Bir iki-yıla kalmaz Türk erkekleri renklerle barışacak

Güncelleme Tarihi:

Bir iki-yıla kalmaz Türk erkekleri renklerle barışacak
Oluşturulma Tarihi: Ekim 16, 2010 00:00

Karaca 2017’de 100. yılını kutlayacak çok eski bir marka. Birçoğunuz onu anneanne ve dedelerimizin trikocusu olarak tanıyor, bazılarınızsa Hayrettin Karaca ve kırmızı kazağıyla bağlantı kuruyor. İkisi de doğru. Ancak Karaca artık değişiyor. Beş yıl önce Narin Group’un satın aldığı marka 2010-2011 sohbahar-kış sezonunda tamamen yenilenmiş yüzüyle karşımızda. Calvin Klein, Donna Karan ve Gianni Versace gibi efsanelerle uzun yıllar çalışmış İtalyan tasarımcı Alfio Bonacchi Karaca’yı değiştirip gençleştirmek için kolları sıvadı

Sizi daha yakından tanıyabilir miyim? Nasıl bir içgüdüyle tasarımcı oldunuz?
- Tekstil mühendisiyim aslında. Yedi yıl kumaşlarla haşır neşir olduktan sonra modaya aşık olduğumu anladım. Annemin ayakkabıcı dükkanı vardı. Babam belediyede memur olarak çalışıyordu. Moda sezgilerimi annemden aldığımı düşünürüm. Tasarımcı olmadan önce kendime mükemmel bir teknik temel kurdum. Tasarım yolculuğum kumaşa dokunduğum an başlar, onun bir erkek takım elbisesi olarak bitmiş hali gözümde canlanır, geleceği görürüm. Kravatı, gömleği, kol düğmesi bir bütün olarak hayal ederim.

Neden bir tayyör değil de takım elbise?
- Çünkü kadınlar konusunda çok beceriksizim. Kadınları giydirmekten çok soyma konusunu bildiğim ve sevdiğim için olsa gerek.

Gianni Versace, Donna Karan ve Calvin Klein gibi dünyaca ünlü isimlerle çalışmak size ne kattı?
- Hepsi ayrı bir okul. Ama en büyük okul Calvin Klein. Tam 13 yıl çalıştım. Takım elbiseden gömleğe, jean’den kazağa her şeyi orada öğrendim. Yıkamalar, silikonlar, enzimler bütün modern teknikleri, modanın bir arayış olduğunu orada keşfettim.

Nasıl bir arayış bu? Neyi arıyorsunuz?
- Yeniyi. Bu yüzden benim işim atölyede değil yollarda sokaklarda. Elime fotoğraf makinemi alıp çıkarım. Farklı insanların fotoğraflarını çekerim. Detaylara zoom yaparım. Tehlikeli sokaklara da dalarım. Karaca ile anlaşma imzalar imzalamaz da kendimi İstanbul sokaklarına attım. İddia ediyorum Asmalı, Tünel ve Galata
/images/100/0x0/55ea3037f018fbb8f870697f
sokaklarını sizden iyi bilirim.

En büyük ilham kaynağınız hâlâ kumaşlar değil öyleyse?
- Kumaşlar ipucu verir. Ama asıl ilham caddelerde. Mesela bu yıl 60’lı yıllara dönüş var. Bunu sokakta hissettim. Hemen evime gidip 60’lı yılların film ve dergilerini çıkardım. Söylemesi ayıp, bende Vogue Dergisi’nin ilk sayısından son sayısına kadar var. Ve 40’lı yıllardan günümüze çok büyük bir film arşivim var. Hemen Dolce Vita ve Roma Tatili gibi filmlerdeki kıyafetleri tekrar izledim. Detayları görmeye çalıştım. Moda hatlar ve detaylardan ibaret. Bir erkek ceketi ve pantolonu hep aynı aslında, farklılaştıran detaylar.

Bugüne kadar 30 farklı marka için tasarım yapmış biri olarak kendi markanızı yaratmayı hiç mi düşünmediniz?
- Hayır böyle bir egom ve kompleksim hiç olmadı. Keyfim yerinde. Eğleniyorum. Çin’den Moğolistan’a kadar bir dolu ülkenin en önemli markaları için çalışıyorum. Zaten bütün dünya beni tanıyor. Küçük bir markayı büyütmek çok önemli bir tatmin. Türkiye yeni bir iş ve heyecan benim için. Bu ülke bana çok şey kazandıracak, ben de Karaca’yı başka bir yere taşıyacağıma eminim.

GENÇLERİ ÇOK SEVİYORUM

Türkiye’nin moda konusundaki geleceğini nasıl görüyorsunuz?

