Bir hamburger aşkına

Güncelleme Tarihi:

Bir hamburger aşkına
Oluşturulma Tarihi: Ekim 30, 1999 00:00

Haberin Devamı

Onca popüler müzik arasında küçücük bir kız, Türk Sanat Müziği söylüyor, hem de çok iyi!

Stüdyoda duygulu oku diyorlar bana, yaşa diyorlar. Ben nasıl yaşayayım onu? Ben kaç yaşındayım, duyguyu nereden bileyim? Sözleri beni duygulandırmıyordu ki. Ben de kızdım, bir inat yapacağım dedim. Her stüdyoya gelişimde bir hamburger istiyorum, dedim.

Sen de müzik hayatına, evde ütünün kordonunu mikrofon yapıp aynanın karşısına geçerek mi başladın?

- Yok, ben televizyonun uzaktan kumandasıyla söylerdim. Bazen televizyona çıkan sanatçıların taklidini yapardım. Kendimi beğenirdim. Eskiden ben makyaja bayılırdım. Şimdi de parfüme bayılıyorum.

Sahiden de 'eskiden'dir! Şimdi neye bayılıyorsun?

- Takılara, bebeklere, bir de atariye...

Sana büyüyünce ne olacaksın diye sorulmaz. Büyüyünce nasıl bir sanatçı olacaksın?

- Başarılı biri olmak isterdim. Muazzez Ersoy gibi. Bir de Gönül Akkor, en çok onu severim.

Sen Gönül Akkor döneminde doğmuş muydun ki?

- Evde kasetleri var. Çok dinledim.

KONSERVATUVARA GİDECEK

Kim öğretti sana bu şarkıları?

- Babam radyo sanatçısı. Annem söyler. Abim çalar. Akşamları birlikte söylerlerdi. Babamdan öğrendim ama en çok annemden kulak misafiri oldum. Sevdiğim şarkı olunca, bana öğret derdim. Annem iş yaparken ben atari oynuyorum mesela. Annem söylüyor, kulağımda kalıyor. Söylüyorum, annem düzeltiyor, doğrusunu öğretiyor. En çok sevdiğim şarkı ‘‘Gece Sessiz ve Karanlık’’tır.

Yine herşey uyumuş/Bilirim susmayacak kalbi viranımdaki kuş... Bunlar biraz ‘‘babaanne şarkıları’’ değil mi sana göre?

- Öyle ama ben Türk Sanat Müziği'ni çok seviyorum. Evde pop da dinliyorum ama benim seçimim bu. Ben istedim.

Peki nota öğreniyor musun? Makamları ayırabiliyor musun?

- Nota bilmiyorum. Makamları da, babam söylüyor şarkı geçerken biz. Aklıma koyabildiklerimi anca biliyorum.

Baban seni dinleyince beğeniyor mu, bu işi bilen biri olarak?

- Yanlış söylediğim zaman tembih ediyor, düzeltiyor.

Müzik eğitimi alacak mısın?

- Beşinci sınıfı bitirince konservatuvara girmeyi düşünüyorum. Savaş Ay abinin programında da söz verdim.

Peki o sanat müziği parçalarının hepsinin sözlerini anlayarak mı söylüyorsun?

- Bir kere stüdyoda çıldırmıştım. 'Duygulu oku' diyorlar bana, 'yaşa' diyorlar. Ben nasıl yaşayayım onu, anlıyorum ama nasıl yaşayayım. Ben kaç yaşındayım, duyguyu nereden bileyim?

Mesela hangi şarkıda çıldırdın?

- ‘‘Sevmek Yürek İster’’ ve ‘‘İstanbul'a Veda’’ şarkılarında oldu bu. Sözleri beni duygulandırmıyordu ki. Ben de kızdım, bir inat yapacağım dedim. Her stüdyoya gelişimde bir hamburger istiyorum, dedim. Açım ama şarkıyı oku ondan sonra diyorlar. Ben de hızlı hızlı okuyorum...

Yani hamburger aşkına mı duygulu okuyabildin şarkıları? Acılı lahmacun da deneyebilirdin arabesk parçalar için.

- Yok ben hamburgeri seviyorum.

Ama, ‘‘Sen Beni Hep Mazimdeki Halimle Tanırsın’’ı bayağı duygulu söylemişsin? Senin mazin ne kadar ki? Kaç hamburgere maloldu bu?

- Bir hamburgere söyledim. Ama sanat müziğini daha rahat söylüyorum.

Kasedin çıkınca okulda ne oldu? Ünlü biri oldun mu?

- Bazı öğrenciler beni gösterip, ‘‘Aa bak bu sanatçı’’ diyor. Bazıları görmek için sınıfa geliyor. Arkadaşlarım da biraz kızıyor bu duruma. Kıskananlar oluyor. Ben de onlar üzülmesin diye yüzümü örtüyorum kitapla.

12 yaşında daha ilkokul beşe giderken insanın bir albüm çıkarması nasıl bir duygu?

- Güzel bir duygu. Neden güzel bir duygu? Biliyorsunuz çocukların hep dediği yapılınca güzel oluyor ya, onun için güzel. Sonra tanınmak güzel bir duygu. İnsanlarla sıcakkanlı olmak çok iyi.

Kendine sanatçı diyor musun?

- Tabii. Şarkıcı diyenlere çok kızıyorum. İlk başlarda heyecanın da etkisiyle sanatçı diyordum kendime, buna alıştım.

PLAYSTATİON ALACAK

Biraz erken değil mi senin için?

- Erken ama böyle daha iyi. Erken yaşta alışmak. Şimdi televizyon programlarına çıkınca heyecanlanır insan. Bu heyecanı gidermek, ortama alışmak... Televizyona çıkmak hoşuma gidiyor, sanatçıları tanımak hoşuma gidiyor.

