŸsindir... Ama kadınlar itiraz ederler böyle ÅŸeylere, çünkü aÅŸk konusunda salakça düşünmek isterler, e bu da doÄŸal! Onlar şöyle konuÅŸan bir erkeÄŸi tercih eder: ‘‘Biliyor musun, ben kedilerle bir aÅŸk iliÅŸkisi yaşıyorum. Aaaa sende mi? Annem de çok sever. Evimizdeki kedilerin sayısı 30'u geçer. Ah ne ÅŸeker ÅŸeydir onlar...’’OKAN ABÄ° SENDE BÄ°ZÄ°M BANTLAR VARMIÅžMedyayla alıp veremediÄŸiniz ne var?- Medyayla beraber yaÅŸamayı reddediyorum. Hani bazı meÅŸhurlar için, ‘‘Mutluluklarını gazetecilerle paylaÅŸtılar’’ diye yazılır ya, ben onlardan deÄŸilim. ‘‘Sabahın ilk ışıklarıyla bilinmeyen bir yöne doÄŸru uzaklaÅŸan çapkın erkek’’ olmayı da reddediyorum...Medyaya dayılanıyorsunuz, neyinize güveniyorsunuz?- Aklı selimime! Yaptığıma da dayılanmak deÄŸil, dalga geçmek denir. Ben dalga geçerken, benimle beraber Zaga stüdyosundaki 300-400 üniversite öğrencisi ve onların karesi ya da küpü kadar beni izleyen insan da dalga geçiyor. Onlara güveniyorum...Anti Paparazzi Timi’niz herhangi bir baÅŸarı yakalayabildi mi?- Böyle bir ÅŸey yok ki. Gazeteciler birbirlerine kıtır attılar...O ne demek?- Yalancıktan birbirlerine yem attılar yani. ‘‘Falan gazeteci, sevgilisiyle yakalandı, bantları Okan'da!’’ Bir anti paparazzi timi kurup, gazetecilerin üzerine salacak kadar salak deÄŸilim. Mekanizmayı tersten çalıştırmak olsa olsa bir fantezidir. Hayata geçirirseniz, siz de aynı ahlaksızlığı yapmış olursunuz.Peki bu anti paparazzi timi fikri nereden çıktı o zaman? - Birkaç gazeteciyle, ‘‘Ben sizin suratınıza flaÅŸ çaksam, siz nasıl ÅŸaşı çıkardınız acaba?’’ diye sohbet ediyordum. ‘‘Vayyy! Ä°yi fikir’’ dediler. Bir süre sonra baktım, iÅŸ dallanıp budaklandı, ismini de kendileri buldu: Anti Medya Timi. ArkadaÅŸlar pek yaratıcı! Sonra olmayan haberlerle devamını getirdiler. Millet aramaya baÅŸladı: ‘‘Okan Abi sen de bantlar varmış.’’ Yok öyle bir ÅŸey diyorum, kimseyi inandıramıyorum.Sizin zekanızdaki birinin ‘‘yakalandı’’ ‘‘yakalanmadı’’yla uÄŸraÅŸması zaman kaybı deÄŸil mi?- Benden beklenen ÅŸu mu: ‘‘Köyden geldik kente ve şöhret olduk. Hazır bak güzel güzel paraları da yiyoruz, halkımız da bizi seviyor, ses etmeyelim, bu gazetecilerle de iyi geçinelim. Tamam mı kardeÅŸim?’’ DeÄŸil iÅŸte! Ben buldumcuk deÄŸilim, görgüsüz hiç deÄŸilim, hayatım boyunca da ‘‘Aman herkesle iyi geçineyim de, bana bir zararı dokunmasın’’ gibi bir derdim olmadı. Ä°yi de ‘‘yakalansanız’’ ne olur? Bunun veremeyeceÄŸiniz hangi hesabı olabilir? Evli ve üç çocuk babası bile olsanız, en kötüsü ‘‘Seviyorum bu kadını, aşığım’’ dersiniz olup biter...- Yok, yok o kadar basit deÄŸil. Ormanda bir ayı sana tecavüz edecek, yapılan tavsiye de ÅŸu: ‘‘İşi geciktir, git ufak ufak kalçaları okÅŸat.’’ Yok ya! Son dört, beÅŸ yıldır hakkımda çıkan haberlerin hepsi ahlaksızlık üzerine. Yok çocuk aldırttı, yok aldattı, yok kavga etti, yok giriÅŸti... Ä°yi de ‘‘Seni biz meÅŸhur ettik’’ diyenlerin hiç mi haklı tarafı yok. Onlar sizin etrafınızda bir rüzgar yaratan haberleri yazan adamlar deÄŸil mi?- O zaman gazetecileri birbirinden ayıralım: Benimle Gece KuÅŸu'ndan beri röportaj yapmış sapasaÄŸlam kalemler var, ben onlara gazeteci diyorum. Katkılarını inkar edecek kadar hıyar deÄŸilim. Yarattığım auranın daha fazla insana ulaÅŸmasını saÄŸladılar. Ama bir de diÄŸerleri var, benim mücadelem onlarla. Çünkü onların çizdiÄŸi adam ben deÄŸilim.Peki birlikte olduÄŸunuz kadınla oraya buraya gittiniz ve kimse sizinle ilgili haber yapmıyor, bir kelime dahi yazmıyor... Åžok geçirmez misiniz?- Tam tersine çok memnun olurum. Çünkü ÅŸunu bilirim, nasıl olsa yaptığım o saatli bomba gibi programa, iyi bir oyuncu olmama, sinema filmlerime ve gençlerin bana sevgisine kayıtsız kalamayacaklar. Var mı böyle bir ihtimal? Hiç sanmıyorum.DÃœNYANIN EN SEKSÄ° ERKEKLERÄ° BEYÄ°N CERRAHLARIÄ°ddia ediyorum, beyin ameliyatları canlı olarak yayınlansa, dünyanın en seksi adamları beyin cerrahları olurdu. Çünkü yaptıkları iÅŸ bizim yaptığımız iÅŸlerden çok daha saygıdeÄŸer ve komplike. Ãœstelik hiçbir ÅŸekilde ÅŸansa yer yok. Bir sevgilimin yalan yanlış bir açıklaması yayınlanmıştı: ‘‘Okan'la şöhreti için beraberim.’’ Kızcağız da ben böyle bir ÅŸey söylemedim diye dövünüyor evde. O sırada bir arkadaşım vardı yanımızda, dedi ki ‘‘Ya niye yoruluyorsun? Herifin şöhreti olmasaydı beraber olacak mıydın? BaÅŸka bir iÅŸ yapıyor olsa, tanışmayacaktın bile.’’ Tabii ki toplu bir paketten söz ediyoruz. Hepsi içinde. Kadınlarla iliÅŸkimde şöhretin etkisi vardır. Ama ünlü bir adam deÄŸilken de, ben etkileyici bir heriftim. Bütün ailemi, zekamı, okuduklarımı, yaÅŸadıklarımı, yeteneklerimi, bir kenara koyup, şöhretim olmasa, karılar benim gibi kısa boylu ve kepçe kulaklı bir herife yüz vermezdi mi diyeyim? Sizi kırmak en son isteyeceÄŸim ÅŸey, ama yapamayacağım!Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!