Bir insan kaç kere ölür

Güncelleme Tarihi:

Bir insan kaç kere ölür
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 21, 2002 00:00

Diyarbakır doğumlu.Oğlan olması bekleniyor. Temenni o...Ama dünyaya bir kız çocuğu olarak geliyor.İsmi Dicle oluyor.*72'de ailesi Almanya yollarına düşüyor. Ailesi? Doktor bir baba, eski radyocu sanatkar bir anne ve bir abi. Hastalığı’na 2 yaşında teşhis konuyor: Mavi Hastalık.‘‘Hastalığımın adı VSD. Kalbimdeki 3 ve 4 numaralı odacığın arasındaki duvar kapanmamış. Kullanılmış kanla temiz kan karışıyor. O yüzden adı Mavi Hastalık. Dudaklar ve tırnaklar mavi oluyor...’’Ameliyat önerilmiyor. Delik kendiliğinden kapanabilir deniyor. Ne var ki, kalbin büyümesiyle delik de büyüyor. *7 yaşında bir gün merdiven çıkamaz hale geldiğinde...Apar topar Göttingen çocuk kardiyolojisine götürülüyor. Önce büyüyen karaciğer ilaçla küçültülüyor. Sonra ‘‘Ameliyat’’ deniyor. Dicle, 7 yaşında ilk kalp ameliyatını oluyor!‘‘Domuz kapakçığı taktılar kalbime. Kanı sulandırmak için Kumardin denilen bir ilaç verilirmiş. Kan dolaşımı çocuklarda farklı olduğu için bana vermediler. Bir sene sonra kötüledim. ‘Mistral kapağım' meğer tamamen kapanmış. Nasıl yaşadığıma hayret ettiler...’’Sonra? 8 yaşında tekrar ameliyat! Domuz kapakçık çıkartılıyor, iki taraflı yeni bir kapakçık takılıyor. Daha da kötülüyor Dicle.Annesi anlatıyor:‘‘Meğer bu yeni takılan kapakçığın da menteşesi bozukmuş. Teknik hata! Tekrar açtılar. Bu arada sarılık oldu. Şişti. Anne-kız bizi karantinaya aldılar. Başka bir kapakçık taktılar, daha büyük bir insan kapakçığı. Ama bir yıl dolmadan 3. kez ameliyata aldılar. Bu sefer de başka komplikasyonlar çıktı: Kalp duvarı yırtıldı. Kalp, çalışmaz olunca pil taktılar. İki üç ay rahattı...’’*Üçüncü ayda Dicle, çığlık çığlığa ‘‘Anne her taraf karanlık, yetiş!’’ diyor. Bir taraftan babayı arayan anne, diğer taraftan kızını 75 kilometre uzaklıktaki hastaneye yetiştirmeye çalışıyor.Olmaz demeyin...Oluyor.15 yıl garantili kalp pilinin şarjı, üçüncü ayda kendi kendine bitebiliyor.Technicher fehler! Teknik hata yani!Hastane personeli, üretici Amerikan firmasını dava edebileceklerini söylüyor ama aile, kızları hayata döndüğü için kendilerini o kadar mutlu hissediyor ki, dava açmayı reddediyor.Anne anlatıyor:‘‘İki üç ay daha geçti, yine çığlık çığlığa Dicle. Bu sefer de kablo kırılmış kalbinin içinde! Bütün olmayacak şeyler kızımı buluyor! Bunlar garantili cihazlar ama oluyor işte...’’Dicle araya giriyor:‘‘Yine ameliyat! Kabloyu düzeltiyorlar. Bu arada pilin dört senesi dolmuş. Ama ‘Bu daha sağlam, devam eder!' diye yine eski pili takıyorlar. Ameliyattan sonra dedim ki, ‘Hazır açmışken neden yeni bir pil takmadınız?' Doktor ne dedi dersiniz: Baban iki senede bir arabanızı atıyor mu? Tamir edip yeniden kullanıyor.’’Kalp piliyle yaşamak nasıl bir şey mi?Dicle anlatıyor:‘‘Cep telefonu kullanamıyorsunuz o kadar! Komplikasyonlar olmasa, bu pil çok hoş bir şey aslında. Bir tür hayat sigortası. Kalp atışında ritm bozukluğu olan herkese öneriliyor. 100'den yukarı çıkmıyor nabız. 