İlk kazandığın parayla ne alacaksın?

- Play-station ve parfüm... Parfüm koleksiyonu yapıyorum.

Senin nasıl bir kişiliğin var ve şöhretle bunun değişebileceği hiç aklına geliyor mu?

- Biraz dediğim dedik ve şikayetçiyim. Babam öyle diyor. İstediğim yapılmayınca, hemen ağlarım. Şöhret de olmak istiyorum.

Küçük beden inanılmaz ses

‘‘Sana bir kaset yapalım’’ muhabbetinin iyice yoğunlaştığı; kaseti olanların sayısının, neredeyse kasetsizleri geçtiği son zamanlarda, Kral TV ekranlarında küçük bir beden belirdi. O küçük bedenden inanılmaz bir ses yükseliyordu ve bunca arabesk-fantazi-pop karmaşası arasında ‘‘ciddi’’ bir Türk Sanat Müziği eseri icra ediyordu. 12 yaşında, ilköğretim beşinci sınıfta okuyan, gerçek adıyla Seniha, eski bir sanat müziği şarkısını, unuttuğumuz radyo sanatçılarına taş çıkartacak bir şekilde yorumluyordu. Allah Allah'tı. Kızcağız 12 yaşındaydı. Ama ‘‘Küçük Seniha’’ olarak lanse edilmemişti. Üstelik arabesk değil, poplaştırılmış bir sanat müziği şarkısı değil, ‘‘Sen Hep Beni Mazideki Halimle Tanırsın’’ı, gerçekten de inanılmaz bir başarıyla söylüyordu. Gerçi bu klibe bakarak kasetini alanlar, üç şarkıdan sonra, albümün kalanının piyasanın alışılmış fantazi-arabesk parçalarından oluştuğunu görüyor ve hayal kırıklığına uğruyordu ama olsun. Seniha, yaşıtı Küçük Filanca'lardan da, son zamanlarda bir kaseti olanların çoğundan da farklıydı. Güçlü sesi, seçtiği alan, yeteneği ve Türk Sanat Müziği tutkunu ailesiyle gelecek vaadediyordu. Kendisi farkında değildi, ama ilerde herkes onu belki de hep ‘‘mazideki haliyle’’ tanıyacaktı.

Küçük değil, ‘büyüyen’ sanatçı

Tam profesyonel anlamda olmasa da Türk Sanat Müziği'nin içine doğdu Seniha. 1987 yılında, İzmir'de. Babası TRT'de klarnet sanatçısıydı. Tayini Erzurum'a çıkınca, o 35 günlükken oraya taşındılar. Anne tarafı da baba tarafı da sesi güzel, kulağı iyi aile fertleriyle doluydu. Teyzesinin bir sesi vardı, dillere destan. Annesi evde iş yaparken sürekli şarkı söylerdi, kimi zaman kayınvalidesi eşlik ederdi gelinine. Anne, akşam eve gelirken peynir, ekmek ya da meyveden çok nota getirmesini isterdi kocasından.

Seniha annesinin temizlik yaparken söylediği şarkıları kapar, kendisi denediğinde yanlış yaparsa, uyarılırdı sürekli. Bir kına gecesinde, aile toplantısında hep sanat müziği icra edilirdi. Baba, 16 yaşındaki oğluyla birlikte klarnet çalar, biri ritmsazla eşlik eder, anne, 17 yaşındaki abla ve Seniha ise şarkı ‘‘geçerlerdi.’’

Tastamam, yani sözleriyle, makamıyla tastamam ilk şarkısını beş yaşındayken söyledi: ‘‘Dediler ki Zamanla Hep Azalırmış Sevgiler’’. Başta Erzurum Radyosu Müdürü, herkes şaşırıp kaldı.

İki yıl önce İstanbul'a geldiler. Seniha 12 yaşındaydı daha, sırasını bekleyecekti. Ablasının güzel sesini dinletmek üzere bir gün, Muhteşem Candan'ın karşısına çıktılar ailecek. Orada Seniha'nın da sesi dinlendi ve kısmet onaymış; bundan 7-8 ay önce, içindeki fotoğrafları Benetton 0-12 reklamlarını andıran bir ‘‘kaseti’’ oldu.

Peki o ağır, maziden sözeden şarkıları, ağdalı ya da cıstağı bol arabesk parçaları, zalim kaderleri, çekilen çileleri nasıl reva gördüler bu küçük bedenin sesine?

Elenor'un basın ilişkilerini yürüten Ayhan Acı şöyle cevaplıyor bu soruyu:

‘‘Bu, baştan yapılmış bir hata diyemeyeceğim ama biraz ticari düşünmek gerekiyordu. Piyasa Türk Sanat Müziği'ne hazır mı, test etmek istedik. Çok olumlu tepkiler aldı. Şimdi bu hatadan dönülecek. Kaset tamamen sanat müziği parçalarıyla yeniden çıkarılacak. Seniha'nın yolu artık sanat müziği.’’

Seniha'nın keşfedilme ve ‘‘ünlenme’’ öyküsü, arkasından bir de TV dizi gelecek şekilde, klasik. Ama plak şirketi onu ‘‘Küçük...’’ diye lanse etmektense, ‘‘Büyüyen’’ demeyi tercih etti. Onlara göre ‘‘geleceğin assolisti’’ydi. Bu kadar çabuk kaset çıkarmasının nedeniyse, ‘‘çocuk sanatçı’’nın Türkiye'de bir fenomen olmasıydı. Bu kabul edilmeliydi! Hem böyle ortaya çıkıp ünlenen çocuklar genellikle gelir düzeyi düşük ailelerden geliyorlardı. Onların özel ve klasik eğitim alıp büyüyünce sanatçı olma imkanları pek yoktu!

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!