- Zıplamak üzeresiniz, parmağınızın ucundasınız, radikal bir değişimin eşiğindesiniz. Gençleriniz bunu yapacak. Bir-iki yıla kalmaz hepsi Avrupalıdan daha Avrupalı giyinecek. Türkiye’de 35 yaş üstünde geleneksel tavır devam ederken, gençler kopmuş durumda. Renk konusundaki tutuculuk bitecek. Klasik renklerin dışına seve seve çıkacaklar.

Karaca İtalyanlaşacak mı?
- Kendi ruhunu koruması çok doğru. Ama İtalya’yı örnek alacağız. Güneş doğudan doğuyorsa moda da İtalya’dan doğuyor. Saygılı olmak lazım. Koleksiyonları bu bakış açısıyla tasarladık, mağaza dekorasyonlarında da İtalya’yı örnek alalım istiyorum. Bu yüzden insanları korkutmayan, itmeyen tam tersi içeri çeken mağazalar yaptık. Karaca benim için bir çocuk. Onu yavaş yavaş büyüteceğim. Önce paketinin güzel olması lazım ki içindeki merak edilsin. Bu yüzden mağazalara müdahale ediyorum.

Karaca ile ilk tanıştığınızda ne düşündünüz?
- 40 yaş ve üstünü giydiren bir marka olduğunu... O yaş sınırını aşağı çekmeye çalışıyorum. Çok yakında 18’lik delikanlılar bile Karaca’dan bir şeyler alacak.

Siz 65 yaşında bir tasarımcı olarak, markayı nasıl bu kadar gençleştireceksiniz?
/images/100/0x0/55ea3037f018fbb8f8706981

- Çünkü kafa yaşım 18. Daha çok gencim. Dünyayı dolaşıyorum, gençlerle yaşamayı seviyorum. Eşimle barlara diskolara gidiyoruz. Çok dans etmiyoruz ama bir şeyler içip etrafımızı seyrediyoruz. Sık sık Floransa’ya gidip genç enerjiyi damarlarıma çekiyorum. Karaca’yı gençlere istediklerini vererek gençleştireceğim! Türkiye’deki erkek giyim firmaları üç aşağı beş yukarı aynı pantolon ve ceketi yapıyor. Ben astar, ilik ve düğmeleriyle fark yaratan, gençleri şaşırtan pantolon ve ceketler yapacağım. Düz siyah astarlı ceket bulamayacaklar, içinde mutlaka bir şirinlik olacak.

Karaca’nın bir genç koleksiyonu olacak mı?
- Evet ismi TOSS. Ceketlerin yakasını kaldırarak giyilecek bir koleksiyonu var TOSS’un. Çünkü bütün yakaların içleri renkli. Göstermek isteyecekler.

60’LI YILLARIN İTALYA’SINI TÜRKİYE’YE UYARLADIM

Georgia May Jagger, Jessica Hart ve Ashley Smith gibi ünlü top modellerin tahtına aday gösterilen Alman model Isabella Sauer ile dünyanın en çok aranılan erkek modeli Andrei Andrei’nin yer aldığı sezon çekimleri Jülide Güngör’e ait, mekân İstanbul. Kış koleksiyonunun dört ana rengi var: Mavi, gri, bej ve siyah. Bunları bütün tonlarıyla kullanmış Alfio. 60’lı yıllardan ilham aldığını söylüyor: “O yıllar tüm dünyada radikal değişimler yaşandı. Armani çıkış yaptı. İtalya tamamen Amerika’yı taklit ediyordu. O yılların İtalya’sındaki radikal değişimi Türkiye’ye uyarladım.”

KIRMIZI KULÜBE PROJESİ

Çift Geyik Karaca, Hayrettin Karaca’dan devraldığı doğa ve hayvanlara saygılı tavrını sürdürmekte kararlı. İlk sosyal sorumluluk projesi de hayvanlarla ilgili. Türkiye’nin en büyük hayvan barınağının renovasyonunu gerçekleştirip 600 kulübeyi 2000 sokak hayvanı için yenileyecekler. Sahipsiz Hayvanları Koruma Derneği ile işbirliği yapılıyor. İlk adım olarak Mehmet Turgut, 12 ünlüyü hayvan terörüne dikkat çekecek şekilde görüntüleyecek. Kimi kurbanlık koyun olacak, kimi leopar. Çekime katılan her ünlü için beş bin lirayı projeye aktaracak. Ayrıca uzun soluklu bir proje olan Kırmızı Kulübe ile barınak giderlerinin sağlanması için iki adım daha atılacak. Ünlülerin fotoğraflarıyla oluşturulacak takvim 2011 yılbaşına Çift Geyik Karaca mağazalarında satılacak ayrıca Hayrettin Karaca ile özdeşleşen ‘kırmızı kazak’ın satışının gelirinin tamamı barınağa aktarılacak.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!