60'tan da aşağıya inmiyor. Fakat benim kalp duvarım yırtıldığı ve oradaki sinir dikildiği için takılan pil, nabzımı sabit tutuyordu. Hep 80. Efor sarfetmek mümkün değil. Koşsam da nabzım daha fazla atmıyor. Hani vitesi değiştiremezsiniz ya, o hesap. Ben hep ikinci viteste gidiyordum! Heyecanlanmam mümkün değildi.’’*Aradan 10 yıl daha geçiyor.Pilleri değiştirmek için Dicle'nin kalbi defalarca yeniden açılıyor ama herşey yolunda, en azından yaşıyor...‘‘92'de dediler ki, yeni bir alet çıktı (defiblatör) onu takalım kalbinize. Çünkü pil varken iki kere kalbim durmuştu. Bir keresinde arkadaşımın evindeydim. Almanya orası, Allah'tan 8 dakika sonra ambulans geldi! Mutfakta yerde elektro şok uyguladılar da, kurtuldum. O yüzden ‘defiblatör'ün bana daha uygun olacağı düşünüldü. Kendi kendine elektro şok yapıyor alet, mesela araba kullanıyorsunuz, ‘biiiip' diye sinyal veriyor, arabayı kenara çekiyorsunuz, 240 voltaj geçiyor bedeninizden, sonra normal hayatınıza devam ediyorsunuz. Alışıyor insan! Bir kere abimle telefonla konuşurken olmuştu, telefon elimden fırladı...’’Ama ‘‘defiblatör’’ün de pil gibi belli aralıklarla değişmesi gerekiyor. 96'da yenisi takılıyor. Bu arada üniversiteyi de bitiriyor Dicle. Sosyal pedagog o. Aynı zamanda turizm işletme ve ekonomi okuyor. Hatta bir sene de staj yapıyor. Ne var ki 2000 yılında doktorlar vücut fonskiyonlarının artık iyice ağırlaştığını söylüyor.‘‘Son raddeye geldiniz kalbinizin toptan değiştirilmesi gerekiyor dediler. Önce çok korktum. Değişmiş kalbiyle 30, 40 yıl yaşayan yoktu. Ama başka çarem de yoktu. Çok halsizdim. Tekerlekli sandalyedeydim. Eurotrans'a kalp nakli için başvurduk. Öyle hadi deyince de kalp bulunmuyor. Bekliyoruz...’’*Aylar geçiyor, bu sefer de bulantılar başlıyor. Ama o kadar mühim şeyler atlatmış ki Dicle, artık doktorlar ufak tefek şeyleri ciddiye almıyor. Meğer bu da mühim bir şeymiş: İlaç zehirlenmesi. Dicle nakil için kalp beklerken, yoğun bakımda! Aksi gibi böbrek çalışmıyor, dializ makinasına bağlı birine de kalp nakli yapılamıyor. Allahtan bir süre sonra düzeliyor.Gerisini Dicle’den dinliyoruz:‘‘Aylardan Ağustos'tu. Yani geçen Ağustos. Çökmüş bir haldeyim. Kiliseye gitmek istedim. Küçükken ‘Kötü bir şey yapmadım ki, neden dua edeyim?' derdim. Ama o gün içimden geldi. Bir saat dua ettim. Tanrı'ya beni kurtarması için yalvardım. Duydu sesimi! Çünkü biraz sonra annemle arabaya bindiğimizde radyoda şu anonsu duyduk: ‘Dikkat, dikkat! Biraz önce Hamburg-Lübeck civarında bir trafik kazası oldu. Beş genç hayatını kaybetti, ikisi ağır yaralı'. Annemle birbirimize baktık. O kazada ölenlerden birinin kalbi bana düşer miydi? O gençlerin kaybolan hayatları benim için bir umut ışığı olabilir miydi?’’*Dicle ve annesi eve gelince...Telesekreterde ‘‘Kalp bulundu’’ mesajını dinliyorlar. Ağlamaya başlıyorlar. Derken bir helikopter geliyor, Dicle çocukluğundan beri yanından ayırmadığı oyuncak ayısıyla helikoptere biniyor.Ama korkuyor. Çok korkuyor.Hastanede de doktorlara bunu söylüyor.Onlar da ‘‘Vazgeçebilirsiniz, kalp bekleyen çok insan var...’’ diyor.Ama vazgeçmiyor.Ne zaman yaşamaktan vazgeçti ki?Bugün 32 yaşındaki Dicle o kazada ölen gençlerden birinin kalbini taşıyor...Hamiş: Dicle’ye ulaşmak isteyenler dicle69@gmx.net’ten kendisiyle haberleşebilirler.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!